Akbank Caz Festivali

Ağustos Caz Rehberi

Eskiler “yarısı yaz, yarısı kıştır” der ama bu Ağustos, bırakalım kış olmayı, ‘eni boyu belirsiz ıslaklıkta’ geçti. Ben ki kışı hiç sevmem, varsılların mevsimidir diyerek kötüler ve kapıdaki soğukları endişeyle beklerim, birçok kez yazın bitmesini diledim. Yaş aldıkça bedeni ihanet ediyor insanın, dayanıksızlaşıyor, tahammülü azalıyor.

Neredeyse ayın tamamını klimayla soğutulmuş bir salonda ya da az da olsa esen yerlerde geçirdim. Bedeli ancak bu rehberi hazırlamaya başladığım günlerde geçen bir soğuk algınlığı oldu. Neyse ki, müzik boldu, birbirinden güzel birçok albümü dinleme fırsatı buldum.

Ağustos’da dikkatimi çeken en önemli husus çok sayıda büyük orkestra albümünün yayınlanmış olması. Tahmin edersiniz, ortalama 14-15 müzisyenden oluşan bir orkestrayı kurmak ve bir arada tutmak her şeyden önce maddi açıdan çok zor. Caz müzisyenlerinin konser ve etkinlik yoğunluğunu düşünürseniz, onları aynı zaman diliminde bir araya getirebilmek için dahi ciddi bir planlama gerektiriyor. Günümüz caz dinleyicisinin muhtelif nedenlerle büyük orkestra müziğine yakın durmuyor olması ve birçok mekanın büyük orkestraya uygun sahnesinin olmaması da cabası. Hal böyle olunca Ağustos’da yayınlanmış büyük orkestra kayıtlarına özel bir ilgi göstermek de zorunlu oldu. Bu ayki rehberde sadece onları yazdım, dikkati çeken diğer albümleri ise Spotify playlist’e eklemekle yetindim. Göreceksiniz, liste bir hayli kalabalık ve şen.

Umarım Ağustos Caz Rehberi sizi keyifle dinleyeceğiniz yeni müziklerle tanıştırır.

Bill Warfield and The Hell’s Kitchen Funk Orchestra – Chesapeake (Planet Arts)

Alfabetik sırayla ilerleyen bu ayki rehberin en eğlenceli albümü başa denk geldi. Eugene Albulescu’nun solo piyanosuyla sakin şekilde açıldığına bakmayın, trompetçi Bill Warfield‘ın yeni kaydı Chesapeake, coşkulu ifade tarzının ve ritmik çeşitliliğin öne çıktığı ve zımnen dinleyicisini gülümsemeye ve dans etmeye davet eden bir albüm. Bu sonucun oluşmasında, basçılar Mark Wade ve Steve Count ile davulcu Scott Neumann gibi kalıpların dışında çalmaya alışkın ritm müzisyenlerinin katkısı olduğu kadar, Warfield’a albümü tasarlarken ilham veren Chesapeake Körfezi’ne dair çocukluk anılarının ve izlenimlerinin payı çok. Neticede The Hell’s Kitchen Funk Orchestra, deniz kenarı yaşamına özgü havailik, rahatlık ve keyifle çalıyor. Orkestrada sabit ya da konuk olarak çalan Gary Bartz, Lou Marini, Conrad Herwig, Paul Shaffer ve Cecilia Coleman gibi usta müzisyenlerin katkısını da atlamamalı.

Dan Pugach – Bianca Reimagined: Music for Paws and Persistence (Outside In Music)

Dan Pugach aranılan bir davulcu olmasının yanı sıra besteleri ile BMI ve ASCAP gibi kurumlardan aldığı ödüllerle son dönemin dikkati çeken müzisyenlerinden. Eşi ve ünlü caz vokalisti Nicole Zuraitis için yaptığı Jolene (Dolly Parton) düzenlemesiyle aday olmuştu, kazanamadı ama Zuraitis ve Christian McBride ikilisinin How Love Begins albümünde eşlikçi olarak yer alıp Grammy’sini de kaptı. Dokuzlusuyla ve büyük orkestrasıyla düzenli olarak sahne alıyor, turneye çıkıyor. Büyük orkestrasıyla kaydettiği ilk albümü Bianca Reimagined, Van Halen’ın hit şarkısı Dreams haricinde liderin ve Juraitis’in orijinal bestelerinden oluşuyor. Pugach bestelerinin çoğu ilhamını hayvanları koruma çabalarından alıyor ki albüme adını veren Bianca da sanatçının barınaktan kurtardığı Pitbull cinsi köpeğinin adı. Bu bestesinin Charlie Parker beste ödülü aldığını da not edeyim. Andrew Gould, Patrick Cornelius, Alan Ferber gibi lider kimlikli ve tanınmışların yanı sıra New York’un zanaatkar isimlerinden oluşan orkestrası hatasız iş çıkartmış, yüksek enerjili ensembl bölümler mükemmel tınılıyor, istisnasız tüm sololar icrayı genişletiyor. Kusur bulmak için çaba gerekir. Yaratıcı ve görkemli müzik.

Danny Jonokuchi Big Band – A Decade (Bandstand Presents)

Benim için bu ayın sürprizlerinden biri vokalist, trompetçi ve aranjör Danny Jonokuchi ile tanışmak oldu. Akciğer hastalığıyla doğup bir seri ameliyat geçirdikten ve ilk gençliğinde maruz kaldığı bir fiziksel saldırıdan sonra ciddi sağlık sorunları yaşayan Jonokuchi, trompet çalamaz hale gelince beste ve düzenleme yapmaya başlamış, New York’a taşınıp trompeti sıfırdan öğrenmiş. Tüm yaşadıklarına rağmen kendisini yeniden var etmiş, müzisyenliği takdir görmeye başlamış, caz aleminin aranan aranjörlerinden bir haline gelmiş. Etkileyici bir öykü! Şehirde geçirdiği on yılın bir nev’i özeti olan A Decade, çoğunlukla swing, blues ve standartlardan oluşan bir repertuvar sunuyor. Jeb Patton, James Zollar, Terell Stafford, Andrew Gould gibi tanınmış müzisyenlerin de yer aldığı Danny Jonokuchi Big Band, yer yer Count Basie orkestrasının yükseklerde dolanan stilini andırır şekilde, klasik dönemin büyük orkestralarının dolgunluğunda ve zerafetinde çalıyor. Sadece iki parçada cazip vokalini sergileyen Jonokuchi sololarda da aslan payını orkestranın diğer üyelerine bırakıyor. Şans vermenizi öneririm, dört başı mamur bir müzisyenle ve mükemmel swing eden bir orkestrayla tanışacaksınız.

Jazz at Lincoln Center Orchestra & Wynton Marsalis – The Music of Max Roach (Jazz at Lincoln Center)

Wynton Marsalis‘in genel yönetmenliğini yaptığı Jazz at Lincoln Center Orchestra, caz geleneğine bağlılığını, bu sefer de, doğumunun yüzüncü yılı kutlanan ikonik müzisyen Max Roach anısına verdiği konserin kaydıyla sergilemeye devam ediyor. Caz davulunun evrimleşmesinde, bebop akımının olgunlaşmasında hatta serbest cazın ortaya çıkışında anahtar isimlerden biri olmanın yanında Roach, 20. yüzyılın ortalarından itibaren ABD’de hızlanan insan hakları mücadelesinin en önemli öncülerinden biriydi. JLCO’nun davulcusu Obed Calvaire‘in müzik direktörlüğünü üstlendiği canlı performanstan derlenen The Music of Max Roach, büyük müzisyenin aktivist kimliğini müziğine yansıttığı dönemdeki bestelerinden seçmeler içeriyor. Shenel Johns ve Chorale Le Chateau, orijinal Roach albümlerinde vokal görevini üstlenmiş Abbey Lincoln‘un yerini başarıyla dolduruyor, JLCO’nun her biri yıldız konumundaki üyeleri resmen döktürüyor.

Mingus Big Band – The Charles Mingus Centennial Sessions Vol. 2 (Candid Records)

Charles Mingus‘ın müziğini yaşatma amacıyla kurulmuş, günümüzün en heyecan verici büyük orkestralarından Mingus Big Band, ustanın yüzüncü doğum yılında kaydettiği icraların ikinci bölümünü yayınladı. Basçı Boris Kozlov‘un ve Mingus’un son yıllarında aranjörlüğünü yapmış Sy Johnson‘ın, arşivde yok olmaktan kurtarılmış Mingus bestelerine yaptığı yeni aranjmanlarının yanı sıra, büyük ustanın standartlaşmış ya da az hatırlanan bestelerini yorumlayan orkestrada dönüşümlü olarak 34 müzisyen yer alıyor. Piyanistler Theo Hill, David Kikoski, trompetçiler Tatum Greenblatt, Philip Harper, Alex Sipiagin, tromboncu Conrad Herwig, saksofoncular Ron Blake, Alex Foster nefes kesen sololar alıyor, orkestra Mingus’un kompleks bestelerini müthiş bir adanmışlık ve disiplinle icra ediyor. Mutlaka dinlenilmeli!

Orrin Evans – Walk a Mile in My Shoe (Imani Records)

Orrin Evans‘ın büyük orkestrası Captain Black Big Band‘in beşinci ve yeni albümü Walk a Mile in My Shoe, öncekilerin aksine, biri hariç tümüyle vokal içeriyor. Neo soul stilinin revaçta ismi Bilal, blues vokalisti Paul Jost, vokal cazın son dönemdeki önemli müzisyenlerinden Joanna Pascale ve rock efsanelerine (The Rollins Stones, Sting, Tina Turner) yaptığı muhteşem eşlikle tanınan Lisa Fischer olmak üzere hepsi de Evans’ın hemşerisi olan vokalistler, çoğunluğu Philadelphia kökenli usta müzisyenlerden oluşan büyük orkestranın önünde özgün müzikal renklerini koruyarak çok başarılı icra çıkarıyorlar. Orgda Jesse Fischer‘in ve trompette Nicholas Payton‘ın da birer parçada konuk olduğu albüm, dört ayrı vokalistin varlığına rağmen şaşırtıcı derecede bütüncül bir müzik sunuyor.

Tracy Yang Jazz Orchestra – OR (Tracy Yang)

Bu albüm vesilesiyle tanıştığım Tracy Yang, nasıl olup da daha önce dikkatimi çekmemiş diye hayıflandıklarımdan. Tayvan’da doğmuş, büyümüş ve kaçınılmaz olarak New York’a yerleşmiş. Tıp eğitimi ile müziği bir arada yürütmüş. Ana enstrumanı piyano ancak keman, marimba, vibrafon ve davulda da ustalaşmış. Klasik müzikle başlayıp caza meğil etmiş, Berklee’de okumuş, ödüller aldığı beşlisiyle caz aleminin dikkatini çekmiş. Queens College’da yüksek lisansını tamamlamış. Son birkaç yılda -caz ve çağdaş klasik- besteleri prestijli ödüllere boğulmuş. Müzik tutkusu nedeniyle bıraktığı tıp uzmanlığına atfen isimlendirdiği OR, Operating Room, Yang’ın ilk albümü. Bu ayın rehberinde yer alan ve nispeten ‘klasik caz’ olarak tınlayan diğer büyük orkestra kayıtlarından farklı olarak progresif karaktere sahip. Etkileyici bestelerinde ve sinematik diyebileceğim nitelikteki düzenlemelerinde görsel sanatlar, klasik müzik ve doğaçlama da dahil Yang’ın beslendiği tüm kaynakların izlerine rastlamak mümkün. Barındırdığı bu imge ve etkileşim çeşitliliğine rağmen icralar pürüzsüzce ve yormadan ilerliyor ve dinleyicinin ilgisini hapsediyor. Kesin olan şu ki, gelecekte Tracy Yang’ın adını sık duyacağız.

Vanguard Jazz Orchestra – Centennial – The Music of Thad Jones (BCM+D Records)

Pandemi dönemi hariç, 1966’dan bu yana her pazartesi Village Vanguard’da konser veren Vanguard Jazz Orchestra‘nın, Mel Lewis ile birlikte iki kurucusundan biri olan Thad Jones‘un doğumunun yüzüncü yılı şerefine bir hafta süreyle kulüpte verdiği konserlerden derlenen Centennial: The Music of Thad Jones, kanaatimce yılın en özel ve güzel albümlerinden biri. Sanat yönetmeni saksofoncu Dick Oatts‘un seçtiği parçalar, orkestranın kimliğinin bel kemiğini oluşturuyor ve 50 küsür yıllık geçmişini özetliyor. Bir pazartesi gecesini New York’un ikonik caz kulübünde geçirme şansını bulamamışlar için teselli hediyesi.

Kapak fotoğrafı için Damla Akın Karabakan‘a teşekkür ederiz.

Meraklısı için önceki caz rehberlerine ait bağlantıları da buraya bırakıyorum:

Turgay Yalçın

Yayın Yönetmeni, Kurucu Ortak, Yazar, Radyo Programcısı.

Turgay Yalçın 'in 207 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Turgay Yalçın ait tüm yazıları gör

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir