Gregory Porter 31. İstanbul Caz Festivali’ne Geliyor
İstanbul Caz Festivali 31. senesinde programında kesinleşen iki ismi açıkladı. Bu isimlerden ilki Türk caz severlerin ilgisini çekeceğini düşündüğüm, prestijli ödüllerin sahibi vokalist Gregory Porter. Gregory Porter, 8 Temmuz’da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alacak.
Duyurulan diğer isim ise yaşı en az 50’lerine varmış müzikseverlerin MTV’de müzik videolarının izlendiği zamanlardan hatırlayacağı, 90’ların ikonik isimlerinden, kırık kalplere merhem şarkıların bestecisi, rock, folk ve Amerikana gitaristi ve şarkıcı Chris İsaak, kariyerinde ilk defa Türkiye’ye geliyor. Konser, 12 Temmuz tarihinde yine Harbiye Açıkhava’da olacak.
İstanbul Caz Festivali’ne konuk olacak çok sevdiğim vokalist Gregory Porter’ın gelişini müjdelerken müzikal kariyerinden ve yaşamından anektodlarla size kendisini kısaca tanıtmak istedim.
Bana göre Porter, son dönemlerindeki çalışmaları ile ilk zamanlarındaki çalışmalarının gölgesinde kaldı. İlk albümlerindeki yenilikçiliğinin yerine zaman zaman tekrara düşen işler aldı. Ama Gregory Porter yine de tok ve gür sesi, muazzam entonasyonu, sahne hakimiyeti, damaklarda hemen hemen tüm müzik türlerinden bir parmak bal tadı bırakacak repertuvarı ile geçtiğimiz 20 yılın tartışmasız en kaliteli erkek vokallerinden biri kabul ediliyor. Sadece vokali ile değil jilet gibi kıyafetleri ve kendisiyle özdeşleşen Kangol şapkası ile her geçen sene diğer caz vokal rakipleri arasından sıyrılarak bir ikona dönüşüyor.
Gregory Porter neden şapka takıyor?
Gregory Porter, Kangol şapkasını cilt ameliyatı geçirdikten sonra oluşan yara izlerini kapatmak için takıyor. Bu bilgi artık bir sır değil. Bununla birlikte imajını tamamlayan bir aksesuar. Clark Kent gözlüğünü çıkarttığında nasıl Süperman’e dönüşüyorsa Porter da şapkasıyla, caz vokaliyle bir süper kahraman görünüşüne bürünüyor. Acaba ailesiyle tatil yaparken şapkasız bir halini görsek kendisini tanır mıyız?
Kaliforniya doğumlu Porter, kilise ayinleri ve annesinin Nat King Cole plak koleksiyonu aracılığıyla müzikle ilk temasını kurmuş. Gençlik yıllarında kısa bir süre futbol ile ilgilenmiş ama sakatlığı sonrasında spora devam edememiş. San Diego’da ufak caz kulüplerinde sahne almaya başlamış. Ardından Brooklyn’e taşındıktan sonra şef olarak çalıştığı restoranda ve civardaki mekanlarda sahne almaya başlamış. Çok geçmeden tam zamanlı müzik kariyerine yönelmiş ve ardı adına başarılar gelmiş.
Gregory Porter, ilk albümünden itibaren Grammy’lerin değişmez ismi oldu
2010 yılında yayımladığı Water ve 2012’de yayımladığı Be Good albümlerinin ikisinin de Grammy adayı olması Porter’ın ilk önemli başarılarıydı. Usta prodüktör Brian Bacchus’un prodüktörlüğünü üstlendiği 2013 tarihli Liquid Spirit, 2014 yılında En İyi Caz Vokal dalında Grammy’i kucaklamıştı. Cazın etkinlik alanını azalttığı düşünülen bir dönemde bu tür için görülmemiş bir başarı yakalayarak hızla çok geniş bir hayran kitlesine ulaştı. Albüm hem ticari anlamda başarı getirirken bir yandan da uzun yıllar sonra bile tazeliğini koruyacağını ön gördüğüm nefis bir soundu dinleyiciyle buluşturmuştu. Dinleyiciye kolayca ulaşan, sıcak bir ton, birinci sınıf müzisyenlerin performansıyla kayıt altına alınmıştı.
2016 tarihli Take Me To The Alley raflarda yerini aldığında yeni neslin en derin vokalistlerinden biri olarak caz vokalinin standartlarını yeniden belirleyen bir kalite meydana getirmişti. Son derece mütevazi ve içten bir albüm olmasına rağmen Porter’ın mücevher sesi ve entonasyon yetilerinden aldığı güce dayanarak yarattığı müzikal aura güneş gibi pırıl pırıldı. Gregory Porter’ın o sene de Grammy kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu, öyle de oldu.
2017 yılında yayımladığı Nat King Cole & Me övgü albümü ve 2020 yılında yayımladığı All Rise ile de Grammy adaylıkları kazanan Gregory Porter yayımladığı her albüm ile ticari başarısını perçinledi. Başarıda bir istikrar sembolü olan Porter yıllardır dünyayı defalarca turlamasına rağmen yanlış hatırlamıyorsam 2014’den beri Türkiye’ye gelmemişti. Şeytanın bacağını 31. İstanbul Caz Festivali ile kıracak Gregory Porter 8 Temmuz akşamı Harbiye Cemil Topuzlu sahnesinde İstanbullu hayranlarıyla buluşacak.
2014 yılında Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na konuk olan Porter, biletleri çok önceden tükenen konserinde muazzam bir performans gerçekleştirmiş ve konser sonrasında hayranlarından uzun süre ayakta alkış almıştı. Kapıda kuyruk oluşturan hayranlarının ısrarına dayanamayarak fuayeye imza için çıktığında mesafeli kibarlığı ve mütevaziliği ile hayranlarının takdirini topladığını hatırlıyorum.
Gregory Porter’ı bir kere daha sahnede görmek için sabırsızlanıyorum. Temmuz ayında gerçekleşecek İstanbul Caz Festivali’nin tüm programı gelecek günlerde duyurulacak. Bakalım İstanbul Caz Festivali’nin bu seneki diğer konukları kimler olacak?
Konsere bilet almak için BURAYI ziyaret edin.
30. İstanbul Caz Festivali içerikleri BURADA.