Yeni John Scofield Filmi: Inside Scofield
Müzik tarihi iyi gitaristlerle ve iyi bestecilerle dolu. Her birini iyi olarak nitelendirmemize sebep olan pek çok sebep var. Gitarist John Scofield’ı bir efsane olarak nitelememizi sağlayan özelliği ise Pat Metheny’nin kendisini ifade etmekte kullandığı sözlerde gizli. Metheny’e göre “Bizler besteci, aranjör, müzisyen farkı gözetmeksizin fikir değiş tokuşu ederiz. Scofield fikirlerle iletişim kurar. Çalışında bir gerçeklik vardır. Esaslıdır. Kendi hikayesini aktarır.” Scofield sahicilikten asla sapmayan ve yaptığı işi, birlikte iş yaptığı insanları da severek yapan alçak gönüllükle yaşamını devam ettiren bir usta.
Tür fark etmeksizin pek çok gitaristi dinlediğinizde aşağı yukarı hemen hepsinin basmakalıp stilleri, tonları, ifade biçimleriyle karşılaşmanız muhtemeldir. Ama Scofield müzik tarihinin kendine ait ses karakteristiği olan birkaç isminden biri. Titiz bir kulak Scofield’ın tonunu ve icra stilini tüm gitaristlerin içinden ayırt edebilir. Sadece imza tonu değil birlikte çaldığı müzisyenleri yönlendirmesi ve liderlik edişi de muazzamdır. Liderliği onların özgürlük alanlarını kısıtlamadan olumlu bir düşünce yapısıyla grubunun çalışkan bir bireyi olarak örnek olarak sürdürür.
Aralık ayında internette yayımlanmaya başlayan, yönetmenliğini Joerg Steineck’in hazırladığı “Inside Scofield” usta gitaristin tüm hayatına sirayet etmiş gerçekçiliği, naifliği ve yalınlığı eşsiz bir anlatım diliyle seyirciye aktarıyor.
Çekimleri Covid 19 öncesi 2018-2019 yıllarına, post prodüksiyonu ise 2020 yılına tarihlenen sade bir belgesel. Yapım, Scofield’ın Combo 66 ekibindeki müzisyen dostları ile Seatle’dan başlayan tur yolculuklarında farklı şehirlerdeki sahnelere, kulislere, seyahatlere ve çok daha farklı mekanlarda geçirdikleri zamanlarda yaşanan anlar ve fikirler çerçevesinde kurgulanmış.
Çoğunlukla Scofield’ın bizzat kendi sesinden kendi hatıralarını, görüşlerini dinliyoruz. Birlikte sahne aldığı müzisyenlerle ilgili düşüncelerini, kişisel hayatından detayları, müzikle ve yaşamla olan ilişkisini bir dost sohbeti sıcaklığında dinliyoruz. Bir süre sonra bir belgesel izliyor gibi değil usta gitaristle evinde kahve hazırlarken, yolda denk geldiği herhangi bir marketten kulaklık alışverişi yaparken, köşedeki falafel dükkanında atıştırırken, evinin bodrumunda kendi kendine gitarını çalarken yanında olacak kadar yakın bir mesafede vakit geçiriyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
Scofield ile ilk defa tanışmamızda henüz çok taze bir yazardım. Konser sonunda sohbetimizde müziğine ilgim dikkatini çekmişti. Müzisyen olup olmadığımı sormuştu. Bende müzik yazıları, değerlendirme notları yazdığımı söylemiştim. Bana kendi hakkında ne yazacağımı sorduğunda elim ayağım titreyerek kendisi hakkında yazılabilecek hemen her şeyin yazıldığını, kendisi hakkında ne yazacağımı bilemediğimi söylemiştim. Bana “Tecrübenin veya gençliğin hiç bir önemi yoktur. Belki yazında öyle bir yorum yapacaksın ki benim tüm hayatımı değiştireceksin” demişti. Benim yaşama tüm bakışımı değiştiren ego kalıplarının son derece gereksiz olduğunu anladığım anlardan biriydi. Ardından defalarca izleme ve kendisiyle sohbet etme şansı yakaladım. Her defasında üretkenliğinin yanında mütevaziliği ile gönülleri kazandığı sakin sohbetler yaşadık.
Miles’dan Mingus’a, Gerry Mulligan’a kadar birlikte çalıştığı müzisyenlerle tanışma hikayelerinden, kişisel müzik koleksiyonundan elinin en çok gittiği CD’lere kadar ilham verici ve ilgi çekici pek çok hatıra yine bu belgeselde samimiyetle kayda alınmış.
Sahnede hayranlıkla izlediğimiz Scofiled, 1975 yılından beri neredeyse yılın yarısını yollarda, farklı şehirlerde çalarak geçiriyor ve her yıl bir albüm kaydetmeyi ise asla ihmal etmiyor. Tüm motivasyonunu çalışkanlığından alıyor ve yıllardır müzik yapmasına rağmen sıkılmadan enstrümanıyla çok fazla vakit geçirmeyi sürdürüyor.
Inside Scofield’da sadece Scofiled ile değil kontrbasçı Vicente Archer’ın yeni bebek haberini prova sırasında aldığı anlar, davulcu Bill Stewart’ın sahnede kutladığı doğum günü sonrası Gerald Clayton’ın babası John Clayton’ın kulis ziyareti de dahil olmak üzere unutulmaz hatıralar kayda alınmış.
Scofield belgeselde New York’daki West End grill’de cam kenarındaki masada oturup eski dostu Joe Lovano ile hatıralarını yeniden hatırlıyor. En iyi dostu Steve Swallow ile covid dönemi görüntülü görüşme sırasında teknolojinin yapaylığı ve soğukluğuna karşı bir imtihan veriyor. Ve tüm bu anlar iyi bir insan, iyi bir müzisyen ve iyi bir dost sıfatlarıyla Scofiled’ın en samimi anlarını belgeliyor.
Inside Scofield’a katkı verenler arasında Scofield’ın turlarında ve konserlerinde sağ kolu olan Pat Murray’nin yanı sıra Bill Stewart, Gerald Clayton, Vicente Archer ile birlikte Steve Swallow, Bill Frisell, Mike Stern, Bill Evans, Dennis Chambers, Jon Cleary, Phil Lesh, Gary Grainger, Dave Holland gibi değerli müzisyenlerin Scofield hakkındaki yorumları yer alıyor.
Inside Scofield, günümüz toplumunda herkesin kendini mükemmel gösterme ve ötesinde kendisini dünyanın merkezi olarak görme eğiliminde olduğu bir dönemde mükemmeliyetsizliğinin doğal güzellik olduğunu hissettiğimiz Scofield’ın alçak gönüllülük, üretkenlik ve çalışkanlıkla elde ettiği bir ömürlük başarısının hakkını veren içten ve ilham verici bir belgesel.
Belgeseli bu linkten izleyebilirsiniz.
Belgesel hakkında detaylı bilgi almak için web sayfasını ziyaret edebilirsiniz.