Akbank Caz Festivali

Mike Casey Trio Borusan Müzik Evi Sahnesinde

İstanbul ve Ankara seyircisi pandemi sonrasında küresel ölçekte tanınırlığa sahip birçok caz müzisyenini izleme şansı bulmuşsa da, son zamanlarda bu tarz konserlerin sayısının azaldığı tartışılmaz. Akbank Caz Festivali‘ni istisna tutalım; İstanbul Caz Festivali zaten uzun süredir başlangıç ayarlarından uzakta seyir ediyordu. Cemal Reşit Rey Konser Salonu‘nun sanatsal yönetimi el değiştirdikten sonra farklı bir anlayışla idare edilmeye başladı. Keza CSO Ada Ankara, muhtelemen bütçenin kısılması nedeniyle konser sayısını azalttı, nitelik değiştirdi. Caz kulüplerinin hali malum, ayakta kalmaya çalışıyorlar, yüksek bütçeli işlere giremiyorlar. Hal böyle olunca caz sanatının dünyadaki usta isimlerini seyretme şansı da iyiden iyiye azaldı.

Borusan Müzik Evi yukarda tariflediğim görünüme uymayanlardan biri. Bu yılın programına bakınca, geçmiş yıllardaki yaklaşımından ödün vermediğini, İstanbul seyircisinin, أحمد [Ahmed] ve Mike Casey gibi, caz ya da daha da özel bir ifadeyle doğaçlama müziğin önemli iki ismiyle tanışma fırsatı bulacağını görüyoruz. İlkini yazmıştım, şimdi de ikincisini tanıtmak istiyorum.

Gelmiş geçmiş en büyük basketbolculardan biri olmasının yanı sıra, bu yılın başında Jazz at Lincoln Center ve JazzTimes dergisi tarafından New York’ta tertiplenen Caz Kongresi’nin açılış konuşmasını yapacak denli bir caz tutkunu ve uzmanı olan Kareem Abdul-Jabbar‘dan “ruhu dinlendiren güzel bir caz performansı” övgüsünü almış saksofoncu Mike Casey, davulda Adam Zagórski ve basta Sébastien Beliah‘dan oluşan grubuyla, 14 Mart 2025 akşamı, Borusan Müzik Evi’nde sahne almak üzere Türkiye’ye geliyor. Abdul-Jabbar’ın tarifi sizi yanıltmasın, Casey smooth caz çalmıyor, aksine köklendiği bop stilinin sınırlarını eşeleyen ve yaşadığı çağın müziğini de içine alan yenilikçi bir caz müzisyeni.

Mike Casey 1993 doğumlu, dolayısıyla henüz otuzlarının başında. Müzikal gelişimini etkileyen ilk ve en önemli kaynaklardan biri annesi; onun mutfakta işlenirken, herhangi bir şey üzerine o anda uydurduğu özgün sözlerden oluşan şarkıları, doğaçlama ve anındalıkla ilk tanışması olmuş. Başlangıçta davul çalmak istemiş, veto edilince saksofona yönelmiş. Caz dinlemeye Miles Davis, Oscar Peterson, Charlie Parker gibi klasiklerle başlamış. Sonny Rollins‘i en büyük ilham kaynakları arasında sayıyor. İlk konserini güzel sanatlar lisesinde öğrenciyken vermiş. Jackie McLean Caz Enstitüsü’den mezun olduktan sonra seçildiği Betty Carter Jazz Ahead programında, Eric Harland, JD Allen, Eric Revis, Cyrus Chestnut ve Jason Moran gibi cazın usta isimlerinin gözetiminde ihtisas eğitimi almış. New York’da kapalı gişe konserlerin ardından, ilk albümünü kitlesel fonlama ile yayınlamış.

Huffington Post gazetesinin deyişini ödünç alırsam, Mike Casey, Y Kuşağı’na cazı sevdirmeyi becerebilecek isimlerin başında geliyor. Bunda Casey’nin -akustik cazın yanı sıra- genç dinleyici kitlesinin beklentilerine cevap verebilecek şekilde de müzik yapıyor olmasının payı çok. Akustik formattaki üç albümün ardından yayınladığı Law of Atttaction: The Remixes (2021) Spotify, Amazon Music ve Soundcloud platformların listelerine girdi, BBC ve KCRW gibi dünyaca ünlü radyolarda çalındı, parçaları popüler bilgisayar oyunu Fortnite‘ın müziklerine alındı. Elde ettiği bu konum ona televizyonun kapılarını açtı, Netflix’de yayınlanan Spy Ops dizisine müzik besteledi. Neticede toplamda 50 milyon gibi, bir caz müzisyeni için inanılması güç dinleme sayısına erişti.

Ancak, Borusan Müzik Evi’nde sanatçıyı elektronik destekli şekilde değil akustik format caz çalarken dinleyeceğiz ki bana sorarsanız onu cazseverler açısından önemli kılan da bu yanı. Esasen kısaçalarları ve remiks albümleri hariç tutarsak Mike Casey’nin yayınladığı beş albüm de akustik formda. Son albümü Valencia‘da (2024) grubunu arp, elektrik gitar, org gibi enstrumanlarla desteklemiş, Law of Attractions‘ın (2020) bazı parçalarında üçlüye piyanoda muhteşem Benito Gonzalez katılmıştı ama konserde nasıl bir müzik dinleyeceğimiz sorusuna ışık tutacak olanlar aslını sorarsanız, Casey’nin memleketi Connecticut’ın ünlü caz kulübü Side Door‘da kaydedilmiş, trio formattaki üç albümü: The Sound of Surprise: Live at The Side Door (2017), Stay Surprising: Live at The Side Door (2018), In The Before: Live at The Side Door (2023).

Standartlarda ve caz klasiklerinde -Rollins’in Village Vanguard konserinde ortaya koyduğu- geleneksel saksofon üçlüsü normuna çoğunlukla sadık kalıyorlarsa da, üçlü Casey bestelerinde farklı karakter sergiliyor, dinleyicide karşı konulması kolay olmayan yoğunlukta groove hissi yaratıyor. Bunu da büyük ölçüde basın, neredeyse funk’ta ya da rock müzikte olduğuna benzer şekilde tekrarlara dayanan ve icranın gidişatına göre yumuşayıp sertleşen ritmik desenleri sağlıyor. Buna karşılık davul olabildiğince özgür kalıyor, zaman zaman basla ya da saksofonla kilitlense de çoğunlukla nabzın önünde ve arkasında çalıp müziğe swing hissi katıyor. Bu yaklaşımın neticesinde, müzisyenler birbirlerine çok geniş bir yaratıcı alan sunuyor ve hepsi de sololarında bunu sonuna kadar kullanıyor.

Üçlünün ana sesi konumundaki Casey ise, arkasında sağlam şekilde tesis edilmiş bu dinamik temelin üzerinde yükseliyor, kendi sesini çoktan bulmuş olmanın verdiği güvenle çalıyor. Kakofoniden ya da çirkin seslerden uzak durduğu kadar notaları peşisıra sıralamaktan da kaçınıyor, anlamı olmayan ifadeler kullanmıyor, parçanın melodisi üzerine başladığı inşaatına hizmet etmeyen hiç bir kelimeyi sarf etmeden dikkatini tonlamaya ve hitabetindeki tavıra veriyor, dolayısıyla takip edilmesi zor sololar çalmıyor. Seslendirişine bakılırsa, gitara öykünüyor hissi yaratıyor, melodiyi çeşitlerken ya da solo çalarken gitarize bir kurgu oluşturuyor. Tavrında nazik bir davettense bir çeşit meydan okuma var ki bu da üçlünün müziğini çekici hale getiriyor, dinleyiciyi başından sonuna tetikte durmaya zorluyor.

Adam Zagórski ve Sébastien Beliah Polonya’da yerleşik müzisyenler, daha önce Casey ile çaldıklarını sanmıyorum. Ancak üçlü, bir gün öncesinde Varşova’da sahne alacak, dolayısıyla İstanbul’a pişmiş bir repertuvarla ve birbirlerine ısınmış halde gelmeleri kuvvetle muhtemel.

Daha şimdiden caz geleneği içinde kendine sağlam bir yer edinmiş, albüm isimlerinde sıklıkla kullandığı şekilde seyirciyi şaşırtma potansiyeline sahip ve değişiminin, gelişiminin yakından izlenmesi gerektiğini düşündüğüm bu genç saksofoncuyla tanışma fırsatını tepmek akıllıca olmayacaktır.

Funky, modern ya da geleneksel çalsın, çaldığını kendine özgü kılan, akıldan ziyade ruha hatta ilkel benliğe seslenen yapısıyla Mike Casey müziği, dinleyicinin kayıtsız kalabileceği türden bir müzik değil. Kim bilir, ara sıra yaptığı üzere İstanbul’da da bir The Beatles, Queen ya da Soundgarden klasiğini repertuvarına dahil eder ve sadece icra üslubuyla değil repertuvarıyla da bizi şaşırtır.

Seyircisinden dikkat talep eden, zorlayıcı olduğu kadar neşeli ve keyifli de olabilen Casey’nin Borusan Müzik Evi konserini izlemenizi hararetle tavsiye ediyorum.

Sonny Rollins işitse müzikal torunuyla gurur duyar, eminim. Kaçırmayın!

Mike Casey resmi web sitesi
Turgay Yalçın’ın Dark Blue Notes’daki diğer yazıları
■ Konser biletlerini buradan edinebilirsiniz.
■ Dark Blue Notes”da Portreler
Borusan Müzik Evi’nde Uluslararası Caz Günü Konseri: أحمد [Ahmed]
Aydın Dorsay ile Borusan Müzik Evi Üzerine Söyleşi

Turgay Yalçın

Yayın Yönetmeni, Kurucu Ortak, Yazar, Radyo Programcısı.

Turgay Yalçın 'in 226 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Turgay Yalçın ait tüm yazıları gör

Yorumlar kapatıldı.