Akbank Caz Festivali

Şevket Akıncı

Kendinizi tanıtır mısınız? Cazla ilintinizi belirtebilir misiniz?

Ben Şevket Akıncı. Beste yapıyorum, doğaçlıyorum.

Dinlediğiniz ya da sizde iz bırakan ilk caz albümünü hatırlıyor musunuz?

Miles Davis – Kind of Blue.

Cazın yaşamınızdaki anlamı nedir?

Caz 20’inci yüzyılon en büyük maceralarından biri. Sınırsız olasılıklara izin veren bir müziğin yeri büyük bende. Her zaman caz çalmıyorum belki ama caz çalmadığım projelerde bile küçük küçük izleri vardır. İyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum. Caz ile zengileşiyor insan gerçekten. Bir Tarkovski filminden sonra ne biliim bir Sartre ya da Tanpınar okuduktan sonraki tatmini yaşıyorsunuz. Hayatım cazsız bir hata olurdu.

Sizce caz diğer müzik türlerinden hangi yönleriyle farklıdır? Farklı mıdır?

Pat Metheny’nin dediği gibi “Jazz is not a noun, it’s a verb” yani caz bir isimden çok bir fiil. Caz tarihindeki çok çeşitlilik, doğduğu yıllarda New Orleans’daki çok kültürlülüğün aynası. Kendine geleni alan ve gittiği yerde dönüşen bir müzik. Kind of Blue’yu ilk dinlediğimden bu yana 33 sene geçti hala dinlerken yeni şeyler keşfediyorum. Böyle başka bir müzik tanımıyorum.

Sizce caz diğer müzik türlerinden üstün müdür? Neden?

Üstün olduğunu düşünmüyorum. Kendi içinde değerlendiriyorum. Miles Davis’den aldığım tatmini, Guillaume de Machaut’dan da alıyorum Necdet Yaşardan da, Pink Floyd’dan da, Gamelan müziğinden de, Sonic Youth’dan da. Ben müziği seviyorum. Türleri birbirleriyle yarıştırmıyorum. Şarkı yazmak yolda yürümek kadar kolay bir şey mesela ama iyi bir şarkı yazmak bir Anthony Braxton ya da Eric Dolphy solosu kadar emek ve yaratıcılık talep eden bir şey. Beri yandan Batı Müziği Konservatuvarları olduğu gibi Caz okulları var. Demek ki caz ciddi bir teorik ve pratik bilgi gerektiren müziklerden biri. Defalarca dinleseniz de her dinleyişte yeni bir şeyler keşfettiğiniz bir müzik türü. Bu onu ‘üstün’ kılar mı bilmiyorum.

Artık faal olmayan ya da ölmüş hangi müzisyeni ya da grubu canlı dinlemek isterdiniz?

Albert Ayler. Bir de Billie Holiday.

Faal olan hangi müzisyeni ya da grubu canlı dinlemek istersiniz?

Caz değil ama Terry Riley. Tam geliyordu pandemi çıktı.

Cazı bir enstrumanla özdeşleştirecek olsanız, bu, hangisi olurdu? Neden?

Saksofon. İki sebebi var: birincisi askeri bandolarda kullanılan saksofonu bir solocu enstrümanı haline getiren ilk müzik cazdır, ikincisi doğaçlamanın çıtasını yükselten ve cazda yeniliklere imza atan ve bir kaç kuşağı etkileyem müzisyenlere bir göz atarsak çoğunun saksofoncu olduğunu farkederiz: Frankie Trumbauer, Lester Young, Coleman Hawkins, Charlie Parker, Dexter Gordon, Stan Getz, Sonny Rollins, Ornette Coleman, John Coltrane, Eric Dolphy, Wayne Shorter, Albert Ayler, Anthony Braxton, Roscoe Mitchell, Archie Shepp, Steve Lacy, Evan Parker, Peter Brötzmann, Michael Brecker, Lee Konitz, Jan Garbarek, Joe Lovano, Kaoru Abe, Mark Turner hepsi cazın yönünü değiştirmiş müzisyenler.

Yapılması kolay değil, biliyoruz; ama tarifinin yapılması gerekirse, caz nedir?

Bu müziğin ortaya çıkmasındaki en önde gelen etmen “kölelik”tir. Dönemin Amerikan toplumunda ekonomik hakları dahil, neredeyse her hakkı elinden alınmış olan ve her şeyden mahrum bırakılan Afro-Amerikalı müzisyenler, hayatta kalabilmek için bir yol bularak ve bu yolu yeni şeyler üretmek için düzenleyerek ortaya geniş bir müzik kültürü çıkardılar. Bu sayede, toplumun her kesimine ilham veren eşsiz ve ustaca icra edilen bir müzik yarattılar ve kompozisyonlarını genişletmek için doğaçlamayı kullandılar. Tıpkı hayatta kalmak için günlük yaşamda doğaçladıkları gibi…

İcatlar, sentezler ve yorumlar, icra anında ortaya çıkardı. Zamanla yöntemler değişime uğradı ve bu yöntemlerin ortaya çıkmasını sağlayan estetik anlayış da değişti. Böylece bu sanat türü, dünyanın değişimine yön verecek noktaya gelmiş oldu.

Caz müziği günümüzün yeni ve farklı çalışmalarına model olan “kendin yap, yine de sen yap” yaklaşımını ortaya çıkarmıştır. Teknik ustalığı, estetik anlayışı ve sosyal duyarlılığı caz müzisyenleri kadar ince ve farklı olan; kendini yaptığı işe bu kadar adayan müzisyenler bulmak oldukça zordur. Kölelik gibi korkunç bir durumdan ortaya çıkan bu müzik hep bir devinim içinde oldu. Devam eden evrimi ile küresel bir sanat hâline gelmiş, bununla birlikte kendine bambaşka müzik formlarının içinde yer bulmayı başardı.

Caz, ilk filizlenmeye başladığından bu yana her zaman özgürlüğü artıran bir müzik türü olmuştur. Örneğin, Louis Armstrong’un çalma biçimi öncekilerden daha özgürdür. Roy Eldridge Louis’den, Dizzy Gillespie Roy Eldridge’den, Don Cherry ise Dizzy Gillespie’den daha özgürdür.

Caz, serüveni boyunca, kölelikten kalan özgürlük özleminin aynası olmuştur. Bu özlem cazın değişik dönemlerinde kendini daha çok hissettirmiş ve böylece pek çok insana ilham vermeyi başarmıştır. Kimileri caz çevresine katılmış; kimileri ise bu çevreden etkilenerek cazın temsil ettiği değerlerle paralel olan, hiyerarşik kültürden bağımsız, kendi özgün akımlarını başlatmıştır.

Caz isminin kökenlerine dair teoriler vardır. Princeton Üniversitesi’nden Profesör Harold S. Bender, caz sözcüğünün Batı Afrika sahilinden Amerika’ya yerlilerle birlikte geldiğini ve “hızlandırmak”, “heyecanlandırmak” anlamında kullanıldığını söyler. Glasgow Üniversitesi profesörlerinden Henry George Farmer tarafından ileri sürülen başka bir teoriye göre ise caz, Arabistan’dan Sudan aracılığıyla Afrika’ya gelen “cazib/cezbe” gibi Arapça sözcüklerden türetilmiştir. Yazar Irving Schwerke ise kelimenin Fransızca gevezelik etmek manasına gelen “jaser” sözcüğünden geldiğini söylemektedir.

Bu akımlar geliştikçe yeni teknikler ve yeni estetik yaklaşımlar ortaya çıkmış, bu yenilikler de başka yenilikleri getirmiş ve çarpıcı bir devinim oluşmuştur. Sanatçılar ırksal, sosyal ve kültürel ayrımları aşmış olsa da müziği etiketlendirme beklentileri bazılarının önüne engeller koymuştur. Bazı sanatçılar yaptıkları çalışmaları isimlendirmek için çeşitli terimler kullanırken, bazıları da hiç oralı olmamış, çoğunluğu çalışmaları için “müzik” teriminden başka bir şey kullanmamayı tercih etmiştir.

Barok günlerinden 20. yüzyıla kadar Batı müziğinde doğaçlamaya, caz müziğinde olduğu kadar önem verilmemiştir. Caz, Amerika’nın sınırlarını aşmış, bugün her ülkede çalınan evrensel bir müzik türü hâline gelmiştir. Bunun sebeplerinden biri cazın doğaçlama yapmak isteyen müzisyenlere farklı müzikal ifade seviyelerine ulaşabilme imkânı vermesidir. Bu durum, doğaçlamayı temel unsur hâline getirmiş müzisyenler için itici güç olmuştur. Ayrıca, icra ve “yaratma” sürecinin, klasik Batı müziğinde oldu- ğu gibi birbirinden mutlak olarak ayrılmış etkinlikler olması gerekmediğini göstermiştir. Dünyaya geleneksel olandan farklı, daha özgür müzik yapma ihtimali olduğunu kanıtlamıştır.

Caz, kendine geleni alan ve dönüştüren bir müzik türüdür. Yüz elli yılı bulmayan geçmişi incelendiğinde, yaşadığı sayısız değişimin belki de en önemli sebebinin, içinde barındırdığı bu açık uçluluk, yani değişime ve ilerlemeye izin veren özü olduğunu söyleyebiliriz. İlk zamanlarında tohumları yeni atılmış Amerikan kültürüne paralel bir sanat formu olan caz, 1960’lara gelindiğinde dünyanın farklı kesimlerinde, farklı tarzlar içerisinde, yaşama şansı bulmuştur. “Avrupa cazı”, caz-rock, jazz manouche, no wave, “dünya cazı” gibi melez türleri oluşmuştur. Belki de cazın en temel geleneği sürekli devam eden dönüşümüdür. Bu melezleşmelere karşın 1940’ların ve 1950’lerin cazı “standart” ya da mainstream (ana akım) olarak kabul edilmiştir. Gelgelelim bir müzik dükkânına girdiğinizde, özgür doğaçlamanın “sonik teröristi” Peter Brötzmann ile 1950’lerde geleneksel cazın önde gelen trompetçisi Clifford Brown’u aynı raflarda görebilirsiniz. Bu etiketleme müzik endüstrisinin pazarlama tekniklerinin bir uzantısıdır. İlginçtir ki geleneksel ve ana akım caz ile alakası kalmamasına rağmen AMM gibi bir özgür doğaçlama grubunun ya da Keiji Haino gibi bir noise’cunun albümünü bulacağınız yer caz raflarıdır.

Sınırsız bütçeniz olsa cazla ilintili ne yapmak isterdiniz?

Caz Türkiye’de üç büyük şehirle sınırlı nedense. Diyarbakır’dan Muğla’ya Türkiye’nin festivaller workshop’lar düzenlemek. Bir de caz müzisyenlerin ve caz klüplerinin ekonomik güvencesini sağlamak adına bir fon ayarlamak. AACM’de olduğu gibi karşılıklı yardımlaşmaya ve kolektif çabaya dayalı bir kolektifin altyapısını oluşturmak.

Dark Blue Notes

Editor

Dark Blue Notes 'in 60 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Dark Blue Notes ait tüm yazıları gör

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir