John Lennon’ın İzinde: Iiro Rantala
Iiro Rantala Finlandiya müziğinin en aktif piyanistlerinden biri. Uzun süredir takip ettiğim müzisyeni ülkemizdeki ilk ve tek konserinde 2017’de Akbank Sanat sahnesinde izleme şansı bulmuştum. Konser sonrası kendisini bir vejetaryen restaurantına davet etmiş, keyifli bir sohbet gerçekleştirmiştim. Sohbetimiz sırasında kendisini gözlemleme ve piyanonun arkasındaki adamın bir tahlilini çıkartmayı denemiştim. Müziğinde gözlemlediğim öğelerinden örnekleyerek bahsetmem gerekirse; egolarından yüzde yüz arınmış, hem başarılı bir kompozitör, hem sürprizlerle dolu bir doğaçlamacı hem de enerjisi oldukça yüksek müziğini paylaşmaktan asla çekinmeyen espirili, içten bir insan oturuyordu karşımda.

Geçmişinde birçok farklı türden müzisyenle çalışmıştı. Rock müzisyenleri, rap müzisyenleri, pop müzisyenleri, folk müzisyenleri aklınıza her ne geliyorsa. Zaman zaman solo projeleri de oldu bunlardan birisi yine ACT Music etiketiyle yayımlanmıştı. Hayranlık duyduğu müzikal figürlerine ithafen hazırladığı Lost Heroes. Erroll Garner, Pekka Pohjola, Esbjörn Svensson gibi her biri birer caz kahramanı olan efsaneleri bitimsiz isimleri kendi buluşu olan altın harflerle albümüne kaydetmişti.
2015 yılında çıkan solo uzunçaları My Working Class Hero’da ise tüm zamanların en büyük müzikal figürlerinden John Lennon’ın ruhunu saygıyla anıyor ve Lennon bestelerine kendi düzenlemeriyle hayat veriyor. Lennon’ ın bestelerine tapan tutkulu müzikseverler aslında saf caz diyemeyeceğimiz, klasik ve rock kültürünün oksijenlerini ciğerlerimizde hissettirecek son derece özgün bir icracılığın keyfini sürüyorlar bu albümde.
Albüm 21 Nisan 2015’de efsanevi Alfred Brendendel Steinway D-524780 grand piyanosuyla ACT Art Collection Berlin’de kayıt edilmiş. Tek enstrümanın kaydedildiği albümlerde müzisyenlerin mahirliği yanında enstrümanın tonunun değerli olduğu düşünülürse Rantala’nın piyanosuyla çarpıcı bir ikili olduklarını söyleyebiliriz. Bildiğim kadarıyla bir Fazioli kuyruklu piyano sahibi olan Rantala, Steinway D-524780’in muazzam tonal zenginliğinden büyük keyif almış ve elegant icrasıyla bu keyfini bize de hissettirmiş.
John Lennon’ın bu dünyaya vermeye çalıştığı mesaj, barış içinde yaşamaktı...
Albüm notlarında tecrübeli piyanistin kendi kaleme aldığı paragraflara göz attığınızda Lennon’ın cazdan daha önce tanıdığı isim olduğunu ve “Bu adam bu kadar az cümleyle nasıl bu kadar çok güçlü ifadeler elde edebiliyor” diye düşündüğünü görüyoruz. Bu söylem Rantala’nın kendi müziğini ifade etmekte kullandığı cümlelerle bire bir örtüşüyor. Parçalarında akılda kalıcı pasajlar kurguluyor böylelikle müzik bittiğinde dinleyicinin hafızasında yer etmeyi amaçlıyor.
Albüm benim Lennon besteleri arasındaki kişisel favorim olan 1965 kaydı Norwegian Wood ile start alıyor. Rantala, ifade zenginliği açısından ders kitabı niteliğindeki bu besteyi kaotik bir tonla başlatıyor. Ardından nakarat pasajındaki minimal melodilerin enerji dolu yapısını duyuyoruz. Ardı ardına birbirinden bağımsız ama iç içe geçmiş iki farklı duyusal yapı kurarak siyah ve beyaz arasındaki keskinlik kadar katı tonlarla kontrast duygusunu vurguluyor ve son olarak yine başladığımız noktaya geri dönüyoruz. Aynı kaotik tekrarlarla parça yavaş yavaş nihayetine eriyor.
*
Rantala’nın piyano icra stiline alışkın dinleyiciler için 4-5 notadan kendisinin tuşesini çıkarabilmek mümkündür. Ben bu albümde Rantala’nın tonlarının daha da sertleştiğini ve bununla birlikte parça aralarına katman katman geçişmiş zeki doğaçlamaları ile imzasını daha da belirginleştirdiğini duyuyorum. Keyiflendiğimizde bağıra bağıra şarkı söylemek gibi özgüven dolu bir icra var bu albümde.
Lennon, bir barış mesajcısıydı. Tıpkı Gandhi veya Mandela gibi barışa katkısılarıyla kahramanlaşmış figürlerden biri olarak tarihe geçti. Bu noktada Rantala’ ya düşen görev bu parçalardaki barış mesajını gelecek nesillere kendi diliyle iletmek olacaktı. Finli piyanist bu albümde üzerine düşen görevi harfiyen yerine getirerek misyonunu başarıyla tamamlıyor. Sıra biz müzikseverlerde; yapmamız gereken, elimizde bu güzel pusulayla yolumuzu bulmak.