Akbank Caz Festivali

5T1Z: Frank Zappa – Zoot Allures

Frank Zappa adamım! Zoot Allures da başucu albümüm! Tezahür, Tevatür, Temâşa, Telakki ve Teslimiyet, yani 5T ile size adamımı ve onun şaheserini anlatayım.

1- Tezahür

Benliğime işlediği için minnet albümü niteliğinde gördüğüm pek çok albüm var. Bu albümler sevdiğim müzisyenlere ait. Kimi zaman ustalık işi diye tabir ettiğim, kimi zaman da duygu yüklü diye nitelendirdiğim mücevher değerinde kayıtlar bunlar. Bazıları teknik açıdan muazzam bir başarıyı yansıtıyor elbette. Gönlümdeki değerleri, enstrümanların ses ile bir araya gelişinde gizli. Bir tür mükemmeliyet arayışım ile de mutlaka ilintili. Sanatçıların, grupların ve belki de benim sınırları aşma çabamın bir kanıtı. Bu albümleri her dinleyişimde, ne kadar derin bir ustalıkla işlendiğini bir kez daha fark ediyorum. Mevzubahis müzikal derinlik olduğunda, sevdiğim albümler adeta bir öğretici, bir rehber gibi hayatımın odağında bitiverirler. Beni farklı bir bakış açısına sürüklerler.

Diğer yandan, kimi albümler de duygu yüklü diye tanımladığım eserler. Bu albümler, daha çok kalpten fırlıyor sanki. Doğrudan ruhuma dokunuyor. Melodiler, sözler ve hatta bazen sadece atmosferin kendisi, iç dünyamda yankı buluyor. Herhangi bir teknik mükemmeliyetten daha çok, duyguların yoğunluğuyla hayatımda varlık gösteriyor. Her bir nota, bir duyguyu taşıyor. Her bir şarkı, kendi iç yolculuğunda beni yalnız bırakmıyor. Müzik, beynimde bir tür terapötik etki bırakıyor. Bazı anlarda, bu albümler sadece müzikten ibaret değil, zaman makinesi gibi geçmişe, kaybolan anılara beni götürüyorlar.

Şunu farkettim ki, sevdiğim albümler, zamanla birer hatıra koleksiyonu haline geliyorlar. Her dinlediğimde, geçmişi, bugünü ve geleceği birbirine bağlayabiliyorum. Öyle ki, bir şarkı çaldığında, o anı tekrar yaşarsınız. Bir albüm, bazen bir dost gibi olur; ne zaman zor bir dönemden geçseniz, size sabırla eşlik eder ve yüreğinizin derinliklerine dokunur. Bu albümler, sadece müzik değildir, onlar birer yol arkadaşı, birer zaman kapsülü sanki. Hangi albümleri bu kategorilere soktuğum ise çok kişisel bir mesele. Ama bir gerçek var ki, bu albümler hayatımda iz bırakan, bana ses veren eserler. Dinlerken bazen yalnız hissediyorsam, o albümler bana eşlik eder ve yalnızlığımı hafifletir; bazen de bir kutlama anıdır, ruhumu coşturur. Her biri, bende derin bir yankı uyandıran müzikal hazine esasen. 

Frank Zappa‘nın Zoot Allures albümü bunlardan sadece biri!

2- Tevatür

“Seksenli yıllar, Berlin Olimpiyat Stadyumu… Alman gençler doldurmuş stadı.
Çünkü 20. Yüzyıl’ın en önemli filozof-sanatçılarından Frank Zappa konser verecek.
Ama bir sorun var: Konser saati gelmiş olmasına rağmen Zappa yok ortada!
Yarım saat, bir saat geçiyor, yok yok yok…
Tam iki saat sonra teşrif ediyor nihayet ağır adımlarla sahneyi…
Çıkıyor, mikrofonun önünde durup seyirciye bakıyor.
Sonra eliyle bir Nazi selamı çakıveriyor aniden: ‘Heil Hitler!’
Stadyumda ölüm sessizliği… Berlinliler şaşkın…
Yavaş yavaş bir homurtu yükselmeye başlıyor.
Sahnedeki adamsa hiç oralı değil.
Tekrar çakıyor Nazi selamını: ‘Heil Hitler!’
Seyircilerin küçük bir kısmı, aynı şekilde bağırarak cevap veriyor ona.
Ama sanatçı hâlâ memnuniyetsiz.
Daha sert bir Nazi selamı veriyor ve bağırıyor avazı çıktığı kadar: ‘Heil Hitler!’
Bu sefer seyirci daha hazırlıklı… Stadyumun yarıya yakını, sahnedeki adamın söylediği şeyi bir ağızdan tekrarlıyor.
Ne var ki tatmin olmuyor Frank Zappa…
Karşısındaki binlerce kişiye ters ters baktıktan sonra yine veriyor o selamı, yine
bağırıyor: ‘Heil Hitler!’
Kitle artık ne yapması gerektiğini anlamış durumda.
Bir ağızdan; ‘Heil Hitler!’ diye cevap veriyorlar, bütün stadyumu inleterek…
Bir sessizlik oluyor. Kısa ama gergin bir sessizlik.
Frank Zappa’nın sözleri bozuyor sessizliği:
‘Eyyyy Almanlar, gördüğüm kadarıyla siz hâlâ akıllanmamışsınız.
Yok size konser monser!’
Dönüyor arkasını ve çekip gidiyor sahneden…"

20 Eylül 2013 tarihli Hürriyet gazetesi, Nihat Demirkol köşe yazısından alıntıladığım bu anekdot, Zappa’yı tanımamız için küçük bir argüman niteliğinde olabilir. Veyahut, başlıkta belirttiğim gibi, hikaye bir ‘tevatür’den de ibaret olabilir. Oysa ben Frank Zappa’ya, çok sevdiğim Barış Manço gibi karakterli duruşu, örnek aile babalığı ve felsefi yaklaşımından dolayı da hayranım. 

3- Temâşa

Barış Manço ve Frank Zappa, esasen müzikal anlamda, birbirlerinden oldukça farklı iki isim. İçselleştirdiğim ve benzettiğim davranışları var. Barış Manço’nun sahne kıyafetleri ve imajı, geleneksel Türk motiflerini taşıyan, renkli ve karakteristik bir tarzda olurken, Zappa’nın sahne kostümleri ise daha iddialı, bazen absürd ve kendine özgüydü. Ama her ikisi de kostüm kullanan, görsel tarzları bakımından, sahne arkasındaki teatral öğelerle ilişkilendirebileceğim sanatçılardı. Sonuç olarak, Barış Manço ve Frank Zappa, her ne kadar müzikal açıdan çok farklı yaklaşımlar sergilemiş olsalar da, her ikisi de yaratıcı, yenilikçi ve sınırları zorlayan karakterlerdi. Sahne şovları aracılığıyla dinleyicileriyle güçlü bir bağ kurdular. Barış Manço, özellikle televizyon programları ve konserlerinde geniş bir kitleye hitap ederken, Frank Zappa da benzer şekilde sahne üzerindeki enerjisiyle tanınırdı. İki isim de, müzikle ilgili sınırları zorlayarak türler arası geçişler yaptı.

Frank Zappa, rock, caz, klasik ve deneysel müzik gibi birçok farklı türü birleştirirken, Barış Manço da Türk halk müziği ile rock ve pop müziğini harmanlayarak kendi tarzını oluşturdu. Ben de her defasında onları izlerken, saygı duyduğum iki ustaya temaşa ederim.

4- Telakki

Zoot Allures, Frank Zappa’nın kariyerindeki önemli bir dönüm noktasını ve müzikal evrimini anlamamıza yardımcı olan kült bir albüm. Zappa’nın alışılmadık, deneysel tarzını bir adım daha ileriye taşıdığı, aynı zamanda, erişilebilir bir rock albümü olarak karşımıza çıkan en önemli eserlerinden biri. 

Zappa’nın kariyerindeki deneyselliği, felsefi duruşu ve teknik yenilikçiliğini yansıtan bir albüm olmakla birlikte, aynı zamanda daha geleneksel rock formatına da sahip. Şöyle ki, albümde rock, jazz, funk ve avant-garde öğelerinin tüm karışımı var. Şahsen, halet-i ruhiyeme göre, güzel bulduğum her tür müziği dinlemeye müsait olduğum için, bayılıyorum bu albüme. Zappa’nın bu dönemdeki müzikal tarzı, karmaşık düzenlemeler, sıra dışı melodik yapılarla karakterize. Albümdeki bazı parçalar, geleneksel rock formasyonlarından ödün vermiyor. O dinamik yapıyı seziyorsunuz. Örneğin, albümdeki Zoot Allures gibi parçalar, yavaş tempolu rock parçaları olarak önde. Zappa’nın melodik yapıya verdiği önemin altını çizdiği bir eser. Bu arada şarkı ve albüm ismi Fransızca. Kelime anlamı olarak argo açılımı var.  “Vay anasını”, “lanet olsun” gibi manalara gelen bir halk ağzı söylemi.

Frank Zappa, gitar tekniğiyle her zaman dikkat çekti.  Bu albüm de bu geleneği sürdürdü. Özellikle Black Napkins gibi parçalarda Zappa’nın gitarının teknik ve sanatsal açıdan zirveye ulaştığını görüyoruz. Bu parça, uzun sololar, karmaşık melodik yapılar ve etkileyici bir ritmik alt yapıyla Zappa’nın gitar virtüözitesini gözler önüne seriyor. Zappa, çok katmanlı melodilerle, her bir nota ve akorla derin bir anlam yaratabilen bir usta.

Tabii Zappa sevdamın ana sebeplerinden biri de, albümlerinde toplumsal eleştiriler yapmayı ve mizahla harmanlamayı sevmesi. Hani felsefe yapıyor diyorum ya, gerçekten net hissediyorum onu. Zoot Allures albümünde de bu geleneği sürdürdü. Örneğin, The Torture Never Stops parçası, Zappa’nın ironi ve mizah anlayışını en iyi şekilde yansıttığı parçalardan biridir. Benim de en sevdiğim şarkısı aslına bakarsanız. Zappa, burada toplumsal bir eleştiriyi, özellikle Amerika’daki medya ve eğlence endüstrisinin mekanizmaları üzerinden yapıyor. Hatta parça içinde geri vokallerin orgazm nidaları, muhteşem bir hareket katıyor şarkıya. Parça, zorlayıcı bir gitar riff’i ve bahsettiğim yoğun geri vokallerle destekleniyor. Zappa şarkı sözleri, sosyal yorum yapmanın ötesinde, dinleyiciye her bir cümlede ayrı bir düşünme alanı mutlaka bırakıyor. 

Vokal demişken, kadroya gelecek olursam, Zappa’nın en yetenekli müzikal işbirlikçileri bu albümde de var. Gitarda Adrian Belew, davulda Terry Bozzio gibi isimler, albümdeki karmaşık yapıları canlı tutmak için önemli roller üstleniyor. Klavyede George Duke, saksofon ve vokalde Napoleon Murphy Brock, Zappa’nın müziğine zenginlik katan diğer önemli müzikal isimler. Bu kadro, Zappa’nın enstrümantasyon konusunda ne kadar zengin ve detaylı bir yaklaşım sergilediğinin de bir kanıtı. Zappa’nın kendisi de malum, gitarı ve vokalleriyle albümün ana karakteri rolünde.

Zoot Allures, Zappa’nın müzikal evriminde önemli bir geçiş dönemi olarak değerlendirilebilir. 1970’li yılların başlarında yaptığı deneysel ve karmaşık albümlerden, daha doğrudan bir rock sound’una geçiş yapmıştı. Ancak bu geçiş, Zappa’nın yaratıcı enerjisinin ve yenilikçiliğinin hiçbir şekilde azalmadığı bir evre. Albüm, onun hem ticari hem de sanatsal anlamda dengeyi nasıl kurduğunun reel bir örneği. Zappa hem popüler rock öğelerini, hem de jazz ve avant-garde etkilerini bir arada sunarak, dinleyicilere müzikal bir çeşitlilik sunan bir isim.

5- Teslimiyet

Albüm yayımlandığında dönemin popüler müzik akımlarından farklı bir yerde duruyordu. Rock müziğinin evriminde önemli bir yere sahip olan Zappa, bu albümle farklı türleri ve sesleri birleştirerek kendi müzikal evrimini yansıttı. Albüm, Zappa’nın hem kariyerinde bir dönüm noktası, hem de müzik tarihinde önemli bir yer tutan bir başyapıt olarak kabul edilebilir. Zappa, zaman içinde, özellikle rock müziği için bir yenilikçi olarak tanınmış ve Zoot Allures ile de bu alandaki mirasını pekiştirip, ona olan teslimiyetimi arttırıyor.

Keyifli dinlemeler

Mine Gürevin’in Dark Blue Notes’daki tüm yazıları
Başucu Albümüm serisi

Mine Gürevin

Yeme içme kültürüne düşkün bir matematikçi. Fermantasyon etkisinde müzik yazıları üretmeyi seviyor.

Mine Gürevin 'in 77 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Mine Gürevin ait tüm yazıları gör