Javon Jackson – With Peter Bradley (2023 SJR)
Art Blakey Messengers’ın son tertibinin tenor saksofoncusu Javon Jackson‘ın yeni albümü With Peter Bradley, aynı adlı belgesel için yaptığı kayıtlardan oluşuyor.
Jackson, elektrik caz dönemini ve serbest cazı yok sayan neo-bop akımının revaçta olduğu dönemde sahnelere adımını atmış; Freddie Hubbard, Cedar Walton, Ron Carter, Donald Byrd, Bobby Hutcherson gibi klasik dönem ustalarının gruplarında yer almış ve kuşağının en iyi saksofoncuları arasında kendine -haklı olarak- yer edinmiş bir müzisyen. 2000’lerle birlikte müziğine funk ve soul öğelerini de eklemiş olan Jackson, zanaatın ustadan çırağa sahnede aktarıldığı dönemi yaşayan son kuşağa dahil olmanın sorumluluğuyla davranarak zamanının çoğunu, edindiği tecrübeyi genç kuşaklara aktarmaya harcıyor.
Jackson son yıllarda, straight ahead cazseverleri mutlu edecek albümler yayınladı. Celebrating John Coltrane (2012 SJR) ile büyük ustaya bağlılığını göstermişti; Expression (2014 Smoke Sessions), For You (2018 SJR) ve Déjà Vu (2020 SJR) neo-bop üslubuyla ele alınmış seçkin repertuvar sunuyordu; son olarak gospel klasiklerinden oluşan The Gospel According To Nikki Giovanni (2022 SJR) albümünü yayınlamıştı.
Javon Jackson’ın yeni albümü, modern resim sanatının önemli ismi Peter Bradley’nin sanatını ve yaşamını konu alan belgesel için yaptığı kayıtları içeriyor. Bradley, ikonik caz performanslarından esinlenerek eserler yaratmış, Miles Davis, Dizzy Gillespie gibi ustalarla ahpablık yapmış ve sanatı için en önemli ilham kaynağını cazda bulmuş bir ressam.
Jackson, Bradley ile, ressamın yakın dostu Art Blakey’nin grubunda çalıyorken tanışmış; konserlere ve provalara gelen Bradley’i yakından tanıdıktan sonra onun esasen bir caz müzisyeni olduğuna hükmetmiş: “Bir farkla; onun enstrumanı tuval ve boyalar.”
Belgeselin müziklerini yazarken, ressamın cazla olan derin bağını ortaya koymayı hedefleyen Jackson, bestelerin çoğunda, Bradley’nin yaşamında önemli yer tutan Coltrane, Mingus, Clifford Brown ya da Max Roach gibi caz ikonlarının stillerinden izler yansıtmaya çalışmış.
Piyanoda, uzun yıllardır Jackson ile çalışan ve son iki albümünde de yer alan Jeremy Manasia; basta, Cedar Walton’la birlikte on beş yıldan fazla çalan David Williams ve davulda, yakın dönemde adını daha fazla duyacağımıza emin olduğum genç Charles Goold‘den oluşan dörtlü, özenle kaleme alınmış düzenlemeleri büyük ustalıkla icra ediyor.
Belgeselin görselliğinin önüne geçmeyecek ancak caz doygunluğundan da feragat etmeyen nitelikte kısa parçalar olduğu gibi, Bradley’nin çocukluğunu caz müzisyenleri arasında geçirmesine vesile olan annesinin ismini taşıyan Edith Ramsey gibi baladlar, trompette Greg Glassman‘ın katılımıyla beşli olarak icra edilen In the Studio ve D Town gibi mid-tempolar ya da Easy Peasy gibi swing salınımlı besteler eksiksiz caz performansları olarak zahmetsizce akıyor.
Ancak albümün, bana göre, en mükemmel icraları, aslında Jackson’ın bir önceki albümü The Gospel According To Nikki Giovanni seansı sırasında kaydedilen 4 parça. Manasia piyanoda, Williams basta; davulda ise zamanımızın önemli ustalarından McClenty Hunter yer alıyor.
Manasia’nın mükemmel akan solosunu da içeren, Jay Livingston, Ray Evans mücevheri Never Let Me Go, son dönemde dinlediğim en iyi balad icralardan. Gecenin geç saatlerinin keyifliği uyuşukluğuna denk düşen Amy’s Theme ve alto saksofoncu Kenny Garrett’a adanmış Brother G, liderin beste yeteneğinin başarılı örnekleri.
Belgeseli seyretmediğim için, müziğin görüntüyle olan ilişkisi hakkında fikir sahip olmasam da, With Peter Bradley albümünün, günümüzün en önemli müzisyenlerinden Javon Jackson’ın diskografisinde ayrı bir konuma sahip olacağına eminim. Yaşamının odağına cazı koymuş, boyayla ve tuvalle caz yapmış bir ressamın, seslerden oluşan portresi.
Başka şeylerle uğraşmadan dinleyebileceğiniz bir saatiniz varsa, With Peter Bradley sizi hayal kırıklığına uğratmayacak ve feda ettiğiniz zamanınızın karşılığını fazlasıyla verecektir.