Yılın Americana Albümleri
Albümün tanıtım metnine erişmek için görseline tıklayın.












֍
Amanda Shires – Take It Like A Man
Amanda Shires, mahremiyetini, yaşam yolculuğunu, gözlemlerini olabilecek en kişisel/sahici bakış açısıyla şarkılarına aktaran, şarkıları büyük bir inandırıcılıkla seslendiren, üstelik ana enstrumanı kemandan aldığı çiğ, etkileyici cümlelerle müthiş müzisyenlik sergileyen bir şarkı yazarı. Ülkesinde gittikçe artan cinsiyet ayrımcılığını, sevgiyle değiş tokuş edilen özgürlüğün bedelini ve bir kadının gözünden ilişkileri anlattığı ve country/folk/pop motiflerini klasik rock tavrıyla ele aldığı son albümü defalarca dinlenmeyi hak ediyor. “Uçmanın bir bedeli varsa o da yere inmektir; merak etme bedeline bir erkek kadar katlanabilirim.”
֍
Calexico – El Mirador
Calexico, adı gibi, biraz California biraz Mexico. Eser miktarda indie rock ekleyince ortaya çıkan müzik kendi has baharata ve aromaya sahip bir çeşit Amerikana. Bununla kalsa iyi, karışıma bazen Kolombiya dans müziği, Cumbia, bazen de TexMex ya da Mariachi hatta caz tonu ekliyorlar. Zaten saykodeliyanın ince gölgesi albüm boyunca eksik olmuyor. Şarkıların çoğu hüzünlü hatta kederli olsa da albüm karamsarlık noktasına yaklaşmıyor. Şaşırtıcı olan şu ki, tüm bu benzemezlere rağmen eklektik de değil. Anlatamadım, değil mi? En iyisi siz gecenin müziklerine teslim olmadan önce Calexico dinleyin.
֍
Charlie Musselwhite – Mississippi Son
Kırsal blues stilinin yaşayan efsanesi Charlie Musselwhite seksenine bir kala vasiyetname niteliğinde bir albüm daha kaydetti. Charley Patton, Big Joe Williams, John Lee Hooker (ve dahi Guy Clark) gibi büyük üstadların bestelerinin yanı sıra kendi bestelerinden oluşan bir repertuvarı, kimilerini akustik bas ve davul eşliğiyle, çoğunluğunda ise armonika ve gitarıyla, bilindik akustik tek kişilik orkestra hüviyetinde, ancak hepsini inandırıcılık, samimiyet ve doğallıkla icra ediyor. Miskin, kirli, sulanmamış, koyu demli blues.
֍
Cowboy Junkies – Songs of the Recollection
Uzun zamandır bu denli başarılı cover albümü işitmemiştim. Şarkıların sahiplerine bakınca nasıl bir dinleme keyfi vereceğini tahmin edebilirsiniz: Neil Young, Gordon Lightfoot, Bob Dylan, The Cure, Gram Parsons, Vic Chesnutt, The Rolling Stones, David Bowie. En az kendi besteleri kadar müzikal kimliklerini belirlemiş klasikleri, tını ve işçilik açısından öylesine kendi stillerinde çalıyorlar ki, orijinalini bilmeyen, dinlediğinin Cowboy Junkies besteleri olmadığını asla düşünmez.
֍
Dolly Parton – Run, Rose, Run
Cinsiyetçi dünyanın hakkında söylediklerini ve önyargıları bir kenara bırakabilen her müzikseverin, besteci, şarkıcı, müzisyen, girişimci ve diğer kimlikleriyle yaratıcılığını takdir etmesi gereken klasik country müziğin kraliçesi Dolly Parton, yetmişküsüründe bestelemeye ve söylemeye devam ediyor. Sanat ya da zanaat, bu kadın basit cümlelerle ciddi sözler sarfediyor, sıradan insanların sıradan hikayelerini dillendirmeye devam ediyor.
֍
Eliza Gilkyson – Songs from the River Wind
Şarkı yazarı, folk şarkıcısı Eliza Gilkyson, politik tavır sergileyen albümler dizisinin ardından bu sefer de odağında bireysel öykülerin olduğu yeni albümünü yayınladı. Gilkyson’ın, gezgin bir ozan kimliğinde yaptığı edebi seyahatlerde karşılaştığı insanların yaşamlarından kesitleri, mekanları, yitirilmiş aşkları, heba olmuş yaşamları anlattığı albümü, aynı zamanda, Eski Batı’ya aşk mektubu; bir nev’i mikrotarih günlüğü, modern bir folklor anıtı.
֍
Mary Gauthier – Dark Enough to See the Stars
Şair kumaşlı şarkı yazarı-şarkıcı geleneğinin günümüzdeki en önemli müzisyenlerinden Mary Gauthier, umutla hüznün, sevgiyle kuşkunun karıştığı, yürekle aklın çeliştiği anların müziğini yapıyor; özenle seçilmiş kelimelerden ve birbiri ardından koşmak dışında başka çaresi olmayan cümlelerden örülü şarkılarını söylüyor; müziğin ve sözlerin bir diğerini ezmemesine özen gösteriyor. Enfes işçilik, eksiksiz, lekesiz müzisyenlik, şarkı yazma ve söyleme sanatının mütevazı bir zirvesi.
֍
Mavis Staples & Levon Helm – Carry Me Home
Şarkı yazarı, şarkıcı, prodüktör, kayıt mühendisi, girişimci, her çalgının ustası ama en çok da davulcu Levon Helm’in ölümünden kısa süre önce, gezgin çadır orkestralarının ruhunu stüdyosuna sığdırdığı Midnight Rambles serisinin son konuklarından, gospel meleği Mavis Staples ile gerçekleştirdiği gösterinin kaydı 11 yıl sonra gün yüzüne çıktı. Blues, folk, gospel, soul, The Band klasikleri… yok yok! Özlüyoruz seni Bay Helm.
֍
Ray Wylie Hubbard – Co-Starring Too
Ray Wylie Hubbard’ın, country içine rock rayihası katanların aksine rock içine country ve folk aroması katan bir müzikal tavrı var. Amerikan müziğinin ünlüleriyle düet yaptığı son albümü, dinleyiciyi anında içine alan besteleri ve onların agresiv hatta biraz tepeden bakan yorumlarını içeriyor. Hubbard müziği, yüksek ses talep eder; bu da istisna değil. Araba kullanırken dinlememeniz önerilir!
֍
Steve Earle & The Dukes – Jerry Jeff
Country içinde rock hissiyatı taşıyan, onu blues ile buluşturan anlayışıyla modern Amerikan müziğinin en önemli isimlerinden Steve Earle zanaatın büyük ustalarını andığı albümler serisinin dördüncüsünde outlaw country ikonu Jerry Jeff Walker’ın şarkı kitabını, büyük ölçüde stilin içinde kalarak yorumluyor. Sesin ihtiyarlamasının ifade gücünün azalması anlamına gelmediğini, hatta bu durumun, melodinin dinamiklerini, sözlerin anlamını daha güçlü şekilde vermeye yaradığını kanıtlayan bir albüm.
֍
Tom Petty & The Heartbreakers – Live at Fillmore 1997
Öylesine ansızın göçtü ki (hoş, hangi ölüm erken değil) arta kalanlar yayınlandıkça mutlu oluyorum. Tom Petty, Benmont Tench ve Mike Campbell, binlerce konserde yanyana çaldılar. Virtüözite, hakimiyet, esneklik, nefaset; hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Amerikan rock müziğinin en tutarlı ve sürekli gruplarından birini oluşturdular. Her gece, çoğunluğu cover’lardan oluşan farklı bir repertuvarla çaldıkları konserler dizisinin son 6 gecesinden derlenen bu kutu set aşırı dozda rock ‘n roll içeriyor. Bir noktada Petty’nin seyirciye seslendiği üzere, the Heartbearkers müziğinin performans doruğunu yaşıyorlar. Vallahi öyle.
֍
Wilco – Cruel Country
Sınırlarda dolaşan bir rock grubu haline geldikten, grubun esas adamları Jeff Tweedy ve Nels Cline solo kariyerlerinde avangart caza kadar uzanan geniş yelpazede çaldıktan sonra, Wilco başladığı yere geri döndü. Cruel Country, country rock ve folk motifleriyle bestelenen şarkılardan oluşuyor. Sade, nefes alan, dinleyicide dolu dolu yaşanmış zamanların tortusunu bırakan, abartısız ve aynı anda rafine bir işçilikle çalınmış, bu arada retro ya da başkalarının müziği gibi de tınlamayan enfes bir akustik rock albümü.
֍