Yazarlar, Cazseverler Öneriyor: Festivalde Hangi Konserlere Gidelim?
28 Eylül ile 13 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 34. Akbank Caz Festivali, cazseverlerden müzisyenlere, yazarlardan radyo programcılarına kadar, cazla ciddi şekilde ilgilenen herkesin takdirini kazanmışa benziyor. Omurgasında caz olan bir dergi olarak Dark Blue Notes da festivali cazseverlere duyurmak ve sanatçıları tanıtmak için içeriklerini yayınlamaya devam ediyor.
Caz dünyasını yakından takip edenler çoktan kararlarını vermişlerdir ancak okuyucuların büyük çoğunluğu hangi konserlerin kaçırılmaması gerektiğini soruyor. Haksız değiller, 34. Akbank Caz Festivali, Türkiye’nin ve dünyanın seçkin sanatçılarından oluşan zengin bir programla karşımıza çıktı, karar vermek de kolay değil.
Biz de bu soruyu, cazla ilgili konuşmaya ehliyetli dostlarımıza sorduk. Sağolsunlar, kırmadılar ve beşer konser seçip, neden gidilmesi gerektiğini ve dinleyiciyi nasıl bir konserin beklediğini yazdılar.
Kaçırılmaması gereken konserler yazı dizimizin ilkinde caz müzisyenlerinin önerilerini almıştık, ikincisinde soruyu yazarlara, radyo programcılarına ve konser müdavimlerine yönelttik.
Alfabetik sırayla, Attila Ayginin, Begüm Kakı, Damla Akın Karabakan, Ece Devrim Küreksiz, Emre Adam, Eray Düzgünsoy, Fatih Kapılar, Gökhan Ulusoy, Görkem Yılmaz, Heja Bozyel, Melike Durmaz, Sinem Ayginin ve Taşdemir Aşan‘ın önerilerini ilginize sunuyoruz.
Keyifli konserler dileriz.
■ Attila Ayginin (Yazar, radyo programcısı, cazsever, konser müdavimi)
Brad Mehldau Trio: Son dönemlerin en iyi caz piyanistelerinden olan Mehldau’nun özlediğimiz trio formatındaki konseri Cemal Reşit Rey konser salonunda cazseverler ile buluşacak. Yaptığı yakın tarihli işlerinde farklı seslere imza atan yaratıcı piyanisti basta Felix Moselholm, davulda ise uzun yıllar birlikte çalıştığı Jorge Rossi ile izlemek sanırım festivalin en keyifli akşamlarından birini bizlere vaadediyor.
Kurt Elling: Erkek vokal denince ilk akla gelen isimlerden biri olan, tekniği ve doğaçlama yeteneği ile hep caz sahnesinde ön saflarda yer almasını bilen Kurt Elling’i tekrar İstanbul’da izlemek sanırım cazseverler için bulunmaz bir fırsat. Dört oktavlık sesini ve son derece kendine has “vocalese” tarzını canlı dinlemek bu yılki festivalin sürprizlerinden olacak.
EABS: Polonya güncel cazının en iyi temsilcilerinden biri olan grup Sun Ra ve Krzysztof Komeda’nın izinden giderek cazın sınırlarını zorluyor. Elektronikler ile de bezenmiş bir ses skalası yaratmayı çok iyi bilen beşli sadece cazın nereden nereye geldiğini değil, nereye gidebileceğini de bizlere gösterecek. Ayrıca bu konser öncesi Loft Caz Gazetesinin de bir DJ seti olacak, karçırmayın derim.
Antonio Sánchez Quartet featuring Seamus Blake, Aydın Esen, Orlando Le Fleming: Festivalin bu son konseri gene kaçırılmaması gereken ve birbirinden büyük isimleri bir araya getiren bir konser. Kariyeri 2014 yılında Birdman filmine yaptığı müzikleri ile bir anda yükselişe geçen Meksikalı davulcu Antonio Sánchez’e ülkemizin en deha piyanistlerinden Aydın Esen de sşlik edecek. Saksofonda Seamus Blake ve basta Orlando le Fleming. Bu dört muhteşem isimin bir araya gelmesinden çıkacak ses yelpazesi bu seneki festivalin en orjinal işlerinden biri olacak.
Harold López-Nussa “Timba a la Americana” featuring Grégoire Maret with Thibaud Soulas & Ruy Adrian López-Nussa: Kübalı genç yetenek Blue Note plak şirketinden çıkardığı 2023 tarihli son albümünün turnesinde İstanbul’da. Anavatanını bırakıp Fransa’ya yerleştikten sonra çıkan bu albümde bu değişikliğin kendisinde bıraktığı izleri dinleyiciler ile paylaşacak olan piyaniste bu konserde gene önemli müzisyenler eşlik edecek. Konserin sonunda herkesin ayakta dans edeceğinden şüphem yok. 34. Akbank Caz Festivali’nin en eğlenceli konserlerinden biri olmaya aday…
■ Begüm Kakı (Artful Living Yayın Yönetmeni)
34 yıldır şehri caz müzik ile buluşturan, sonbaharın tatlı habercisi, heyecanla beklediğimiz Akbank Caz Festivali’ne sayılı günler kaldı. Festival bu yıl da müziğin farklı türlerini, Türkiye’den ve dünyadan müzisyenleri bir araya getirecek çok kıymetli projeleri, müzisyenleri ağırlayacak. Festivalin 34 konserden oluşan göz alıcı programından bir seçki yapmak çok zor olsa da İstanbul’un iki yakasından yankılanacak şu 5 konseri gözden kaçırmayın derim.
Tophane Noise Band featuring Berke Can Özcan & Rana Uludağ: Şehri kendine ilham kaynağı yapan ve yine tüm besinini şehirden sağlayan Tophane Noise Band’in 1 Ekim akşamı Alan Kadıköy’de müzisyen, performans sanatçısı, yapımcı, besteci, enstrüman yapımcısı Berke Can Özcan ile Palmiyeler’in davulcusu Rana Uludağ’ın eşliğinde gerçekleşecek konseri festivalde merakla beklediklerimden. Bu farklı müzikal deneyim için orada olacağım.
Vega Trails: Yeni nesil cazın heyecan uyandıran iki temsilcisi Milo Fitzpatrick ile Jordan Smart’ı bir araya getiren Vega Trails, özgün tarzlarıyla heyecan veren işlere imza atıyorlar. İki yetenekli sanatçının çok renkli ve çok sesli melodileriyle 2 Ekim akşamı Akbank Sanat’ta buluşacağız.
Kurt Elling: Dünyaca ünlü bir caz vokalisti şehrimize konuk oluyor: Kurt Elling. 25 yıllık başarılı bir kariyere sahip olan Elling, eşsiz sesiyle yorumlayacağı modern klasiklerle 7 Ekim’de Cemal Reşit Rey sahnesinde dinleyicilerini büyüleyecek.
Mehmet Uluğ Gecesi: Burhan Öçal & Jamaaladeen Tacuma Trakya Funk featuring Gazapizm & King Noli: Festivalin en özel gecelerinden biri olan Mehmet Uluğ Gecesi bu yıl da çok kıymetli bir konser ile gerçekleşecek. Bu konser daha ilk bakışta müzikler ve kültürler arası bir deneyim ile tekrarı olmayacak bir gecenin yaşanacağını vadediyor. 9 Ekim akşamı Babylon’da, iki yaşayan efsane Burhan Öçal ve Jamaaladeen Tacuma’nın ortak projesi Trakya Funk, King Noli ve Gazapizm ile sahneyi paylaşacak.
Takuya Kuroda: Japonya’dan Amerika’ya ve oradan dünyaya doğru uzanan yolculuğuyla Takuya Kuroda, festivalin yıldız isimlerinden bir diğeri. Cazı farklı müzikal unsurlarla bir araya getirerek kendi müzikal çeşitliliğini yaratan Kuroda, 10 Ekim akşamı Babylon’da konser verecek. Kuroda’ya konserde Corey King, Lawrence Fields, Rashaan Carter ve Adam Jackson’dan oluşan orkestrası eşlik edecek.
■ Damla Akın Karabakan (Fotoğrafçı, cazsever, konser müdavimi)
Brad Mehldau Trio: 90’lı yılların sonunda “The Art of the Trio” albümüyle, Radiohead’in “Exit Music” adlı şarkısına yaptığı yorumla tanıdım ve takibe aldım Brad Mehldau’yu. Yaptığı birçok başarılı cover’ın yanı sıra kendi ürettiği bestelerle de son derece üretken, her daim sınırlarını genişleten, yenilikçi, müthiş bir piyanist. Konser akşamı ne doğaçlamalar, ne sürprizler yaşanacak kimbilir!
Kurt Elling: Dört oktavlık ses aralığına sahip müthiş bir bariton, kendine özgü yorumuyla da caz vokalistleri arasında en sevdiklerimden biri. Aynı zamanda çok iyi bir söz yazarı, kompozitör ve aranjör. Branford Marsalis Quartet ile yaptığı albüm en sık dinlediklerimden. Nature Boy yorumu ve Al Jarreau ile birlikte icra ettikleri “Take Five” yorumu benim için özeldir. Bu şahane sesi canlı dinlemek apayrı bir keyif olacak.
Antonio Sánchez Quartet featuring Seamus Blake, Aydın Esen, Orlando le Fleming: Pat Metheny ile yaptığı çalışmalardan tanıdığım ve severek dinlediğim davulcu Antonio Sanchez, bu festivalde piyanoda çok değerli sanatçımız Aydın Esen, saksofonda Seamus Blake ve basta Orlando le Fleming ile birlikte sahnede olacak. Ortaya nasıl bir sinerji çıkacak merak ediyorum.
Takuya Kuroda: 2014 yılında çıkardığı “Rising Sun” albümündeki “Everybody Loves the Sunshine” yorumu ile tanıdığım trompetçi Takuya Kuroda Babylon’da sahneye çıkacak. Chet Baker aşkımdan mütevellit, trompete ayrı bir düşkünlüğüm var:) Caz, funk, soul, fusion vb. unsurları içinde barındıran müziği ile hareketli ve eğlenceli bir konser olacağını tahmin ediyorum.
Isaiah Collier & The Chosen Few: John Coltrane, Sun-Ra, Pharoah Sanders’tan ilham alan 25 yaşındaki genç saksofoncu Isaiah Collier Babylon sahnesinde olacak. Oldukça genç yaşına rağmen virtüöz olarak kabul edilen multi-enstrümantalist ve besteci bu yeteneği tanımak için bir fırsat.
Ayrıca Rodrigo Amarante, Avalon Jazz Band’den tanıdığımız Tatiana Eva-Marie konseri gibi daha birçok tatlı, keyifli alternatif var. Gönül hepsini istiyor:)
■ Ece Devrim Küreksiz (Bozcaada Caz Festivali Programlama, Ağırlama)
Isaiah Collier & The Chosen Few, benim programda en çok ilgimi çeken genç nesil müzisyenler arasında yer alıyor. Enstrüman hâkimiyeti ve ona eşlik eden The Chosen Few sayesinde hem dinleyicilere hem kendine hem de sahnedeki müzisyenlere çok keyifli, dinamik bir konser deneyimi yaşatıyor. Her konser, biricik bir performansa dönüşüyor.
Merak ettiğim bir diğer konser ise Tomas Fujiwara 7 Poets Trio. Bir araya gelişleri ve müziği oluşturma hikayeleri beni kendilerine çekmişti. Davul, vibrafon ve çello üçlüsüyle neler yaratacaklarını görmek için oldukça heyecanlıyım. Elime bir kalem ve kâğıt alıp, müzik dinlerken düşünce akışımda bende uyandırdığı şeyleri not almayı düşünüyorum.
Tom Skinner’ın temelinde yatan rock etkileri ve sonrasında Sons of Kemet başta olmak üzere pek çok gruba ve müzisyene olan katkılarıyla, konserde ne dinleyeceğimizi merak ediyorum.
TÖZ & Hezarfen Ensemble “Töz II”, izleme fırsatını yakaladığıma inanamadığım bir konser olacak. Töz II’yi dinlerken bile bu albümü canlı deneyimlemenin hem işitsel hem de görsel olarak ne kadar keyifli olacağını düşünmüştüm. Albümdeki enstrümanların birbirlerine verdiği cevapları sahnede izlemek de harika olacak.
Bahsetmeden bitiremeyeceğim bir diğer isim ise Takuya Kuroda. Son zamanlarda herkes en az 1-2 parçasına aşina olsa da, bence albümlerini geleneksel bir albüm fikriyle oluşturuyor ve baştan sona dinlenmesi için derliyor. Konsere gelmeyi düşünenlere, özellikle Fly Moon Die Soon, Midnight Crisp ve Rising Ron albümlerini baştan sona dinlemelerini tavsiye ederim.
■ Emre Adam (Yazar, radyo programcısı, cazsever, konser müdavimi)
Daniel Hersog Quartet: Her ne kadar folk müziğine karşı yatkınlığım pek olmasa da, orijinal parçalarının yanında bazı klasik folk parçalarını alıp, kendi meşrebince toparlayıp dinleyicilerle altın tepside leziz bir şekilde buluşturduğu 2023 tarihli “Open Spaces – Folk Songs Reimagined” albümü ile tanıdığım Daniel Hersog, büyük bir ensemble yerine gayet kararında, gayet tadında bir orkestra quartet formatında 34. Akbank Caz Festivali’nde bizlerle birlikte olacak. Albümü/albümlerini takip edip partisyonları quartet formatında dinleyiciye nasıl sunacakları konusunda özellikle dikkat kesileceğim Daniel Hersog 1 Ekim’de Akbank Sanat sahnesinde olacak.
Etkinlik öncesi kaçırmamanız gerekenler: “Open Spaces – Folk Songs Reimagined’den “Shenandoah” & “How Many Roads”
Özgür Caz: Bilinen/kabul gören/takip ya da tahammül edilebilen caz’ın yanında, caz’ın belki de “bilinmeyeninin”, caz mutfağın “arka sokağının”, fotoğraf çekimleri öncesindeki “karanlık odaların” detaylarının anlatılacağı “Özgür Caz” söyleyişinde, caz’da “özgürlüğün” tanımının da yapılacağı, ne kadar ve nasıl özgür olunabileceği (!) dinleyicilere aktarılmaya çalışılacak. Özgür Caz’ın bence ülkedeki en büyük temsilcilerinden ve Islak Köpek grubu ile bu olguyu uzun süre aşılması mümkün olmayacak bir seviyeye çıkaran Şevket Akıncı, LaflıJazz programının yapımcısı LoftCaz Gazetesi yazarı Atilla Ayginin ve Lale Plak’ın son sahibi caz programcısı Hakan Atala 1 Ekim’de Akbank Sanat sahnesinde sorulara cevap, cevaplara soru bulmaya çalışacak.
Etkinlik öncesi kaçırmamanız gerekenler: Şevket Akıncı – Escher Chronicles (A.K Müzik; 2017), Şevket Akıncı – “Öteki Caz”, Pan Yayınları’ndan Haziran 2021
Tom Skinner: Avant-garde, afrobeat ve spirituel caz ile çarpan bünyeye ilaç gibi gelen, geçtiğimiz senelerde de Istanbul’da konser veren ve ne yazık ki 2022den beri artık aramızda olmayan Sons of Kemet grubunun davulcusu Tom Skinner kendi solo müziğini bizlere buluşturmak adına 13 Ekim Pazar akşamı Borusan Müzik Evi’nde olacak. Radiohead gitaristi Jonny Greenwood ve vokalisti Thom Yorke ile birlikte kurduğu yan proje “The Smile”dan örnekler duyabilir miyiz bilemiyorum, ama 2022 tarihli muhteşem EP’si “Voices of Bishara”nın en özel örneklerini çift tenor saksonon ve çello’nun bulunduğu gayet “özgün” bir albüm kadrosu ile duymak eminim ki çok heyecan verici olacaktır.
Etkinlik öncesi kaçırmamanız gerekenler: ‘Voices of Bishara Live at “Mu” ‘ albümünden “Red 2” & “Oasis”
İpek Göztepe: Post bop döneminde sesin parçalarda bir enstrüman olarak kullanılması, diğer ana enstrumanların yanında adeta öne çıkması, Betty Carter gibi vokalistler içn çok önemli idi. Adını caz tarihine vokal emprovizasyon özelliği ile yazdırmayı başarabilen vokalistlerden Betty Carter, yıllar sonra İstanbul’da İpek Göztepe’nin parlak ışığı altında 3 Ekim tarihinde Pera 77’de dinleyici ile tekrar buluşuyor. Bu arada İpek Göztepe’ye de bence festivalin en başarılı kadrolarından biri eşlik ediyor olacak.
Etkinlik öncesi kaçırmamanız gerekenler: Betty Carter – “Now It’s My Turn”, “Inside Betty Carter” & “Round Midnight” albümleri
TÖZ & Hezarfen Ensemble – “Töz II”: 2018 yılında o sene dinleyicilerle buluşmuş belki de en iyi 5 albümden birini yayınlayan Tamer Temel/Ercüment Orkut/Cem Aksel oluşumlu tÖZ, geçen sene kendi sınırlarını genişleterek ülkenin en iyi çağdaş orkestralarından biri olan Hezarfen Ensemble ile tÖZ II’yi kayıt etmişti. Saf ve tertemiz bir müziği sansürsüz ve kanlı canlı dinleyerek hayatınız boyunca unutamayacağınız en iyi deneyimlerden birini yaşamak isterseniz TÖZ & Hezarfen Ensemble, 34. Akbank Caz Festivali kapsamında 5 Ekim’de, yaptıkları müziğin kalitesi ve klasına yaraşır şekilde Arter sahnesinde olacaklar.
Etkinlik öncesi kaçırmamanız gerekenler: TÖZ-I’den “Orta Do” & “102-1” ve TÖZ-II’den “Dört” & “Çift”
■ Eray Düzgünsoy (Yazar, müzisyen, Loft Caz Kurucusu)
Kahil El’Zabar Ethnic Heritage Ensemble: Şikagolu spiritüel müzik ustasını İstanbul’da dinlemek harika bir deneyim olacak. Kahil El’Zabar insana temas eden ve bu deneyimi sesin ötesine taşıyabilen çok özel bir isim. Ayrıca topluluk müziğıyle birlikte bu derinlik daha çok katmanlaşıyor.
Dave Okumu & 7 Generations: Bir başka guzel konser ise Dave Okumu & 7 Generations. Sanatçı bence Afrika’dan Griot kültürünün çağdaş bir temsilcisi. Sözü ve imlasıyla tam anlamıyla ruhani bir perspektif sunacak olan performansına şahit olmak gerekiyor.
Isaiah Collier & The Chosen Few: Bu sene gerçekleşecek olan Akbank Caz Festivali benim için tam anlamıyla bir ziyafet. Dolayısıyla seçmiş olduğum konserleri bir intro olarak ele alın lütfen. Uzun zamandır dinlemekten keyif aldığım Isaiah Collier de bu introda yer alıyor. Müthiş orkestrası The Chosen Few ile birlikte dinlemek için gün sayıyorum.
EABS, Öncesi Loftcaz Session: Yenilikçi yaklaşımları ile Polonya Cazı’na harika bir soluk getiren EABS’in konseri öncesinde albümlerin tamamını can kulağıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Pekçok farklı türün sofistike bir şekilde birleştiği EABS konseri öncesi ise müzikler LoftCaz’dan.
TÖZ & Hezarfen Ensemble “Töz II”: Memleketten son dönemlerde dinlediğim en iyi projelerden biri de Töz & Hezarfen Ensemble birlikteliği. Çalışmayı ayrıca plak olarak da edinin.
■ Fatih Kapılar (Cazsever, konser müdavimi)
Kahil El’Zabar’s Ethnic Heritage Ensemble: Ensemble’ın bu yıl yayınladığı, “Open Me, A Higher Consciousness of Sound and Spirit” albümünde yer alan yedi numaralı parçanın ismini ifade eden “Great Black Music” belki de Kahil Amca’nın 50 yıllık yolculuğuna ait atılabilecek en anlamlı manşetlerden biri olabilir. Bu son albüm, Miles’dan All Blues, McCoy’dan Passion Dance, kendi işi Ornette ve benzeri çeşit inciler içeriyor. Set list sadece bu albümü içerse dahi tam ziyafet. Doğduğu ve AACM (Association for the Advancement of Creative Musicians) başkanlığını yaptığı Chicago’dan Afrika Müziği okuduğu Gana’ya kadar uzanan bu müzikal tur, El Zabar rehberliğinde 10 Ekim Perşembe 19:00 da Akbank Sanat’ta (neden CRR’de diye düşünmedim değil).
Tomas Fujiwara 7 Poets Trio: Fujiwara’nın, Formanek ve Halvorson ile birlikte yer aldığı üçlü Thumbscrew, iki yıl evvel Üsküp caz festivaline kadar gelmişken yakın tarihlerde çoğu kişi İstanbul Festivali programına -bir iki iş hariç- caz bunun neresinde diye büyüteçle bakıyordu. Bu açıdan festival programına baktığımda dikkatimi çeken ilk etkinliklerden biri. Burada izleyeceğimiz trio, Davul-çello-vibrafon pek alışılmadık bir kurgu olarak görülebilir. Bazı eleştirmenlerin tabiriyle “oda cazı” (ama oda tanımlaması biraz sınırlayıcı kalıyor gibi). Çelloda Tomeka Reid (2015 tarihli quartet albümüne bakılabilir!) ve vibrafonda Patricia Brennan (Mary Halvorson albümlerinde sıkça rastladığımız üzere) üçlünün diğer ayakları. Ana akımcılara kısmen uzak, avangart, deneysel, özgülükçü üçlünün hayal dünyası 3 Ekim Perşembe 19:00 Akbank Sanat’ta.
Brad Mehldau Trio: Son yıllarda ağırlıklı olarak solo piano, elektronik katkılı veya proje bazlı kayıtlar yayınlayan (After Bach, Play the Beatles, Jacob’s Ladder vb.) Brad Mehldau, akustik triosuyla festival programının ağır toplarından. Mehldau’nun yanlış anımsamıyorsam 2021 sonlarında yine CRR programında yer alan trio konseri turne değişikliği nedeniyle son anda iptal edilmişti. Bu kez yanında Felix Moseholm (b) ve Jorge Rossy (d) var. Blues and Ballads, Ode, Seymour Reads… vb. klasik trio albümlerinden nameler dinlemek isteriz 12 Ekim Cumartesi 20:30 CRR’de.
TÖZ & Hezarfen Ensemble “Töz II”: Bir de yerli sahne tarafı. Tamer Temel, Ercüment Orkut ve Cem Aksel’den kurulu Töz, 2022’de yayınladığı ikinci albümünde olduğu gibi Hezarfen Ensemble ile birlikte çalıyor. Klasik tarafın hazırladığı, soğuk ama sağlam bir dram-gerilimin müzikleri gibi hissettiren zemin üzerinde yol alan trionun sert, kararlı ve coşkulu içeriği, programın yerli etkinlikleri arasındaki en iyi ihtimallerden ! biri olarak 5 Ekim Cumartesi 20:30 Arter’de.
Özgür Caz (Söyleşi): Ve son olarak bir de söyleşi. Başka bir ifadeyle Öteki Caz (panelistler arasında da bulunan Şevket Akıncı’nın radyo programı ve kitabının isminden araklanmıştır). Afro Amerikan isyanından yola çıkarak eski kıtaya ve Japonyalara kadar ulaşan Öteki isyancıların zorlu ve derin hikayesi, meraklısına 5 Ekim Cumartesi 15:00 Akbank Sanat’ta.
Son olarak ( belki de ilk söz olmalıydı) “caz festivali gibi caz festivali” içeriği üreten Akbank’a teşekkürler…
■ Gökhan Ulusoy (Cazsever, konser müdavimi)
Daniel Hersog Quartet: Son albümü Open Spaces, Folk Songs Reimagine ile oldukça iyi yorumlar alan Kanadalı besteci ve trompetçi Daniel Hersog aynı zamanda bir eğitimci. Bu sene Western Canadian Müzik Ödüllerinde Yılın Caz Sanatçısı kategorisinde de aday gösterilen sanatçının özellikle son albümünde halk şarkılarına getirdiği yenilikçi yorumlar son derece heyecan verici. Hersog, ilk albümü ‘Night Devoid of Stars’da dünyanın mevcut durumunu, değişen huzursuzluk ve temkinli ruh halleriyle yansıtan son derece yenilikçi besteleriyle yine olumlu yorumlar almıştı. Her ne kadar bu albümler bir caz orkestrası ile yapılan kayıtlar olsa da cazın yeni besteci seslerinden biri olarak karşımıza çıkan bu yetenekli müzisyeni quarteti ile birlikte sahne üzerinde izlemek harika bir deneyim olacak.
Kurt Elling: İsmi tek başına bile heyecan duymamıza yeterli bir sebep. Erkek vokalistlerin çok az görüldüğü bu caz ikliminde belki de gelmiş en iyi caz vokalistleri arasında yer alan ve Frank Sinatra ekolünün günümüzdeki devamı kabul edilebilecek harka bir bariton ses. Başta Grammy olmak üzere almadığı ödül kalmayan ve 30 yıla yaklaşan kariyerinde birçok başarılı ve sıra dışı albüme imza atan Elling’i sahnede izlemek sanırım her caz severin ‘Bucket List’inde yer alan maddelerden biri olsa gerek.
Brad Mehldau Trio: Festivalin Kurt Elling ile birlikte bence en göze çarpan ismi. Günümüzün en usta caz piyanistlerinden birisi ve aynı zamanda pop, rock hatta klasik eserlere getirdiği yenilikçi yaklaşımlarla gönlümüzde ayrı bir yere sahip. Sayısız ünlü isimle birlikte yaptığı kayıt ve konserler, bunların sonucunda aldığı başta Grammy olmak üzere onlarca ödül bu konserin kaçırılmaması gerekliliğini ortaya koyuyor. Ülkemizde daha önce de konserler veren Mehldau’nun davulda Jorge Rossi basta ise Felix Moseholm’dan oluşan triosu ile Cemal Reşit Rey konser salonunda harika bir akşam yaşatacağından kuşkum yok.
Tatiana Eva-Marie: Kendi adıma yeni caz vokalleri dinlemek çoğu zaman heyecan verici olmuştur. Tatiana Eva-Marie Fransız kökenlerinden gelen şanson geleneğiyle Django Reinhardt’ın müziğini, kendi özgün düzenlemeleri ve şarkı sözleriyle, 1920’lerden 1960’lara kadar olan Paris sanat sahnesine olan sevgisinden ilham aldığı son projesi ‘Djangology’ ile sahnede olacak. Ses tiyatrosunun mistik atmosferinde bizleri o eski güzel Pera günlerine götürecek bir konser olacağını düşünüyorum.
Isaiah Collier & The Chosen Few: Festivalin genç ve heyecan verici sanatçılarından, erken yaşlarda çalmaya başladığı saksafonu ile başarılı albümlere imza atmış ve son olarak çıkarmış olduğu ‘The Almighty’ albümü ile de eleştirmenlerden tam not almış Chicago/Brooklyn çıkışlı bir sanatçı. New York Times’tan Giovanni Russonello’nun ifadesiyle kendisini hem Chicago kökeninin hem de Coltrane sonrası saksafon geleneğinin varisi olarak kanıtlayan halen 20li yaşlarındaki sanatçının grubu The Chosen Few ile vereceği konserin olağanüstü bir deneyim olacağı aşikâr.
■ C. Görkem Yılmaz (Yazar, radyo programcısı, cazsever, konser müdavimi)
Isaiah Collier & The Chosen Few: 98 doğumlu Isaiah Collier benim son yıllardaki en beğendiğim saksafoncu olabilir. William Parker ve Kahil El’Zabar ile kayıtlar yapması boşuna değil. Coltrane genlerini içinde taşırken bir yandan da kendi besteleri ve muazzam sahne performansıyla yarattığı spiritüel etki muhakkak deneyimlenmeli. Album kayıtlarında genellikle çok iyi bir pianist olan Julian Davis Reid ile çalışan Collier’e bu defa yine harika bir pianist Ashley Henry eşlik edecek. Bu ikilinin uyumlarına bayılacaksınız, 2 Ekim akşamı çok önemli bir işiniz yoksa Babylon’da olun!
Tomas Fujiwara 7 Poets Trio: Tomas Fujiwara, Tomeka Reid ve Patricia Brennan açıkcası her zaman bulamayacağınız bir konser vadediyor sizlere . Kendi bestelerinden oluşan bir repertuar sunacak olan trionun interplay çalışları sürekli yeni katmanlar ortaya çıkıyor, yeni keşifler sunuyor. Burada Tomeka Reid’e de ayrı bir parantez açmalı, trioyu muazzam besliyor. Festivalin en niche konserlerinden biri olduğunu düşünüyorum, aynı gün ve saatte EABS’e gitmiyorsanız Akbank Sanat’ta çok sıkı bir konser sizi bekliyor olacak.
EABS, Öncesi – LoftCaz Sessions: Polonyalı beşli EABS’in müzik yelpazesi oldukça geniş. 2017 yılı albümleri Repetitions ( Letters to Krzysztof Komeda), 2020 yılı albümleri Discipline of Sun Ra ya da bir başka örnek 2023 yılında Jaubi ile birlikte kaydettikleri In Search of a Better Tomorrow albümleri bunun en güzel örnekleri. Bu sene Mayıs ayı içerisinde çıkardıkları son albümleri Reflections of Purple Sun albümünü ise “An Homage to Tomasz Stanko” olarak tanımlıyorlar. İlk defa İstanbul’a gelecek olan EABS’in müziği ile tanışmak için güzel bir fırsat, bonus ise konser öncesi LoftCaz Sessions.
Kahil El’Zabar’s Ethnic Heritage Ensemble: Festivalin kesinlikle en önemli ve benim için favori konserlerinden biri. Ethnic Heritage Ensemble, Kahil El’Zabar’ın deyim yerindeyse en lezzetli projelerinden biri. Tabii ki bunda trompetçi Corey Wilkis ve bariton saksafoncu Alex Harding’in katkıları da büyük. Kahil El’Zabar’ın bilhassa perküsyon performansı vokali ile birleştiğinde sadece bir müzik değil, aynı zamanda bir ayin ya da adeta bir ritüel! Spiritüel cazın 71 yaşındaki en büyük temsilcilerinden biri olan El’Zabar çok çok uzun bir aranın ardından tekrar ülkemize geliyor. Altını çizerek söylüyorum bu konseri kaçırmayın!
Takuya Kuroda: 2010 yılından beri hayatımızda olan Japon trompetçi Takuya Kuroda’yı özellikle 2014 yılında Blue Note’tan çıkardığı ve Jose James ile birlikte kaydettiği Rising Son’dan sonra çok sevdik. Farklı türler (Soul / Funk/ Jazz) arasında gidip gelen ve aslında bunları bize mix halinde sunan trompetçinin Babylon sahnesindeki konserinde piyanoda Lawrence Fields ve basta Rashaan Carter gibi müzisyenlerin olması bizleri çok iyi bir performansın beklediğinin açık göstergesi. Kesinlikle festivalin parlayan konserlerinden biri, çok seveceksiniz.
■ Heja Bozyel (Rast Magazine Yayın Yönetmeni)
İstanbul’a en çok yakışan mevsim sonbahar. Artan trafiğe, takvimlerin aşırı doluluğuna bakınca ilkhbahardan bile daha çok “başlangıç heyecanı” yaşatır bu şehirde sonbahar. Bunda elbette Akbank Caz Festivali’nin de etkisi var. İyi bir konser çıkışında karşılaştığınız arkadaşınızla selamlaşıp “Çok iyi değil miydi” demek kadar keyifli bir şey var mı? Ancak Boğaz’a karşı vapurda otururken yağmur sonrası aniden beliren gökkuşağı o kadar mutlu edebilir insanı. Malum, iyi konser de doğru şartlarda gerçekleşir ve her zaman çıkmaz karşımıza.
Bu sene o gökkuşağını sahnede yine göreceğimden ve konser çıkışı rastlaştığım arkadaşlarıma “Çok iyiydi değil mi?” diye soracağımdan emin olduğum konserleri seçerken zorlandığımı itiraf etmeliyim. Bu işin ustalarının hali hazırda klasik caz sanatçılarını listelerken ben daha geniş bir yere gidiyorum ve bunu yaparken de 34. Akbank Caz Festivali programına bir kez daha hayran kalıyorum çünkü cazın daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilecek muazzam bir seçki var karşımızda. Konserler dışında konuşmalar ve atölyeler de merak uyandırıcı.
Tom Skinner: Programda adını gördüğüm anda kalbimin atışlarında bir aritmi oluştuğu kesin. Janr düzeni ve kategorilendirme meraklısı olmasam da jazz-funk diyebileceğimiz müziğiyle tanınan İngiliz davulcu ve perküsyonist Skinner ile “The Smile” sayesinde tanışmıştım. Thom Yorke ve Johnny Greenwood ile kurdukları grup The Smile’ın ardından solo albümünü yayınlayan Skinner 13 Ekim’de Borusan Müzik Evi’nde.
Blue Lab Beats: Muhakkak izlemek istediğim Blue Lab Beats, yorgun argın eve dönüp dışarıdaki korna seslerinden arınmak istediğimde bana eşlik eden şarkıların sahibi. Prodüktör NK-OK ve multi-enstrümantalist Mr DM ikilisinin Grammy ödüllü grubu, Blue Note Records ailesinin bir parçası. 5 Ekim’de Babylon’da verecekleri konser için hazırım.
Isaiah Collier & The Chosen Few: Aslında birebir Isaiah Collier’in kendisi “the chosen few” (Seçilmişler) içinde. Çünkü tüm eleştirmenlerin söylediği gibi; 11 yaşında müziğe başlayan Collier gerçek bir müzik dehası. Sahnede başkalaştığı ve muhakkak izlenmesi gerektiği söylenen müzisyen ve grubunu izlerken sahnedeki 25 yaşındaki saksafon sanatçısının yani Isaiah’nın sadece bir müzisyen olmadığını, koyu bir aktivist ve çevreci olduğunu hatırlayın. O zaman müziği de daha iyi bir perspektife oturuyor. Konser 2 Ekim’de Babylon’da.
Alternatif: Bu konseri kaçırırsanız programınıza alternatif olarak Takuya Kuroda’yı ekleyin.
Tophane Noise Band feat. Berke Can Özcan & Rana Uludağ: İstanbul’un sokaklarından hatta sokağa attıklarından oluşan müziği ve gürültü ile müzik kavramlarını sorgulatan işleri ile Tophane Noise Band’in kalbimizdeki yeri ayrı. Ekibe bir de Berke Can Özcan gibi Türkiye caz sahnesinin önemli isimlerinden biri ve Rana Uludağ eklenince oluşacak ritmi merak etmemek imkansız. Konser 1 Ekim’de Alan Kadıköy’de.
Alternatif: Selut ve olağanüstü sesi ile Tuğçe Şenoğul 6 Ekim’de The Circle’da.
Tomas Fujiwara 7 Poets Trio: Bu senenin en çok öne çıkan konserlerinden biri, Brooklynli davulcu Tomas Fujiwara’nın kurduğu 7 Poets Trio konseri. Patricia Brennan (Vibrafon) ve Tomeka Reid (Çello) ile Fujiwara doğaçlama sahnelerinde yaptıkları müzikte başka bir yolculuğa çıkan bir üçlü. Şimdiye kadar başka festivallerdeki konserlerinin videolarını izleyerek alkışladığımız grubu canlı izlemek için gün sayıyorum. Konser 3 Ekim’de Akbank Sanat’ta.
Alternatif: Dave Okumu & 7 Generations, 4 Ekim akşamı Babylon sahnesinde ve seçim yapmayı çok zorlaştırıyor.
BONUS: Aslında bonus değil, her sene beklediğimiz o gece yani Mehmet Uluğ’u anma gecesi. İstanbul’un ve Türkiye müzik hayatının çok şey borçlu olduğu, aramızdan fazla erken ayrılan “Memo” için bu sene 9 Ekim akşamı Babylon sahnesinde buluşacağız. Burhan Öçal ve Jamaaladeen Tacuma’nın hayata geçirdiği Trakya Funk projesi ve konukları King Noli ve Gazapizm bu gecede sahne alacak. Yerimizde durmamız tam da Mehmet Uluğ’un arzulayacağı şekilde imkansız olacak.
■ Melike Durmaz (JoyJazz Radyo & Nord Sunucu ve yapımcı, LoftCaz Yazarı)
34. Akbank Caz Festivali şehre geri döndü ve bizleri sonbaharın gelişini kutlamaya davet ediyor. Çok sesli bir konser listesi var festivalin; “hangi konserlere gidelim?” sorusu yükselip duruyor. Bu çok seslilik arasında karar vermek zor olsa da sırasız olarak kendi “ilk beşimi” sunuyorum.
Adi Oasis: Adeline Michèle Pétricien, profesyonel olarak bilinen adıyla Adi Oasis soul, funk ve R&B’yi birleştiren müziğiyle oldukça çok şey vadediyor. 2023 yılında yayımlanan “Lotus Glow” albümü “cilasız” ve “canlı müzik tarzını” en derinden hissettiriyor. Bas gitarıyla bizleri karşılayacak olan Adi Oasis müziği ve sahneyi bir vaha olarak tanımlıyor bizleri de bu vahaya davet ediyor.
Blue Lab Beats: Blue Lab Beats geçtiğimiz iki yıl içinde yatak odasından çıkıp 50 milyondan fazla dinleme, prodüksiyonları için bir GRAMMY ile milyonlarca müzikseverin kulaklarına ve zihinlerine girdi. 2020 yılından itibaren efsanevi plak şirketi Blue Note’a bağlı olan Blue Lab Beats, Londra’dan bir jazztronica ikilisi. Etkilendikleri türler arasında caz, hip-hop, soul, funk, R&B yer alıyor ve bunların hepsini karıştırdığınızda ortaya Blue Lab Beats’in sesi çıkıyor! Nefis bir konser bizleri bekliyor.
Takuya Kuroda: Japon trompet sanatçısı Takuya Kuroda post-bop, soul-jazz ve hip-hop’u dahice harmanlamasıyla bilinen yaratıcı ve sınırları zorlayan bir müzisyen. 2014 yılında Blu Note etiketiyle yayımlanan albümü “Rising Son” ile uluslarası caz sahnesine büyük bir selam göndermişti ve sonrasında üretimi hiç durmadı. 10 Ekim’de Babylon’da gerçekleşecek bu konseri kaçırmayın derim.
Kurt Elling: Şiirsel içgörüsü ile ün yapan Kurt Elling 25 yıllık kariyeri süresince dünyanın önde gelen caz vokalistleri arasındaki yerini sağlamlaştırdı. The New York Times’ın “zamanımızın öne çıkan erkek vokalisti” ilan ettiği Kurt Elling notaları büken, zihni ve kalbi yumuşatan sesiyle bize nezaket dolu “klasik” bir akşam vadediyor.
Brad Mehldau Trio: Tınılarındaki içtenlikle kalbimizi çalan Brad Mehldau ve üçlü projesi, basta Felix Moseholm ve davulda Jorge Rossi ile festivale konuk oluyor. Emprovizasyonun hakkını en iyi veren piyanistlerden biri olan Mehldau sürpriz ve mucizelere oldukça açıkken, bir yandan da müziğin formel mimarisine derinlemesine bağlı. Özgürlük ve sınırların çarpışacağı bir konser bizleri bekliyor.
■ Sinem Ayginin (Emekli Akademisyen, Cazsever, Konser Müdavimi)
Brad Mehldau Trio: 90’lı yılların ilk yarısından itibaren caz piyano sahnesinin önemli isimlerinden biri olan Brad Mehldau’yu İstanbul’da izlemek her daim çok keyifli. Son yıllarda gerçekleştirdiği proje kayıtlarından sonra Mehldau’yu gene klasik trio formatında izlemek izleyici ve dinleyiciler için bulunmaz bir fırsat. Şimdiden festivalin en etkileyici konserlerinden biri olmaya aday.
İstanbul West Side Collective: Koç Üniversitesinde okurken tanışan grup üyelerinin ektektik birliktelikleri Türk cazı için güzel şeyler vadediyor. IKSV Genç Caz ödülünün de sahibi olan grubun kendine has tınısını, üyelerinin sempatik tavırlarını ve enerjilerini görmek ve dinlemek için Bova sahnesindeki konser iyi bir fırsat olacaktır.
Özgür Caz Paneli: Bilindiği üzere festivalde sadece konserler değil cazseverler için çok farklı aktiviteler de var. Özgür caz söyleşisi de bunlardan biri olacak. Bir hayli çetrefilli bir konu olan Free Jazz’ı Hakan Rauf Tüfekçi moderatörlüğünde Şevket Akıncı, Hakan Atala ve Atilla Ayginin’den dinlemek keyifli bir öğleden sonra yaşacaktır katılımcılara.
TÖZ & Hezarfen Ensemble “Töz II”: Saksofonlarda Tamer Temel, piyanoda Ercüment Orkut ve davulda da Cem Aksel’den oluşan TÖZ 2018 yılında yayınladıkları ilk albümleri ile epeyce bir ses getirmişlerdi. Yakın tarihte çıkardıkları ikinci albümlerinde ise onlara Hezarfen Ensemble eşlik ediyor ve ortaya muhteşem bir ses evreni çıkıyor. Canlı izlemenin alıncak keyfi kat be kat arttıracağı konserlerin başında geliyor.
EABS, Öncesi: LoftCaz Sessions: Son yıllarda Polonya cazında önemli gelişmeler oluyor. Caz müziğini farklı güncel tınılar ve elektronikler ile buluşturan EABS de bu ülkeden çıkan iyi gruplardan birisi. Cazın geleceği konusunda da ipuçları içeren konserden önce Loft Caz Gazetesinden Eray Düzgünsoy ve Atilla Ayginin’in setleri de konser öncesi dinleyiciler ile buluşacak.
■ Taşdemir Aşan (Cazsever, fotoğrafçı, sosyal medya uzmanı, konser müdavimi)
Daniel Hersog Quartet: Daniel Hersog’un bir orkestra albümünü dinlemiştim. İlginç besteleri ile flugelhorn ve trompetteki başarılı performansı etkileyiciydi. Merak ettiğim bir trompetçi, quartet ile canlı dinlemek farklı bir deneyim olacak.
Kurt Elling: Kurt Elling’i hiç canlı izlemediyseniz mutlaka Akbank Caz Festivalindeki bu konserine gidin, derim. Hem kulüp atmosferinde hem konser salonunda izlemiştim. Olağanüstü bir vokal ve bir doğaçlama ustası. Konsere gitmeden önce Coltrane’in “Resolution” parçasını yorumladığı “Man in the Air” albümünü dinlemenizi öneririm.
Harold Lopez-Nussa: Küba her zaman çok önemli caz müzisyenleri yetiştirmiştir. Piyanist Harold Lopez-Nussa da bunlardan biri… Küba geleneksel müziği ile klasik müzik ve caz öğelerini harmanlamış bir piyanist. Son albümünü de dinledim ve hem eğlenceli, zaman zaman da hüzünlü bir konser bizi bekliyor, diyebilirim.
Brad Mehldau Trio: Kaçırılmayacak bir konser. Başta, Brad Mehldau olmak üzere her biri eşsiz ve yenilikçi tekniğe sahip müthiş yetenekli üç müzisyenin performansını izleyebileceğimiz önemli bir fırsat.
Antonio Sanchez Quartet: Caz severler için rüya gibi bir konser. Bu konserde, müthiş keyif verecek bir müzik ortaya çıkacak diye düşünüyorum. Cazın en yetenekli ve yaratıcı müzisyenlerinden dördünü bir araya getiren bir grup… Festival atmosferini seven her caz sever için izlenmesi gereken konserlerden biri bence…
Keyifli bir Akbank Caz Festivali diliyorum.