Akbank Caz Festivali

Dünya Müzisyeni Don Cherry

Don Cherry, Birleşik Devletler ve dünya müzik tarihinin eşsiz bir figürüdür. Öncelikle bir trompetçi, kornetçi ve cep trompetçi olarak bilinen Cherry, Birleşik Devletler’de doğan caz müziğini, dünya müziğiyle ciddi şekilde birleştiren, ilk bestecilerden biriydi.

1936 yılında Oklahoma City’de doğdu. Önceleri trompet ve daha sonra piyano çalmaya başladığı Los Angeles’ta büyüdü. Cherry’ye göre, yetiştirilmesi, ilgisi olan müziğe göre şekillenmişti:

Böyle harika ebeveynlere sahip olduğum için şanslıydım. Çünkü her zaman müziğin etrafındaydılar. Babam bir barmendi. Swing döneminin müziğini çok seviyordu. Babamın müzik kültürü, balo salonlarında şekillenmişti. 1930 ve 1940’lı yıllarda, balo salonlarında dans çok yaygındı. Bu yüzden ben de, bu tür müzikler etrafında büyüdüm. Ama özellikle Watts’a taşındıktan sonra olanlar bambaşkaydı. Mahallemizde müzisyenler vardı. Dexter Gordon, Wardell Grey, Sonny Criss müzik zevkimin şekillenmesine sebep oldu.

Enteresandır, Cherry yıllar sonra, dünyanın pek çok coğrafyasına ait olan etnik sazların, özellikle de Mali yaylı enstrümanı olan, Doussn’gouni‘nin zamanla ustası olmuş bir sanatçıydı. Bir trompetçi olarak ise, dokunaklı, abartısız bir melodi dizimini, kendisini caz tarihinde türünün tek örneği yapan yaratıcı bir duyguyla yıllarca çaldı. Belki de Don Cherry’nin mirasının en güçlü ve etkili yönü, müzikte ‘özgürlük’ kavramına yaklaşımıydı. Mutlak özgürlüğü, sağa sola not ettiği kompozisyonlarla birlikte, bir şekilde kendi başına bir süreç olarak düşünen ilk batılı müzisyenlerden biriydi. Bu inanç doğrudan Cherry’nin kişiliğinden ve yaşam tarzından kaynaklanıyordu. Müziğinin akışı kadar, hayatı da kendiliğinden yaşadı. Hayat ve müzik arası köprüde bu doğaçlamayı yaşamak ve notalara aktarmak, herkesin bildiği gibi zor. Özgürlük her zaman kibar değildir. Özgür davranmak isterken hepimiz hatalar yapıyoruz. Protean ruh maalesef her zaman baskılanamaz. Bunu kendimden biliyorum.

Bu nedenle, Cherry’nin en önemli çalışmalarının çoğunun belgesiz kaldığını hissediyorum. Bir grup lideri olarak, içinde bulunduğu zamana olan bağlılığı, mevcut titreşimlere tabi her türlü malzemeyi harmanlama konusundaki ısrarı ve her zaman taze ve yeni bir duygu yaratma konusunda cıva gibi bir iradesi vardı. Don Cherry’nin muhteşem ve büyülü müziğinin pek çok kaydı hayatta kaldı.

Charlie Haden, Ornette Coleman. Ed Blackwell, Don Cherry

Cherry, neslinin çoğu genç müzisyeni gibi bebop icra etmeye başladı. Akla meydan okuyan tarihi anlardan birinde, genç saksafoncu Ornette Coleman ile 103. Cadde’de bulunan bir plak mağazasında tanıştı. Kısa bir süre sonra basçı Charlie Haden ve davulcu Billy Higgins‘in de dahil olduğu çığır açan dörtlüsüyle çalmaya başlamıştı bile. Grup, yeni bir akım olan Free Jazz hareketini başlatan Something Else!!! adlı albüm ile literatüre girdi. Birlikte, bir kaç başka albüm daha kaydettiler. Serbest caz, 1960’lı yıllarda, yeni bir caz müzik akımı haline geldi. Cherry, bebop’un doğumundan bu yana, caz müziğinde büyük gelişmelerde etkili olan John Coltrane, Archie Shepp ve Albert Ayler gibi diğer sanatçılarla da çalıştı.

Don Cherry ve John Coltrane

1970’li yılların başında, Cherry düzenli olarak Avrupa, Asya ve Afrika’yı geziyor ve çeşitli ülkelerin müzik mirası konusunda kendini geliştiriyordu. Ahşap flütler, gitar ve sitar arasında bir tür geçiş olan doussn’gouni de dahil olmak üzere birçok farklı enstrümanı çalmayı öğrenmeye başladı. Bu sırada Cherry, yaklaşık olarak 20 cm uzunluğunda, minyatür denebilecek büyüklükte, Pakistan cep trompetini çalmaya başladı. Enstrümana çok hakimdi. Bu müzik aleti zamanla onun favorisi oldu.

Don Cherry Mali’de Batourou Sekou Kouyate ile birlikte

Don Cherry, Miles Davis’e de benzetiliyordu. Ama tarzı, Miles’dan daha rafine, daha tatlı ve hatta daha rahattı. Esasen bu fark, alışılmadık enstrüman seçimi nedeniyle de bariz belliydi.

Cherry, çeşitli etnik müziklerden gelen etkileri kendi caz çalışmalarına dahil etmeye başladı. İsveçli eşi Moki ile sadece müzikal değil, aynı zamanda görsel performanslar yarattılar. Cherry’nin 70’li yıllarda yaptıklarının çoğu, dünya müziği olarak tanımlanan akımın temelini attı. 1980’ler ve 90’lar boyunca, dünya müzik hareketinde bir figür olarak, üretken bir şekilde çaldı. Kayıtlar yaptı. Dewey Redman, Ed Blackwell ve basçı Charlie Haden ile birlikte yeni bir dörtlü kurdu. Old and New Dreams grubu olarak, orijinal Coleman dörtlüsü tarafından yapılan çalışmaları referans alıp, orada başlayan kavramları genişlettiler. Ayrıca Collin Walcott ve Nana Vasconcelos ile bir üçlü olan Codona‘yı da aynı yıllarda kurdu.

Cherry, günümüz dinleyicileri tarafından, bazen arka planda kalıyor. Çünkü müziği bop kökenlerinden ve bazen cazın kendisinden çok uzaklaşıyor. Oysa sadece bir avuç müzisyen, Ornette Coleman gruplarında olduğu gibi caz müziğini etkileme şansına sahip oldu. Buna ek olarak Cherry, dünyanın dört bir yanındaki müziği kullanmaya ve çalışmalarının yalnızca belli belirsiz farkında olabilecek, yeni caz müzisyenlerini etkilemeye devam edecek şekilde sınırları genişletmeye devam etti.

Don Cherry 1995 yılında vefat etti. Ebeveynlerinin kendisini o günün müziğiyle beslemesi ve cesaretlendirmesi gibi Don Cherry de, oğlu Eagle Eye‘a ve üvey kızı Neneh‘ye, müzisyen olmaları için ilham verdi. Her ikisi de kendi stillerini bulan başarılı sanatçılar oldular.

Neneh, Moki ve Don Cherry

Son olarak Don Cherry’nin 1969 yılında, ülkemizde yetişen çok değerli müzisyenler, Selçuk Sun, Okay Temiz, İrfan Sümer ile birlikte Ankara’da verdiği konserin kayd olan Live in Ankara – 1969 albümünden bahsetmek istiyorum.

Cherry 1968 yılından itibâren, geri kalan ömrünü Avrupa’da geçirdi. Yukarıda bahsettiğim gibi farklı  müzik geleneklerini keşfetti. Bunları doyumsuz beste zevkiyle entegre etti. Berlin Caz Festivalinde, Avrupa’nın en iyi doğaçlamacılarından bazılarının yer aldığı, Eternal Rhythms adlı bir projeye sponsor oldu. Bu dönemde Cherry, yukarıda ismini saydığın, yaratıcı Türk müzisyenler ile tanıştı. Onlarla  birlikte Türkiye’ye geldi. Live in Ankara – 1969, o turne sırasında kaydedildi.

 

Don, kendi bestelerinin yanı sıra, grupla birlikte yarım düzine geleneksel Türk eserini çaldı. Trompeti ile konsere, doğal, zorlama olmayan bir kalite kattı. Parçalar, geleneksel 9/8 ölçüsü ile aksak ritim kalıplarına girerken, seyircilerin keyifle karşılık verdiğini, alkışladığını, kulak kesildiğinizde siz de duyabilirsiniz. Bu canlı kaydı dinlerken, Don Cherry’nin alternatif enstrümanları, performanslara ciddi şekilde dahil etmeye başladığını hissediyorsunuz. Ciddiyeti arka plana atıp, Türk müziği çalmanın ve etrafında olmanın, eğlenceli olduğu hissine kapılıyorsunuz.

Temmuz ayınıza neşe getirmesi dileğiyle, Don Cherry’yi ve bu albümü siz okuyucularımıza dinlemeniz ve demlenmeniz için bırakıyorum.

Meraklısına Notlar:

Mine Gürevin

Yeme içme kültürüne düşkün bir matematikçi. Fermantasyon etkisinde müzik yazıları üretmeyi seviyor.

Mine Gürevin 'in 66 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Mine Gürevin ait tüm yazıları gör

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir