42. İstanbul Film Festivali: Çıkarma (Tafrigh/Subtraction)
42.İstanbul Film Festivali’nde İlk Çarpılmam
42. İstanbul Film Festivali’nin Dünya Festivallerinden seçkisinde yer alan Mani Haghighi’nin yönettiği Çıkarma (Tafrigh /Subtraction), prömiyerini Toronto Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Senaryosunu Amir Reza Koohestani ile birlikte kaleme alan yönetmen Haghihi film hakkında: “Tahran’ın ruh hali hakkında bir film yapmak istedim: Meseleleri doğrudan ele alan, açıkça politik bir film değil bu, şehrin havası, burada yaşamanın bize, hepimize, görsel ikizlerimizle birlikte nasıl hissettirdiği hakkında bir film,” diyor. Filmin başrollerinde, Filmekimi’nde gösterilen Leyla’nın Kardeşleri‘nde de birlikte rol alan Taraneh Alidoosti ve Navid Mohammedzadeh yer alıyor.
Ferzaneh, Tahran’ın ortasında kocası Jalal’i bir kadının evine girerken görür. Kocasının bir ilişkisi olduğundan şüphelenen Ferzaneh onunla yüzleşir, ancak Jalal aslında iş için şehir dışında olduğunu iddia eder. Jalal, bu söylenen yeri kendisi kontrol etmeye karar verir. Gittiğinde orada Ferzaneh’nin tıpatıp aynısı olan bir kadınla karşılaşır, üstelik bu kadın kendisine tıpatıp benzeyen bir adamla evlidir. Siyasi iklimin baskıcı gölgesi altında şüphe, endişe ve kaygı gibi duyguların içinde çırpınan insanların gittikçe birbirine benzeyen hayatlarını anlatan film, karanlık ve gizli yanlarımızın bir başka hikâyede bize benzer bünyede var olabileceğini anlatır.
Bakışların söyledikleri ve sustuklarıyla kuvvetli bir anlatı kuran yönetmen Mani Haghihi, farklı hikâyelerin uçlarını yüzlerin, bedenlerin ve pek tabi başımıza gelebilecek ve bir zamanlar elimizde olup kaybettiğimiz hislerin benzerliğiyle birbirine bağlıyor. Gökyüzünde hiç bulut olmamasına rağmen fırtınaların koptuğu bitmeyen bir yağmur atmosferinin altında ilerleyen film, gerçeğin çok ötesinde büyülü gerçeklik diyebileceğimiz bir düzlem yaratıyor. Zamansız bir çıkışsızlık içeren bu düzlemin üzerinde karakterler tüm gerçekliğin farkında olup, yitirilmiş olanın ortasında kime anlatsalar inanılmaz olan bu hikâyeden kendilerine alternatif bir yaşamak fikri doğurmaya çalışıyorlar. Gerilim ve dram öğelerini bir arada bulunduran film üstün yönetmenlikle ve nefis oyunculuklarıyla vurucu bir etki yaratıyor. Kaçırmayın.
Eksiklerimizi tamamlamak ve fazlalıklarımızı törpülemek için bize ayna olabilecek hislere, duygulara, olaylara ve kişilere ihtiyacımız var. Düz bir çizgide herkes için bir yol imkanı vardır fakat stabil olanın konforunda bunu görmemiz oldukça zordur. Yaşamak alışkanlık kokuyor. Ve fakat yine de koskoca bir bütünün, yaşamın parçası olduğumuz için başka hikâyelerin üstesinden gelmeye çalıştıkları zorluklar farklı olsa da hepimizin bütün işi gücü yaşamak. Aynılaştığımız bir nokta hep var. Birbirimize dokunmadan, etrafımızdakileri görmezden gelerek yaşamak zor.
Sinemaya tam da bu yüzden, bakmanın verdiği imkânı kucağımıza bıraktığı için minnettarım.