Akbank Caz Festivali

Ardından: Martial Solal

Kış kışlığını yine yapıyor… 9 Kasım’da Lou Donaldson 98’indeyken, 12 Kasım’da Roy Haynes 99 yaşındayken veda etmişti ve şimdi de Cezayir asıllı Fransız besteci ve piyanist Martial Solal 12 Aralık’ta, 97 yaşında hayata gözlerini yumdu. Caz sanatının asırlık ustaları, modern cazın inşaasında önemli rol almış son büyük ustalar birer birer göçüyor.

Solal, dengine rastlamanın kolay olmadığı türden yetkin ve coşkulu bir çalış stiline, özgün bir doğaçlama diline sahipti. Uzun yaşamına 70’dan fazla albüm, 20’nin üzerinde film müziği, oda müziği besteleri hatta konçertolar ve sayısız konser sığdırdı, son birkaç yılına kadar sahnelerden kopmadı.

Sinemaseverler ve uzmanlar tarafından sinema sanatının başyapıtlarından biri hatta “gerçek anlamda modern sinemanın başlangıcı” olarak kabul edilen, yönetmenliğini Jean-Luc Godard‘ın yaptığı, başrollerini Jean-Paul Belmondo ve Jean Seberg‘in paylaştığı À bout de souffle ya da bizde gösterildiği adıyla Serseri Aşıklar filmi bu denli takdir gördüyse bunda Solal’ın yazdığı ve icra ettiği müzikler en az görsellik kadar etkiliydi. Solal’ın müziği, filmin huzursuz temposunu, heyecan verici öyküsünü ve devrimci kurgusunu daha da etkileyici hale getiriyordu. Benzer başarıyı Jean Cocteau ve Orson Welles gibi birçok yönetmen için de tekrarladı.

Sanatı sadece Avrupa’da değil, zaman zaman ziyaret ettiği ABD’de büyük ilgi gördü, icrası alkışlara boğuldu ama Solal, hayata kolay başlamadı.

Martial Saul Cohen-Solal 23 Ağustos 1927’de Cezayir’de, muhasebeci Jacob Maurice Cohen-Solal ve amatör opera sanatçısı Sultana Abrami’nin oğlu olarak dünyaya geldi. Annesinin teşvikiyle müziğe başladı, kısa süre mahalli bir müzisyenden ders aldıysa da daha ziyade kendi kendisini yetiştiren bir müzisyendi. Ülkesinin ‘sahibi’ konumundaki Fransa’da faşizmin yükselişi Yahudi kökenlilerin yaşamını kabusa çeviriyordu; Solal okuldan atıldı. Böylelikle tümüyle müziğe odaklandığı gençliğinde, Bach’tan Debussy’ye klasik piyano repertuarını öğrendi; bir yandan da caza olan ilgisi artıyordu, hocasının grubunda piyano ve klarnet çalmaya başladı. 15 yaşına geldiğinde solo olarak sahne almaya başlamıştı.

Ordudan terhis olduktan sonra, Yahudi olduğunu gizlemek için ismini Martial Solal olarak kısalttı ve 1950’de Fransa’ya taşındı. Paris’teki ilk günlerinden itibaren şehrin müzik çevrelerinin ilgi odağı oldu. Efsanevi Django Reinhardt‘a, son kayıt seansında eşlik etti. Club St. Germain ve Blue Note Paris kulüplerinin sabit piyanisti oldu.

Basçı Pierre Michelot, trompetçiler Roger Guerin ve Aimé Barelli, davulcular Gerard Pochonet ve Daniel Humair gibi Fransa’nın gelecek vaad eden gençleriyle olduğu gibi Bebop stilinin yaratıcılarından Kenny Clarke’la düzenli olarak çalmaya başladı. O dönem Avrupa’da yaşayan ya da ziyaret eden Sidney Bechet, Lucky Thompson, Stan Getz, Clark Terry ve Don Byas gibi efsanelerle sahne aldı. 1953’de üçlüsüyle French Modern Sounds (Vogue) adını taşıyan ilk kaydını yayınladı.

1959’da Godard’la tanıştı ve müziğini yazdığı Serseri Aşıklar, her ikisini de dokunulmaz bir konuma yükseltmekle kalmadı, düzenli olarak akmaya başlayan telif geliri, Solal’a, yaşamının sonuna kadar büyük bir tutkuyla üretmesine aracı olacak şekilde, sanatsal özgürlük sağladı.

1963’de Newport Caz Festivali’nde sahne alıp, Amerikalı olmayan bir müzisyenin istisnai yetkinliği kulaktan kulağa yayılınca ziyaretini uzattı ve o dönem Bill Evans’ın eşlikçiliğini yapan Teddy Kotick ve Paul Motian‘dan oluşan üçlüyle arka arkaya 10 hafta boyunca kulüp konserleri verdi.

Solal, kariyeri boyunca düzenli olarak kayıt yaptı, sahne yaşamında çoğunlukla solo ve trio formatları tercih etti. Himself (1974 PDU), Nothing but Piano (1975 MPS), Jazz’n (E)motion (1998 BMG) başta olmak üzere, solo resitalleri eleştirmenlerin ve dinleyicinin takdirini kazandı. Bununla birlikte -geleneksel ya da modern- her stildeki nefesli ustalarıyla düet çalarken nefes kesiciydi. Sıklıklıkla Lee Konitz ile, kariyerinin olgunluk döneminde Johnny Griffin, Michel Portal, Éric Le Lann, Dave Douglas ve Dave Liebman ile kaydettiği albümler, birle birin toplamının ikiden çok büyük olduğunu kanıtlayan mücevherlerdi. Keza, kazandığı saygınlık sayesinde, arzu ettiği her müzisyenle beraber çalabilme konumunu kazandı, Marc Johnson, Gary Peacock, Paul Motian, Peter Erskine, Mads Vinding, Bill Stewart gibi enstrumanlarının virtüözü isimlerle oluşturduğu üçlüleriyle enfes kayıtlar yayınladı.

Çalışı çoğunlukla Art Tatum‘la karşılaştırılıyordu, ancak bir çeşit taklitin ya da stilistik esinlenmenin ötesinde ikilinin benzeşmeleri, klavyenin tamamını -bazen çizgisel bazen küçük, büyük sıçramalarla- kullanma tercihlerinden ötürüydü. Bu yakıştırmanın bir nedeni de, her iki piyanistin çocukluklarında, iki piyanist tarafından çalındığını fark etmeden dinledikleri icralardaki teknik yetkinlik düzeyine erişmeyi hedeflemelerinden kaynaklanıyordu. Solal, aslında, yetişme döneminde Thelonious Monk‘un, kalıpların dışına çıkan çalış biçiminden etkilenmiş ve ritmik özgürlüğü öne çıkaran üslubunu oluştururken ondan ilham almıştı.

Caz piyanistleri kadar, Bartók, Stravinsky, Berg ve Messiaen gibi 20. yüzyıl Avrupalı besteciler de Solal müziğinin kaynakları arasındaydı. Seslerle sessizlikler arasında kurduğu denge, akor seçimlerindeki özen ve çeşitlilik, armonik ilerleyişlerindeki özgün tercihleri, fantastik hayal gücü benzersiz olmakla beraber çalışına tutarlılık hakimdi, dinleyicisinin sahneden kopmasına fırsat vermeyecek şekilde dışadönüktü.

Seyircisiyle son defa 2019’da, Paris’in ünlü konser salonu Salle Gaveau‘da buluştu. Albüme adını veren bestesi Coming Yesterday‘le birlikte caz standartlarını, her zamanki gibi olağanüstü bir yaratıcılıkla yorumladı. Son olduğunun farkında değildi ama enerjisinin yetmediğini anladığında durmanın doğru olduğunu bilecek kadar uzun bir ömür geçirmişti, payına düşeni fazlasıyla yapmış olmanın verdiği gönençle, kendisini cesaretlendirenlere, eleştirileri sayesinde ilerlemesine yardımcı olanlara, birlikte çalma nezaketini gösterenlere teşekkür ederek sahneye ve beş yıl süren kışın ardından yaşama veda etti.

Avrupa’nın caz sanatına önemli katkı sağlamış bu büyük ustasının hatırasına derin saygıyla…

Repose en paix monsieur Solal.

Turgay Yalçın

Yayın Yönetmeni, Kurucu Ortak, Yazar, Radyo Programcısı.

Turgay Yalçın 'in 226 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Turgay Yalçın ait tüm yazıları gör