Akbank Caz Festivali

Daniel Herskedal / Marius Neset: Neck of The Woods

Neck of the Woods, Norveçli saksafoncu Marius Neset ve tubist Daniel Herskedal‘ın 2012 yılında Edition Records etiketiyle yayımladıkları güzel bir duo albümü. Tuba ve saksafon ikilisini ilk defa bu albümde dinlemiş, ilginç kombinasyon çok ilgimi çekmişti. Albüm 2010 Aralık’ta Fredriksberg Kirke, Kopenhag, Şubat 2011’de Kulturskoland I Lund ve Haziran 2011 ve Mayıs 2012’de Kopenhag We Know Music Studios’da August Wanngren tarafından kaydedilmiş. Neset ve Herskedal, bu albümde caz, İskandinav folku ve klasik etkilerin büyüleyici bir karışımı olarak eşsiz ve atmosferik bir ses ortamı yaratıyor. Albümde her iki sanatçının orijinal bestelerinin yanı sıra Abdullah İbrahim‘in The Wedding adlı eserinin bir uyarlaması da yer alıyor.

Albüm, zengin ve dinamik bir etkileşim yaratan alışılmadık saksafon ve tuba eşleşmesiyle dikkat çekiyor. Neck of the Woods, tubanın geniş gövdesinden yükselen derin nefes efektleri ve Marius Neset’in çoğunlukla yükseklerde gezinen duygusal saksafon melodileriyle dinleyicisini zirvesi bulutlara erişen heybetli dağlara ve uçsuz bucaksız yeşilliklerin önünüzde uzandığı güneşli ormanlara götürüyor. Bir erkek korosu olan Svanholm Singers‘ın eklenmesi, albüme adını veren “Neck of the Woods” ve “The Christmas Song” gibi parçalara ruhani bir nitelik katıyor. Hallvar Djupvik‘in duygusal tenor vokalinin yer aldığı geleneksel ezgi “Eg Er Framand”, coğrafyalar ötesi melankolik, kapalı ve gizemli bir atmosferi çağrıştıran çarpıcı bir iklim meydana getiriyor.

Eleştirmenlerden, yaratımı zamana yayılmış olmasına rağmen bozulmamış prodüksiyonu ve ikilinin çok çeşitli ruh hallerini ve dokuları keşfetme becerisi nedeniyle övgüler alan bir albüm. Benim katılmadığım şekilde Neset’in zaman zaman Jan Garbarek gibi sanatçılara benzediği yolunda eleştiriler olsa da albüm, özgünlüğü ve duygusal derinliğini geçen yıllarda da muhafaza ederek ilgi çekici bir dinleme deneyimi sunuyor.

Bu albümü yıllar sonra yeniden dinlemem son dönemde kaybettiğim bir başka değerli dostu anmama vesile oldu. Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında henüz 54 yaşında ani bir kalp krizi sonucu kaybettiğimiz Akbank Sanat Kültür Sanat organizasyon yetkilisi ve emeklisi Halil Bolayırlı ile bu albümü canlı performansında birlikte seyretmiştik.

Boğaziçi Felsefe mezunu Halil Bolayırlı, dünya müziğinden, klasik müziğe, metalden, caza farklı müzik türlerine yoğun ilgisi, dizilere, tenis ve atletizmden, bisiklet müsabakalarına kadar sporun her alanına ilgi duyan, kültür sanat alanında rafine zevklere sahip olan, gezgin, meraklı ve nazik bir beyefendiydi. Çalışanlarının kalitesiyle saygınlığını her daim muhafaza etmeyi başarmış olan Akbank Sanat’ın, solo piyanodan, dünya müziğine, Avrupa cazına farklı türlerde konserlere yoğun olarak ev sahipliği yaptığı 2013 yılından itibaren hemen her konseri beraber izlemiştik. Şimdilerde maalesef festivalden festivale kapılarını caz konserlerine açan salonun altın çağında unutulmaz konserlerin meydana gelmesinde emek vermişti. Misafir olan sanatçılar kendisini çok severdi. Emekliliğine kadar Akbank Sanat’ın saygın imajının devamlılığına büyük katkı sağlamıştı.

Konserlere beni bizzat davet etme düşünceliliğini gösterirdi. Kendisi ile konser sonrası sanatçılarla beraber sohbet ederdik. Konser sonrası değerlendirme yazılarımı ilgi ile okur, benimle görüşlerini paylaşır, yazılarım, desteklerim ve eleştirilerim için teşekkür ederdi. Tür fark etmeksizin tüm sanatçıların müziklerini derinlemesine bilirdi. Her konser sonrası mutlaka CD satın alır, imzalatır, izlediği sanatçıya görüşlerini, övgülerini tüm kibarlığıyla iletirdi. Benim gibi o da izlediği konserlerdeki sanatçılara kalpten bağ kurmaya bayılır ve bu bağı ölümsüzleştirmek için sanatçılarla fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmezdi.

Bazılarını tenzih ederek söylüyorum, kültür-sanat kurumlarının yönetim kademelerinin nezaketsizleştiği, sığlaştığı bir dünyada ülkemize davet edilen sanatçıyı, bilgisi ve ilgisi ile doyuran, misafirlerini kusursuz ağırlayan, diğer tarafta müzik yazarlığı müessesine de kıymet veren, güler yüzlü, güzel bir insanı çok erken kaybettiğimiz için üzgünüm.

26 Şubat 2013’de gerçekleşen konser sonrası Akbank Sanat sahnesinde ekipmanlar toplanırken Halil abi ile beraber, Marius Neset ve Daniel Herskedal ile ayaküstü sohbet ettiğimiz dakikalar aklıma geliyor. Halil abi, konserden çok etkilenmişti ve çok yerinde bir tespitle nüktedan bir ifadeyle, albümde yer alan Lutra Lutra parçasını Karadeniz müziklerindeki ezgilere benzettiğinden bahsetmiş, bizi gülümsetmişti. Neck of the Woods’daki hüzün bana artık bu yeri dolmaz kaybı da hatırlatacak. Mekanı cennet olsun. Bana öğrettiği müzikler ve konser sohbetlerimizdeki hatıralarımız benimle yaşayacak.

■ Albümü BURADAN satın alabilirsiniz.
■ Edition Records hakkındaki içeriklerimiz BURADA

Burak Sülünbaz

Co-Founder, Jazz Writer // Kurucu Ortak, Caz Yazarı

Burak Sülünbaz 'in 220 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Burak Sülünbaz ait tüm yazıları gör