Gonzalo Rubalcaba & Aymee Nuviola
32 Akbank Caz Festivali caz piyanosunun dev ismi Gonzalo Rubalcaba ve latin müziğin divası Aymee Nuviola ikilisini 7 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde ağırlayacak. Seyirciyi nasıl bir konserin beklediğinin ipuçları ise ikilinin yayınladığı son albüm Live In Marciac içinde gizli. Biz de albümü detaylı olarak incelemeye aldık.
*
Bilmediğiniz bir dili konuşan insanı anlayabilmeniz mümkün müdür?
Bazen mimikler, jestler ya da vücut dili anlamanıza yarayabilir. Bazen de tümüyle yanlış anlamanıza yol açabilir.
Peki ya insan anlamadığını sevebilir mi?
Söz konusu olan müzik ise, bu sorulara evet cevabını vermek çok da zor olmayabilir.
Piyanist Gonzalo Rubalcaba ile vokalist Aymee Nuviola‘nın Marciac konserinin kaydını dinlemeyi bitirdiğimde sordum bu soruları kendime.
Rubalcaba, malum, Afro-Cuban cazın ya da genellersek, latin cazının yaşayan en önemli müzisyenlerinden. Onu sadece latin müziği ile sınırlamak hata olur, bu aşikar. Her stilde, her türde çalabilme yeteneği olmasına rağmen bazen apaçık bazen de derinden latin hissiyatı vardır çalışında. Şair boşuna “insan yaşadığı yere benzer” dememiş, “o yerin suyuna, o yerin toprağına“.
Rubalcaba 1963 Havana doğumlu. Küçük yaşta klasik piyano eğitimi almaya başlamış, sahneye adımını atmış. Geleneksel Küba müziği çalan Orquesta Aragón ve kendi grubu Grupo Proyecto ile Avrupa’da turnedeyken, Rubalcaba’nın olağanüstü tekniği ve müzikal zekası, büyük üstad Dizzy Gillespie‘nin dikkatini çekmiş. 1986’da Havana Caz Festivali’nde Charlie Haden ve Paul Motian‘dan oluşan trio ile sahne almasınınn ardından tanınırlığı artmış, kazandığı haklı şöhret sayesinde Blue Note Records ile anlaşmış. 1996’da ABD’ye iltica eden Rubalcaba, o gün bugün, hem doğduğu toprağın hem de yeni dünyanın müziğini ve bazen de ikisinin mükemmel karışımını sahnede ve stüdyoda büyük bir zerafetle sergilemeyi sürdürüyor.
Piyanist, besteci ve sinema oyuncusu Aymée Nuviola, caz alemi tarafından Rubalcaba ölçüsünde tanınmıyor olsa da ülkesinin ve Latin müziğin en önemli yıldızlarından. Popüler müzik türleri ile Küba’nın zengin müzikal mirasını harmanlayan müzikal vizyona sahip ve muhteşem vokali, Billie Holiday, Sarah Vaughan ve Celia Cruz’la karşılaştırılıyor.
Rubalcaba ve Nuviola çocukluk arkadaşı. Daha önce yolları kesişmişse de profesyonel ilk beraberlikleri 2020’de birlikte çıktıkları kısa turne. Tokyo Blue Note kulüpte kaydedilen albümleri Viento y Tiempo, Best Latin Jazz Album kategorisinde Grammy’ye aday gösterildi. Yeri gelmişken söyleyelim; her iki müzisyen de uzun kariyerleri boyunca küresel müzik ödüllerinden nasiplerini hakkıyla aldılar. Rubalcaba, farklı müzisyenlerle aldıklarından hariç, en sonuncusu, kariyerinin en iyi albümlerinden biri olan Skyline ile en İyi Enstrumental Albüm olmak üzere, 10 kez aday gösterildiği kategorilerden üç Grammy ödülü kazandı. Keza Nuviola da latin müzik dünyasında aldıklarının yanı sıra en son 2020’de En İyi Tropical Latin Albümü kategorisinde Grammy almıştı.
Başlangıçta sorduğum sorulara geri dönersek, hepimizin geçmişi, bilmediğimiz bir dilde söylenen şarkıların insanı nasıl etkilediğinin örnekleriyle doludur. Toplumsal belleğimizde aşkın dili olarak yer edinen İspanyolcada ve Portekiz dilinde söylenen şarkılar, şimdinin yetişkinlerin çocukluk dönemlerinin, ebeveynlerinin gençlik dönemlerinin soundtrack’ini oluştururlar neredeyse. Düğünlerimizde ilk dansın yapıldığı latin baladlarında dans ederken sözlerin ne anlama geldiğini anlamamıza gerek olmadan hissettik müziği. Gülümsedik, hüzünlendik, ağladık.
Gelelim albüme.
İşte, Live in Marciac, müziğin, insanların arasındaki yapay ayrımları yok edebilme gücünü hatırlamamıza vesile oluyor. Rubalcaba’nın çalışı bir şarkıcıya nasıl eşlik edilmesi gerektiğinin ansiklopedik karşılığı neredeyse. Nerede geri durması, ne zaman vokale yön vermesi gerektiğini çok iyi bilen bir piyanist. Vokalin akışını kesmediği gibi, Nuviola’nın üzerinde güvenle ilerleyeceği yolu döşüyor. Sol eli, şarkıların ruhu hareketlendiren ritmik öğelerini, latin ritimlerinin senkoplu, arızalı vuruşlarını mükemmel şekilde zamana mıhlarken, sağ eli ile bazen ritmi veriyor, bazen melodik patikayı çiziyor, bazen de armonik yapıdan seçtiği şaşırtıcı notalarla hem Nuviola’yı ve tabii ki hem de bizi halden hale sokuyor. Tüm bu öğeleri aynı anda yapmaya başladığı anlar Rubalcaba müziğinin mütevazı mucizelerinden. Neredeyse tüm parçalarda aldığı solo bölümler onun ne kadar da iyi bir caz piyanisti olduğunu hatırlatıyor.
Nuviola kusursuz bir sahne insanı. Melodik nüanslar, ritmik varyasyonlar vokalinin organik birer parçası. Kelimeleri, cümleleri öylesine hakiki tınlıyor ki, bir an bile, başkalarının bestelerini değil kendi şarkılarını söylediğinden şüphe edemiyoruz. Seyirciyi koroya kattığı El Raton ve Bemba Colora, sahne ile seyirci arasındaki mesafeyi yok etmekteki başarısını gösteriyor. Besame Mucho ve Dos Gardenias öylesine etkileyici ki insanı insan yapan en temel özelliğin hatırlamak olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Repertuvarı oluşturan her şarkı kendi içinde bir bütün olmakla birlikte, arka arkaya sıralandıklarında ve kesintisiz dinlendiğinde ortaya büyük bir öykü çıkıyor.
Müzik, bilmediğiniz bir dili size tercüme edebilme kudretine sahiptir. Bazen de duyumsamak için her şeyi anlamanıza gerek olmadığını size öğretendir müzik.
Live in Marciac müziğe ve yaşamın akışına teslim olmanız için sizi bekliyor.