Wayne Shorter: Ardından
Wayne Shorter’ın ardından bir şeyler yazmak benim için çok zor oldu. Son zamanlarda sağlık durumunun kötü olduğunu bildiğimiz halde, ilerleyen yaşına rağmen ölümü konduramadığım bir müzisyendi. Şu an bile bu satırları yazmak benim açımdan bir kalp ağrısı.
Wayne Shorter caz tarihinin tartışmasız en özel müzisyenlerinden biriydi. Shorter, 25 Ağustos 1933’te Newark’ta doğdu. Kariyerinde pek çok muhteşem hatıra barındırdığını biliyoruz; parlak zamanlarının sadece birkaçını kısaca sıralayayım. 1950’lerde Art Blakey’s Jazz Messenger’da yer alan muazzam müzisyen, 1964 yılında Miles Davis’in İkinci Büyük Quintet’ine katılmıştı. 1959‘da Introducing Wayne Shorter albümü ile başlayan kayıt serüveninin ardından 70’li yıllara kadar Blue Note plak şirketi için solo albümler kaydetmişti. JuJu, Speak No Evil, The All Seeing Eye, Night Dreamer gibi başyapıt albümler bu dönemde kaydedilmişti. Sonrasında Weather Report dönemi, türün meraklıları için sınırlar ötesi bir müzik tecrübesi yaşattı. Kendi grubu ile olanlar da dahil olmak üzere farklı türlerde çok sayıda müzik üretti. Caz tarihinin en önemli kompozitörlerinden Shorter, 89 yaşında Los Angeles’da hayatını kaybetti.
En sonuncusu 2018 tarihli Emanon albümü olmak üzere 26 albüm kaydeden Shorter, bildiğim kadarıyla ülkemize 7 konser için gelmişti. 29 Haziran 1991’de Herbie Hancock, Stanley Clarke ve Omar Hakim ile gelmişti. 4 Kasım 1992’de Tribute to Miles Davis konserinde de sahnedeydi. 2001’de Cemil Topuzlu Sahnesine kendi dörtlüsü ile konuk oldu. 25 Mart 2009’da İş Sanat’ta sahne aldı. 7 Temmuz 2011’de Cemil Topuzlu’da Tribute to Miles konserinde Marcus Miller, Sean Jones ve Herbie Hancock ile beraber sahne aldı. 2013’de Aya İrini’de Uluslararası Dünya Caz Günü Konseri için gelmişti. 12 Grammy’li Shorter’ı ülkemizde en son 9 Nisan 2016’da Brian Blade, John Patitucci ve Danilo Perez ile Cemal Reşit Rey Konser Salonu sahnesinde izlemiştik.
2016’daki bu konser ile ilgili tüm detaylar ilk günkü tazeliğinde aklımda. Not defterime şu cümlelerimi kaydetmiştim: “Bireysel doğaçlamalara yeterli oyun alanı bırakacak fevkalade anlar adeta CRR’de şimdiye değin duyduğum en temiz seslerdi, her detayı kulaklarımda ve kalbimde hissettim.”
O konserde kendisine eşlik eden piyanist Danilo Perez ile bir röportaj vesilesiyle tanışıklığım vardı. Konser sonrası bir araya geldiğimizde bana “Wayne’le tanışmak ister misin?” diye sorunca çok heyecanlanmıştım. Birlikte kulisin kapısından Shorter’ın odasına süzüldüğümüzde Shorter`ın eşi Carolina bizi ayakta karşılamıştı. Wayne Shorter’a yanımda getirdiğim plaklara ve CD`lere imza rica ettim, sağolsun beni kırmadı. Albümler haricinde yanımda bir de eski bir poster getirmiştim, onu da imzalamasını rica ettim, posteri gördüğü an Shorter’ın adeta gözleri doldu. Uzun uzun baktığı posterde Miles Davis, Jack DeJohnette, Dave Holland ve Shorter 1969 yılında bir konserde görünüyordu. 47 yıl öncesinden bir fotoğraf doğal olarak Shorter’ı etkilemişti. Shorter eşine dönerek “şu sıska adamı görüyor musun o bendim” dedi. “Miles Ahead” filmi vizyona gireceği için mutlu olduğundan söz etti, bana posteri nereden bulduğumu sordu, özel baskı bir kutu setin içinden çıktığını söylemiştim. Mesafeli görüntüsünün gerisinde kibarlığıyla ve zeki espirileriyle çevresine mutluluk veren bir adam karşımdaydı.
Birlikte fotoğraf çektirme faslı geldiğinde Shorter posterle göbeğini gizlemeye çalıştığını söylerken gülüyordu, şansa bakın ki bu gülüşme esnasında çektirdiğimiz fotoğrafta Shorter’ın gülen yüzünü yakalamıştık. Eşi Carolina çekilen fotoğraflara tek tek bakıp güler yüzlü bir fotoğrafı beğendi ve bana “Wayne genelde fotoğraflarda gülmez, onun gülen bir fotoğrafını yakaladığın için çok şanslısın” dedi. Hayatımdaki en değerli fotoğraflardan biri bu vesileyle doğmuştu.
Shorter pek çok tecrübeli ve genç müzisyenin hayatına dokunmuş yeri doldurulmaz bir caz efsanesiydi. “Yalnız Kurt” sıfatıyla anılırdı ama Lee Morgan ile dostluğu bilinirdi. Ardından pek çok değerli yol arkadaşıyla beraber caz kültürünün gelişmesinin temellerini attı. Coltrane, Sonny Rollins, Marshall Allen, Albert Ayler, Ornette Coleman, Stan Getz, Warne Marsh gibi öncü figürlerden biriydi. Vefatının ardından Ted Gioia‘nın Substack hesabından paylaştığı 2016 yılında Herbie Hancock ile birlikte gelecek nesildeki müzisyenlere hitaben yazdığı açık mektuptan edindiğimiz bilgiler ışığında kendisi hakkında bazı düşüncelere ulaşmak mümkün. Birlikte üretimin ve enstrümanın gerisine saklanmaktan ziyade iyi bir insan olabilmenin değerine inanırdı. Egonun ve kibirin yaratıcılık akışını engellediğini düşünürdü. Her birimizin diyalog oluşturarak içimizde var olan cesareti keşfetmek için yeterli olduğumuza inanırdı. Kompozisyonel ve ifadesel açıdan her dönem yeni keşiflere ve ifade biçimleri üretmenin yollarını arardı. Bir müziksever olarak kendisinden öğrendiğim pek çok şey için ve müzikleri ile geçirdiğim yıllar için kendisine çok teşekkür ederim.