Akbank Caz Festivali

Ciao Bella 2024

“2024’e bir şarkı ile veda etmek istersen hangi şarkı olurdu?” diye sorarsanız Nazi Alman ordusunun İtalya’yı işgal ettiği 1943-1945 yılları arasındaki İtalyan direnişi sırasında partizanlar tarafından seslendirilen İtalyan protest halk şarkısı Ciao Bella (Çav Bella) olurdu. Bu parçayı faşizm karşıtı bir marş olmasının yanı sıra popüler kültürde yeniden hayat bulduğu, benim de müptelası olduğum La Casa de Papel dizisiyle yeniden sevdim. Çav Bella, benim için gidenin arkasından güzelliklerle anarak söylenen bir şarkı olmuştur.

Yıl sonu yaklaşırken memleketteki bir avuç müzik yazarında bir telaş başlar. Best of List’ler hazırlanır. Uzun yıllardır farklı mecralarda yılın albümleri listelerine katkı sağladım. Geçtiğimiz yıl radarıma takılan albümleri de BEST OF 2023‘de sıralamıştım. Aslında yurt dışında çok kıymet verilen bu ‘Best of List’leri dinleyicilerin o yıl yayımlanmış yeni albümlerle tanışmaları açısından fikir verdiği için kıymetli. Global cazı takip etmek ve yurt dışı plak şirketleri ve müzik piyasasının paydaşları tarafından saygı gören uluslarası bir dergi olabilmek bizim için çok gurur verici. Bu yıl yılın albüm önerilerinden öte senenin z raporunu çıkarıyoruz ya da birlikte günlük sayfalarımızın arasında dolaşıyoruz.

Bir yeni yıl geleneğine dönüşen bu yıl sonu listeleri yazarın müzikal yolculuğunu paylaşması açısından biraz sınırlayıcı bir perspektif sunuyor. Çünkü yıl boyunca yeni albümler dinliyoruz ama aslında kapsamlı bir değerlendirme belki bir kıyaslama yapabilmek için geçmiş dönemin albümlerine de kulak veriyoruz ve canlı müzik etkinliklerini de takip ediyoruz. Çoğu kişinin bir lüks kabul ettiği ya da statü aracı saydığı konser takip etmek benim hayatımın ayrılmaz bir parçası. Konser takip etmek yalnızca parayla ilgili bir şey değil. Modern insanın şehrin imkanlarından nasıl istifade etmeyi tercih etmesiyle alakalı. Müzik sizin hayatınızda ya dekoratif bir desendir ya da yaşamınızın ayrılmaz bir parçasıdır. Belki hayattaki kötülüklerle müzikten cesaret alarak, beraber müzik dinlemeyi sevdiğiniz bir kalabalık ile birlikte savaşmak istiyorsunuzdur. Bu iki yoldan ikincisi size daha yakın geliyorsa İstanbul’da yaşayan bir müzikseverin 2024 macerasına hoş geldiniz!

Müziği çoğunlukla fiziksel kaynaklardan dinleyen biri olarak kişisel verilerimizi, dinleme tercihlerimizi kendine göre toplayan, satan ve kullanıcıları birer Spotify reklamcısına dönüştüren “Spotify Wrapped”den pek hoşlanmıyorum. Sadece arada bir kullanmama rağmen bu yıl 12,324 dakikamı Spotify’da geçirmişim. Bu da beni dünya genelinde Spotify’da en çok dinleme gerçekleştiren yüzde 28’lik dilime dahil etmiş. Bütün müzik ihtiyacımı sadece Spotify’dan karşılayan biri olsaydım sonuçlarım acaba ne olurdu?

Kim müziği nereden isterse oradan dinlesin, karışamayız ama kaliteli müziğe saygı duyduğum için dinleyicinin bu yolculuğunun algoritmalarla şekillendirmesine biraz karşıyım. Bu sayede müzik dinleme kültürünün gelişmesinde ve kalıcı olan ile geçici olan arasındaki ayrıma varabilme anlamında kopukluklar doğuracağına inanıyorum. Bu yüzdendir ki yaşamının çoğunu müzikle geçiren bizler, tüm yıl boyunca 2024 bölümlerinde, en taze albümleri değerlendirme notlarıyla birlikte okurlarımıza öneriyoruz.

Bu yıl geçtimiz yıllarda olduğu gibi evde müzik dinlediğim kadar konser salonlarındaydım da. Kaliteli müziğin izini festivallerde ve canlı sahnelerde sürdüm. Bu konserlerden büyük bir kısmını ya öncesinde öneri ya da sonrasında izlenim olarak yazdım. Yani yıl boyunca fırsat bulabildikçe hem konserleri takip etmeye çalıştım hem de ulaşabildiğim kadarıyla güncel kayıtları dinledim.

2023 yılında Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda pek çok konser izlemiştim. Biraz abartarak söyleyeyim, neredeyse konser salonunda evimin salonundan daha çok zaman geçirmiştim. CRR’nin uzun yıllardır memleketteki çapsız programlamalar ile çarçur edilen çoğu konser mekanından on gömlek daha iyi olduğunu biliyoruz. 2023 yılı sonu ve 2024’ün ilk yarısı seyrettiğim, büyük kısmı unutulmazlar arasına giren konserlerden bazılarını sıralamam gerekirse Antonio Lizana Ensemble, Kenny Barron Trio, The Baylor Project, Lars Danielsson and Liberetto, Aydın Esen, Chucho Valdes Quartet, Paolo Fresu, China Moses, Bireli Lagrene, Steve Coleman and Reflex, Richard Bona, The Bad Plus gibi dünya caz sahnesinin güncel ya da zamansız süper yıldızları sahne aldı. Bununla birlikte 2023 programının devamı olarak 2024 yılı dahilinde ise Antonio Farao, Mehmet Ali Sanlıkol, Jacky Terrasson, Gonzalo Rubalcaba, Francesca Tandoi, Henri Texier, John Surman, Dan Wilson, Samara Joy gibi anlı şanlı isimleri canlı izleme şansım oldu.

Her biri dünyanın en büyük caz festivallerinde ‘headliner’ olabilecek kalitede müzisyenlerle şımartılan İstanbul caz seyircisi, geçtiğimiz yıl sezon sonuna doğru Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan’ın görevine son verildiği haberiyle şaşırdı. Benzer tartışmalar Murat Cem Orhan dönemi öncesi Cem Mansur’un salondan ‘gönderilmesi’ döneminde de yaşanmış, konu sosyal medyada gündeme gelmişti. Sebebini bilemiyorum, yorum yapmak da istemiyorum.

Bu sezon CRR birbirinden kıymetli 5 yeni ismin Sanat Danışma Kurulu üyesi olarak yer aldığı çok seslilik, kapsayıcılık, demokratikleşme gibi nitelemelerle sunulan yeni bir vizyon ile yeni sezona başladı. Ama bu vizyonun bereketini ben kendi adıma göremedim. Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dönemde aylık olarak açıklanan programda kabuğuna çekilmiş, mütevazi bir ölçeğe gerilemiş ve sayısal olarak da azaltılmış bir programlama görüyorum. Global caz sahnesi perspektifinden baktığımda maalesef salonda takip etmeye değer bir caz konserine rastlamadım.

Henüz program açıklanmadığı için 2025 hakkında da umutlu bir şey söyleyemeyeceğim. Sanat Danışma Kurulu’nun bu dokunuşu, cazın en büyük devlerini ağırlamış, köklü geleneği ve ulaşılabilirliği ile memleketin caz hafızasını şekillendiren bu mabette caz ile tanışacak yeni nesiller için hayırlısı olsun.

with Antonio Faraò, Jeff Ballard, John Patitucci

Geride bıraktığımız senede CRR’de izlediğim konserlerden kısa kısa bahsedeyim. 27 Ocak tarihinde CRR sahnesine konuk olan ve salonda kasırga estiren İtalyanın ağır siklet caz şampiyonu Antonio Farao’nun kendisi gibi ustalarla birlikte kaydettiği Tributes albümü hakkında dünya çapında yazılmış ilk değerlendirme yazısını kaleme almıştım.

Basta Sylvain Romano ve davulda Lukmil Perez’den oluşan üçlüsüyle 12 Nisan 2024 tarihinde CRR Konser Salonu’nda sahne alan Jacky Terrasson’u konser öncesi ve konser sonrasında yazmıştık. Terrasson’un son albümü Moving On’u ise okurlarımız için albümün yayımlanma tarihi öncesinde değerlendirmiştim.

25 Nisan’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu sahnesine konuk olan bir diğer önemli isim Grammy ödüllü Kübalı caz piyanisti Gonzalo Rubalcaba hakkında kapsamlı bir tanıtım yazımı yazmıştım. Rubalcaba, Matt Brewer ve Ernesto Simpson, salonu dolduran seyirciyi yine büyüledi. Şanslıyım, aynı yıl içerisinde Rubalcaba’yı bir kere daha canlı izleme şansım oldu.

Fransa’nın dünyaya kazandırdığı önemli caz elçilerinden Henri Texier, “Heteroklite Lockdown” albümü ile 10 Mayıs akşamı Cemal Reşit Rey sahnesine konuk olmuştu. Konser öncesi Fransız efsaneyi okurlarımıza tanıtmıştım.

Tarihler 12 Haziran’ı gösterdiğinde yaklaşık 11 yıl aradan sonra ülkemizi ziyaret eden İngiliz multi-enstrümantalist, ECM Records’un duayenlerinden John Surman’ı Unspoken Words albümü konserini birlikte izlediğim arkadaşım Tali Arık’ın kaleminden notlarla aktarmıştık.

Dan Wilson dörtlüsü neredeyse albüm kaydı kadar kaliteli, titiz ve beklentileri sürprizlerden uzak bir şekilde karşılayan bir performans ile sezonun son konserinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu sahnesindeydi. Geçtiğimiz sezonun final konseri hakkındaki düşüncelerimi de yazmıştım.

Glenn Zaleski & Dan Wilson

Show of Hands

Ramin Sadighi ve A.K Müzik ile Kerim Selçuk işbirliği ile Arter’de Nisan ayında hayata geçirilen Show of Hands, solo doğaçlama festivali, bu yıl da katılımcılarına algı sınırlarının ötesinde bir keşif yolculuğu sundu. İçi boş festivallerin mantar gibi sağdan soldan türediği bir dönemde müzik endüstrisindeki yavan popülerlik, yaratıcılık kaygısı güden müzisyenlere yaşam şansı bırakmıyor. 2024 edisyonuyla Show of Hands, bu sene de özgünlüğü, özgürlüğü ve yaratıcılığı teşvik eden harika bir festival ile İstanbullu doğaçlama müzikseverlerle buluştu. Mats Eilertsen, Marcin Wasilewski, Sha, Yuri Honing, Tord Gustavsen, Ercüment Orkut, Golfham Khayam gibi isimleri canlı solo doğaçlama sahnesinde enstrümanları ile baş başa izleme şansım oldu. Şimdiden 2025 edisyonu için gelecek Nisan ayını iple çekiyorum.

Galataport Jazz

Bu yıl ilk defa hayata geçen, İstanbul Boğazı’nın kalbini cazın tüm renklerine boyayan Galataport Jazz, 30 Nisan ve 8-9 Haziran tarihlerinde Galataport meydanda İstanbullu sanatseverlerle buluştu. Tüm etkinlikleri ücretsiz gerçekleştirilen festivalin programını ve detaylarını yazmıştım. İzleyiciden yoğun ilgi gören festivalin gelecek yıl da gerçekleştirilmesi muhtemel.

Sound of Europe

Avrupa Müziğinin yıldızı yeni parlayan müzisyenlerine sahne şansı veren Sound of Europe üçüncü yılında da müzikseverlerle buluştu. Avrupa ile Türkiye arasında her geçen sene organik bir yapıda gelişen sanatsal ve müzikal bir buluşma noktası ve bir kültürel değişim platformu olmayı hedefleyen Sound of Europe Festivali, iki gün boyunca üç kentte eş zamanlı gerçekleştirilen konserlerle yeni sesleri ve projeleri bir kez daha müziksever kulaklara ulaştırdı. Dark Blue Notes olarak bu festivale ilk senesinden beri destek veriyoruz.

ALV Müzik ve Sanat Festivali

Destek verdiğimiz festivallerden bir diğeri ise 5. ALV Müzik ve Sanat Festivali. Bu yıl festival 21-22 Eylül tarihleri arasında Yeniköy’deki Avusturya Başkonsolosluğu’nda düzenlendi. Festival gelirinin önceki yıllarda olduğu gibi Avusturya Lisesi’nden mezun, başarılı ve maddi desteğe ihtiyacı olan öğrencilerin yurt dışı eğitimlerine katkı sağlamak amacıyla kullanıldığını belirteyim. İzleyicilerin hem bol bol dans ettiren aynı zamanda klasik müziğin ve doğaçlama müziğin kaliteli isimlerinin de konuk olduğu biri sanat etkinliğiydi.

Akra Caz Festivali

Benim için yaz demek Akra Caz Festivali demek. Cazı, kurumsalının ayrılmaz bir bütünü haline getirmiş bir otelin var olduğunu bilmek bir cazsever için çok motive edici. 2024 yılında Akra Caz Festivali yedinci yılında da yarattığı başarı hikayelerinin üzerine yenilerini ekleyerek Antalya’nın kültür-sanat hayatına pozitif katkılar sunmaya devam ediyor. 24 Mayıs-12 Haziran arasında gerçekleşen festivalin açılış akşamı itibariyle konserleri, Akra Hotels’in atmosferini yerinde gözlemleme şansım oldu. İyice özümsemeye başladığım ekosistemini ve bir yaşam deneyimi olarak Akra Caz Festivalinden izlenimlerimi okurlarımızla da paylaşmıştım. 2024 yılının unutulmaz festivali Akrajazz, 2025 yılı için de unutulmaz bir festival deneyimi için hazırlanıyor. Mayıs ayına kadar yenilemesi sürecek olan Akra Hotel’de 2025 yılında 14-31 Mayıs arasında gerçekleşecek festivalin programı ise yakında açıklanacak.

Saint Petersburg Jazz Festival

Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri olan Dostoyevski’nin genç yaşta yazdığı Beyaz Geceler, öykünün hayalperest anlatıcısının Petersburg’un “beyaz geceler”inde sokaklarda dolaştığı zamanlarda başlar. Edebiyat dünyasının başyapıtlarından biri olan Beyaz Geceler, aydınlık gecelerin yaşamı aydınlattığı Rusya’nın kültür başkenti Saint Petersburg şehrinde benim gibi ilk defa bulunan bir müziksever için hem kültürel hem de müzikal açıdan bir hazine sandığının kapağını yavaşça aralamak gibi. İçeride açılan her bir katmanında farklı deneyimler saklı bir yolculuk beni bekliyor. Rusya’nın kültür başkentinde Saint Petersburg Jazz Festivali ve şehirde geçen kültür-tarih ve müzik dolu bir haftada yaşadıklarımı ve gözlemlerimi okurlarımızın beğenisine sunmuştum. 22 – 28 Temmuz arasındaki hafta boyunca şehrin en büyük dört ilçesini birleştiren 6 şehir mekanında gerçekleşen festival kapsamında 500’ün üzerinde sanatçı yer aldı. Bu festivali Türkiye’den takip eden tek isim olabilmek benim için çok güzel bir tecrübe oldu.

Igor Butman

Alanya Uluslararası Caz Festivali

Türkiye’nin en uzun soluklu caz festivallerinden Alanya Uluslararası Caz Festivali, bu yıl 26 – 29 Eylül 2024 tarihleri arasında, on dokuzuncu kez ve yine ücretsiz konserlerle Alanyalı sanatseverlerle buluştu. Bu festivalin değeri sadece sürdürülebilirliği önemseyerek yıllardır devam ettirilmesindeki kararlılıkta değil aynı zamanda kültür ve sanatsal etkinliklere çok saygılı olan Alanya halkını caz ile tanıştırmaktaki samimi çabalarında. Ülkenin çoğu şehrinde caz festivalleri tertip edilmeye devam ediyor, kimisi uzun soluklu, kimisi ise saman alevi gibi kısa sürede tarih olup gidiyor. İçerik planlaması doğru yapıldığında ve sürdürülmesi için titiz, profesyonel ve samimi bir gayret sarf edildiğinde ise ömrü, Alanya Caz Festivali örneğinde olduğu gibi uzun oluyor. Alanya Belediye Başkanı Sayın Osman Tarık Özçelik’in ve mahir ekibinin titizlikle üzerine titrediği bu değerli festivali yerinde takip etme fırsatı bulmuştum. Festival benim için en unutulaz konser La Casa de Papel dizisinin unutulmaz müziği My Life Is Going On parçasıyla tanıdığım Cecilia Krull konseri oldu. Yorumlarımı da okurlarla paylaşmıştım.

Abdurrahman Açıkalın, Osman Tarık Özçelik, Füsun Levet, Nazmi Uyar

Akbank Caz Festivali

Şehre cazı geri getiren 34. Akbank Caz Festivali’ne dair Dark Blue Notes’da yazarlarımız, katkı veren müzik şahsiyetleri, müziksever ve sanatçı dostlarımızın katılımlarıyla çok kapsamlı bir çalışma hazırlamıştık. İstanbullu dinleyicilere yüksek dozda caza maruz bırakan festivalde ben de öneri mahiyetinde bir içerik, ruh şifacısı Kahil El’Zabar ile caz ayini, davul starı Antonio Sanchez ile konser öncesi ve konser sonrası değerlendirme içerikleri, festival kapsamında caz kulüpleri gecesi, sanatının zirvesindeki Brad Mehldau’nun detaylı bir portresi ve cream de la cream kıvamda geçen konserin değerlendirmesi ile eşsiz benzersiz Isaiah Collier ile Kurt Elling’in Super Blue albümü değerlendirmesi ile son olarak Mehmet Uluğ Anma Gecesi’nde sahne alan Burhan Öcal ile samimi bir röportajım yayımlanmıştı. Akbank Caz Festivali kalitesi, programlaması ve ulaşılabilirliği ile biz caz severlerin göz bebeği. Akbank varsa caz var, caz varsa Akbank var.

Al Di Meola Electric Years, Volkswagen Arena’daydı

Yılın sonlarına doğru, virtüözitenin sınırlarını fersah fersah aşan şeytani gitar tekniği, yarattığı duygu köprüleri ile modası asla geçmeyecek bir gitar kahramanı olan Al Di Meola, 7 Kasım akşamı Volksawgen Arena’ da kariyerinin ilk yıllarına referans veren Electric Years projesi ile Black Beauty olarak andığı custom made Les Paul’unu kutusundan çıkardığında sahnede uzun süreli yol arkadaşları Philippe Saisse piyano ve tuşlu çalgılarda, Dave Lowrey bas gitarda, Tom Brechtletin davulda ve Gumbi Ortiz perküsyonda kendisine eşlik etti. Bu konseri de tüm detaylarıyla ve hatıralarımla anlattığım bir yazım dergimizin sayfaları arasında yer almıştı.

Alfredo Rodriguez, İş Sanat’taydı

Kendimi en rahat hissettiğim konser salonlarından biri olan İş Sanat Konser Salonu, bu sezonun ilk caz konserinde bir Quincy Jones keşfi Alfredo Rodriguez’i ağırladı. Afro-Küba tabanlı ritimler ve doğaçlamayı harmanladığı keyifli müziği ile İstanbullu müzikseverleri kendine hayran bırakan Rodriguez’i de tanıttığım bir yazım dergimizde okunabilir. Mayıs ayında Hiromi, İş Sanat’a konuk olacak.

Veda ettiklerimiz…

Bu sene de cazın çınarlarından bazıları aramızdan ayrıldı. Bir dönem kapanıyor. Bizi mutlu etmese de yaşamın doğası gereği bu ayrılıklarla yaşamak zorundayız. Bu sene aramızdan ayrılan müzisyenlerden bazıları: Albert Heath, Calvin Keys, Russell Malone, Makata Ntshoko, Martin France, Sergio Mendes, Benny Golson, John McNeil, Quincy Jones, Lou Donaldson ve Roy Heynes. Bu isimlerden bir kısmının ardından veda yazılarımız da sayfalarımız arasında yer aldı.

Dark Blue Notes’un ilk günden beri destekçisi olan, görüş yazılarıyla kanaatini belirtmekten asla çekinmeyen, müzik yazarlığı serüvenimin en başından beri benimle olan uzun süreli arkadaşım Fatih Kapılar’ın ani vefatının üzüntüsünü yaşadığımı paylaşmak isterim. Kullanmayı en çok sevdiği söz ile kendisini uğurluyorum “Ayrılık da sevdaya dahil”. Onun varlığını ve dobra yorumlarını gittiğim her konserde yanımda hissedeceğim. Hoşçakal güzel dostum…

Fatih Kapılar ve Yuri Honing ile

Kayıtlarda 2024…

Bu yıl konserlerde geçirdiğim zaman kadar evde müzik dinleyerek de vakit geçirdim. Benim için müzik dinlemek dikkatimi başka hiç bir şey ile dağıtmadan, tam konsantrasyon ve ön plan-geri plan ilişkilerini düşünerek yaptığım zihinsel bir yolculuk. Bu yolculukta dinlediğim çok sayıda albümün yanında taze taze dinleyip, piyasaya yayımlanmadan önce değerlendirme yazılar yazdığım albümlerden bir kısmını sizinle paylaşmak isterim.

Bununla birlikte bu yıl en çok dinlediğim eski ve yeni albümlerden ilk aklıma gelenlerden bazılarını da öneri mahiyetinde buraya sırayayım:

  • Emily Remler: Cookin’ at The Queens (Resonance Records)
  • Kahil El’Zabar’s Ethnic Heritage Ensemble: Open Me, a Higher Consciousness of Sound and Spirit (Spiritmuse Records)
  • Jacob Christoffersen Trio: A Good Day (Storyville Records)
  • Henri Texier: Heteroklite Lockdown (Label Bleu)
  • Charlie Haden: Nocturne (Universal Music)
  • Rasmus Sørensen: Balancing Act (April Records)
  • Scott Hamilton Quartet: Danish Ballads… & More (Sundance Music)
  • Lars Danielsson: Trio (ACT Music)
  • Chris Potter: Got the Keys to the Kingdom: Live at the Village Vanguard (Edition Records)
  • John Abercrombie: Gateway (ECM Records)
  • Sonny Rollins: The Bridge (RCA Victor)
  • Lee Konits: Oleo (Impulse Records)
  • The Stan Getz Quartet: Pure Getz (Concord Records)
  • Kenny Barron/Dave Holland: The Art of Conversation (Impulse Records)
  • Legend of e’Boi (The Heypervigilant Eye) (AUM Fidelity)

Nardis, Pera 77 ve Bova’daki kulüp konserlerinin yanında festivallerden, albümlere kadar bu uzun yazının sonuna kadar benimle yürüyecek kadar sabırlı bir müzikseverseniz, oldukça yoğun geçen 2024’ü Bella Caio (Çav Bella) ile birlikte uğurlayalım. Kaybettiklerimizin anısına saygıyla, yolumuza devam ederek.

Ardından: 2024
Burak Sülünbaz’ın Dark Blue Notes’daki diğer yazıları

Burak Sülünbaz

Co-Founder, Jazz Writer // Kurucu Ortak, Caz Yazarı

Burak Sülünbaz 'in 219 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Burak Sülünbaz ait tüm yazıları gör