Cazda çığır açan davulcu: Philly Joe Jones
Geçtiğimiz aylarda, Miles Davis’in çalıştığı davulcuları, röportaj alıntıları ve Miles Davis hakkında her bir davulcunun kendi ifadelerini anarak anlattığım bir yazı yazmıştım. O günlerde, okuduğum pek çok yabancı kaynaklı makale içeriklerinden etkilendim. Philly Joe Jones üzerinde daha derin durmam gerektiği kanaatine vardım. Philly portresi çıkarmak boyumu uzatmayacak, başımı göğe erdirmeyecek fakat hayat tatminlerimin içinde yer alacaktı. Belki de ucundan kıyısından, aşkım Miles Davis’e ya da 2024 yılı içinde kaybettiğimiz efsane tenor saksofon babası Benny Golson’a dokunacaktım.

Joseph Rudolph Jones, 15 Temmuz 1923 tarihinde ABD’nin Philadelphia şehrinde doğdu. Anne tarafından büyükannesi bir konser piyanistiydi. Anneannesinin yedi kızı vardı. Her birini müzik öğrenmeye teşvik etti. Bu nedenle Jones’un annesi, alanında gerçekten iyi bir piyanistti. Oğlunun erken dönem müzik eğitimi alması için ne gerekiyorsa yaptı. Philly Joe, davul ile sihirli bir bağ kurdu. Dokuz yaşına kadar davulu içselleştirerek çalmayı öğrendi.
Dönemin pek çok üst düzey caz davulcularında olduğu gibi, Philly Joe Jones da çocukken tap dans yaptı. Bu yetenek ona, Philadelphia’daki yerel bir radyo programı olan The Kiddie Show dinlerken geçti. Hobilerinin ona kazandırdıkları kabiliyetlerini erken şekillendirdi. Haller içinde hallendi. Yıllarla birlikte, hızlı yaşayan, huysuz, eğlenceyi seven, şakacı bir davulcu olarak ün kazanacaktı.

Jones’un ilk davul öğretmeni ve akıl hocası, James Coatsville Harris idi. Harris onu, ustaları Baby Dodds, Chick Webb, Dave Tough, Jo Jones, Kenny Clarke, Art Blakey, Max Roach gibi isimler ile tanıştırdı. İlk gençlik yıllarında Philadelphia kulüplerinde çalmaya başladı. Hızlı bir şekilde gelecek vaat eden bir yıldız olarak ün kazandı. Max Roach ve Sid Catlett, Philly Joe Jones’a müzikal ve kişisel tavsiyeler vermek için zaman ayırmaya başladılar. Aynı zamanda, Max ve Sid, New York sahnelerinde çalması için onu teşvik eden idollerinden ikisiydi.
Böylelikle Jones, New York’a yerleşti. İkinci Dünya Savaşı’nın şiddetli günleriydi. Müzik kariyeri, Amerika Birleşik Devletleri Ordusu’nda görev yaptığı için ertelendi. Dönemin diğer caz erbabları gibi, Jones da o yıllarda, ordu bandosunda kendini geliştirdi. Savaş bittikten sonra, 1947 yılında, New York’da efsanevi caz davulcusu Cozy Cole ile çalışmaya başladı. Jones, Cole’dan teorik olarak çok fazla bilgi öğrendi. Bunu da hayatının her döneminde altını çizerek vurguladı.

Jones’un New York’ta ilk konserlerinden biri, saksofoncu Johnny Griffin ve basçı Percy Heath‘in de yer aldığı, Joe Morris‘in ritim blues grubuylaydı. 1950’li yılların başında, Birdland Jazz Club’un kadrolu davulcusu olarak prestijli konserler verdi. Aynı yıllarda Jones, Bull Moose Jackson‘ın, tenor saksofonda, daha bir kaç ay önce kaybettiğimiz Benny Golson, piyanoda Tadd Dameron‘un yer aldığı Bearcats grubuna katıldı. Jones, Bearcats’de davuldan çok daha fazlasını yaptı. Döneme, Benny Golson şahitlik ettiği için, Jones’un grupta şarkı söylediğini anılarında anlattı. Hatta sahnede, piyano ve bas çaldığını, tap dans yaptığını ifade etti. Jones besteler ve aranjmanlar üretti. Olağanüstüydü.

Bearcats grubu dağıldıktan sonra, Tadd Dameron, Jones’u 1951-1953 yılları arasında kendi grubuna davet etti. Jones bu teklifi kabul etti. Tam da bu noktada kariyeri level atladı. Philly Joe Jones, Study on Dameronia grubunda, Benny Golson, alto saksofoncu Gigi Gryce ve trompetçi Clifford Brown ile birlikte kendi hikayesini yazdı. Philly Joe, swing ezgiler, ride kullanma biçimi, kendine özgü geliştirdiği poliritmik fikirler ile davulda stil olarak güçlendi.
1952 yılında, Duke Ellington ile de kısa bir süre çalıştı. Bu süreçte Duke ve Philly, gergin zamanlar geçirdiler. Esasen seçmelerde Philly Joe Jones, hem grup lideri olarak Ellington’u, hem de grup üyelerini olumlu anlamda etkiledi. Fakat ilişkilerinin devamında genellikle tartışıyorlardı. Philly Joe Jones bu süreçte bir karar aldı. Ellington’la tam zamanlı devam etmek yerine, serbest hareket edecekti. Ellington’a da, grupta bonus eleman gibi çalışmak istediğini belirtti. Duke bu teklifi kabul etti.

New York’ta yaşamak Philly’ye iyi gelmeye başlamıştı. 1953 ve 1954 yıllarında, Miles Davis’in konserlerinde çıkmaya başladı. 30 Ocak 1953 tarihinde, Miles’ın Prestige Records’dan çıkan, Collector’s Items albümünde çaldı. Albümde Sonny Rollins ve namıdiğer Charlie Parker‘ın da çalması, Philly’nin kariyeri için sağlam bir adımdı.
Esasen Philly, adamım Miles’a ne zaman tam zamanlı bağlandı biliyor musunuz? Anlatıyorum!

1954 yılına kadar Miles Davis, aralıklarla Max Roach, Kenny Clarke ve Art Blakey ile çalıştı. Tabi arada Philly Joe Jones da stepne görevi ile Miles’ın yanında yerini alıyordu. 1955 yılında Miles, piyanist Red Garland, basçı Paul Chambers ve tenor saksofoncu John Coltrane‘den oluşan düzenli bir grup oluşturdu. İşte grubun davulcusu da artık Philly Joe Jones’du. Böylelikle Miles’ın kadrosuna tam zamanlı olarak katıldı. Birlikte cazın en saygın albümlerini kaydettiler. Sonsuza dek Miles Davis’in Klasik Beşlisi olarak hatırlanacaktılar.
1957 yılında Miles Davis ve John Coltrane arasında, meşhur gerginlik başlamıştı. Durum müzikal ilişkilerine yansıyınca, Miles Davis beşlisini dağıttı. Şubat 1958 tarihinde grup, alto saksofonda Cannonball Adderley tarafından desteklenen, grubun son büyük albümleri Milestones için stüdyoya yeniden girdi. (Başlık parçası olan Milestones’ta Philly Joe Jones, dikkat kesilirseniz, şahane groove ritimler yakalıyor). Aradan bir kaç ay geçtikten sonra, 1958 Temmuz”unda Jones, Gil Evans ve Miles Davis işbirliği olan Porgy and Bess kayıtlarında yer aldı. 1961 yılında da, Someday My Prince Will Come albümü için yeniden Miles ile stüdyoya girdi. Fakat altını yeniden çizmeliyim ki, Philly Joe Jones’un Miles Davis ile tam zamanlı çalışma süresi, maalesef 1958 yılında sona ermişti.

Bu arada Jones, hem klasik beşli ile yaptığı çalışmalar sırasında, hem de hemen sonrasında, en çok talep gören serbest davulculardan biri haline gelmişti. Lafı uzatmadan kısaca şunu söyleyeyim, esasen 1950’li yılların sonlarında Jones, inanılmaz bir üretkenlik dönemine girdi. Yüzlerce klasik kayda, kendine has sert vuruşlu groove soundunu ekleyerek, hard-bop ve post-bop dönemlere katkıda bulundu.
Yine 1950’li yılların sonlarından devam edecek olursak, Jones, kendi albümlerini o zamanlar kaydetmeye başladı. İlk bireysel kaydını, 1958 yılında, Blues for Dracula albümü ile yaptı. Albüm kapağınının illüstrasyonunu görmeli ve hikayesini sevgili arkadaşım Turgay Yalçın’dan okumalısınız. Bu albümde sürpriz isimler, Nat Adderley ve Johnny Griffin, Jones’a eşlik ettiler. 1959 yılında ise, Cannonball Adderley, Lee Morgan, Benny Golson, Blue Mitchell, Curtis Fuller ile birlikte Drums Around the World albümünü kaydettiler. Şiddetle tavsiye ederim bu albümü; gerçekten değerli bir ekibin elinden çıktığı için mi, yoksa Philly bu albüm ile kendi özgeçmişine imza attığı için mi bilmiyorum, mutlaka arşive alınmalı diye düşünüyorum.

1960’lı yıllar, usta davulcunun kariyerinde dönüştüğü bir dönemdi. Serbest takılan bir davulcu olması bunda etkendi. Hard-bop çalışmaya başlamıştı. Dexter Gordon, Donald Byrd, Freddie Hubbard ve Hank Mobley ile işbirlikleri yaptı. Fırça tekniğini geliştirdi. Hayatında enteresan manevralar yaşamaya başladı. Artık konser teklifleri azalmaya başlamıştı. Hızlı bir karar aldı. Avrupa’ya taşınmaya karar verdi. İlk durağı, 1967’den 1969’a kadar arkadaşı ve davulcu arkadaşı Kenny Clarke ile birlikte, ders vererek yaşamaya çalıştığı Londra’ydı. O yıllarda İngiliz müzisyenlerin, oldukça sert sendika yasaları vardı. Yasalar gereği Jones, Londra’da sahne almakta zorlandı. 1969 yılında Paris’e taşındı. 1972’de Philadelphia’ya geri dönene kadar da Paris’te hayatını sürdürdü. Kesinlikle atlamamalıyım, Avrupadayken, Archie Shepp ile birden fazla performans sergileyerek avangard aleme bodoslama girdi.

Philadelphia’ya döndükten sonra Jones, Le Grand Prix adlı bir füzyon grubu kurdu. Çok tatlı bir isim düşünsenize, insanı uçuran cinsten bir gruptu üstelik. (Burada kahkaha atıyorum.) 1976 yılında, Bill Evans ile turneye çıktı. Kayıt yaptı. Kenny Burrell, Red Garland, Duke Jordan ve Bobby Hutcherson ile ara sıra stüdyo kayıtlarına girdi. 1970’lerin sonlarında Jones, lider olarak bir avuç kayıt daha yayınladı.
Bunlardan en önemli ikisi, Dexter Gordon‘ın da çaldığı Philly Mignon (1977), Drum Songs (1978) kayıtlarıydı.
Jones’un uzun süredir devam eden son bir müzikal projesi vardı. Jones’un ilk grup liderlerinden ve müzik danışmanlarından biri olan Tadd Dameron’un mirasını geliştirmeye adanmış bir grup olan Dameronia‘ydı. Jones ve trompetçi Don Sickler ile ortaklaşa çalıştılar. 1981 yılında bu projenin prömiyerini yaptılar.

Belki de caz hayatının jübilesiydi. Bilemiyorum. Philly Joe Jones, takvimler 30 Ağustos 1985’i gösterdiğinde, Philadelphia’daki evinde 62 yaşında kalp krizi geçirerek vefat etti. Karısı Eloise ve oğlu Christopher 500’den fazla kaydının arşivini günümüzde de saklıyorlar. O, modern, agresif, zevkli davul çalmanın standardını belirleyen bir caz tanrısıydı. Tarzı esasen 1950’lerden bu yana taklit edildi.
Tüm argümanları bir kenara bırakalım, bebop, hard-bop ya da post-bop akımlarının efsanevi birçok albümünde Philly Joe Jones’un adını görmek, sanıyorum onun yüksek, derin ve ne kadar kaliteli bir etkileşim yarattığının somut kanıtı.
Derinden hatırlayacağım seni Philly!

■ Mine Gürevin’in Dark Blue Notes’daki yazıları
■ Dark Blue Notes’da yayınlanmış diğer portre yazıları
■ Philly Joe Jones Spotify