Bir Başına Vibrafon: Can Tutuğ
Can Tutuğ enteresan bir müzisyen. Teşbihte hata olmaz; Robert Louis Stevenson’ın ünlü romanının kişiliği ikiye bölünmüş kahramanının bu çorak ülkedeki karşılığı: Dr. Jekyll and Mr. Hyde! Bir farkla ki, iki farklı kişilik değil, Tutuğ, iki ayrı kimlik taşıyor. Gündelik yaşamında bir doktor ama mesaisi bitince bir caz elçisine dönüşüyor. Her iki halde de insanları sağaltıyor; gündüzleri bedeni, geceleri ruhu.
Caz, sabahları uyanma sebebi. Kendini bildiğinden beri, bir dinleyici ve icracı olarak cazın içinde yer alıyor. Xylosynth’ini koltuğunun altına alıp her ortamda sulandırılmamış -yani saf haliyle- caz yapıyor; hatta havası yerinde olduğunda ve takdir edecek seyirciyi bulduğunda serbest doğaçlama çalıyor. Tutuğ’la sadece İstanbul’un caz kulüplerinde değil Rumeli’nin, canlı müziği önemseyen her çeşit mekanınında denk gelebilirsiniz.
Caz sahnesinin en yoğun müzisyenlerinden olan Tutuğ’un ilk albümü Huzursuzluk, davulcu Erdem Uvalıoğlu ile duo bir kayıttı. Aralık ayında ise Bir Başına‘yı yayınladı. Adından da anlaşılacağı üzere albüm Tutuğ’un solo vibrafon icralarını içeriyor.
Sasha Berliner’in Onyx (2023 JMI Recordings) albümünün tanıtım yazısının girişinde bu enstrumanın öyküsünü anlatmıştım; her ne kadar swing döneminden beri cazın bir parçası olsa da, vibrafon, ehlileştirilmesi ve estetik bir tını üretilmesi kolay olmayan bir enstruman. Dünyada bir avuç ustası var ve işte Tutuğ, Bir Başına’da, başkaca bir enstrumanın varlığından destek almadan vibrafondaki ustalığını konuşturuyor. Müziğin dört ana unsuru olan, ritim, armoni, melodi ve solo işlevlerini tek enstrumanla ve canlı kaydedilmiş olarak sergiliyor.
Bir Başına’da Tutuğ’un yedi bestesi var. Açılışı yapan Intro – Siyah Güneş ve kapanıştaki Outro – Hiç Kimse albümün en uzun icraları ve kulağa, tekrar eden motiflerden üreyen doğaçlamalarmış gibi geliyor. Kırklareli, Disisi ve N.K.O. başta olmak üzere, albümdeki diğer beş icra, neredeyse bebop klasiklerini andırır şekilde kulağa hoş gelen melodilere ve ilerleyişe sahip.
Gerçi bu durum tüm solo albümler için geçerlidir ama peşinen söyleyeyim, Bir Başına dinlemesi zahmetli bir albüm. Şartlanmış zihinlerimiz bir başına çalan bir sese ya da enstrumana odaklanmakta ve uzun süre dikkati yöneltmekte zorlanıyor. Daha direk mi söyleyeyim? Tembel, üşengeç insanların işi değil solo albüm dinlemek.
Ancak, elli dört dakikanızı ayırırsanız Bir Başına bunun karşılığını vermek adına gerekli cömertliği size gösterecektir. Neticede çoğu müzik eserinde olduğu üzere, varoluşunu seslerle dile getiren, öyküsünü, zihninin organik uzantısı halindeki entrumanıyla anlatan ve bunu adanmışlıkla, titizlikle, tutkuyla yapan bir müzisyenle başbaşa kalacaksınız.
Bir Başına, Tutuğ’un yaşam çizgisine, sanatsal duruşuna yakışan cesur bir albüm.
Başından sonuna dinlemeye niyetlenmeseniz de, Spoify çağı dinleyicileri olarak tek bir parçasına kulağınızı vermenizi öneririm. Bakarsınız, çekimine karşı koymaktan vazgeçer ve dinlemeye devam edersiniz.
*
Not: Sevgili Can Tutuğ acaba bu güzel besteleri grup formatında da kaydetmeyi düşünür mü?
Can Tutuğ’un yaklaşan konserlerini Instagram ya da Facebook hesabından takip edebilirsiniz.
Can Tutuğ ve CAZ 101.
Turgay Kantürk’ün Bir Başına: Solo Vibraphone albümü tanıtımı.