Soft Machine CRR Konser Salonu’nda
İngiltere’de çok küçük bir şehir. Londra’ya çok yakın yaklaşık bir buçuk saat gibi ve gerçek bir masal şehri olarak nitelendiriliyor.
Bu şehir 60’lı yılların sonunda çok ilginç toplulukların doğuşuna tanıklık yaptı ve Progressive rock alt başlığı altında isimlendirilen bir türe de isim verdi.
Şehrin ismi Canterbury; bu şehri henüz görmedim. Belki bir gün yolum düşer görürüm.
Bu şehirden doğan tür ise Canterbury Scene olarak rock tarihinde özel bir yere sahip.
İstanbul önümüzdeki günlerde bu şehirden doğan ve Canterbury Sahnesi’nin efsane bir grubuna ev sahipliği yapacak.
Rock tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir ses örgüsü yaratan ve progressive rock için okul niteliği taşıyan bu grubun ismi Soft Machine, kuruluşunun 55. yılı nedeniyle çıktığı turne kapsamında İstanbul’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda dinleyicisi ile buluşacak.
Ben kendi adıma aynı Soft Machine gibi Canterbury Sahnesinden doğan Caravan, Gong, Hatfield And The North, Maching Mole ve Camel’in izini 16 ya da 17 yaşlarımdan beri sürdüğümü belirteyim.
Evet; Soft Machine, tam 55 yıllık tarihini dinleyicisiyle buluşturmak üzere ilk kez İstanbul’da…
Ama, topluluk Türkiye’nin pek de yabancısı değil; yıllar yıllar önce, hadi tarihte vereyim 2004 yılında Eskişehir Müzik Festivali kapsamında gelmişti ülkemize ve bu konsere tanıklık yapmak her daim ayrıcalık olmuştu benim için. Aynı zamanda büyük bir mutluluk ve heyecan da vermişti o konser; konserden hatıra imzalı albümler ise şu an arşivimin en önemli halkası.
Şimdi Soft Machine tarihinde kısa bir gezinti yapabiliriz hep birlikte.
1966’da kurulan Soft Machine topluluğunun temelini The Wild Flowers oluşturmuştu.
The Wild Flowers, 1960’ların ilk yarısında kurulmuştu; kurucu üyeler arasında yer alan şarkıcı Kevin Ayers, davulcu Robert Wyatt ve basçı Hugh Hopper, ki bu isimler grubun diğer üyeleriyle birlikte Canterbury Scene’ın temelini atan isimler. Bu isimler öncülüğünde 1966 yılında kurulmuş Soft Machine ve topluluk bir underground referans olan adını William Burroughs’un aynı adlı romanından almıştı.
Topluluğun ilk dönemine, davulcu ve şarkıcı olarak Robert Wyatt damga vurmuştu; bu dönemde, caz ve beat kültürünü esas alarak müziğin sınırlarını genişletmiş ve aynı topluluğun adını aldığı kitap gibi yer altı kültürünü esas alan ve araştırmacı bir yolculuk sonucu ortaya çıkardığı ses örgüsünden sonra 1971’de topluluktan ayrılmıştı bu ayrıksı isim. Artık Robert Wyatt rock tarihinde bir anıt isim olarak kabul ediliyor.
Soft Machine rock tarihinin en çok eleman değişikliği yaşayan grubu belki de; bu bağlamda yarattığı ses örgüsü de underground’dan rock fusion’a ve caza her daim değişti ve bu değişim çıkardıkları albümler ile yine her daim çizgi üstü sonuçlara ulaştı.
Bu ses örgüsüne katkıda bulunan ve değişimin bir anda aklıma gelen isimleri olarak basta Hugh Hopper saksafonda Elton Dean, gitarda Andy Summers ve şu anda da kadroda yer alan John Marshall (davul), Fred Thelonious Baker (bas), John Etheridge (gitar) ve Theo Travis‘i (saksafon ) sayabiliriz.
1968 ve 1981 yılları arasında toplam 10 albüm çıkaran topluluğun, 1970 yılında çıkan Third albümü aynı zamanda davulcu Robert Wyatt’ın içinde yer aldığı son albümdür. Yalnızca 4 gün gibi kısa sürede kaydedilen bu albüm, Robert Wyatt ve topluluğun diğer üyeleri arasında yaşanan yaratım sürecinden ve anlayış farkına dayalı çekişmelerden ortaya çıkan bir ses örgüsüne sahipti ve bu özelliği ile mücevher değerindeydi.
1981 yılında dağılan topluluk, Elton Dean, Hugh Hopper, John Marshall ve John Etheridge kadrosu ve öncülüğünde bir araya gelmiş ve 2018 yılında yine progressive bir anlayışla ve doğaçlamalarla dolu olağanüstü yaratıcı bir ses örgüsüyle Hidden Details albümünü çıkarmıştı.
Ne yazık ki, 2004’te Eskişehir’de kadroda yer alan ve dinleme onuruna eriştiğim Hugh Hopper ve Elton Dean artık aramızda değil.
Ancak; bu kadrodan John Etheridge ve davulcu John Marshall’ın yanında Canterbury sahnesinin simge isimlerinden Fred Thelonius Baker ve saksafoncu Theo Travis İstanbul’da sahnede olacaklar.
Evet, 9 Aralık Cuma akşamı şanslı bir azınlık çizgi üstü ve rock tarihinin en yaratıcı grubunu izleme fırsatı bulacak. Cemal Reşit Rey bu anlamda çok önemli bir işlevi yerine getiriyor ve sonsuz teşekkürü hak ediyor.
Bu yazıyı Hidden Deatails albümü eşliğinde yazdım.
Ben 9 Aralık Cuma akşamı orada olacağım. Sizleri de bekliyorum…