Alex Sipiagin – Mel’s Vision (2023)
Kurucusu Gerry Teekens’ın ölümünün ardından Criss Cross’un başına geçen oğlu, babasının mirasını büyütmeye devam ediyor. Dark Blue Notes’un ilk ayında kendisiyle röportaj yaptığımız Jerry Teekens, orada da ifade ettiği üzere, şirketi devraldıktan sonra kurulu düzeni sürdürüyor, kataloğundaki sanatçılarla çalışmaya devam ediyor. Öyle ki albümler yine New York’ta Mike Marciano tarafından kaydediliyor.
Şirketin demirbaşlarından, trompetçi Alex Sipiagin, 2000 yılından bu yana 12’si lider, 5’i yıldızlar topluluğu Opus 5‘ın üyesi olarak, toplam 25 Criss Cross prodüksiyonunda yer aldı. Öncekilere benzer şekilde, yeni albümü Mel’s Vision da, isimleri lider ve eşlikçi sıfatlarıyla şirketin kataloğunu zenginleştirmiş, günümüz cazının seçkin müzisyenlerinden oluşan rüya gibi bir takımla kaydedilmiş: Dave Kikoski (piyano), Matt Brewer (bas), Johnathan Blake (davul) ve Chris Potter (saksofon).
Sipiagin, Criss Cross için yaptığı önceki albümü Moments Captured‘da (2017) tümüyle kendi bestelerini yorumlamıştı. Mel’s Vision ise ikisi hariç, caz klasiklerinden oluşuyor.
Liderin albüme adını veren bestesinde, nefeslilerin kontrapuan girişini Sipiagin’in hatasız ve mantıksal, Potter’ın hararetli ve yılankavi, Kikoski’nin maceraperest, Blake’in gösterişli soloları takip ediyor.
McCoy Tyner’ın, ikonik The Real McCoy albümünde yer almış mücevheri Four by Five, Ornette Coleman şaheseri Bird Food, Charles Mingus klasiği Peggy’s Blue Skylight, birinci sınıf işçilikle ve bestelerin hakkını veren sololarla icra edilmişler.
Summer’s End, piyanist Don Friedman’ın bestesi. Kikoski’nin şahane girişi, nefesillerin derinliği arttıran unison pasajı, Sipiagin’in uzlaşmacı, Potter’ın ısıran solosu… yaz mı, yoksa yazla birlikte başka şeyler mi bilinmez ama bir şeylerin bittiği hissini başarılı şekilde sunan bir icra.
Sipiagin, Balmoral Point‘te, trompetin verili olanaklarının dışına taşmamaya özen gösteriyor, buna mukabil, armonik yapının akla ilk anda gelmeyecek seslerine başvuruyor ve bilindik üslubunun güzel örneklerinden birini sergiliyor. Midtempo Maritima‘da, parçanın bestecisi Potter’ın harikulade solosu, aslını sorarsanız albümün -neredeyse- tamamında olduğu üzere, Sipiagin’i gölgede bırakıyor.
Sipiagin müziğini bilenler için bu şaşırtıcı bir durum değil; Mel’s Vision, özenle seçilmiş ve teknisyen üslupla düzenlenmiş repertuvarın, yetkin müzisyenler tarafından hatasız şekilde icra edildiği, heyecanlandırıp sahneye dahil etmektense dinleyiciyi aklıyla dinlemeye sevk eden serin hatta yer yer soğuk bir albüm.
Ancak post bop stilindeki albümlerin çoğuna hakim bu teknokrat yaklaşımı sevenleri mutsuz etmeyeceğini de garanti edebilirim.