Dark Blue Notes 2 Yaşında!
Böyle sıcak, çok sıcak daha da sıcak bir yaz gününde verandada oturuyorken neden bilinmez, “zamanın işi ne?” diye sızlanmıştı annem. Cevabımı, tepkimi beklemeden konuşmaya devam etmişti: “geçmek!”
Tempus fugit!
İki yıl önce bugün dergideki ilk yazıları yayınlamıştık. Bir anda ‘fikir’ aklımıza ‘düşmüş’ ve ötesini berisini düşünmeden yola koyulmuştuk. Hazırlık aşamasında önce iki kişiydik, Burak Sülünbaz ve ben. Başlangıç tarihi yaklaştıkça, fikrimizi dostlarımızla paylaşmaya başladık. Meğer müzik üzerine yazma ihtiyacı hisseden sadece bizler değilmişiz. Bülent Seyitdanlıoğlu ve Mine Gürevin önerimizi hiç düşünmeden kabul ettiler.
İnsanların uzun yazılar okuma arzusunun köreldiğinin, bilindik anlamda dergiciliğin zamanının geçtiğinin farkındaydık. Ne gam!
Müziği seviyorduk, sevdiklerimizi neden sevdiğimizi anlamaya çalışıyor, müzikle ciddi olarak ilgilenenlere özgün içerik sunmayı, bu yolla benzer bakışa sahip insanlar arasındaki iletişimi arttırmayı hedefliyorduk. Bu motifler Dark Blue Notes’un en temel varlık nedeniydi.
Müziği yaşamlarının dekoratif bir deseni değil, aksine, yolculuklarının yoldaşı olarak görenlerin, tür farkı gözetmeksizin iyi müziğin peşinde olanların, aktüel olandan kopmadan kalıcı olanı arayanların dergisi olmak üzere yola çıktık.
Ama en önemlisi, sayfalarımızı, sıfatları ne olursa olsun fikri olanlara, bunu paylaşmayı isteyenlere açtık. İyi ki de öyle yapmışız. Geride kalan 2 yıl içerisinde 36 müzik dostu, 755 özgün içerik üretti.
Hedeflerimize ne ölçüde ulaştığımızı bilmiyorum. Bu zaten okuyucun takdiri. Bir yazar ve derginin editörü olarak kendi adıma konuşmam gerekirse, ben bu süre zarfında dinledim, seyrettim, sohbet ettim, okudum, yazdım, yeni insanlarla tanıştım ve zenginleştim. Birlikte bu yolu beraber yürüdüğümüz tüm dostlarıma teşekkürü borç biliyorum.
Mine Gürevin, öyküleri ve denemeleriyle, müziği yaratanları birer yıldız değil, ‘normal’ insanlar olarak anlamamızı sağladı.
Bülent Seyitdanlıoğlu bize rock müzik kahramanlarını büyük bir titizlikle yazdı.
Her ikisi de en başından bu yana derginin şekillenmesine sonsuz katkı sağladılar.
Caz ve kültür dünyasının ağır sikletleri Merih Akoğul ve Levent Öget başlangıçta sağladıkları içeriklerle bize güç verdiler.
Keza Seda Özgüven, Sedat Antay ve Sedal Antay‘ın enfes fotoğrafları ile müziği ‘gördük’.
Canan Aykent ile Ankara’nın kültür geçmişine daldık.
Yazılarının yanı sıra, Beran Paçacı hazırladığı raporlarla müziğin nicelik tarafına ve bizimcaz.com‘a odaklanmamızı sağladı.
Uğur Küçükkaplan derginin ağır topu. Siyaset, yaşam ve kültürün içiçeliğini sergileyen yazıları dergiye değer kattı.
Turgay Kantürk, dergi okuyucusunu, yaşayan cazın en iyi örnekleriyle tanıştırdı.
Profesyonel müzik yazınının önemli ismi Daniel Bilawsky, aynı şekilde güncel cazı sayfalarımıza taşıdı.
İhsan Dindar sayesinde yabancısı olduğumuz gazetecilik disiplinini kazanmaya başladık.
Güç Başar Gülle, akademisyen disiplini ve muazzam müzisyenliğiyle bilgimizi arttırdı.
Gökçen Sena Duman‘ın, ketum ve kendinden emin yazılarıyla birçok müzisyenin hayatına daldık.
Esin Hamamcı, müziğe edebiyat üzerinden, Enes Kudu sinema üzerinden yaklaştı. Yazılarıyla, farklı sanat dallarıyla müzik arasındaki ilişkiyi ortaya koydular.
Mert Çakırcalı ve Duru Aygüven sayesinde genç neslin müziğe ve sanata bakışını anlamaya başladık.
Ahmet Kaya derginin sayfalarına, popüler tüm müzik türlerinin köklendiği blues’u, Andaç Üzel klasik müziği getirdi.
Kültür dünyamızın tartışmalı ‘karakteri’ Fatmagül’ün Yengesi klasik müzik yazılarını dergide yayınlamaya başladı. Bu tercihim için bana, bize kızanlar, gücenenler oldu; onlar da sağolsun.
Gülşah Erol, Bora Çeliker ve Aybike Aydemir, dergiye müzisyen bakışını kattılar.
Kenan Behzat Sharpe yıl sonu best of listelerimize Türkçe müziği de dahil edebilmemizi sağladı.
Seda Peridar, Selin Kesat, Sümeyra Gümrah Teltik, Tali Arık, Hilal Sarı, Ozan Özkan, Mümtaz Tunaboylu, Hatimet Miral içerikleriyle dergiyi zenginleştirdiler.
Orhan Tekelioğlu, en başından bu yana derginin görselliği, dili ve sunumu ile ilgili önerilerini bizden esirgemedi.
Murat Küpeli olmasaydı dergi websitesi kurulamaz ve online kalamazdı.
Sağolsunlar, varolsunlar.
Son teşekkür, tahmin edersiniz, Burak Sülünbaz‘a. “Haydi öyleyse kendi dergimizi kuralım” diyen bendim ama yukarıda adlarını saydığım ve belki de layık oldukları şekilde size sunamadığım dostlarımızın burada toplanmasını sağlayan onun yaklaşımıdır. Derginin her detayıyla uğraştı, günceli takip etti, muhteşem bir enerjiyle yazdı ve dergiyi okuyuculara ulaştıran faaliyetleri yürüttü. Sağol kardeşim, arkadaşım, yoldaşım.
Zaman geçiyor. Umarım Dark Blue Notes geçen zamanı bir parça olsun yumuşatmış, kültür dünyanızı renklendirmiştir ve umarım biz de sıkılmayız, yorulmayız ve yürümeye devam ederiz.
Sevgiler
Turgay Yalçın
Editör
darkbluenotes.com