Selen Gülün’den Masmavi Bir Caz Orkestrası: Blue Band
Müzisyen, besteci ve eğitimci Selen Gülün ile geçtiğimiz ay kendisinin prodüktörlüğünü üstlendiği bir kayıt vesilesiyle stüdyoda bir araya gelmiştik. Tecrübeleriyle genç müzisyenlere yol gösterdiği birkaç kayıt sırasında kendisini çalışırken stüdyoda izleme şansım da olmuştu. Bahsi geçen buluşmamız yeni albümü Blue Band’in kaydının hemen sonrası bir döneme denk gelmişti. Albümün yayınlanmasının ardından benimle albümü paylaştığı mailinde yılların hayalinin gerçekleşmesinden duyduğu mutluluğunu hemen sezmiştim. Sextet, septet, octet ve nonet kombinasyonlar için hazırladığı kompozisyonların dinleyici ile buluşması kariyerinin önemli dönüm noktalarından biri. Günümüzde caz orkestrası aranjmanlarını sıradanlığın ötesine taşıyabilmek büyük meziyet.
Selen Gülün’ün Olgunluk Eseri
Kendisiyle tanışmamız benim öğrencilik yıllarıma kadar uzanıyor. Neredeyse 20 yıldır müziğini takip ettiğim için besteciliğine ve müzikal tecrübesine koşulsuz güvendiğim bir isim olduğunu düşünüyorum. İşine gösterdiği özen, birlikte çalıştığı müzisyenlerle iletişimi ve sosyal olaylara karşı tutumuyla örnek bir müzisyen olduğunu düşünürüm. Bu sebeple geçmiş çalışmalarını da düşündüğümde bu albümün kendisinin olgunluk eseri olduğunu söylersem sanırım yanılmış olmam.
Başarılı İcra, Mükemmel Kayıt
Gülün’ün sekizinci kişisel albümü Blue Band, kendi bağımsız plak şirketi İKİ Müzik’ten 18 Kasım tarihinde yayımlandı. Albümü Sinan Sakızlı ve Ceylan Akçar kaydetti. Mixlerini Emre Malikler, Mastering’ini Jordi Vidal Franch yaptı. Kapak resmini bu proje için Özgür Rakıcıyan çizdi. Kapak tasarımı Berk Çakmakçı’ya ait.
Barış Doğukan Yazıcı, Halil İbrahim Işık, Bulut Gülen, Serhan Erkol, Engin Recepoğulları, Barış Ertürk, Ozan Musluoğlu, Alper Yılmaz, Berke Özgümüş gibi ülkemizin en tecrübeli caz müzisyenlerinin bir kısmından oluşan on kişilik caz orkestrası, zaman zaman çağdaş müzik, zaman zaman caz armonili bölümlere yer verilen besteleri müziğin doğasına uygunlukla canlı olarak ve büyük bir başarı ile kaydedilmiş.
Müzisyenlerin solo partisyonlarına geniş ölçüde yer verilen kayıtta kolektif ruhu iyi hissediyoruz. Besteler canlı icra edilmeye oldukça müsait bir yapıda ve Gülün’ün 25 yıllık kariyerinden geniş bir seçki niteliğinde. Geniş bir zaman içinde farklı müzisyenlerle de bir araya gelinerek tecrübe edilen müzikler doğru zamanı beklemek üzere demlenmeye bırakılmış.
Sonrasında farklı mekanlarda, hatta farklı ülkelerde de canlı olarak çalınmış; seyirciden gelen olumlu tepkiler üzerine Selen Gülün kaydedilmesi için doğru zamanın geldiğine kanaat getirmiş. İnce eleyip, sık dokunduğu belli olan besteler dinleyicinin müziğin içerisine girebileceği bir tempoda icra edilmiş. Bize aktarmaya çalıştığı müziği, içinde bulunduğumuz dönemin ruh haliyle paralellik gösteren bir panaroma olarak algıladım.
Kompozisyonel Bütünlük ve Özgürlük
Gösterişli yükselişlere rastladığımız anlar var ama genel olarak kompozisyon bütünlüğüne odaklanıldığını hissediyorsunuz. Albüm tanıtım notlarında bestelerde sanatçıların müzikal karakterlerine özgürlük alanı verilen doğaçlamaların da kayıtta yer aldığında bahsedilmiş. Bu partisyonları albümde yakalayabilmek ise sanatçıların ses imzalarını tanımak isteyen dinleyiciler için keyifli bir arayış.
5 parçadan oluşan Blue Band albümünün akılda kalıcı bölümlerinden birisi, Gülün’ün kardeşi Diloy Gülün için bestelediği ve tekrarlı, vurgulıu bölümleriyle çok güzel icra edilen Diloy Suite.
Genel olarak hüzünlü bir atmosferle devam eden albümün final parçası Ganymede albümün genel havasına uygun şekilde soluklaşarak kulaklarımızdan ayrılıyor.
Selen Gülün’ün mavi caz orkestrası projesini konserlerle ve daha uzun ve coşkulu albümlerle devam ettirmesini umuyorum, diliyorum.
Denk gelmeyi beklemeyin, aşağıdaki Spotify bağlantısından dinleyin derim; pişman olmayacaksınız.