Bir Koleksiyoner Olarak George Harrison
Rock tarihinin en sükse yapan, en çok kazanan, pek çok gruba ilham olmuş, Liverpool kökenli The Beatles grubundan George Harrison‘ın, otomobil koleksiyonuna dem vurmak adına, bu yazıyı kaleme aldım.
Ayıkken yazdığım ender yazılardan biri. Bir pazar günü, kahvemi yudumlarken, George Harrison’a ait bir kaç anekdot aktaracağım sizlere.
“Yazarların gerektiği kadar objektif, yeteri kadar sübjektif olması gerektiği” savını, lavaşa sarılı dürümü kıvırıp, bir yudumda mideye indirir gibi, sindirebilir nitelikte ortaya bıraktığımı varsayın. İtiraf etmeliyim ki, bu sübjektiflik içinde, The Beatles grubu üyeleri içinde, benim yegâne adamım George Harrison! Anlatacağım bu spesifik konu, George Harrison’a ait anekdotlar silsilesi olacak.
Başlıyorum anlatmaya: “Emniyet kemerlerinizi taktınız mı?”
25 Şubat 1943’te Liverpool’da doğan George Harrison, The Beatles’ın baş gitaristi ve bestecilerinden biri olarak tanındı. Harrison ilk gençliğinde, sadece gitar çalmakla ya da üretmekle kalmadı. Aynı zamanda yarış otomobillerinin ve sürücülerinin fotoğraflarını da topladı. İyi bir koleksiyonerdi. Henüz on iki yaşındayken, 1955 yılında, Aintree’de ki ilk motor yarışı olan, Britanya Grand Prix’sini izledi.
1958 yılında George, arkadaşı Paul McCartney tarafından, bir yıl önce John Lennon ile kurduğu Quarrymen grubu seçmelerine davet edildi. Seçmeleri geçen Harrison, artık Quarrymen grubunun gitaristlerinden biriydi.
1960 yılının Ağustos ayında, grup kendilerini The Beatles adıyla markalaştırdı. Ocak 1962 yılında, menajer olarak Brian Epstein ile çalışmaya başladılar. Üç ay sonra, bir yıllık Polydor Records sözleşmelerini, süreleri dolmadan sonlandırdılar. EMI müzik şirketinin bir alt kolu olan, 1896 yılında kurulan, köklü plak şirketi, Parlophone ile anlaştılar. 1962 yılının Ağustos ayında, Ringo Starr davulcu olarak aralarına katıldı ve böylece kadro tamamlandı.
Grubun 1964 yılı Şubat ayında, Birleşik Devletler televizyonunda, The Ed Sullivan Show performansı, tahmini olarak 73 milyon izleyici tarafından izlendi. Bu bir rekordu. Bir ABD TV programı için şimdiye kadar izlenen en yüksek sayıydı.
Başarılı bir 1964 yılı dünya turu geçirdiler. Grup turneden mükemmel bir maddi kazanç elde etti. Harrison ekonomik gücü arttığı için, otomobillere olan sevgisini, hayallerindeki arabaları satın alarak göstermeye başladı. Aynı yıl, gümüş gri bir Aston Martin DB5 ve yine gri bir Jaguar E-type Coupe satın aldı. Jaguarının ses sistemini özel olarak tasarlattı. Philips Auto-Mignon gösterge içi plak çalar ile panelini donattı.
1965 yılının sonlarına doğru, iki araba daha satın aldı. Yeşil bir Ferrari 275 GTB ve karoser üreticisi Harold Radford tarafından özel olarak tasarlanan metalik siyah bir Mini Cooper S‘e sahip oldu.
Rubber Soul albümleri çıktıktan hemen sonra George Harrison, sitar konusunda ders almak için Ravi Shankar ile tanıştı. (Ravi, aynı zamanda, ünlü piyanist ve caz vokal Norah Jones’un da babası malumunuz.) Harrison, Ravi’den ve Hint kültüründen çok etkilendi. Tam da çiçek çocukların canlanmaya başladığı bir dönemdi. 1967 yılının başlarında Radford Mini Cooper’ını, Ajit Mookerjee’nin “Tantra Art” kitabından ilham alarak, saykodelik ve hippi görüntülerle yeniden boyattı ve desenler çizdirdi. Kısa süre sonra Harrison, Mini Cooper’ını en yakın arkadaşı Eric Clapton’a sattı. (Eric henüz karısı Pattie Boyd’u George’dan çalmamıştı.) İlginçtir ki, aynı otomobili, 1970’li yıllarda, George Eric’den tekrar satın aldı.
1967 yılında George Harrison, koleksiyonuna Mercedes-Benz 600 Pullman W100 ekledi. Mercedes’in limuzin modeli 3900 mm dingil mesafesi ve 6240 mm toplam uzunluğu ile muhteşem bir tasarımdı. George esasen bir Rolls-Royce istiyordu. Rolls Royce firmasının müşteri listesi oldukça kabarıktı. Üç yıllık bekleme süresi verdiler. George beklemek yerine, tercihini Mercedes’den yana kullandı. Hatta aynı yıl, John Lennon, Harrison’ın Mercedes 600’ünden o kadar etkilendi ki, kendi de 600 Pullman limuzin, Mercedes Benz firmasına sipariş etti.
1969 yılına gelindiğinde, George mavi bir Ferrari 365 GTC satın aldı. Ferrari’si ile Abbey Road caddesinden sık sık geçiyordu. Aynı yıl çıkardıkları albümün adının Abbey Road olmasını istedi.
The Beatles’ın son dört albümü, The Beatles , Yellow Submarine , Abbey Road ve Let It Be 1968 ile 1970 yılları arasında kaydedildi. Grup üyeleri arasındaki farklılıklar doruğa ulaştı ve The Beatles 1970 yılında dağıldı.
George, 1970 yılında iki Mercedes daha satın aldı. Kırmızı bir 250 CE Coupe ve beyaz 6.3 litrelik 300 SEL‘i koleksiyonuna kattı. Lennon, 1971 yılında Yoko Ono ile New York’a taşınmaya karar verdi. Lennon Mercedes limuzinini taşınma öncesi satmak istedi ve George, John’un beyaz Pullman limuzinini satın aldı.
300 SEL Mercedes ile 1972 yılının Şubat ayında, George ve eşi Pattie çok büyük bir trafik kazası geçirdiler. Henley’den Londra’ya gidiyorlardı. Yakın zamanda açılan bir dönel kavşağı George farketmedi. Çok sert bir biçimde çarptılar. Pattie’nin birkaç kaburga kemiği kırıldı. Kafasını panele çarptığı için beyin sarsıntısı geçirdi. Hastanede iki hafta kaldı. George ise kesikler, sıyrıklar ve morluklarla kurtuldu.
1970′ li yıllarda George, Formula 1 yarışlarını sık sık izlemeye gidiyordu. Formula 1 pilotları ile yakın arkadaş oldu. Hatta Faster adlı şarkısını yakın pilot arkadaşları Jackie Stewart, Niki Lauda ve Ronnie Peterson’a ithaf ederek yazdı.
1970’li yılların ikinci yarısında George, ikinci el sarı bir Ferrari Dino GTS satın aldı. (Kimden satın aldığını araştırdım, fakat bulamadım.) Koleksiyonuna Porsche marka otomobil eklemek istiyordu. Tam dört tane Porsche sahibi oldu. Porsche’lerından 1980 yılında satın aldığı 911 Turbo S, 1980 model 928 S Coupe ve 1978 model 924 Carrera GT siyah renkliydi.
John Lennon’ın Aralık 1980’de öldürülmesinin ardından, George Harrison solo kariyerine devam edemeyecek şekilde derinden etkilendi. Sadece 1982 ile 1987 yıllarında İngiliz halkına bir kaç kez konser verdi. Bu süre zarfında otomobil koleksiyonuna iki parça daha ekledi. 1984 yılında satın aldığı AMG tasarım, siyah bir Mercedes 500 SEL ve Electric Light Orchestra (ELO) grup üyesi, Jeff Lynne’den satın aldığı, 1986 AMG 560E idi. 1987 yılının Kasım ayında Harrison, Jeff Lynne ile ortak bir prodüksiyon ürünü “Cloud Nine” isimli solo albümünü çıkardı. 1988 yılında, Harrison ve Lynne, Tom Petty, Bob Dylan ve Roy Orbison ile birlikte The Traveling Wilburys grubunu kurdu.
Harrison’ın Formula 1’e olan ilgisi, onun efsanevi tasarımcı Gordon Murray ile bir dostluk geliştirmesine yol açtı. 1992 yılında George, Murray’nin tasarladığı bir Formula aracını koleksiyonuna kattı.
1994 yılında ise, Gordon Murray tarafından tasarlanmış başka bir otomobil sipariş etti. Sıkı durun, yeni makinası McLaren F1 di. F1, saten siyah jantlarıyla ve Dark Purple Pearl rengiyle, benzersiz bir otomobildi. Çıplak şasi üzerine, Gordon Murray, George’un inandığı Hindu felsefesi sembollerini, Hindu sözlerini ve Harrison’ın şarkı sözlerini, gümüş bir mürekkep kullanarak, elle yazdı. Tasarımın tamamlanması bir yıl sürdü. 1995 yılının başlarında otomobilini Murray’den teslim aldı.
McLaren F1, Harisson’ın satın aldığı son otomobildi. 2001 yılının başlarında, akciğer kanseri tedavisi görmeye başladı. Birkaç ay sonra da İsviçre’de bir klinikte beyin tümörü tedavisi gördü. Ve güzel adam George Harrison, 29 Kasım 2001’de Los Angeles’ta bir arkadaşının evinde öldüğünde henüz 58 yaşındaydı.
Esasen hikayenin ironik kısmı şu benim gözümde. Hint felsefesini benimsemiş bir insan nasıl olur da metaaya bu kadar nakit ve vakit ayırır? Cevabı o kadar basit ki: “Tutku”
Tutku, belki de Harrison için aşkın ta kendisiydi. Tutku derin bir manâ içeriyor olabilirdi onun nezdinde. Tıpkı 58 yıllık ömründe, ilk tanıdığı günden ömrü son bulana dek Pattie ye olan tutkusu, bağlılığı ve aşkı gibi.
Ben ise çok sevdiğim George Harrison’a ait hikayeler örüntüsü bırakmanın huzurunu yaşıyorum. Dark Blue Notes yazarlarından sevgili arkadaşım Turgay Yalçın, dönem dönem anlattığım hikayelere şöyle diyor ve bu beni mutlu ediyor. “Mine kahramanlarını kutsamaya devam ediyor.”
Teşekkür ederim George.
Teşekkür ederim DBN.
Kim inanır ayık olduğuma?