Akbank Caz Festivali

Chet ile Konuşmalar 10: Flea ve Fela Kuti

Fantastik haller… Çıkamıyorum içinden… Yükseldiğim müziklere, harman yerinden deniz aşırı gelen, karman çorman bir yel gibi keşişleme dalıyorum.  İçselleştirdiğim müzisyenler var. Bir şarkı ya da müzisyeni sağlam ve ünlemli derecede gövdeli hissettiysem, yerinde yeller esmez, serimde lodos kesmez, yakarcasına içimden serin sular akar…

Yanar!… Yakar!… Belki de önce yakar, sonra yanar…

İnsanız değil mi? İnsanoğlu şaşar ve beşer… Beşer beşer değil elbette düsturum… Birer birer…

Merhaba Chet! Merhaba dostum! Sırdaşım…

Trompet sevdiğim enstrümanların başında geldiği için mi bilmiyorum, trompet hikayelerine dalıyorum arada bir. 

Seni seviyorum. Mahalleden endüstri meslek lisesine giden, kendine has trompet üfleme tekniğini, pratikte teknik olarak geliştirmiş, taktiksel tenor sesli, kırık çeneli, dişsiz dostum. Sen ne kadar değerlisin. Ben hadsiz ve köçek sevgilin olabilir miyim?

Flea

Red Hot Chili Peppers basçısı Flea‘dan bahsedeceğim bugün sana Chet. Hep trompet çalmak istemiş Flea. Bir Ferdi Tayfur bestesi gibi “içim yanar” çalamazsam trompeti demiş. Gerçekten başarmış da…Sonra bas gitara yönelmiş. Seni de canım Chet, senden daha maskülen olan baban trompete yönlendirmedi mi? Geç kalınlaşan sesine bir gönderme yapmak için, trompet zehrini içine zerk etmedi mi? Trompet seni iyileştirmedi mi?

Miles… Peki ya Miles Davis

Miles Davis’in yaşamının merkezinde duran öfkeyi tetikleyen olaylardan biri enstrüman seçimi sırasında gerçekleşmedi mi? On üçüncü doğum gününde, kendisine keman mı, yoksa trompet mi hediye edilmesi ile ilgili, anne ve babası arasında alevlenen, çirkin bir kavgaya tanık olmadı mı? Babası annesine öyle bir yumruk attı ki, kadıncağızın maalesef ön dişleri döküldü. Hikayeyi esasen Dark Blue Notes’da Hızlı ve Öfkeli başlığı ile yazmıştım.

Flea’nın da trompet çalma isteği, üvey babasının ona aşıladığı caz tutkusu sayesinde gelişti. Flea ana enstrüman olarak sonradan bas gitara yöneldi. Avustralya’dan öz anne ve öz babası ile birlikte Birleşik Devletler’e taşındıklarında beş yaşındaydı. Babasının terfi ettiği kıta ötesi işi, ailenin New York şehrinin kuzey banliyösü olan Rye’a taşınmasını gerektirdi. Yedi yaşına geldiğinde, Flea’nın ebeveynleri boşandı. Babası Avustralya’ya geri döndü. Kendini o yıllarda terkedilmiş hissetti. Annesi, agresif ve kavgacı bir caz müzisyeni olan, üvey babası Walter Urban Jr. ile tanıştı. Walter’ın bohem tavrı annesini çok etkiledi. Çünkü, 1950’li yılların kuralcı Avustralya’sında büyüyen Flea’nın annesi, caz yapan, kalıplara sığmayan, etnik kökenden pek çok insanla temas içinde olan Walter’ı farklı buldu. Ve evlendiler. 

Fela Kuti

Anlayacağın Chet, üvey baba Walter zamanla, Flea’nın içine, pimi çekilmiş bir bomba gibi caz aşkını bıraktı. Siz ‘cazcı babalar’dan, bir fantezi grubu oluşturmanız istense, eminim ki, mevcut kadrolarınızın dışında bulunan isimleri seçerdiniz. Flea’nın fantezi kadrosu da bu tarz isimlerden oluşuyor. Walter ona Jimi Hendrix, Tony Allen, Billie Holliday ve trompet dehası Fela Kuti’den sürekli bahsederdi. Flea için bu isimler birer idol oldular. Özellikle Fela Kuti ile arasında derin bağlar kurdu. Onun tekniği gibi trompet çalmak istedi. Başardı da…  

Sahnede pek çok kez trompet çaldı. 1993 yılında, Brezilya’nın Rio kentinde düzenlenen, Hollywood Rock festivalinde, Nirvana sahnede Smells Like Teen Spirit‘i çalıp söylerken, Flea sahnedeydi. Çılgın gibi dans ederek doğaçlama trompet çaldı. Şahane bir gösteriydi. Yıllar sonra, New York’taki Global Citizen festivalinde, Lauryn Hill‘in grubuyla da trompet çalarak farkını bir kez daha gösterdi. Radiohead grubundan Thom Yorke ile birlikte, kendisinin trompet çaldığı pek çok projeye imza attı. Bir punk-rock basçının, aynı zamanda trompette mucizeler yaratması sükseli bir hareket. Bütün bunları tek tek sana izleteceğim Chet. Bir an evvel bana gelmeni ve seninle kavuşmayı bekliyorum. Ayrıca Flea, sosyal medya hesaplarında neredeyse her gün, bir caz efsanesini anıyor. Caz müzikten ve Fela Kuti’den feyz aldığı çok belli.

Gelelim Flea ve Fela Kuti için türettiğim sava Chet. Bu gerçekten benim ortaya attığım bir önerme. Flea mahlası ile tanıdığımız, ikonik basçının gerçek adı Michael Peter Balzary. Ona Flea denmesinin altında yatan bir kaç nedenden bahsediliyor. Bu argümanlardan en önemlisi Flea’nın minyon olması ve sahnede resmen pire (flea) gibi sıçraması. İnanılmaz bütünleşiyor enstrümanı olan bas gitarla. Bir kaç kez anadan üryan, çırılçıplak sahneye çıkmışlığı var. Bedenini küçük bir hayvan gibi rahatlıkla yönetebiliyor. Daha ünlü olmadan, ona bu ismi arkadaşları takmıştı zaten. Benim iddiam ise, her şey bir kelime oyununda saklı. 13 yaşından bu yana hayranı olduğu Fela Kuti’nin ön adındaki harfleri değiştirerek bir kelime tangramı yarattığı üzerine kurulu. Dedim ya, bu benim tamamen davranış ve eylemlere tek bir neden yüklemek istemeyişimden kaynaklanıyor. Felsefe yapıyorum belki de, ama her ne olursa olsun, bu Flea’nın hızını asla kesmeyecek.

Flea

Canım Chet!… Senin dişlerin ne kadar marka değeri taşıyorsa, Flea’nın dişleri de öyle. Doğuştan ön iki dişinin arası oldukça ayrık. Yaş ilerleyip çene yapısı büyüyünce bu görüntü abartılı bir hâl alıyor. Fotoğrafını gösterdiğimde ne dediğimi anlayacaksın. Gerçi senin diş ve çene hikayen bambaşka. Bu durumu yanında olan bir dostun olarak en iyi ben bilirim. Ama senin tekniğini yeniden oturtturma çaban zaten ansiklopedilik detaylar içeriyor. 

Şimdilik mektubuma burada es vermek istiyorum. Fela Kuti, sen, Flea ve ben birlikte bir gün şarap içelim. Seni özlemiş olarak öpüyor ve kucaklıyorum. 

Kadim dostun Mine. 

Chet ile Konuşmalar serisi
Dark Blue Notes’da Mine Gürevin
Dark Blue Notes’da Portreler

Mine Gürevin

Yeme içme kültürüne düşkün bir matematikçi. Fermantasyon etkisinde müzik yazıları üretmeyi seviyor.

Mine Gürevin 'in 74 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Mine Gürevin ait tüm yazıları gör