Elif Çağlar ve Randy Esen
SCROLL DOWN FOR ENGLISH.
■
Elif Çağlar ve Randy Esen, hayat, müzik ve Randy’nin yeni albümü Not Alone (Self Released) üzerine sohbet ettiler.
■
Elif Çağlar: Nasılsınız?
Randy Esen: İyiyim, bu röportajı yapmaktan dolayı mutluluk duyuyorum çünkü seninle sohbet etmek her zaman çok keyifli.
Elif Çağlar: Benim için de sizinle sohbet etmek daima bir şeref ve keyif gerçekten. Ancak okuyucuların daha rahat takip edebilmesi adına, röportajımızı mümkün olduğunca basit tutmaya çalışacağım. Yeni albümünüz yayınlandı ve albümün kişisel hikayesi hakkında dinleyicilerin internette bulabileceği çok fazla bilgi mevcut. Süreç hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Randy Esen: Öncelikle bunun çok, çok ama çok kişisel bir proje olduğundan bahsedebilirim. İlk kez yazdığım ve farklı müzisyenlerle düzenlediğim şarkıları kaydettim ve bu daha ziyade bir günlük gibiydi. Savunmasız, olabildiğince dürüst ve gerçek olmak istedim. Son zamanlarda çok fazla beste yapıyorum, giderek daha fazla yazmaya başladım ve bu yalnızca müzikle olmak zorunda değil. Bu yüzden, bu benim için “önce sözler” yaklaşımıyla ilerleyen bir süreç oldu ama gerçekten harika bir müzikle, farklı müzisyenlerle ve farklı aranjörlerle ve sizin de bildiğiniz gibi, onu daha fazla hayata geçirebilenlerle ilerledi. Dolayısıyla son derece kişisel bir süreçten bahsediyorum, bir nevi müzikal bir günlük olarak tanımlayabiliriz.
Elif Çağlar: Kesinlikle, şarkılar gerçekten de böyle hissettiriyor. Güçlü sözleri ve hikayeler sunan harika ve sağlam bir albüm. Bu konuda ne hissettiğimi biliyorsunuz. Yalnızca tekrar ifade etmek istedim. Ama aynı zamanda Behind the Light and Shine’ın şarkı sözleri, benzer hikayeler ve derin hisler hakkında da aynı duyguları paylaştık. Peki o albüm hakkında ne hissediyorsunuz? Bu iki albüm birbiriyle nasıl konuşuyor?
Randy Esen: Harika bir soru. İlk albümün de oldukça kırılgan, ham ve organik olduğunu söyleyebilirim. Ama bu esasen ben, Aydın (Esen) ve Bob (Moses) arasındaki etkileşimden doğmuştu. Bu aslında bir tür “kaseti çalın ve ne olacağını görelim” yaklaşımıyla. Her ne kadar stüdyoya ne yapacağımızı bilerek girmiş olsak da bu daha çok anlık bir kayıttı ve gerçekten üçümüzü temsil ediyordu. Behind the Light and Shine için yazdığım sözleri, Aydın’ın bestelerine yazdığım sözler- ki bunu yıllardır yaptığımı biliyorsunuz-, severek kaleme alıyorum. Bu son derece kişisel bir parça, son derece derin bir çalışma. Onun muhteşem melodisinin akışından doğdu. Ve elbette Who’s Safe de bir o kadar kişiseldi. Ancak Who’s Safe’i yazdığımda çok gençtim. Sanırım bu da bir bağlantıydı. Who’s Safe’i 33 ya da 34 yıl önce yazmıştım. Parça oldukça kişisel ama biraz daha genele hitap ediyordu, oysa son albümde yer alan sözler, Not Alone, bence çok daha kişisel ve yine bir günlük gibi.
Elif Çağlar: Kesinlikle. Renklerle konuşmaya bayılıyorum. Ama sahiden de bu iki albüm farklı renkler ve çok farklı duygular sunuyor. İkisi de güzel ve güçlü ama gücünü farklı şekillerde ortaya koyuyor.
Randy Esen: Dinleyicilerin geriye dönüp ilk albümü dinleyeceğini umuyorum çünkü onu hiç duyurmamıştık. Bu yüzden benim için çok özel bir yerde duruyor ve pek çok insan o albüme bir şekilde karşılık verdi. Ancak herhangi bir albüm tanıtımı yapmamıştık. Şimdi bu EP’nin insanları ilk albümüme yönlendirmesini umuyorum.
Elif Çağlar: Evet, kesinlikle! Bu röportajla birlikte, eğer ilk albümü henüz dinlemediyseniz, kulak vermenizi hararetle tavsiye ediyorum.
Randy Esen: Teşekkür ederim! Çok teşekkürler. Ben de senin gibi cover yapmayı seviyorum, canım dostum. İlk albümde bir cover yer alıyor, Hurricane, aslında bir rock parçası. Jared Leto’nun (30 Seconds to Mars) bir şarkısının cover’ı. Aydın ile birlikte bir ikili olarak şarkının çok farklı bir versiyonunu besteledik. Bu albümde Joni Mitchell’ın eserini de aynı yaklaşımla ele aldık, yer verdiğim tek cover olarak o da farklı bir yorumu temsil ediyor.
Elif Çağlar: Şu an gülümsüyorum. Çünkü bir sonraki sorumu zaten tahmin ettiniz. Aslında size cover çalışmalarınız hakkında soru soracaktım. Çünkü her iki albümde de tamamen farklı türlerden eserler gördük. Siz onları alıp kendi tarzınıza harika bir şekilde uyarlıyorsunuz. Yönteminizi ve yaklaşımınızı biliyorum ama belki bunu okuyuculara da anlatmak istersiniz.
Randy Esen: Evet, bu soruya bayılıyorum. Çünkü sizin de harika melodilerin cover versiyonlarına imza atmaya yönelik bir tutkunuzun olduğunu biliyorum. İkimizin de ortak noktası bu. Her iki melodiyi de çok dinledim. Hurricane’i araba kullanırken çocuklarla arka koltukta dinlerdik. O günlerde çocuklarım Muse, 30 Seconds to Mars ve o dönemde popüler olan tüm gruplara bayılırdı… ben de bu melodiyi çok severek dinliyorum. Kendi kendime “bu melodiyi kullanacağım, bu melodiyi kullanacağım, bu melodiyi kullanacağım!” dedim ve süreç bu şekilde başladı. Bir gün Aydın’a gösterdim ve “Ben bu besteyi (o esnada besteyi mırıldanarak) yaptım” dedim ve üzerinde çalıştık. Cover bu şekilde ortaya çıktı ve sonrasında Joni Mitchell melodisiyle, Bilgi Üniversitesi’de öğrencim olduğun yıllardan beri o melodiyi dinliyor ve yanımdakilere “Bu şarkı harika” diyerek hep onu çalıyordum. Elbet bir gün bu şarkıyı coverlamak istediğimi biliyordum. Yani cover süreci gerçekten sevdiğim ve kendi tarzımda yeniden yorumlama ihtiyacı hissettiğim melodilerden ortaya çıkıyor.
Elif Çağlar: Bu konudaki teknik yaklaşımınız nedir? Cover yapma sürecinde nasıl hareket ediyorsunuz?
Randy Esen: Çok teknik biri değilimdir. Genellikle piyanonun başına geçerek ve akışın nasıl olduğunu ve duyduğum akor değişikliklerini gözlemlerim. Hurricane’de Randy-tarzı akorlarla duyduklarımın kendi versiyonunu kaydettim, sonrasında Aydın’a devrettim ve o da şarkıyı biraz daha zengin, belki de biraz daha karmaşık hale getirdi. Joni Mitchell’ın şarkısında Kerem Can Dündar’la da aynı süreci deneyimledik. Ben kendi akorlarımı, temel 7 akoru yazdım ve ona gönderdim. Birlikte çalışıp çalışamayacağımıza o zaman karar verdik. Yaptığı ilk şey buydu ve ben de “İşe alındın, harikasın” demiştim. Ve kendisi o güzel motifi geliştirdi. Yani duyduklarımı ve aradığım özellikleri çok iyi anlıyordu. Bu tamamen benim sürecim olacaktı.
Elif Çağlar: Ayrıca bu müzisyenler düşünüldüğünde, bence bir şekilde bunu yapacak ve aynı enerjiyi hissedecek doğru kişinin kim olduğunu biliyorsunuz.
Randy Esen: Öyle zannediyorum. Biliyorsun işte. Ben Esen’in dünyasındayım ve bu yüzden belirli bir armonik dünyaya ve armonik manzaraya çok alışkınım ve şarkılarımı bu manzaradan söylemek bana ilham veriyor. Çünkü size seçebileceğiniz çok geniş bir renk yelpazesi sunuyor. Armonik olarak o kadar zengin olmayan, duymaya alıştığım şekilde seslendirilmemiş şarkıları hissetmek ve söylemek beni zorluyor. Bu yüzden Aydın ve Cenk ile çalışmayı seviyorum. Kerem Can Dündar’ın da çok zengin, çok farklı renkleri var ve daha organik bir taraftan sesleniyor.
Elif Çağlar: Ve sizi anlıyor. Ne yapmaya çalıştığınızı anladığını sezebiliyorsunuz. Bana kalırsa diğer müzisyenler tarafından anlaşılmak muhteşem bir şey.
Randy Esen: Kendisi henüz 20’li yaşlarında ve gitarist olmasına rağmen, ki biliyorsun ben “piyano, piyano, piyano!” tarzında bir müzisyenim ama pandemi sırasında ya da ondan kısa bir süre öncesinde proje üzerine düşünürken, bu iş için en doğru kişi olduğunu gördüm. Başka birini düşünemiyordum bile. Elimde çeşitli besteler vardı. Aydın ve Cenk dışında da kimseyi düşünemiyordum. Aydın’a gittim ve “Kerem Can hakkında ne düşünüyorsun” dedim, o da “Bence harika bir fikir” dedi. Onun hakkında konuşmaktan keyif alıyorum.
Elif Çağlar: Ondan bahsetmemiz beni de memnun etti. Oğullarınız da bu albümde yer alıyor ve onlar da albümde çok aktif olan genç nesil müzisyenlerin bir parçası. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Randy Esen: İşte tüm enerji orada. Daha önce de vurguladığım gibi, siz onlara bir taslak sunuyorsunuz ve onlar da sunduğunuz parça üzerinde çalışıyorlar. Diyeceğim o ki, Cenk’e Not Alone’un ana taslağını verdim. Bununla ilgili çizelgelerimi görmeliydiniz. Kerem Can’la birlikte çalışmıştık ama biliyorsunuz, Cenk’in düzenlemesini gerçekten çok istiyordum, ona verdim ve şarkıda onun da olduğunu söyledim. O da aldı ve üzerinde çalıştı, çalıştı, çalıştı, düzenledi, Kerem Can ve Jasper ile çalıştı. Onlar gerçekten Çalışmak istiyorlar, prova yapıyorlar, müziği önemsiyorlar, yaratım sürecini önemsiyorlar. Gençler. Şu anda Türkiye’nin olağanüstü jenerasyonu onlar.
Elif Çağlar: Aynen öyle. Seninle vokalleri kaydettiğimiz gün, Cenk’in ve tüm müzisyenlerin nasıl bu kadar işin içine girdiğine ve en küçük ritme kadar dikkatle dinlediklerine, süreç üzerine nasıl titizlikle konuştuklarına inanamamıştım.
Randy Esen: Tıpkı bizim gençliğimizdeki gibi. Ayrıca buradaki pek çok müzisyenin zamanında kendinden emin olmadığını anımsıyorum, bazıları ise hala öyle. Ama biliyorsunuz işte, burada işler çok karışık. Aslında dünyanın her yerinde durum bu şekilde ama Türkiye’deki müzik sahnesinde yaratıcı müzisyenler için – burada “Caz” kelimesine ihtiyacım yok – orijinal müzisyenler için destek yok, çalacak yer bulamıyorlar, hükümetten maddi destek alamıyorlar. Bence bir süre sonra insanlar çok yoruluyor ve motivasyonlarını kaybediyorlar. Motivasyonu devam ettirmek için çok çalışıyorlar. Yaratıyorlar, yaratıyorlar, yaratıyorlar ve bir noktada dış faktörler onları yoruyor, duruyorlar ve aynı seviyede takılıp kalıyorlar.
Elif Çağlar: Stüdyoda bile, eğer oraya ulaşabilirseniz, deneyimli birçok Türk müzisyen görebilirsiniz. Bir taraftan zamanla yarışıyorsunuz çünkü birkaç günlüğüne stüdyoya giriyorsunuz ve her zaman bir şeylerin ters gidebileceğini düşünüyorsunuz. Üzerinizde her zaman bir tür stres var.
Randy Esen: Ve para elbette. Her şey çok masraflı oluyor. Hakikaten çok zahmetli.
Elif Çağlar: Müziğin kendisinden başka pek çok şeyi düşünmek zorunda kalıyoruz.
Randy Esen: Burada Babajim Stüdyoları’nın sahibi arkadaşım Eppie Özen’den bahsetmeliyim. Bize orada müthiş bir olanak sağladı. Ayrıca bayram haftası olduğu için herkes uzaktaydı. Mekân bize kalmıştı. Kayıt mühendisimiz Saygın Özatmaca yıllardır orada çalışıyordu, bu yüzden ona güveniyorlardı. Bu çok büyük bir fırsattı. 7-8 günümüz vardı. Her gün 1 ya da 2 şarkı yaptık ve “Elif günü”, “Rap günü” gibi günlere ayırdık. Şimdi herkes evde kayıt yapıyor. Bu unsurlar kendinizi motive ve enerjik tutmanız için çok önemli.
Elif Çağlar: Kesinlikle katılıyorum. Bence böyle olmadığında pek bir gelişme kaydedilemiyor.
Randy Esen: Sen, bizzat kendin işte. Bugünlerde aslında kendiniz üzerine çalışıyorsunuz. Yaptıklarınız çok ilginç, aynı zamanda bazen ilham almanın ne kadar zor olabileceğini de anlatıyor. Genç nesli çok ilham verici buluyorum çünkü umursuyorlar.
Elif Çağlar: Çok taze fikirlerle, ilhamlarla, pek çok farklı müzik türüyle doluyum diyebilirim. Sırada nelerin olduğunu merak ediyorum. Cenk’in albümünü de gerçekten çok sevdim, özellikle de tüm fikirlerini.
Randy Esen: Aklında çok fazla düşünce var. Aslında o hafta içerisinde kaydettiğimiz başka parçalar da vardı. Toplam 10 parça kaydettik. Birkaçını single olarak çıkarabiliriz ama bunu daha sonraki dönemler için planlıyorum. Çünkü birbirlerinden çok farklılar. Ama sizi ağırlamaktan da oldukça memnunduk.
Elif Çağlar: Tam anlamıyla özel bir gündü. Bence orada bulunan herkes aynı şekilde hissetti. Ayrıca birlikte çalıştığınız tüm genç müzisyenler ve onlarla bağlantı kurma ve onları müziğin içine çekmeye yönelik tutkunuza bakıldığında, bence sizinle çalışmak onlar ve hepimiz için bir lütuf.
Randy Esen: Umarım öyledir. Bir taraftan da yaşlandığımı düşünüyorum, o yüzden hâlâ yeni şeyler yapabildiğimi, hâlâ taze kalabildiğimi hissedebiliyorum böylece. Cenk bazen şikâyet ediyor, “Anne yine benim arkadaşlarımla takılıyorsun” diyebiliyor. İlham alıyorum, kendimi biraz daha onların seviyesinde hissediyorum.
Elif Çağlar: Bu da sizin enerjinizin bir parçası.
Randy Esen: Belki de öyledir, bilemiyorum. Hâlâ olan biteni anlamaya çalışan koca bir çocuğum.
Elif Çağlar: Daima böyle kalacağınıza eminim. Çünkü “o çocuk” sahnedeki diğer tüm müzisyenlere de bir şeyler katıyor, bizi büyülü dünyasına götürüyor. Kendimiz hakkında farklı şeyler keşfediyoruz. Sadece falanca bir şarkıyı seslendirmek için orada değiliz, bu yeni bir dünya ve bizi başka eylemlerde bulunmaya teşvik ediyor.
Randy Esen: Teşekkür ederim. Gözlerim doldu gerçekten. Sanırım albüme gelen tepkiler beni çok şaşırttı. İnsanlar sözlerle, renklerle, hikayelerle ve duygularla gerçekten ilişki kurabildi. Bazı günlerde insanların beğendikleri bir şarkıyı öne çıkardıklarını, ertesi gün ise başka bir şarkıyı benimsediklerini görüyorsunuz. İnsanların bu şarkılarla hangi düzeyde olursa olsun ilişki kurması, şarkıların her yaştan dinleyicide yankı bulması beni çok sevindirdi. Tüm bunlar beni inanılmaz mutlu etti. Ve bence birlikte verdiğimiz konser de bu atmosferi yansıtıyordu.
Elif Çağlar: Muhteşem bir seyirci ile muhteşem bir konserdi.
Randy Esen: Harika bir geceydi.
Elif Çağlar: Biraz video ve koreografi hakkında konuşmak istiyorum çünkü videoyu tanıtma şekliniz çok hoşuma gitti. Teaser videosunu paylaştığınızda bile birçok insanın ilgisini çektiğini gördüm. Çünkü bunu müziği ifade etmenin başka bir yolu olarak da ele alabiliriz. Biraz bundan bahsedebilir misiniz?
Randy Esen: Tabii, tabii. Çok kişi biliyor mu bilmiyorum ama Tolga’nın röportajında da bahsetmiştim, 5 yaşımdan 17 yaşıma kadar hayatımın büyük bir kısmında dans ettim. Bale yapıyordum, sonra modern dansla, Martha Graham’la ilgilenmeye başladım. Bu yüzden hem müzikle uğraşıyor hem de dans ediyordum. Özellikle pandemi döneminde çok fazla modern dans ve bale performansı izledim. Her zaman bir modern dans eseri yapmak istediğimi biliyordum ve bunun Not Alone olacağını da biliyordum çünkü konsepti oturtmuştum. Eski bir öğrencim, tanıdığı en çağdaş koreograf olan Gizem Bilgen’i önerdi ve onun eserime mükemmel bir uyum sağlayacağını vurguladı. Onunla kayıt aşamasından önce tanıştık ve tanıştığımızda senin liseden çok yakın bir arkadaşın olduğunu öğrendim.
Elif Çağlar: İnanılmaz bir tesadüf.
Randy Esen: Hikâyenin ana teması ve muhteşem koreografi ile olağanüstü bir iş çıkardı.
Elif Çağlar: Dansçılar… Herkes çok yetenekliydi. Ruhlarını ortaya koydular. Sahnede farklı bir enerji vardı. Tüylerim diken diken oldu.
Randy Esen: Hepsi harikaydı. Hikâye örgüsü üzerinde hep birlikte titizlikle çalıştık. Gizem de her bir bölüm için çok titiz davrandı. Böylesine yetenekli ve üstelik hepsi de birbirinden genç koreograf ve dansçılarla çalışmak benim için yeryüzündeki cennet gibiydi.
Elif Çağlar: Bazen 16-17 yaşındaki Elif’in yaptığım müzik hakkında ne düşüneceğini merak ediyorum. Sen de hiç böyle bir şey düşündün mü?
Randy Esen: Şiir yazmaya çok küçük yaşlarda başladım, sanırım henüz 8 ya da 10 yaşındaydım. Küçük gitarımla birçok şiir ve şarkı yazardım ve sonrasında piyanoya başladım. Bence o küçük kızla aramızda büyük bir bağ var. Biraz daha büyük olan Randy gerçekten şaşırabilirdi ama küçük Randy bence gerçekten mutlu olurdu çünkü bunun gerçek ben olduğunu biliyorum.
Elif Çağlar: Belki başka bir teknik soru sorabilirim bu noktada. Şarkı sözlerinizde edebi etkilerin izini sürebiliyoruz. İlham aldığınız yazarlar kimler?
Randy Esen: İlham aldığım dönem olarak aslında 1800’lerin sonu, 1900’lerin başı diyebilirim. Elbette F. Scott Fitzgerald, Hemingway, Henry James, Gabriel Garcia Marquez, Salman Rushdie’yi severek okuyorum. Çok fazla duyguya, çok fazla karaktere ve derinliğe sahip hikayelere yöneliyorum. Bununla birlikte Joni Mitchell, James Taylor, Bob Dylan ve politik öğelerle harmanlanmış hikayeleri de çok severim. Kısa öyküler de ilgimi çekiyor.
■
Randy Esen’in Not Alone albümünü BURADAN dinleyebilirsiniz.
Elif Çağlar Röportajı
Not: Bu röportajın deşifresini Hilal Sarı, Türkçe’ye çevirisini Gökçen Sena Duman yaptılar.
■■■
Elis Çağlar Interviews with Randy Esen
Elif Çağlar (EÇ): So, how are you?
Randy Esen (RE): I’m good, I’m so happy that you are doing this interview because it is always great talking with you.
EÇ: Always a pleasure, always fun. But for the readers’ sake, I will try to keep this as simple as possible. The CD is released and there is so much information about the personal story of the CD, that listeners can find online. Would you like to give a short description of the process?
RE: I can talk about the fact that it was just a very, very, very personal project. And it was the first time that I had recorded songs that I had written and arranged with different musicians and it was more of a journal. I wanted to be vulnerable, very honest, very true. I’ve been doing so much writing, I’m getting more and more into writing – not necessarily with music. So, this was ‘lyrics first’ for me but with really great music with different musicians and different arrangers, as you know, who could make it come more to life. So it was extremely personal – like a musical diary if you will.
EÇ: Definitely, it really does feel this way. And it is such a beautiful and strong album with such strong lyrics and stories. You know how I feel about it. Just wanted to say it again. But we also felt the same, about you know, the lyrics, the same stories, that deep feeling on Behind the Light and Shine. How do you feel about that album? How do these two albums speak to each other?
RE: Great question. I would say that the first album is also quite vulnerable, raw and organic. But it was really an interplay between me, Aydın (Esen) and Bob(Moses). And it was just a kind of ‘roll the tape and let’s see what happens’ thing. Even though we went into the studio knowing what we were going to do, kind of, it was very much an at the moment kind of recording and really about the three of us. And the words that I wrote for Behind the Light and Shine itself, are words that I wrote to Aydın’s compositions – which you know I’ve been doing for years – which I just love to do. That’s an extremely personal piece, it’s an extremely deep piece. That came out of the flow of his gorgeous melody. And then of course, Who’s Safe was also very personal. But I was very young when I wrote Who’s Safe. So I think that’s a connection. It was like 33 or 34 years ago when I wrote Who’s Safe.. ….very personal but a little bit more general, where the words to the record now, Not Alone, would be, I think, much more personal and much more – like a journal again.
EÇ: Definitely. I really like speaking with colors. But it is really like those two albums have different colors and very different emotions. Both beautiful, and strong, but strong in different ways.
RE: And I’m hoping that people will go back and listen to the first one because we didn’t ever promote it. So it’s such a special record for me and a lot of people responded to it. But we didn’t do any promotion. So I am hoping this EP will lead people back to the first record.
EÇ: Yes, exactly! With this interview, I strongly recommend if you haven’t heard the first album yet, please go back and listen to it.
RE: Thank you! Thank you so much. Also, I like to do covers, as do you, my friend. There was one on the first album, Hurricane, a rock tune originally. It’s a cover of Jared Leto’s song and we did a very different version of that—a duo with me and Aydın. We took the same sort of approach with Joni Mitchell’s piece on this record, the only cover I did and also a very different take.
EÇ: I’m smiling right now. Because you already guessed my next question. I was going to ask you about the covers, actually. Because we have seen in both albums from totally different genres, yet you are taking them – of course you are making them yours in such a beautiful way. I know the way, I know your approach, but maybe can you tell it to the readers?
RE: Yes, I love this question. Because you also have a fascination for covering great tunes. You and I both have that in common. With both tunes, I listened to them a lot. With Hurricane, we used to listen to it in the back seat of the car driving with the kids. Back in those days, the kids were really into Muse and 30 Second to Mars, and all those bands back in that time… and I loved that tune. I said I’m going to do this tune, I’m going to do this tune, I’m going to do this tune! And that’s how it evolved. One day I showed it to Aydın and I said “I kind of did that phrase (singing the phrase)” and we worked on it. That’s how it came to be and then, with the Joni Mitchell tune, I’ve been listening to that tune since you were a student of mine at Bilgi, I would always play it for people and say “This song is amazing” and I just knew that one day I wanted to cover it. So it comes out of tunes that I really love and feel some need to redo my way.
EÇ: What’s your technical approach to this? How do you make a cover?
RE: I’m not very technical. I will sit down and probably just go to the piano and see what the flow is and the kind of chord changes that I hear. With Hurricane, I did my own version of what I heard, kind of Randy type of chords and then I gave it to Aydın and he made it a little more rich, maybe a little more complicated. It’s the same thing with Kerem Can Dündar in the Joni Mitchell song. I wrote out my kind of chords, basic 7 chords and sent them to him. This is when he and I were deciding whether we could work together. This is the first thing he did, and I said, “You are hired, this is amazing.” And he came up with that beautiful motif. So he had a real sense of what I heard and was looking for. That would be my process.
EÇ: Also the way you think about those musicians, I think is like, you know who the right person would be to do this and who would feel that same energy.
RE: I think so. You know this. I’m in this Esen world, and so I am very used to a very certain kind of harmonic world and harmonic landscape and then I am very inspired to sing from that landscape because it gives you such a wide range of colors to pick from. When I hear something that’s a little bit too inside – not inside but maybe not quite as rich harmonically, not voiced the way I am used to hearing it, it’s hard for me to feel and sing it. That’s why I like to work with Aydın and Cenk. Kerem Can Dündar also has this very rich, very different set of colors, and he goes to a more organic side of things.
EÇ: And he understands you. You can hear that he understands what you are trying to do. It is beautiful to be understood by other musicians, I think.
RE: Although he is in 20s and a guitar player, you know I am piano piano piano, but when I was thinking about the project during the pandemic or a little bit before, he was basically the right person for it. I couldn’t think of anyone. I had the songs. And I couldn’t think of anybody other than Aydın and Cenk. I went to Aydın and said “What do you think of Kerem Can” and he said “I think it is a great idea”. I love talking about him.
EÇ: I’m glad we are talking about him. Your sons are also on this album, you can see that. Your sons are also part of this younger generation of musicians that are so active on this album. How about that?
RE: All the energy is there. Just again, you give them something and they work with your piece. I mean, I gave Cenk the outline structure for Not Alone. You should have seen my charts on this. I had worked on it with Kerem Can but you know, I really wanted Cenk to arrange it and I gave it to him and I told him that I have him on the song. He just took it and worked it and worked it and worked it, arranged it and worked with Kerem Can and Jasper. They want to work, they want to work on something, they rehearse, they care about the music, they care about the creation. They are young. This is the fantastic generation in Turkey right now.
EÇ: Exactly. The day I spent recording the vocals with you, I couldn’t believe how Cenk and all the musicians were so into it and listening to every little beat so carefully, talking about it.
RE: It’s like how we were, when we were young. And I also think, how a lot of musicians here used to be unsure, some of them are still. But you know, it is very hard here. I think all over the world but in the music scene in Turkey for creative musicians – I don’t need the word “Jazz” here – original musicians, there is no support, there is hardly any place to play, there is no financial support from the government. I think after a while, people just get very tired. And they lose their motivation. They work so hard to keep the motivation going. They create, create and create and at some point the external factors exhaust you, and you just stop and you stay at one level.
EÇ: Even at the studio, if you can get there, you can see many old Turkish musicians. You compete with time because you have the studio for a couple of days and you’re always thinking that something will go wrong. There is always some kind of stress.
RE: And the money. Everything becomes so expensive. It’s really hard.
EÇ: We think of too many other things, besides music.
RE: I should talk about my friend Eppie Ozen who owns Babajim Studios. She gave us a wonderful deal there. Also, it was Bayram week, and so everybody was away. We had the run of the place to ourselves. Saygin Ozatmaca, our recording engineer, had worked there for years, so they trusted him. That was a great deal. We had 7-8 days. Everyday we did 1 or 2 songs and it was like ‘Elif day’, ‘Rap day’.. Everybody is recording home now. These factors are very important to keep you motivated and energized.
EÇ: Exactly. I think without that, there is not really too much.
RE: You, yourself. You are working with yourself these days. It is very interesting what you are doing, also speaks to this issue of how hard it can be sometimes to just feel inspired. So the young generation I find very inspiring because they care.
EÇ: I am full of very fresh ideas, inspirations, so many different types of music. I’m really curious to see what’s going to come next. I really loved Cenk’s album also, all the ideas…
RE: He has got so many things on his mind. We actually had other tracks that we recorded that week. We recorded 10 tracks. Maybe we’ll put a few off them out as singles but much later down the road. They are very different. But we were also so happy to have you.
EÇ: It was such a special day. I think everybody felt that way. Also all the young musicians that you work with, and how you are trying to connect with them and get them into a music, I think it is also a blessing for them, for all of us to work with you.
RE: I hope so. I mean, I also think I am getting older, so I think it helps me feel like I can still keep doing new things, I can still keep fresh. Cenk sometimes complains and says “Mom, again you are hanging with my friends”. I feel inspired, I feel a little bit more on their level.
EÇ: That’s a part of your energy also.
RE: Maybe, I don’t know. I’m still a big kid trying to figure it out.
EÇ: I am sure you will always stay that way. Because that child is really giving all the other musicians also on stage, putting us into a magical world of yours. We discover other things about ourselves. We are not there only for performing the bla bla song, it is a new world and it pushes us to do other things.
RE: Thank you. That really brings tears to my eyes. I think I was really shocked by the response to the record. People were really relating to the words, to the colors, to the stories, to the emotions. And some days you see that people were pushing one song they liked best, and then the next day maybe it was another one. It made me so happy that people were relating to these songs on whatever level, that it resonated with people of all ages. All of it made me beyond happy. And I think the concert that we did together, really showed that vibe.
EÇ: That was an amazing concert with an amazing crowd.
RE: Great night.
EÇ: I want to talk a little bit about the video and the choreography because of the way that you introduce it. I saw that many people when you shared the teaser video even, many people were very curious. Because it is beautiful – another way of expressing the song. Can you maybe tell me a bit about that?
RE: Sure, sure. I don’t know if many people know that, but I had spoken about it in Tolga’s interview, I danced for most of my life from 5 years old till I was 17. I was doing ballet, then I really got into modern dance, Martha Graham stuff. I really got into that, so I was always doing music and dancing at the same time. And I watch a lot of modern dance and ballet, especially during the pandemic. I always knew that I wanted to do a modern dance piece and I always knew that it would be Not Alone because I had the concept down. A former student recommended Gizem Bilgen, the most contemporary choreographer she knew saying that she would be a perfect fit for my work. She and I met before the recording, and that is when I discovered that she was a very close friend of yours from your high school.
EÇ: What an amazing coincidence.
RE: She did just a remarkable job with the Storyline, great choreography.
EÇ: The dancers.. Everybody was so brilliant. They put their souls into it. There was a different energy on stage. I got goosebumps.
RE: They were just amazing. And we worked really hard on the Storyline together. She was so careful with each and every section. Working with such a talented choreographer and dancers, and they are all young, it was a heaven on earth for me.
EÇ: I wonder sometimes what would Elif 16-17 years old would think of my music. Do you ever have that?
RE: I starting writing poems very very young, maybe 8 or 10 years old. I would write a lot of poems and songs with my little guitar and then I got into the piano. I think there is a big connection to that little girl. The slightly older Randy would be really surprised but the little Randy, I think would be really happy because I know it is the true me.
EÇ: Maybe another technical question. In your lyrics, you can see the literary influence. But who are the authors you are inspired by?
RE: For me it is really the end of the 1800s, early 1900s. I just love the writers. Of course I love F. Scott Fitzgerald, Hemingway, Henry James, Gabriel Garcia Marquez, Salman Rushdie. I like the stories that have a lot of emotion, a lot of characters and depth. And also, I was really into Joni Mitchell, James Taylor, Bob Dylan and all of the stories that were mixed up with a lot of political stuff. I also like short stories a lot.
■■■
Elif, thanks for doing this wonderful interview with Randy! Your questions created a great conversation that illuminated how Randy’s work has evolved. Nice stories! Gave me more insight into Randy’s amazing work!