Kulak Eğitiminden 4 Kitap ve Değerlendirilmesi
Kulak eğitimi süreci düşünsel ve duyuşsal olarak daha bütünsel ve anlamlı bir resim ortaya koyabildikçe müzisyenlik gelişimine katkısı bir o kadar kuvvetli oluyor. Bu hattın kopuk olduğu durumlarda müzisyen olarak estetik yargılarımızı güçlendirmekte ve istediğimiz ifade formunu yakalamakta derin bir boşluk hissediyoruz ve belli bir süre sonra müzisyen kimliğimiz sadece entelektüel ya da popüler alanlardaki trendleri takip eden ve kendilik form arayışında yapısal krizlerde boğulan bir profile dönüşebiliyor. Bu yazımda duyuşsal ve düşünsel hattın kurulmasında çok önemli pedagojik katkılara sahip dört kulak eğitimi kitabının içeriğini paylaşacağım.
*
Armen Donelian – Training the Ear: For the Improvising Musician
Armen Donelian hayatında hiç kulak eğitimi dersi almamış bir müzisyen. Bu kitap müzisyenlik gelişimi sürecinde yaşadığı problemleri aşmak için kendisine hazırladığı egzersizlerden oluşuyor. O yüzden birçok kulak eğitim kitabına göre hem çok organik bir formu var hem de çalışmalar daha hızlı sonuç veriyor. Özellikle aralık, akor ve akor yürüyüşü duyumuna ait çalışmalar gördüğüm en hızlı sonuç veren çalışmalar niteliğinde. Kitap caz müzisyenlerine göre hazırlanmış olsa da klasik müzisyenlerin de çok faydalanacağı bir formda kurgulanmış. Çalışmalar şarkı ezberleme sürecine benzer bir yapıyla işleniyor ve bu sayede daha kalıcı bir nitelik taşıyor.
*
Leo Kraft – A New Approach to Ear Training
Klasik müzik öğreniminde tonal armoninin hakim olduğu 1600-1900 yılları arasındaki melodik ve armonik içeriğin tek ve çok sesli dikte çalışmaları ile içselleştirme sürecini destekleyen en önemli kitap. Sistematik ve adım adım düzenlenmiş çalışmalar sayesinde duyuşsal algılayışın kalitesi her bölümde daha da güçleniyor. Dikte soruları midi kayıtlarından değil gerçek enstrüman ya da insan seslerinden oluşturulmuş. Bilişsel düzeydeki psikolojik yönlendirmeler sayesinde duyum ve hafıza arasındaki ilişki net bir şekilde açıklanıyor ve teorik bilgilerin duyumla nasıl bir şekilde uyumlanabileceği örneklerle açıklanıyor. Bu yönlendirmelerin yaratmış olduğu düşünsel ve duyuşsal bütünlük öğrencide güvenli bir duygusal form yaratıyor ve sadece sesleri duymaya çalışmak yerine anlamlı formal bir algılayış yetisi geliştiriyor.
*
Mick Goodrick, Mitch Haupers – Factorial Rhythm for All Instruments
Groove kelimesi ritim ve zaman arasındaki etkileşim anlamına gelir. Zaman ve ritim arasındaki algılayış kalitesi müzik algımızı çok derinden etkileyen bir unsur. Factorial Rhythm bu unsurun disipline edilmesine yardımcı olan çok önemli bir kitap. Kitap tamamen ritim egzersizlerinden oluşmakta. Çalışmalar zamanı birimsel olarak kullanıp ritmik cümleleri yoğunluklarına göre grupluyor, böylece çözünürlüklerine göre cümle formları oluşuyor. Bu formlar sayesinde algımızdaki zaman birimleri giderek daha güçlü bir şekilde konumlanıyor ve melodik ve armonik cümleler içinde groove algımız daha kaliteli bir hale dönüşüyor.
*
Michael L. Friedman – Ear Training for Twentieth-Century Music
Çağdaş müziğin dünyasındaki çeşitlilik ve bu müziğin dinleme alışkanlıklarımız içinde daha uzak bir yerde yer alması bu müzige ait kulak eğitim programı geliştirmeyi pedagoglar için zorlayıcı kılmıştır. Michael Friedman bu zorluğu çağdaş müzik paradigmasını kuran dört önemli bestecinin eserlerini baz alarak aşıyor. Debussy, Bartok, Stravinsky ve Schoenberg üzerinden 20. yüzyıl literatürünün belirleyici unsurlarını hem eserler üzerindeki ortak tınılar hem de teorik açıklamalar ile öğrecinin içselleştirme sürecini güçlendiren bir program düzenliyor. Özellikle eserlerdeki alıntıların duyuşsal gelişimi güçlendiren bir formda gruplanması kademeli bir şekilde algı kalitesini arttırıyor. Kitabın en güçlü noktası çağdaş müziğin dissonant tınıları bu kategorizasyonlar sayesinde daha fazla bağlamsal bir niteliğe sahip oluyor ve duyuşsal algı anlamlı bir nitelik kazanıyor.
*
Bu dört kitabın ortak özelliği duymak ve anlamak arasındaki ilişkiyi en organik haliyle kurgulamak olmuştur. Müzik dünyasındaki trendleri yakalama kaygısı üretim kalitemizi teknik unsurlara bağlama alışkanlığını çok aktif kıldı ve anlamak ve algılamak arasındaki ilişki gözardı edilmeye başlandı. Kendilik bilinci anlamak ve algılamanın sağlıklı bir şekilde kurgulandığı noktada yeşermeye başlar. Bu kitaplar bu iliskiyi aktif kılarak kendilik bilincini müzik dünyamıza yansıtmak için yüksek frekansta motivasyon sunuyor.