Efsunlu Bir Gece: Massive Attack Konseri Üzerine
Bristol’de kurulan, trip-hop müziğin öncülerinden biri olarak kabul edilen, politik ve sosyal gündem hakkında söylemler üreten ve müziklerini bir farkındalık oluşturmak için kullanan Massive Attack, 23 Temmuz akşamı Bonus Parkorman‘da BKM ve Pozitif iş birliğinde bir konser gerçekleştirdi. Young Fathers, Elizabeth Fraser, Deborah Miller ve Horace Andy‘nin de katılımlarıyla eşsiz bir müzik şöleni haline gelen, izleyiciyle sanatçılar arasında bütünleştirici bir deneyim yaşatan konser hakkında ayaklarıma dolanan hisleri yazdım. Keyifli okumalar.
Şimdiki zamanın içinde nefes alıp verirken zamanın kendisi ve mekânın uçsuz bucaklığında ayaklarımızın yere sağlam bir şekilde basmasını sağlayan, her saati sonmuş gibi ama aynı zamanda ilk kez yaşıyormuş gibi yaşamaktır. Bu, naif bakış açısıyla atıldığımız ve bulunduğumuz eylemlerin içerisinde her şeyden önce kendi etrafımızda olabilmenin imkânını verir bize. Bazı sesleri ilk kez duyuyormuş gibi dinleyerek, bazı yüzleri ilk defa keşfediyormuş gibi bakarak ya da bazılarını da es geçtiğimizin bilincinde olarak bir tanıklık yaşama hissi bizi dünyaya ait yapar. Bulunduğumuz eylemin sürükleyiciliği ve toplu halde yapılıyor olması bir konser gibi mesela; kişiyi kendi öznelliğinden sıyırarak var olmanın yalın halini yaşatır ve anın zenginliğinde bulunduğun ortamdaki canlılarla bir bütün olma hissi verir.
Birlikte Duruş Gösterme Hali
İnsan konuyu yazmak istediği yere getirmek için bazen çok fazla laf ediyor bazen de eksik konuşuyor. İngiltere Bristol çıkışlı trip-hop müziğin öncülerinden Massive Attack, BKM ve Pozitif iş birliğinde gerçekleşen konserde atmosferik tınılarını 23 Temmuz akşamı Bonus Parkorman’da İstanbul gökleri altındaki izleyicileri için çaldı. FIFA 19 – FIFA 23 soundtrack’lerindeki şarkılarıyla yer alan Young Fathers, “Teardrop”ı seslendiren Elizabeth Fraser, “Unfinished Sympathy” şarkısında vokalde olan Deborah Miller ve grubun “Angel”, “Spying Glass” ve “Five Man Army” parçalarında yer alan Horace Andy gibi isimlerin katılımıyla konser unutulmaz hale geldi. “Risingson” parçasıyla başlayan konserde grup, “Girl I Love You”, “Black Milk”, “Take It There”, “Gone”, “Minipoppa”, “Voodoo in My Blood”, “Song to the Siren”, “Inertia Creeps”, “Rockwrok”, “Angel”, “Safe From Harm”, “Unfinished Sympathy”, “Karmacoma”, “Teardrop” gibi sevilen parçalarını da seslendirdi.
Politik, sosyal ve gündeme dair konulardaki açık sözlülüğüyle bilinen Massive Attack; sahneye kurulan ekran aracılığıyla savaş karşıtlığı, iklim değişikliği, göç ve mülteci sorunları, ırkçılık, medya görünümleri, gizlenen bilgiler ve bunların insanlar üzerinde bıraktığı olası duygusal değişimlere dair şarkıların da gücüne yanlarına katarak mesajlar verdiler.
Grup üyelerinden Robert Del Naya, Filistin yazılı pazuband ile sahneye çıktığında bunun sıradan bir konser olmaktan çıkıp, birlikte duruş gösterme hali olacağını hissettim. Nitekim öyle de oldu. Politik, sosyal ve gündeme dair konulardaki açık sözlülüğüyle bilinen Massive Attack; sahneye kurulan ekran aracılığıyla savaş karşıtlığı, iklim değişikliği, göç ve mülteci sorunları, ırkçılık, medya görünümleri, gizlenen bilgiler ve bunların insanlar üzerinde bıraktığı olası duygusal değişimlere dair şarkıların da gücüne yanlarına katarak mesajlar verdiler.
Konser başlamadan önce sahneye yakın tarafta sahneyi çapraz açıdan görebileceğim bir yere konumlamıştım kendimi. Grup üyeleri sahneye çıktıktan sonra kendimi arka taraflara, kalabalığın arkasına attım. Gündelik olanın, parçası olduğumuz dünyanın başından geçenlerin ve fakat ne yapsak altında ezildiğimiz gözümüzün önünde gerçeklerle bir kez daha yüzleştim. Zamanımızı, kapladığımız yeri, duygularımızın bizi kontrol eden yanlarını ve bizi çaresiz bırakan şeylerin görüntüleri ve istatistikleri ekranda döndükçe içinde bulunduğum kalabalıkla bütünleştirici bir deneyim yaşama hali üzerime yapıştı. Massive Attack konserinde müziğin etkisine, kalabalığın üzerimde bıraktığı birliktelik hissine hazırlıksız yakalandım. Hayret ile hayranlık arasında kuşatılmış gibi bir hal kapladı zihnimi ve bedenimi. Sanatsal eylemleri güzel yapan rastlantısal olmasıdır. Konserde rastladığım, oraya gelmezden önce yaşayacağımız bütünlük hissiydi. Sonrası zaten deneyimin kendisinin üzerimde bıraktığı hisle eve dönmenin yollarını aramaktı…
Bazı eylemler eve dönmenin yollarını uzatır. Ayakların zihninin kontrolünden çıkar. Şimdinin kuvvetini hissettiğiniz anlarda zaman yavaşlar. İnsanın içinde kocaman delikler açılır. Her şey içine sızabilirmiş gibi, her şey içinden süzülebilirmiş gibi gelir insana. Yaşamın gerçekliği kişinin kendisinde bir yer edinir. Ondan azade olmak zordur. Olmamak da gerekir. Yaşamak, bütün olarak hissetmenin yoludur. Kişinin kendi dönüşümüyse başkalarına özen göstermekten ibaret…
Massive Attack konseri, tam ya da eksik olarak böyle bir gün oldu benim için. Konserden çıktığımda hissettiğim, olmuş bitmiş bir şeyin hissiyatı değildi. Aksine oluşmaya devam eden bir his dünyasıydı…
Pozitif hakkında daha fazla bilgi BURADA
Enes Kudu’dan bir röportaj BURADA