Güzel Sanat olarak Scott Hamilton Müziği
Please scroll down for ENGLISH
Kültür-sanatın tartışıldığı panellerde, buluşmalarda artık görgüsüzce büyütülmüş, sanat üretme kaygısıyla değil ticari nedenlerle devasa büyüklüğe getirilmiş yaratım alanlarından, deneyimlerden bahsedilmeye başlandı. Sürekli bir farklı algılatma ihtiyacı var; daha doğrusu içerisinde bulunduğumuz anları, endüstrinin istediği gibi algılamamız için sonsuz çaba harcanıyor. Yaratıcılık içerikten bağımsız tutularak, sunumda ya da deneyimleyenin algısında aranmaya başlandı. Peki sanatın özündeki, ‘sanat için sanat’ üretmeye, güzele, duruya, gösterişsiz doğruluğa sadakate ne oldu?
Ustalık, tecrübe, mütevazilikle üretme ve yaratıcılık gibi şeylerden vaz mı geçtik?
Yeterince uzun süredir medya, müzik, kültür-sanat ortamlarının ve dahası, hayatın doğrudan içindeyseniz sanatçıların motiflerini, derinliklerini algılayabiliyorsunuz; ticari bir balon mu olduklarını yoksa yaratıcılık ve üretkenlikle mi kendilerini var ettiklerini hemen gözlemleyebiliyorsunuz. Beklentilerinizi mütevazi sınırlarda tutarak anlaşılabilirliğe odaklandığınızda bitimsiz güzelliklerin aslında uzun süredir çok yakınımızda olduğunu görüyorsunuz.
Scott Hamilton‘ın zamanımızın en özel müzisyenlerinden biri oluşunun nedenlerini muazzam yazısında Turgay Yalçın, BURADA anlatıyor. Ben Scott Hamilton’ın, başucu kütüphanemden asla ayırmadığım Classics albümünün bende bıraktığı tortudan bahsetmek istiyorum.
Caz ile klasik müziğin buluşması, cazın doğuşu kadar eskilere dayanıyor ve iki türün meraklıları arasında kritisizmi tetiklese bile çoğunlukla ilgi görmüş. Jacques Loussier, Eugen Cicero gibi duayenlerin bilindiği bu ara türde Hamilton’ın Classics albümü bir kutup yıldızı kadar özel.
Hamilton’ın Avrupa’nın değerli caz ritim section ekibi Jan Lundgren, Hans Bakenroth ve Kristian Leth ile birlikte efsanevi Nilento’da eşsiz ses mühendisi Lars Nilsson ile birlikte kaydettikleri albümde, Sergei Rachmaninoff, Maurice Ravel, Anton Rubinstein, Tchaikovsky, Debussy, Franz Lehár, Antonín Dvořák gibi dev bestecilerin müzikleri soluk alan bir stilde, son derece klas ve anlaşılır formda kayda alınmış. Scott Hamilton ve Jan Lundgren tarafından gerçekleştirilen aranjmanlar bestelerin doğasındaki ucu bucağı olmayan güzellikleri fersah fersah öteye taşıyan bir forma evirmiş.
2022 yılında Danimarkalı Stunt Records tarafından hayata geçirilen Classics zarfın mazrufun önüne koyulmaya çalışıldığı tüketim döneminde devingenliği swing ile yaratmanın caz geleneğinin ayrılmaz bir parçası olduğunun ve değerini asla kaybetmeyeceğinin kişilikli bir kanıtı. Birinci sınıf caz kulübü müziği hissiyatını sonuna kadar aldığımız albümde yer alan 3 İskandinav caz eksperinin her biri, müziğe en az Hamilton kadar, hatta kimi zaman çok daha fazla katkı sağlıyor.
Avrupa’nın farklı kulüplerinde çalan bu ekibi ülkemizde daha önce Nardis Jazz Club sahnesinde dinleme şansı bulmuştuk. Umarım memleketimizin güzide caz kulüplerinden veya festivallerinden biri ya da birkaçı repertuvar canavarı bu üstadları bizimle buluşturmayı düşünürler.
*
Scott Hamilton: Classics (Stunt Records 2022)
In panels and meetings where culture and arts are discussed, we now hear about creation spaces and experiences that have been enlarged with artificial intelligence and vulgarity, that have been brought to a gigantic size for commercial reasons, not for the sake of producing art. We see that there is a constant need to perceive differently, or more precisely, to perceive the moments we are in as the industry wants us to perceive them. Creativity has begun to be sought in the presentation or the perception of the experiencer, independent of the content. So what happened to the essence of art, which is to produce art for art’s sake, only to beauty, clarity, loyalty to unpretentious truth?
Have we given up on craftsmanship, experience, humble production and creativity?
If you have been in the media, music, culture and arts, and moreover in life directly for long enough, you can immediately observe the motives and depths of artists, whether they are a commercial bubble or whether they exist through creativity and productivity. When you keep your expectations within modest limits and focus on comprehensibility, you realize that endless beauty has been very close to us for a long time.
Turgay Yalçın explains the reasons why Scott Hamilton is one of the most special musicians of our time in his tremendous podcast HERE. I would like to talk about the residue left by Scott Hamilton’s Classics album, which I have never taken out of my favorite recording library.
The meeting of jazz and classical music goes back as far as the birth of jazz, and has always attracted much attention, even if it has triggered criticism among enthusiasts of the two genres. Because of Hamilton’s unique approach Classics album (as an audiophile grade recording) is as special as a polar star in this intermediate genre, where doyenne such as Jacques Loussier and Eugen Cicero are known.
Recorded at the legendary Nilento Studio, Gothenburg, Sweden with Europe’s most esteemed jazz rhythm section team Jan Lundgren, Hans Bakenroth and Kristian Leth, along with the incomparable sound engineer Lars Nilsson, the album features the music of such great composers as Sergei Rachmaninoff, Maurice Ravel, Anton Rubinstein, Pyotr Ilyich Tchaikovsky, Claude Debussy, Franz Lehár, Antonín Dvořák, and others in a breathtakingly classy and lucid style. Arrangements by Scott Hamilton and Jan Lundgren have transformed the endless beauty inherent in the compositions into a form that carries them far and wide.
Released in 2022 by the Danish Stunt Records, Classics is a personalized proof that in a time of consumerism where the envelope is put before the content, creating a swingle is an integral part of the jazz tradition and will never lose its value. Each of the 3 Scandinavian jazz experts on the album, which has the feel of first class jazz club music, contributes to the music at least as much as Hamilton, sometimes even more.
You can buy the album from Stunt Records’ BANDCAMP
Once we had the chance to listen to Scott Hamilton playing at the Nardis Jazz Club stage and he is been playing in different clubs across in Europe. I hope that one or more of the distinguished jazz clubs or festivals in our country will consider bringing these repertoire monster masters together with us.