Dumanı Üstünde: Peter Gabriel, Brian Eno, John Cale
■ Peter Gabriel – I/O (Real World Records 2023)
Sevgili Mine Gürevin “Şunu çok net biliyorum. Ben bir Peter Gabriel hayranıyım. Çünkü Peter Gabriel de Miles Davis gibi bir akım bükücüydü.” diyordu yazısında ve soruyordu: “Son akım bükenlerden kim kaldı?”
Mine akım bükücü demiş, ben öncü ve yaratıcı müzisyen diyerek başlıyorum bu yazıya; çünkü Peter Gabriel başta olmak üzere üç öncü müzisyen dumanı üstünde çok değişik seslerle çıktı dinleyici karşısına ve bu yazıda gündemimizde bu sesler var.
Peter Gabriel deyince hemen I/O ile başlayalım isterseniz.
Gabriel’in 23 yıl sonra orijinal şarkılardan oluşan I/O henüz tamamlanmamış bir albüm; yavaş yavaş tamamlanıyor.
Albümden şarkılar her ayın dolunayında yayınlanıyor. Panopticom, The Court, Playing for Time, I/O ve ardından 5 Mayıs’ta Four Kinds of Horses yayınlandı şu ana kadar.
Wiltshire’daki Real World Stüdyoları ve Londra’daki Wiltshire stüdyolarında kaydedilen albümün isim şarkısı I/0, Güney Afrika’daki High Seas Stüdyolarında kaydedilen Soweto Gospel Korosu‘nu içeriyor.
Albümde eşlikçi olarak çok geniş bir kadro var. Her daim çalışmaktan çok hoşlandığı bir davulcu olan Manu Katché, efsane basçı Tony Levin ve gitarist David Rhodes eşlikçi olarak dikkatimizi çekenler; rock tarihinin belki de en öncü isimlerinden olan Brian Eno da bu kapsamda albüme katkı sunan isimlerden bir diğeri olarak gözümüze çarpıyor. Dolayısıyla, ortaya çıkan ses örgüsünün oluşumunda her Gabriel albümünde olduğu gibi çizgi üstü isimler katkı sunuyor.
Yayınlananlar dikkate alındığında beklentilerimin üzerinde bir albüm olduğunu ve heyecanla tamamlanmasını istediğimi belirteyim.
Evet; henüz tamamlanmayan dumanı üstünde bir albüm I/O ve biz Peter Gabriel’i çok ama çok özlemişiz.
■
■ Brian Eno – ForeverAndEverNoMore (Opal Music, UMC 2022)
Az önce Brian Eno mu demiştik?
O, yaratıcılığı ile rock tarihinde etkisi büyük olan gerçek bir deha; bu bağlamda efsanevi ve öncü kişiliği ile her daim farklı bir yer tutuyor belleklerimizde.
Brian Eno, rock’tan pop’a farklı alanlarda üretim verdi. 1973 yılında yayınladığı ilk solo albümünde sesi sanatla buluşturdu. Hemen sonrasındaysa adına ambient dediği, yepyeni bir elektronik müzik türü yarattı.
Brian Eno’nun yaratıcılığı ve öncülüğü, rock tarihinin her bir anında hissettiriyor kendisini.
Brian Eno’nun 2022 yılında yayınlanan otuzuncu stüdyo albümü ForeverAndEverNoMore adını taşıyor ve olağanüstü bir kariyerin son örneği olarak rock tarihindeki yerini aldı.
Toplamda 10 şarkı bulunan albüm, Eno’nun Another Day on Earth’ten (2005) bu yana ilk vokal temelli albümü niteliğini taşıyor. Albümde vokale ihtiyaç duymasının nedeni ise onun dünyaya dair düşüncelerini, doğrudan kelimelerle aktarma isteği olsa gerek. Bu düşünceler insanı tedirgin ediyor ve bu tedirginlik müzikal altyapıyla desteklenmiş. Biliyorsunuz sese dayalı yeni bir dünya yaratmak Eno’nu en iyi bildiği şey.
Biraz daha açıklama yapmak gerekirse; “ForeverAndEverNoMore en saf haliyle duygulardan üretilmiş bir albüm” demiş Eno; ve bu bağlamda, kariyerinin diğer albümlerinde olduğu gibi, bu albümde de, kendisinin de ifade ettiği biçimde titizlikle tasarlanmış ama bir o kadar sade dokular ve ses manzaraları ile karşılaşıyorsunuz. Gözünüzü kapattığınızda bu ses manzaralarını görsel imgelerle zenginleştirmek de sizin hayal gücünüze kalıyor diyebiliriz.
Albümün açılış şarkısı olan Who Gives a Though’tan albümü kapatan Making Gardens Out of Silence’a kadar Brian Eno yarattığı tedirgin edici dünyayla etksine alıyor sizi; ve bu etki size yeni sorumluluklar yüklüyor…
Albüm içinde yer alan şarkıların enstrümental yorumlarından oluşan bir diskle geçtiğimiz günlerde yeniden yayınlandığını hatırlatalım ve 1975 tarihli Another Green World’de dünyanın çeşitli coğrafyalarını ve ekolojilerini dolaylı olarak hayal eden pop şarkıları ve ses parçaları yaratan Brian Eno’nun bu albümden tam elli yıl sonra dünyayı sorgulamaya devam ettiğini de belirtelim.
■
■ John Cale – Mercy (Double Six Records 2023)
“Albüm belki birkaç bin satmıştır fakat bu albümü dinleyen insanların her biri hemen grup kurma isteğiyle tutuşmuştur.”
Geçtiğimiz yılın en büyük sürprizlerinden olan ve yukarıda bahsettiğimiz ForeverAndEverNoMore albümün yaratıcısı Brian Eno tarafından söylenen bu söz, 1967 yılında yayınlanan The Velvet Underground and Nico albümü için söylenmişti.
Bu albümün sahibi topluluk 1965 yılında Amerika’da kurulan The Velvet Underground; daha çok Lou Reed ile tanıyoruz.
Velvet Underground aktif olarak tam 5 yıl müzik yapmasına karşın rock tarihinin en etkili gruplarından birisi olma özelliğini taşıyor.
Ancak Velvet Underground’un ses örgüsünde en az Lou Reed kadar etkili bir başka isim daha var ve bu isim topluluğun Galli üyesi John Cale. Amerika’ya ait rock ’n’ roll ile Avrupanın sanat anlayışını buluşturmasıyla çok farklı bir yere sahip diyebiliriz onun için.
An itibarıyla tam 81 yaşında olan Cale, 2023 yılının hemen başında, uzun ve çok uzun bir aradan sonra taptaze seslerle geri döndü.
Mercy isimli bu albümde tam 60 yıllık bir kariyerin izlerini sürebilirsiniz.
John Cale de aynı Brian Eno gibi yaşının getirdiği olgunluk ve sorumlulukla, bizimle sohbet ederek Covid19, iklim değişikliği, sivil hak ve özgürlükler ile dünyanın başına bela olarak uzun çok uzun yıllar sonra geri dönen yeni sağcılığı masaya yatırıyor ve düşüncelerini paylaşıyor bizimle.
Bu genel sorgulamalar içinde aynı zamanda çok kişisel bir albüm olarak dikkat çekiyor Mercy. Örnekse, Moonstruck (Nico’s Song)‘da Nico ile yüzleşiyor. İçinden caz geçen Night Crawling ise David Bowie çağrışımlı sözleriyle dürüst ve çok samimi.
Albüm, bir derginin de belirttiği gibi sanki bir müzik festivali. Bu bağlamda, albümde tüm bir rock ’n’ roll tarihinin izini süren ve John Cale mirasına gönül vermiş Weyes Blood, Sylvan Esso, Animal Collective, Dev Hynes ve Tei Shi genç isimler ve gruplar eşlikçi olarak kayda değer dokunuşlarıyla albüme çok şey katıyorlar.
■
Yarattıkları sesler denizinde üç çizgi üstü isim: Peter Gabriel, Brian Eno ve John Cale.
Minnettarız…
Keyifli bir Pazar günü oluyor yazınız ve bu yeni albümler sayesinde .
Çok teşekkürler ediyoruz…Rock tarihini altın harflerle yazan bu güzel isimlerin söyleyecek halen çok sözü var…