Akbank Caz Festivali

Brad Mehldau Trio: Crème de la crème bir konser

Ne zaman bir Brad Mehldau konserine gidecek olsam yoğun bir yağmura yakalanıyorum. Bu sefer de öyle oldu.

Mehldau, ne hikmetse hiç kimsenin yolunu, izini bilmediği bom boş bir salonda 2012 yılında Bahçeşehir Kültür Merkezi sahnesinde nefis bir konser vermişti. Yağmurlu havada 2 saatten fazla süren bir yolculukla hayatımda ilk ve tek sefer gittiğim Bahçeşehir’e ulaşana kadar sırılsıklam ıslanmıştım. Müthiş bir konserdi!

34. Akbank Caz Festivali konseri için yine aynı şekilde dün akşam bizim o taraflarda şemsiye paralayan bir yağmurun azizliğine uğrayarak Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na zorlukla ulaştım. Ama pişman mıyım? Kesinlikle hayır! Dün akşamki konser fırtına ya da kasırgaya maruz kalmaya bile değerdi. Biletleri 13 Eylül akşamı tükendiği duyurulan konsere ilgi oldukça yoğundu. Caz konserlerinden tanıdığım simalar, müzisyenler, her kim varsa, tam kadro salondaydı.

Akbank Caz Festivali konserlerinin hemen hemen tamamında biletler çok önceden tükendi.

Her ne kadar sorunun muhattabı ben olmasam da onlarca kişiden “konsere bilet bulabilir miyiz?” mesajları aldım. Bu konularda yardımcı olabilecek bir pozisyonda değilim maalesef. Ek kontenjan müjdesi konserin gerçekleşeceği gün Akbank Sanat’ın sosyal medya duyurusuyla geldi. Tahminimce iade edilen ya da davetlilere ayrılan ve boş kalma durumu ortaya çıkan sınırlı sayıda bölümler de izleyicilere sunuldu. Biletleri hızlıca satışa çıkarmak ve konsere gelmek isteyen sanatseverlere imkan tanımak çok düşünceli ve güzel bir hareket oldu. Mehldau kalitesinde bir sanatçının konserinde salonda boşluklar olmasına izin verilmedi, harika!

Akbank Caz Festivali, program açıklandığı günden beri defalarca söylediğimiz gibi bu sene de harikulade bir program ve kapsamlı yan etkinliklerle alkışı hak etti. Brad Mehldau Trio konseri de bu başarının en akılda kalıcı örneklerinden biri oldu.

Bir diğer tebrik sounduna bayıldığımız Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na ve ses ekibine. Ses kurgusu gerçekten nefisti. Tüm enstrumanlar dengeliydi ve salona adeta yeni bir Steinway piyano getirilmişçesine taze bir sound duyuluyordu. Kristal berraklığındaki sesin Mehldau’nun telaşsız, tane tane icrasının güzelliğine büyük katkısı oldu.

Brad Mehldau konseri tahmin edildiği gibi başarılı bir konser olarak hafızalarımızda yer etti.

Modern müziğin tartışmasız en önemli şahsiyetlerinden, kendi ses imzasına sahip icra stiliyle cazın son 30 senesine damgasını vurmuş Brad Mehldau, kariyerinin neredeyse ilk yıllarından beri aralıklarla birlikte çalıştığı usta davulcu Jorge Rossy ve Rossy’nin Mehldau ile tanıştırdığı 27 yaşındaki yetenek Danimarka kökenli Felix Moseholm ile sahnedeydi. Mehldau, yıllarca kazandığı haklı şöhreti vesilesiyle hem ticari başarı, hem de sanatsal yaratım bakımından kendi ekolü içerisinde inkar edilemez bir değere sahip. Ve dün akşam bu değerin yaşam boyutundaki karşılığını da hissettik.

Mehldau’nun her konseri ayrı bir deneyim çünkü müziğini sofistikte bir mimar titizliği ile anda inşa ettiğini gözlemleyebiliyorsunuz. Moseholm, tüm repertuvara son derece hakim ve ikilinin anlık melodileriyle doğru zamanlama ile swing ediyor. Selefi Larry Grenadier kadar yüksek bir mevcudiyeti yoksa bile üçlüyü güzel tamamlıyor. The Art of Trio kayıtlarının baş kahramanlarından Rossy ise zaten Mehldau’nun aşina olduğumuz müziğinin kıymetli bir parçası. Dün akşamki üçlü eski alışkanlıklarına bağlı bir kulak olarak Mehldau’yu Jeff Ballard ve Larry Grenadier ile birlikte seven benim gibi bir müzikseveri müziğin içine çekmeyi başardı.

Mehldau’nun müziğini dinlerken parçanın melodi ve armonisine aşinasınızdır ama o ana has bir kurgu ile müziğini size takdim ettiği için yeni, yeni, yeniden tanıştığınız bir müzik olur.

Salondaki herkesin zaten hissettiğini ben de dile getireyim: Mehldau’nun müziğinin anlaşılabilirliği çok yüksek, tane tane. Parçalara aşina kulaklar için zamansız klasiklere dönüştüğünden ötürü yakınlık hissi veriyor ama üçlünün sadece sizin üzerinize dikilmiş bir elbise gibi hazırladığı usta işi dikişi her Mehldau konserini dinleyiciye yeni bir hediye gibi algılatıyor.

Gerek Porter bestesi I concentrate on you ya da Oscar Levant bestesi eşsiz güzellikteki Blame it on my Youth gibi cover parçalarda gerek Places albümündeki Scholss Elmau ya da albümle aynı adı taşıyan House on Hill gibi Mehldau parçalarında olsun her parçada kendisinden önceki bestecilere ve icracılara benzemeyen ve kendisinden sonra gelecek piyano üçlülerinin örnek alacağı nitelikte bir kurgu ile piyano sanatını yeniden yaratıyor. Mehldau’nun yüzünü sağ tarafa çevirerek sol kulağını piyanonun tuşlarına yaklaştırıp transa geçtiği anda sağ ve sol elinin birbirinden bağımsız ve birlikte hareket eden iki orkestra gibi harikalar yarattığını uzun süre aklımdan çıkaramayacağım.

Marifet iltifata tabidir. Sonuna geldiğimiz 34. Akbank Caz Festivali’nin başından beri her zaman söylediğim üzere, Akbank Caz Festivali’nin yıllardır yaptığı gibi doğru müzik seçiminin, doğru mekanda, tutkulu dinleyici ile buluştuğunda içimize sinen başarısı ülkemizde cazı yüceltme hedefiyle emek veren tüm değerli kurumlarımıza örnek olsun. Bu sene festivale sadece İstanbullular değil başka şehirlerden gelen müzikseverler de yoğun ilgi gösterdi. Ülkede konserlerin sayısı artmış gibi görünse de nitelikli caz konserlerinin sayısının azalma eğiliminde olduğunu gözlemlediğim bir dönemde Brad Mehldau Trio konseri, memleketin kültür-sanat hayatı içinde bir şeref madalyası olarak nitelendirilebilir.

Yazı hakkında görüşlerinizi ve eklemek istediğiniz görüşlerinizi sosyal medya hesabımda ilgili postun altına paylaşabilirsiniz.

34. Akbank Caz Festivali hakkındaki diğer içeklerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

Burak Sülünbaz

Co-Founder, Jazz Writer // Kurucu Ortak, Caz Yazarı

Burak Sülünbaz 'in 219 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Burak Sülünbaz ait tüm yazıları gör