Akbank Caz Festivali

Wayne Escoffery – Alone (2024 Smoke Sessions)

İngiliz asıllı Amerikalı saksofoncu Wayne Escoffery yeni albümünü, kendisini daha önce hiç deneyimlemediği ölçüde yalnız hissettiği zamanların etkisiyle tasarlamış. Piyanoda Gerald Clayton, basta Ron Carter ve davulda Carl Allen eşliğiyle kaydedilen ve 30 Ağustos’ta yayımlanan Alone (2024 Smoke Sessions Records), yalnızlık kavramının uyandırabileceği derin zenginliği ve duygu çeşitliliğini yakalamaya çalışıyor.

Karşımızda -bir anlamda- kavramsal bir albüm olunca, Escoffery’nin bestelerine verdiği isimlerin, seçtiği standartların ve grubun icra biçimininin tutarlılık arzetmesini beklemek kaçınılmaz.

Gerald Clayton, Carl Allen, Ron Carter ve Wayne Escoffery

Albümü bu bakışla dinleyip yazmaya koyulayım ama önce beste ile sözler arasındaki ilişkinin gelişimini kısaca anlatayım.

Cazın anıtsal ismi J.J. Johnson, standartlar hakkında konuşuyorken, tümünün olmasa da bazı şarkıların yarattığı etkinin asıl nedeninin sözlerinden kaynaklandığını söylüyordu. Öyle ki ‘sözlerini çıkarırsanız geriye hiçbir şey kalmıyor’.

Artık değil ama bir zamanlar caz sanatının en önemli kaynağı şarkılardı. Tin Pan Alley‘deki izbe ofislerde, büyük çoğunluğu Broadway müzikalleri veyahut Hollywood filmleri için yazılan, çoğunlukla bestesinin ve sözünün aynı anda üretildiği şarkılar bebop ortaya çıkıncaya kadar neredeyse caz repertuvarının tamamını oluşturuyordu. Bir caz müzisyeninin veyahut bestecinin yaptığı enstrumantal parça tutarsa hemen üstüne söz yazılıyordu.

Bu olgunun geçerli olduğu zamanlarda, tenor saksofonun kurucu babalarından Lester Young, çoğu müzisyenin çaldığı şarkıların sözlerini bilmemesine itiraz ediyordu: “Bir müzisyen çaldığı şarkıların sözlerini de bilmelidir. Bu onu tamamlar. O zaman kendiniz için çalabilirsiniz ve ne yaptığınızı bilirsiniz.”

Gerald Clayton ve Wayne Escoffery

Sonraları bambaşka yollarda yürüdüyse de aslen Young ekolünden gelen tenorcu Dexter Gordon ise, çalacağı şarkının sözlerinden birkaç dizeyi okuyor ve sadece kendisini değil seyirciyi de bu şekilde icraya hazırlıyordu.

Zamanlar değişti, sanatsal ya da ticari nedenler caz müzisyenlerini kendi bestelerini yapmaya sevketti. Standartlar hala çalınıyorsa da çoğunluk -müzisyen ya da dinleyici- şarkı sözlerini bilmiyor. Vokal cazda dahi, dinleyicide nakaratlardan başkasının izi kalmıyor.

Peki bu durum Wayne Escoffery ve yeni albümü Alone için de geçerli mi?

Wayne Escoffery ve eski eşi Carolyn Leonhart

Wayne Escoffery, kuşağındaki bir çok saksofoncunun aksine Laverne Butler, Mary Stallings, Carolyn Leonhart, Cynthia Scott ve Nancie Banks gibi vokal cazın yıldız isimleriyle çalışmış bir müzisyen. Eski eşi ve aynı zamanda çocuklarının annesi Carolyn Leonhart ile ortak iki albüm yayınladığını da düşünürsek, Escoffery’nin şarkı formuyla ve dolayısıyla şarkı sözleriyle bağının derin olmasını beklemek yanlış olmayacaktır.

Durum tam da böyle, Escoffery dinleyicisini hayal kırıklığına uğratmıyor.

Victor Young’ın ölümsüz bestesi Stella by Starlight, hayatına, The Univited filmi için yazılmış bir enstrumental olarak başladıysa da, Ned Washington’ın sonradan eklediği sözler sevgiliyi ‘bu dünyadaki her şey’ ilan ediyor. Beste caz tarihinde genelde iyimser bir tonla yorumlandı. Escoffery ve şahane grubu, geçmişte kalmış güzel bir anı hatırlarcasına, şarkıyı iç burukluğuyla karışık bir coşkuyla seslendiriyor. Başka türlüsü nasıl mümkün olsun? Hala aşıksa bir insan, geçmişin mutlu anlarını hatırlamak kadar acı veren çok az şey vardır.

Uzun süreli bir ilişkisi yeni bitmiş olan Escoffery, 2023 yazında bir ayı Avrupa’da geçirmiş. Arkadaşlığını dahi kaybetmenin üzüntüsünün üzerine, saksofon çalmasına olanak tanımayacak şekilde bir parmağı kırılmış ve böylece sığınabileceği müzikten de mahrum kalmış. Kendi kendisine düşünceleriyle baş başa kalmış. Bu yalnızlık halindeyken Alone’da yorumlanacak parçaları kurgulamaya başlamış. Yanına, ruh halini algılayabilen, Escoffery’nin müzikal vizyonunu genişletebilecek her türlü donanıma sahip birinci sınıf müzisyenleri alınca ortaya kedere bulanmış, melankolik ve sorgulayıcı bir müzik çıkmış.

Escoffery, Johnny Mandel ve Paul Francis Webster ikilisinin unutulmaz şarkısı The Shadow of Your Smile için de aynı yaklaşımı uyguluyor. Escoffery’nin tonu ve sızlanırcasına seslenişi, Clayton’ın melodinin içine dışına çıkan eşliği, Allen’ın nabzın çevresinde dolanan fırçası ve en çok da Carter’ın olağanüstü şiirsel bası anımsamanın acısına bulanmış.

Dörtlü, Ron Carter’ın piyanist Duke Pearson anısına yazdığı Blues for D.P.‘de, bestecisinin bas yürüyüşünün verdiği muazzam etki ile hafifçe silkiniyor, canlanıyor, önce Clayton ve sonra da Escoffery albümdeki en müthiş sololarını çalıyorlar.

Escoffery, Moments with You için söz yazmışsa da albümde enstrumental haliyle yer alıyor. Kelimelere ihtiyaç duyacak bir icra değil, tenor, gidenin arkasında bıraktığı boşluğu anıların dolduramayacağı gerçeğini kabullenir bir eda ve yürek burkan ton ile sesleniyor. Clayton’ın bluesy solosu, parçanın içindeki kederi daha da koyulaştırıyor.

Albüme adını veren Alone, yaşanmışlıkları hazmetme ve kederi geride bırakma zamanının geldiğinin işaretleriyle dolu. Hüzün var ama bir çeşit huzur ve ferahlık da var.

The Ice Queen ifadesi ile Escoffery, şüphesiz malum kişiyi niteliyor. Öfke, pişmanlık iç içe. Escoffery burada olağanüstü çalıyor ancak icranın yıldızı, bana kalırsa, melodiyi destansı bir görkemle işleyen Gerald Clayton.

Albüm, karşılıklı konuşma şeklinde icra edilen, Escoffery’nin duygusal yakarışlarına ve sorularına Clayton’ın akılcı karşı çıkışlarla cevap verdiği, blues’la gospel’in harman olduğu Buddy Johnson imzalı Since I Fell for You ile kapanıyor.

Yazının başında, caz müzisyenlerinin, bir besteyi yorumlarken, eğer var ise sözlerini müziği kadar önemsemediğinden, vokalistlerin söz ve müzik arasında kurulmuş mükemmel dengeyi umursamadığından dem vurmuştum. Böyle olması, her şeyin telaşla yapıldığı, herkesin her şeyi bildiği asri zamanların ruhuna aykırı olmadığı gibi aslında yaşamın tezahürü. Yukarıda ne varsa aşağıda o var.

Wayne Escoffery, son albümü Alone ile dile getirdiğim vasat gerçekliğin dışına çıkıyor. Müziğin her notası, sözlerin her dizesi onu anlatıyor. Escoffery, ruhunun karanlıklarını başkalarından saklamadan çalıyor. Yaşadığı huzursuzluğu, acıyı, hüznü, kederi ve bilimum duyguyu müziğine samimi şekilde yansıtıyor. Clayton sırdaşı, Carter ve Allen ona destek veren güngörmüş dostları olarak, bu kısa öyküleri dinleyiciye olanca derinliğiyle anlatabilmek ve Escoffery’nin duygularını özgürce ifade edebilmesi için muazzam katkı sağlıyorlar, öykülerin ana kahramanını destekliyorlar.

Alone, yaşamı temize çektiğiniz geç saatlerin müziği olabileceği gibi, bir novella gibi okunmaya müsait, herkesin kendi öykülerinden, anılarından bir parça bulabileceği bir albüm. Neticede anlatılan öykülere ve ifade ettiği duygulara çoğumuz ya da belki hepimiz aşinayız, değil mi?

Bir de, balad her zaman iyidir sevgili okuyucularım.

Meraklısına Notlar:

■■■

Turgay Yalçın

Yayın Yönetmeni, Kurucu Ortak, Yazar, Radyo Programcısı.

Turgay Yalçın 'in 200 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Turgay Yalçın ait tüm yazıları gör

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir