Akbank Caz Festivali

Huzurlu Bir Veda: Jeff Beck

Daima şık giyinirdi. Her anlamda stil sahibiydi. Yelekler ya da tercihen kolsuz gömlekler ve dar pantolonlar tarzını tamamlıyordu. Saç kesimi ona keza, yıllardır değişmedi. Elektrik gitarını çalma tekniği tamamen hissetmek üzerine kuruluydu.

Elleri, ahhh o elleri!

Onun konser kayıtlarını izlerken, parmakları beni benden alırdı. Canlı konser görüntülerini izlemeyi en sevdiğim rock starlardan biriydi.

Yalın, net ve insanın içine işleyen cinsten.

Geoffrey Arnold Beck!

Onu bir gün aniden kaybettik.

Haberi bir gece yarısı öğrendim. Arkadaşım Burak Sülünbaz mesaj attı. Menenjit yüzünden, beyin iltihaplanması sonucu hayatını kaybetmişti.

İnanamadım.

O bir ikondu.

Ekoldü. The Yardbirds içinden çıkan bu acı haber hiç beklemediğim bir zamanda ruhumu sarstı.

Blues-rock tarzda, kendine has gitar çalma tekniği geliştirmiş, “Mahşerin Üç Atlısı” diye tabir edebileceğim, 1960’lı yılların başında İngiltere’nin bağrından kopan ve aynı müzik grubunda gitar çalan, Eric Clapton, Jimmy Page, Jeff Beck‘ti. Bu üç isimde The Yardbirds ile öne çıkmıştı. The Yardbirds sonrası Eric Clapton, Cream‘de çaldı. Solo kariyerini Cream’de kazandı. Jimmy Page, Led Zeppelin‘i kurduktan sonra, blues-rock alanında bir doğaçlama erbabı olarak, sonik yaratıcılığını, muhteşem rifflerini ve gitar orkestrasyon anlayışını kullandı. Clapton ve Page, blues-rock köklerine yakın kalarak zenginlik ve şöhret elde ettiler. Jeff Beck ise aklınıza gelebilecek her türü, blues-rock, fusion, psychedelic, rockabilly, metal, pop, techno, elektronik çaldı ve kaydetti. Kısaca sürekli olarak sınırları zorladı.

Jeff Beck’i diğer gitar üstadlarından ayıran bir başka faktör de gitara olan cesur yaklaşımıydı. Beck’in müstesna tarzının oturmasını sağlayan ve biz dinleyicilerinin kafalarına kazınan, onun ses şekillendirme cihazlarının kullanmak yerine el becerisini kullanmasıydı. Yıllarca araba motorlarında çalışmaktan nasırlı olan Beck’in işçi elleri, çoğu gitaristin becerisinin çok ötesinde, hassas ve güçlü tel bükme yeteneğine sahipti. Tonu ve hızı üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak için, tipik olarak pena yerine parmaklarını kullandı. Gitarının ses ve ton düğmelerini parmakları ile çevirerek, sesini sürekli olarak yeniden şekillendirirdi.

Kendi tekniği ile kurduğu şu cümleler evrende çınlayacak daima:

Jeff Beck’den daha yaratıcı ya da daha heyecan verici blues-rock gitar çalabilen kaç kişi var? Manyak baş gitaristlerin ilki ve muhtemelen en iyisiydi. Garip tonlar, daha önce duyulmamış teknikler ve sürekli ürettiği tuhaf fikirler yağmuru ile duyularınıza tüm cephelerden tam bir saldırı başlatan yegane adamdı. Çağdaşlarının hepsinden daha uzun, daha yüksek sesli, daha hızlı ve daha garip çalıyordu, Ruhunun affedemediği tüm özgürlükleri sonuna kadar kullanıyordu. Kendisini taklit etmeye çalışan isimsiz kalabalıklardan onu ayıran en önemli bileşen hayal gücünün sağlamlığıydı.

Jimmy Page’in aksine, müziğiyle ilgili tutarlı bir vizyonu yoktu. Bunu şu manada söylüyorum. Page bir besteci, yapımcı, aranjör ve gitarist kimliği ile bir tutarlılık içerisinde müzik hayatını sürdürdü. Jeff Beck ise bu roller ya da bu sıfatlar ile ismini duyurmadı. Sadece gitarını çaldı. Böylelikle daha destansı ve tanrısal sıfatlar ile anıldı. Elektrik gitarın kahramanı, elektrik gitarın büyücüsü, elektrik gitarın sihirbazı elektrik gitarın tanrısı gibi belirtili isim tamlamaları ile anıldı. Kendi tekniğini geliştirdiği parmakları ile havalandı, kanatlandı ve gökyüzüne uçtu. “Jeff Beck Keşif Tekniği” ile harmanlanmış, saf ve yalın bir tarzda gitarından sesler çıkaran neslinin ilk gitaristiydi.

Genel olarak kabul görmüş tüm geleneklere meydan okuduğunu söyleyebiliriz. Göz ardı edemeyeceğimiz ve çemberin içinde tutmamız gereken onun sınırsız teknik yeteneği ve uçsuz bucaksız hayal gücünün olağanüstü birleşiminin kuralları alt üst etmesiydi.

O muhteşemdi. Makalemin başında da söylediğim gibi, stil sahibi koca bir yürekti. Bence bir müzisyen, çiftleşme öncesi kokusunu bırakan canlılar gibi, enstrümanı ile çiftleşmeden evvel, müziğinin üzerine, tüm duyularının ve yüreğinin kokusunu salgılamalı ve bırakmalı. İşte ben Jeff Beck dinlediğimde ya da izlediğimde, tam olarak bunu hissediyorum.

Seni çok özleyeceğim Jeff!… Ve seni sevdiğimi bir kez daha söylemek istiyorum.

Mine Gürevin

Yeme içme kültürüne düşkün bir matematikçi. Fermantasyon etkisinde müzik yazıları üretmeyi seviyor.

Mine Gürevin 'in 65 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Mine Gürevin ait tüm yazıları gör

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir