Ozan Musluoğlu – Nine (2023)
En iyi dostlarım piyanistler ve vokalistler demişti; Ozan Musluoğlu, 19 Mayıs’ta platformlarda yerini alan yeni albümü Nine ile en hakikatli dostlarının basçılar olduğunu itiraf etti.
Bir basçının solistlerle dostluğu ve onlarla müzikal açıdan uyuşuyor olması, aslını sorarsanız, başarılı bir performans için en az bestenin/güftenin güzelliği kadar önem taşıyor. Tersi de mümkün, bir liderin veyahut bir solistin basçı ile anlaşamadığı durumlar en hafif tabirle kakofoni yaratmaya adaydır. Basçı yerine göre uygun adım yürür, yerine göre adımlarını zamanın tutsağı olmadan, avare dolaşıyormuşçasına atar. Her iki durumda da, grubun tüm üyeleri basçıya göre hiza alır. Bas, bazıları için, sahnede en az dikkat edilen, hatta bazen varlığı unutulan enstrüman olsa da grup kimyasının olgunluğa erişmesinin anahtarını basçı elinde tutar. Öyle ki, küçük dokunuşlarla kimyayı tarifi imkansız bir simyaya çevirir.
Ozan Musluoğlu, yeni albümü Nine ile, bu kimyanın nasıl bir içeriğe sahip olması gerektiğinin iyi bir örneğini sergiliyor.
Başından sonuna yüksek dinleme keyfi sunan Nine’ın dumanı üstünde tütüyor ve biz de bunu vesile edip Ozan Musluoğlu ile gerçekleştirdiğimiz röportajı cazseverlerin dikkatine sunuyoruz.
■
■ Turgay Yalçın: Müziğe bas gitarla başladınız, daha sonra da kontrabası eklediniz.
Ozan Musluoğlu: Küçükken evde reggae ve rock çalınırdı. Hatırlıyorum da ben Iron Maiden hastasıydım. Sanırım bas gitar çalmaya olan isteğimin kaynağı dinlediğim müzikler. Hala da hayranı olduğum Steve Harris ve Bob Marley’in basçısı Aston Barrett kanıma girdi diyebilirim. Başlangıçta bas gitar çalıyordum. Hatta biliyorsunuzdur, uzun dönem Athena grubuna bas gitarımla eşlik ettim. Eurovision yarışmasına katılan kadrodaydım. Caz müzikal yaşamımda ağırlık kazandığı zamanlardan bu yana daha ziyade kontrbas çalıyorum.
■ Bu iki enstrumanın farkları nelerdir?
Bas enstrumanın atası kontrabas. Sanırım, elektrik bas başlangıçta pratik sorunları gidermek için icat edilmiş; sonra kendi yolunu bulmuş. Her ikisinin fonksiyonu aynı gibi gözükse de, müziğe katkıları farklı. Cazı konuşuyorsak, swingin doğru salınımını kontrabas daha doğru veriyor.
■ Tercihiniz var mı?
Her ikisi de hala elimin altında ve her iki kıyafeti de rahat giyiyorum, taşıyorum. Tabii ki her ikisinde de farklı kimliklere bürünüyor insan. Ayırt etmeden ikisini de çok seviyorum.
■ Kayıtlar 2016’da tamamlanmış olmasına rağmen yayınlanmasının gecikmesinin sebepleri nedir?
Aksilikler, aksilikler, aksilikler… Kayıtlar, Kenan Doğulu’nun İhtimaller albümünü kaydettikten bir ay sonra gerçekleştirilmişti. Babajim’de kaydettik. Aslında aynı yıl yayınlanmasını istiyordum ama 15 Temmuz darbe girişimi olunca süreç akamete uğradı. Sahne çalışmaları açısından yoğun bir döneme girdim, özel hayatımda sıkıntılar oldu ve albüm yayınlama arzum geri planda kaldı. Sonra da pandemi sürecine girdik. Bu yılın başı için planlama yapıyorken, hatta albümün lansmanı için CRR’de 3 Mart tarihini rezerve etmiş iken bu sefer de, yaşadığımız acı deprem nedeniyle bir kez daha erteledim. Neyse ki, sizin de bildiğiniz üzere Nine’dan ilk 4 parça, 19 Mayıs’ta yayınlandı. Geri kalan 5 parçayı da yakında yayınlayacağız.
■ Canlı kayıt mı yoksa editing ya da overdub gibi süreçlere başvuruldu mu?
Canlı olarak kaydedildi. Grisset ve Pelt, Garanti Caz etkinlikleri kapsamında Nardis’de sahne almak üzere Türkiye’ye gelmişlerdi. Bu durumu fırsat bilip stüdyoya girdik; çok hızlı ve verimli bir kayıt seansı oldu. O dönemde uygun olmadığı için Kenan Doğulu’nun skat vokal kaydını daha sonra yaptık. Onu hariç tutarsak, geri kalan tüm müzik real-time kaydedildi. Tabii ki miks ve remastering sürecinde ufak tefek edit yapıldı.
■ Danny Grissett ve Jeremy Pelt ile nasıl tanıştınız?
Danny Grissett ile, 2007’de İstanbul Jazz Center konserinde Vanessa Rubin’in grubunda beraber çalmıştık. İkinci albümün hazırlıkları esnasında Grissett bu defa Jeremy Pelt grubuyla İstanbul’a geliyordu. Tenor saksofonda J.D. Allen ve davulda Darrell Green’in de olduğu bu harika grupla 40th Day albümümü kaydetmiştik. Sonrasında da her ikisiyle kontakta kaldık.
■ Parça daha doğrusu besteci/basçı seçimini hangi kriterlere göre yaptınız?
İlk iki albümüm, Coincidence (2009) ve 40th Day (2011) benim bestelerimden oluşuyordu. Ardından, My Best Friends Are Pianists (2012) ve My Best Friends Are Vocalists (2015) olmak üzere iki proje albümü yapmıştım. Bir sonraki caz standartlarını yorumladığımız bir albüm olsun istiyordum. Seçim yapmaya başladığımda, benim idöllerim olan caz basçılarının kendi bestelerinden bir albüm yapma fikri beni çok cezbetti. 50’lerden günümüze doğru modernleşen bir sound’da 9 farklı karakter ve dünya var. Sıralamayı da bu mantığa göre yaptım. 19 Mayıs’ta yayınlanan ilk 4 parça daha mainstream karakterde. İkinci partide yayınlanacak olan 5 parça ise görece daha modern parçalar. Çok güzel ve ufuk açıcı besteler. Biz de elimizden geldiğince hakkını vermeye çalıştık.
■ Kontrabasın cazdaki gelişiminde bu isimlerin nasıl bir önemi var?
Bu seçkide yer alan kontrabasçılar kariyerlerinde zirveye ulaşmış, çalış stilini ileri seviyeye taşımış ve kontrabasın eşlikçilikten solistliğe doğru evrilmesinde önemli rol almış müzisyenler. Eğitimim esnasında her birisi üzerinde çalışıp, onları kendime rol model aldım ve izledikleri yoldan ilham aldım. Hem bir dinleyici hem de bir müzisyen olarak bana en çok haz veren isimlerden bir kısmı… Cazseverlerin keyifle dinledikleri albümlerin bu kadar güzel duyulmasına sebep olan gizli kahramanların bestelerini bir araya getirmiş oldum.
■ Bu albümde çalarken ilgili müzisyenin stiliyle etkileşim içine girdiniz mi?
Evet. Zaten bu albümde besteleri yer alan kontrabasçıların hepsi de benim stilimim oluşmasında payı olan isimler. Kayıt sırasında her parçada, bestecisinin stilini hayal ettim; stüdyo ekipmanları yardımıyla enstrumanlarından aldıkları tonu yakalamaya çalıştım. Gölgeleri hissedilsin istedim.
■ Sololarda aslan payını kapmamışsınız, tersine albüm, ‘klasik’ bir quintet albümü gibi tınlıyor.
Ben de ve Grissett de, parçaların düzenlemelerinde grup tınısının ortaya koyulmasına, solistlerin doğaçlayarak çalmalarını teşvik etmeye özen gösterdik. Böyle olunca bir basçı albümündense, bir quintet albümü gibi tınlanmasını istedik. Umarım dinleyici de dinleyeceğinden zevk alacaktır.
■ Kenan Doğulu’nun caz müzisyenlerinden oluşan orkestrasında çalıştınız, İhtimaller albümünün prodüktörüydünüz. Sizce Doğulu gibi tanınmış bir ismin, cazın geniş kitlelere erişmesinde nasıl bir katkısı olur?
Kenan Doğulu’nun İhtimaller albümü, iki farklı dünyayı orta noktada buluşturabilecek bir yükünün olduğunu düşündüğüm bir albüm. Hayatında caz dinlememiş birisinin dahi rahatlıkla, keyifle dinleyebileceği ve sevebileceği bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Cazın geniş kitlelere erişmesini hedefleyen bir misyonla yapılan bu albümün, varolan tabunun bir şekilde yıkılabilmesine yardımcı olması mutluluk verici olur. Albümün daha sık hatırlanması ve çalınması isabetli olur ama maalesef bu albüme yer veren ve genel olarak cazı önemseyen televizyon ya da radyo kanalı konusunda çorak bir ülkeyiz. Geniş kitleye seslenen önemli karakterlerin bu tip çalışmalar yapması cazı sevdirmemizi ve daha çok eve caz girmesini sağlayacaktır. Eminim insanlar korktukları gibi bir müzik olmadığını da böylece fark edeceklerdir.
■ Piyanistler, vokalistler ve şimdi de basçılar. Bu serinin devamı gelecek mi?
Projeler zamanı geldiğinde kıpırdanıp kendini belli ediyor. Gitarist ve davulcular kaldı. Ama buradan haber vermiş olayım, geçen yılın Nisan ayında My Best Friends Are Horn Players albümümün kaydını gerçekleştirdik. Hazır şekilde yayınlanmayı bekliyor. Şu anda ilgim doğal olarak yeni albümümde… Nine dinleyicisine erişsin, biz konserlerimizi verelim; 2024’ün başı gibi Horn Players piyasaya çıkabilir.
■ Albümün prömiyeri 13 Ekim akşamı CRR’de yapılacak. Albümdeki kadronun eksiksiz sahnede olmasını bekleyebilir miyiz?
Ekleyeyim, 14 Ekim’de de İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde çalacağız. Maalesef Danny Grissett katılamayacak ama en az onun kadar iyi bir başka piyanist Anthony Wonsey ekipte olacak. Albümde yer alan Jeremy Pelt, Engin Recepoğulları ve Ferit Odman ile birlikte İstanbul ve İzmir seyircisi önünde çalacağız.
■■■
İlave okumalar:
Ozan Musluoğlu ile Tunes of Tuna Ötenel projesi vesilesiyle yaptığımız söyleşiyi şuradan okuyabilirsiniz.
Ferit Odman daha önce CAZ 101 soruşturmamıza konuk olmuştu.
Engin Recepoğulları daha önce CAZ 101 soruşturmamıza konuk olmuştu.
■
Nine albümünde yer alan parçalar ve bestecileri:
1 Visitation (Paul Chambers)
2 Gravy Waltz (Ray Brown)
3 Del Sasser (Sam Jones)
4 Bow Tie (Ron Carter)
5 Gloria’s Step (Scott LaFaro)
6 First Song (Charlie Haden)
7 Falling Grace (Steve Swallow)
8 Laverne Walk (Oscar Pettiford)
9 Remember Rockfeller (Charles Mingus)