Zorla Güzellik: Bir Başına – Can Tutuğ

Güzelliğin zorlukla bir imtihanı olduğu kesin. Vibrafon sanatçısı Can Tutuğ 2020’de yayımlanan ilk albümü Huzursuzluk’ta zor bir işe girişmiş, zaten zor bir enstrüman olan vibrafonu davulla eşleştirerek, her ne kadar melodik ağırlığı da olan vibrafonu öncelleyen tutumuyla öne çıksa da, ritim artı ritim problemini masaya yatıran ve bu şaşırtıcı ikiliyle otuz yedi dakikalık, beş parçalık albüm boyunca yeni yollara sapmış ve yeni arayışlara girişmişti. Dinlemesi hayli zor olan bu zor ikiliyi katlanılır kılmayı da başarmıştı diyebilirim. Bu ilk albümde Tutuğ’a davulda Erdem Uvalıoğlu eşlik ediyordu.

Sanatçı geçtiğimiz yılın son günlerinde yayımlanan bu ikinci albümünde yine zor bir işe girişiyor ve solo bir kayıtla, herhangi bir eşlik enstrümanı olmaksızın, tek başına gerçekleştirdiği bir çalışmayla zorluk derecesini daha da arttırarak Bir Başına adlı yeni bir albüme imza atıyor. İlk albüme olan olumlu eleştirilerden ve parça yapılarından aldığı cesaretle, albümün süresi biraz daha uzayarak elli dört dakikaya çıkmış ve parça sayısı da artarak yedi olmuş.

Tutuğ’un her iki albümünün de To2 Records tarafından yayımlandığını not düşerek parçalara geçelim. Albüm bir introyla açılıyor; Siyah Güneş. Parça pür doğaçlamaya dayanan yapısıyla, adının da çağrıştırdığı gibi, bir melodinin değil imgelerin peşinden gidiyor. Enstrümanın tüm olanakları kullanarak, hatta hacimli yapısı ve kütlesel varlığının, müzikal sesler dışında çıkardığı sesleri de kayıtta koruyan tutumuyla öne çıkıyor. On dört dakikayı aşan bu parça, zorluk derecesi yüksek bir maratonu da andırmıyor değil.

İkinci parça Kırklareli, adını aldığı yörenin tüm özelliklerini barındıran ritmi, kıvraklığı ve melodisiyle karakter kazanıyor. Sıradaki ard arda gelen N.K.O. ve Disisi adlı parçalarsa sanatçının besteciliğini de öne çıkararak, yalnızca bir icracı ve yorumcu olmadığı belgeler nitelikte parçalar. Uğur Özdilek ve Mıyır Mıyır Müzik adlı parçaysa sakin sohbet gibi başlayan ve giderek tartışmalı ama eğlenceli bir diyaloğa dönüşen temposuyla diğerlerinden ayrılırken, sonrasındaki The RUsher oyunsu ve sürprizlere açık ritmiyle albümün en keyifli parçalarından biri olarak yerini alıyor.

Gelelim Bir Başına’nın kapanış parçasına, Outro – Hiç Kimse, on dakikayı aşan süresiyle albümün ikinci uzun parçası olmasının ötesinde şiirsel yapısı, incelikli dokunuşları, uzayan ve çınlamalı seslerin bambaşka bir lezzet kattığı, oldukça melodik bir doğaçlamayla, ezgiden ezgiye küçük geçişlerle sağlanan helezonik yapısıyla albümün yetkin bir kapanış yapmasını sağlıyor. Dinleyicide bıraktığı damak tadının, caz tarihinde vibrafona duyulan saygıya eş değer olduğunu söylemek abartmak olmaz sanırım.

Zor bir müzik aletiyle, yine zor yoldan yürümeyi yeğlemiş bir müzisyen ve bestecinin, enstrümanıyla başa baş ve ‘bir başına’ mücadeleye verdiğine saygı duyduğumu söylemeliyim. Kolay galibiyetlerdense, zorlu mağlubiyetleri yeğleyenlerdenseniz, bu albüme bir kulak verin derim.

Zorla güzellik olmaz derler ama nadir de olsa tersi olası; bu da onlardan biri…

Can Tutuğ’un yaklaşan konserlerini Instagram ya da Facebook hesabından takip edebilirsiniz.

Can Tutuğ ve CAZ 101.

Turgay Yalçın’ın Bir Başına: Solo Vibraphone albümü tanıtımı.

Turgay Kantürk

    Şair, yazar, tiyatro yönetmeni, oyuncu.

    Turgay Kantürk 'in 57 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Turgay Kantürk ait tüm yazıları gör

    Avatar photo

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir