Akbank Caz Festivali

EABS: Yeni Caz, Yeni Elektronik

“Birçoğunun bunun artık caz olmadığını iddia etmesi mümkündür, ancak bazen tamamen yeni bir şey yaratmak için yıkıp yeniden inşa etmeniz gerekir. EABS bu şekilde çalışır.”

Polonyalı elektronik-caz grubu EABS’in internet sitesinde bu statement bizi karşılıyor. Başta irkilsem de, onları dinleyince, böyle iddialı bir girişin hakkını verdiklerini düşündüm. Şüphesiz, cazın (ortodoks cazın) yeri dünyada, özellikle de son zamanların dünyasında oldukça kısıtlı. Bundan şikayet etmek kaçınılmaz gibi olsa da biliyoruz ki pek bir yere varmıyor.

Çağın genç yazarlarını, şairlerini kimler okuyor? Diğer genç yazarlar ve şairler. Yeni yönetmenlerin filmlerini kimler izliyor? Diğer yeni yönetmenler, bazı oyuncular ve sinema öğrencileri. Felsefe metinlerini, akademik metinleri kimler okuyor? Diğer felsefeciler, diğer akademikler, vesaire… Bu böyle gider. Cazı da diğer cazcılar dinliyor ve de çoğunlukla bu alan üzerine düşünenler, mesai harcayanlar, kafa yürütenler, üzerine yazanlar, araştıranlar…

Caz gibi “zor” bir türü daha geniş kitlelere yayma hedefi de bana itici geliyor. Böyle bir hedef samimi olamazmış gibi (ve de gereksiz) hissettiriyor. Her neyse. EABS, bu yazdıklarımın dışında bir yerde konumlandı benim zihnimde. Bir hevesle değil de, kendiliğinden açıyorlar cazı sanki, yeni dinleyicilere.

Grup beş kişiden oluşuyor: Marek Pędziwiatr (piano, synth ve vokaller), Paweł Stachowiak (bas), Jakub Kurek (trompet), Olaf Węgier (tenor saksafon), Marcin Rak (davul). Bir kere, enstrümanlı elektronik müzikten hoşlanan biri olarak böyle bir grubun bir de caz yaptığını öğrenmek beni heyecanlandırdı. Tek bir bilgisayarda, tek bir müzik programıyla üretilmeyen, birden fazla insanın birden fazla enstrümanla müzik icra ettiği ve bu şekilde otantik olabilen bir elektronik-caz grubu fikri beni cezbetti.

Türler arasında gidip gelmekle kalmıyorlar, birden fazla türü aynı parça içinde, aynı anda icra edebiliyorlar. Bunu yaparken klişelere düşmüyorlar. Alışılagelmiş oyunlar oynamıyorlar. Yaptıkları müziğin gerçekten kendilerine ait olduğu sezilebiliyor sanki. Sitelerinde dedikleri gibi, bazı kabulleri yıkıyor, yerine yeni standartlar inşa etmeye çalışıyorlar.

Teknolojik bir biçimde (bu kelimeyi özellikle vurguluyorum) otantikler. Yeni olmasına yeniler, ama eski olandan da tamamen kopuk değiller. Yıkıcı ve böylelikle yaratıcı olduklarını söyleseler bile, onların da bildiğini sanıyorum ki, bir birikimin üstünde ve üstüne inşa ediyorlar müziklerini. Snarky Puppy gibi çeşitli gruplar EABS’in yaptığını farklı şekillerde yaptılar, yapıyorlar ve yapacaklardır da. Los Angeles, Chicago, Londra gibi şehirler de bu yeniliklerin merkez üsleri.

Yeni ve başka bir caz olacaksa illa, ya da yeni ama bağlamı daha güçlü, tekniği daha sağlam ve daha entelektüel bir elektronik müzik, EABS’in müziğini bunların arasına koyasım gelir. Şehir hayatının durmaksızın artmakta olan hareketini sanki müziğe döküyorlar. Yorucu bir günün ardından, terk edilmiş bir gemi limanında, boş tanker ve konteynerlerin arasında kendini kaybetmek gibi bir his de veriyor bu. Tekinsiz. Biraz hırpani. Ne nostaljik ne fütürist. Bugüne, tam da şu ana ait ve dair.

Flair, Waltzing Beyond, Boratka, My Night My Day gibi farklı parçalarda da house, caz, elektronik, ambient ve r&b gibi janrların iyi örnekleri arasındaki muğlaklaşmış sınırları rahat bir şekilde esnetip türden türe atlıyorlar. Bu şekilde, icra ettikleri müzik türlerinin farklı dinleyicilerini kendilerinde buluşturabilirler gibi geliyor bana. Eminim, konserleri de birbirinden farklı müzik zevklerine sahip insanları yan yana getiriyordur ve getirecektir. Belki de bir elektronik dinleyicisine cazı, bir caz dinleyicisine ise elektroniği sevdirmiştir ve sevdirecektir.

Bu müziğe atmosferik diyesim de geliyor. Gerçi, günün sonunda, her müzik varsayımsal olarak kendi atmosferini yarattığından, her müzik atmosferik müziktir. Ama belki de EABS’in müziğine atmosferik deme güdümün sebebi onları dinlerken kendimi karada değil de havada hissetmemdir. Sanki bir uzay aracıyla dünyanın dışına fırlatılıyorum, henüz atmosfer sınırları içerisindeyim ve o koca koca şehirlerin hızlı yaşamlarını dünyadan ayrılırken seyrediyorum…

Maddenin hallerinden en çok gaz yakışıyor bu müziğin karakterini tanımlamaya.

EABS, 3 Ekim Perşembe günü saat 21:00’de, Frankhan’da, Akbank Caz Festivali kapsamında dinleyeniyle buluşacak.

Dark Blue Notes’da 34. Akbank Caz Festivali

Mert Çakırcalı

Işık Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi öğrencisi. Çoğunlukla caz, plastik sanatlar ve edebiyat ile ilgileniyor. İki deneme-anlatı kitabı, birkaç şiiri yayımlandı.

Mert Çakırcalı 'in 6 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Mert Çakırcalı ait tüm yazıları gör

Avatar photo

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir