Psycho Killer! Qu’est-ce que c’est?
Talking Heads dinler misiniz? Ben dinlerim ve çok severim. Tabiri caizse acayip bir gruptur Talking Heads.
Herşeyden önce çok değişik bir ses örgüsüne sahiptir ve buna ek olarak da yaptığı müziğe şaşırır kalırsınız. 1977 tarihli kendi isimlerini taşıyan ilk albümden kariyerlerini sonlandıran 1988 tarihli Naked albümü dahil toplam 8 albümde de geçerlidir bu durum.
David Byrne’ın şarkıcı ve şarkı yazarı olarak lider konumunda olduğu toplulukta, davulda Chris Frantz, basta Tina Weymouth yer alıyor, bu üç isim kısa bir dönem Artistics adıyla çalışmış, sonrasında bir ayrılık yaşamakla birlikte yine buluşmuş ve Talking Heads olarak devam etmişler yolculuklarına. Jerry Harrison ise Modern Lovers grubundan ayrılmış ve son üye olarak katılmış gitarist, geri vokalist ve klavyeci olarak Talking Heads’e.
1970’lerin öncü yaratıcı tavrı, Talking Heads’in yarattığı ses örgüsü ile simgeleşmiştir adeta; söz konusu ses örgüsü ve bunu destekleyen çok değişik denebilecek şarkı sözleriyle rock müziğin sınırlarını zorlamıştır her daim.
Bu başarının gerçek kahramanı ise -diğer üyelerin de hakkını yemeyelim ama- grubun lideri olarak her daim ön planda yer alan David Byrne’dır.
Evet, Talking Heads, ilk albümden son albümüne kadar her zaman özgünlüğünü korumuş ve her zaman çizgi üstü kalmayı bilmiştir David Byrne öncülüğünde.
David Byrne, bakın, bu özgün ses örgüsünün oluşumunu, “…Herhangi bir plan yoktu ama eleme yoluyla yaratma gibi bir şey geçerliydi. Yapmamaya karar verdiğimiz şey, kim olduğumuzu tanımlamanın bir yolu oldu. Mevcut görünümleri ve sesleri benimsemek yerine, her şeyi azaltmaya ve sıfırdan başlamaya karar verdik. Böylece kendimizi iyi hissettirecek ve bize doğru gelecek hareket ve tınıların hangileri olduğunu keşfedebilecektik.” şeklinde açıklamış.
Talking Heads ve David Byrne’a böyle kısacık bir girişten sonra Talking Heads ile özdeşleşmiş bir şarkıdan bahsedelim istiyorum şimdi.
Bu şarkı, Talking Heads kariyerinin ilk şarkısı olduğu gibi topluluğun kült şarkısıdır da aynı zamanda.
İsterseniz, bir yandan şarkıyı dinlemeye de başlayalım:
“I can't seem to face up to the facts I'm tense and nervous and I can't relax I can't sleep 'cause my bed's on fire Don't touch me, I'm a real live wire Psycho Killer Qu'est-ce que c'est? Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better Run, run, run, run, run, run, run away, oh-oh-oh Psycho Killer Qu'est-ce que c'est? Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better Run, run, run, run, run, run, run away, oh, oh, oh, oh Ay-ya-ya-ya-ya-ya, ooh…”
Şarkı Chritz Frank’ın soğuk ve mesafeli davul ve zil vuruşula başlar; bu başlangıca Tina Weymouth’un belki çok sıradan fakat rock tarihinin en etkili bas dokunuşlarıyla devam eder; sonrasında David Byrne vokali ile yukarıdaki açılış yapılır.
Olağanüstü bir kariyerin ilk şarkısı olarak an itibarıyla bir kült Psycho Killer, aslında Alice Cooper ve Randy Newman için yazılmış.
Başlangıcını yapan isim David Byrne şarkının; ama David bu şarkıyı yazarken Chris Franz ve Tina Weymouth’tan yardım almış.
Jerome Davis tarafından yazılan, Zeynep Akkuş‘un çevirmenliğini yaptığı ve Korsan Yayıncılık tarafından yayınlanan Talking Heads isimli kitapta, “David aklında bir şarkı olduğunu söyledi. İlk bölümü o çıkarmıştı. Oturup devamını birlikte yazdık.” diye anlatıyor Chris Frank ve devam ediyor “Kaba İnsanlardan nefret ederim bölümü gereksizdi bence. Sapık katillerin anlatıldığı bir şarkıda zaten bilinen şeyleri tekrar etmenin bir anlamı yoktu. Fa-Fa-Fa-Fa-Fa… bölümü Otis Redding’den alınmaydı. Bu da Byrne’ün fikriydi. Klişeleşmiş ögeleri mümkün olduğunca sık kullanmak istemişti. Şarkı herkesin dikkatini çekecek bir pop şarkısı olmasının yanı sıra, geleneksel rock unsurları da içermeliydi.”
Aynı The Beatles klasiği Michelle’de olduğu gibi şarkının içinde yer alan Fransızca sözlerin de benim bu şarkıyı sevmemde ayrı bir etkisi olduğunu belirteyim.
Bu sözler Tina Weymouth tarafından ekleniyor şarkıya; çünkü annesi Fransız ve bu dokunuşla şarkıya harika bir katkı yapmış diyebiliriz Weymouth için.
Aynı kitapta Tina Waymouth ise bu katkıya ilişkin olarak şu açıklamayı yapıyor: “Yeah, Yeah ve Oh Baby gibi bölümler ekledik. Bunlar Fransız etkileriydi. Fransa’da rock müziği, ye-ye müziği olarak tanınıyordu. Rock’n’roll rüzgarları 1960’larda Fransa’da esmeye başladığında bu sefer de New Wave adını taktılar. İlk önce Buddy Holly, Elvis Presley gibi Amerikalı sanatçıların şarkılarının Fransızca versiyonları yapıldı. Ama daha sonra kendi özgün bestelerini yaratmaya başladılar. Fransız olduğum için bunlara yabancı değildim. O yüzden Pyscho Killer’a Fransızca bölümler ekledik.”
Yine aynı kitapta bu kez David Byrne şarkıya ilişkin bir başka açıklama yapmış: “şarkıda anlatılan o sapık katilin kendini diğer insanlardan üstün görmesini ve işi kendi kendine konuşurken bile Fransızca konuşmaya kadar götürmesini anlatmaktı amacımız.”
“Ce que j'ai fait, ce soir-là Ce qu'elle a dit, ce soir-là Réalisant mon espoir Je me lance vers la gloire, okay Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah, yeah We are vain and we are blind I hate people when they're not polite Psycho Killer Qu'est-ce que c'est? Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better Run, run, run, run, run, run, run away, oh-oh-oh Psycho Killer Qu'est-ce que c'est? Fa-fa-fa-fa, fa-fa-fa-fa-fa-fa, better Run, run, run, run, run, run, run away, oh, oh, oh, oh Ai-ya-ya-ya-ya-ya, ooh”
1977 yılında yapılan bir söyleşide de “şarkı formatında iyi müzik yapmak istiyorduk.” diye konuşmuş Byrne ve bu amaca da, işte bu kült şarkı ve içerisinde bu şarkının da yer aldığı ilk albümde ulaştı.
Talking Heads tarafından 1977 yılında yayınlanan Talking Heads: 77 bugün genç gruplara ilham olmaya devam ediyor.
An itibarıyla 70 yaşında olan David Byrne ise, yoluna solo çalışmalarıyla, yine bizi şaşırtarak devam ediyor. Bunun son örneği American Utopia, önce albüm olarak dinleyicisiyle buluştu, sonrasında Spike Lee yönetmenliğinde çarpıcı bir filme dönüştü. Bu filmde David Byrne ve Talking Heads klasikleri Spike Lee görselliğinde çok farklı bir boyuta ulaşıyor.
Filmin sonunda bisikletine binerek kalabalıkların içinde kaybolması, David Byrne’ün ne kadar da değişik bir insan olduğunun, dolayısyla ayrıksı yapısının bir kanıtı gibi.
Yazının başında sorduğum soruyu bir kez daha sorayım ve cevaplayım.
“Talking Heads dinler misiniz?” Ben dinlerim ve çok severim. Tabiri caizse, acayip bir gruptur Talking Heads.
Abi şahane yazı, kalemine sağlık. Otis ayrıntısı şahane ayrıca!
Senden bu güzel sözleri işitmek çok güzel inan; teşekkürler ve selamlar İstanbu’a…