Clifford Jordan ve Beyond Paradiso
Cazın geçmişini basılı ve dijital yayınlar, konserler, sunumlar ve dinleyicilerin sürekli eğitimi yoluyla canlı tutma amacını güden Hollanda merkezli kültürel miras kuruluşu Nederlands Jazz Archief (Hollanda Caz Arşivi) tarafından yayınlanan yeni Clifford Jordan albümü Beyond Paradiso, tenor saksofonun efsanevi isminin daha önce işitilmemiş kayıtlarını içeriyor.
Ailesi ile birlikte ABD’den ayrılıp Avrupa’ya yerleştiği dönemde, Amsterdam’ın ikonik müzik mekanı Paradiso’da vereceği konser tadilat nedeniyle iptal olunca, Jordan yerel müzisyenlerden oluşan ekibiyle, Hilversum’daki VARA stüdyolarında kayda girmiş. Beyond Paradiso albümünün ilk bölümünü oluşturan bu seansta, Jordan bestelerinden oluşan repertuvar sınırlı sayıda dinleyici önünde kaydedilmiş. Albümün ikinci bölümünde ise, ertesi yıl nihayet gerçekleşen Paradiso konserinden, iki caz klasiği ve bir standart olmak üzere, 3 icra yer alıyor.
Yerel ifadesi ile sizi yanıltmayayım, stüdyoda Jordan’a eşlik eden ve piyanoda Cees Slinger, basta Ruud Jacobs, davulda Han Bennink ve kongada Steve Boston‘dan oluşan ekibin veyahut Paradiso konserindeki basçı Jacques Schols‘un ve davulcu Martin van Duynhoven‘in, Amerika’da veya dünyanın başka bir yerinde faaliyet gösteren caz müzisyenlerinden aşağı kalır yanı yok.
■
Albümün detaylarını devam edeceğim ama bu vesileyle caz tarihinin en ihmal edilmiş saksofoncularından birisinin yaşam öyküsünü anlatayım, caz sanatının Clifford Jordan imzalı mütevazı zirvelerinden bazılarını da bilmeyenlerin ilgisine sunayım istiyorum ancak yazının asıl amacından sapmamak için bu bölümü sona ekliyorum.
■
Clifford Jordan, 1969 ilkbaharında Don Cherry, Kenny Dorham, Julian Priester, Wynton Kelly gibi dönemin usta müzisyenleriyle Englewood’da stüdyoya girmiş ve bu fantastik grupla dört bestesini kaydetmişti. O dönemde kendi plak şirketini kurmayı planlayan Jordan, amacına ulaşamayınca kayıt uzun süre bir kenarda beklemiş, ancak 3 yıl sonra Strata-East etiketiyle In the World adıyla yayınlanabilmişti. Jordan, Englewood’da kaydettiklerinden üçünü, Avrupalı grubuyla ve yeni düzenlemelerle yeniden kaydetmiş.
Albüm, zekice düzenlenmiş Vienna ile açılıyor. Boston’ın kongadaki döngüsel deseni, ima edilmiş nabız işlevi görüyorken özgür kalan Bennink ve Jacobs icranın gerilimini azaltıp çoğaltıyorlar. Rengarenk ritmik eşlik ve Slinger’ın Tyner-vari kışkırtıcı piyanosu belli ki Jordan’ı heyecanlandırıyor, uzun solosu boyunca, bas ya da pes farketmeksizin her notasını mükemmel tonluyor, başlangıçta çerçevelediği melodinin sınırlarını genişletiyor. Jacobs’un bas solosu ile sakinleyen icra, Slinger’la eski heyecan verici haline geri dönüyor, tekrar sahneye çıkan Jordan iç acıtan cümlelerle hızlıca yükseldiği yerden aşağıya, melodiye geri düşüyor. Daha önce bir arada çalmadıklarına inanmak güç.
Boston’ın dinlendiği Doug’s Prelude, sadece Jordan’ın lirik üslubuyla değil Jacobs’ın şarkı söyleyen basıyla da enfes bir balad.
Daha önce Jordan’ın da katıldığı bir Cedar Walton albümünde yer almış olsa da liderin ilk defa bu seansta kaydettiği bestesi Impressions of Scandinavia, Vienna’da olduğu gibi, kusursuzca akıyor, Jordan, Jacobs ve Slinger solo alıyor.
Vagadugu şekilde telaffuz edilen ve adını Burkina Faso’nun başkentinden alan Ouagadougou, Hilversum seansını kapatıyor. Jordan’ın caz alemince ıskalanan bestecilik yeteneğinin zirvelerinden biri olarak gördüğüm bu parçada, Jordan, serbest cazla girdiği flörtün izlerini taşıyan agresif bir solo çalıyor. Bas ve davulun başbaşa kaldığı bölümde, Bennink, daha sonraları caz alemince -kaçınılmaz olarak- farkedilecek ustalığını sergiliyor, Boston konga solosunda Afrika’nın kadim ritimlerini ve ruhunu sahneye çağırıyor.
Albümün, Paradiso kulübünde canlı olarak kaydedilmiş ikinci bölümü, Hilversum’a göre daha az cüretkar yorumlara sahne oluyor. Bu durumu, başkalarının bestelerinden oluşan repertuvara bağlamak mümkün olsa da kanaatim, kalabalığın daha ziyade rock dinleyicisi olduğunu (ve kulüpte satışı serbest olan uyuşturucunun etkisinde dinleyeceklerini) dikkate aldıkları şeklinde.
Bununla birlikte, daha az cüretkar olması icraların güzel olduğu gerçeğini gölgelemiyor.
Cecil Payne imzalı Girl You’ve Got a Home, nazikçe salınarak ilerliyor; ölümsüz standart I Can’t Get Started, üçlünün nefis eşliği ve Jordan’ın müthiş solosuyla mest ediyor; yüksek tempoda icra edilen caz samba klasiği The Girl from Ipenama, Jordan ve Slinger’in güzel sololarına ve Jordan ile Bennink arasındaki değiş tokuşa vesile oluyor ve sanmam ki, Paradiso’yu dolduran seyirci dans etmeden durmuş olsun.
■
Beyond Paradiso, özellikle Records Store Day zamanlarında ve özellikle ABD menşeili plak şirketlerinin piyasaya sürdüğü tarihsel albümlerin özensizliğinde, daha net ifade etmek gerekirse, kalitesizliğinde bir albüm değil. Son zamanlarda gerek icra kalitesi gerek ses sunumu açısından öylesine kötü örnekler yayınlandı ve bu albümler öylesine iddialı şekilde pazarlandı ki bu işin bir çeşit müşteri kazıklama aracına dönüştüğünü söyleyebilirim.
Bu konudaki ölçütüm net. Bir müzisyenin sağlığında yayınlananların kalitesine yaklaşmıyorsa ya da tarihsel açıdan çok önemli bir kayıt değilse, bu tip kötü örnekleri işitmemiş olmayı tercih ederim. Her müzisyenin iyi günü olduğu gibi, kötü günü de var. Hele de sanatçı tarafından onaylanma şansı yok ise, bu tip kayıtların yayınlanmasında daha titiz davranılması gerekiyor. Gelin de siz bunu paragözlere anlatın.
Oysa Beyond Paradiso, özellikle Hilversum’da kaydedilmiş ilk bölümü, Clifford Jordan’ın sağlığında yayınlananlar güzelliğinde kayıtları içeriyor. Sanatçının aslında oldukça aktif olduğu 1968-72 yılları arasına ait yayınlanmış başka bir kaydının olmadığı düşünüldüğünde, elimizdeki albümün değeri daha da artıyor.
Nederlands Jazz Archief gibi kar amacı gütmeyen kuruluşların caz kültürüne yaptıkları katkı takdir edilmeli.
Bakalım, arşivlerinden başka hangi mücevherleri çıkaracaklar.
■
Meraklısına Notlar:
- Üzgünüm, ballandıra ballandıra anlattığım bu albümden size örnek icra sunamıyorum. Nederlands Jazz Archief internete hiç bir parçayı vermemiş.
- Albümü Nederlands Jazz Archief web sitesi üzerinden satın alabilirsiniz.
- Turgay Yalçın’ın Dark Blue Notes’daki yazıları
- 2024’de çıkan diğer caz albümleri.
■
Boncuk Oyunu ve Clifford Jordan
Clifford Laconia Jordan 1931 Chicago doğumlu. Orta halli bir ailenin çocuğu. Müzik eğitimine annesinin gözetiminde piyano ile başlamış. Gazete satıcılığından kazandıklarıyla ilk saksofonunu on üç yaşındayken almış. Jukebox’lardan ve radyodan dinleyerek saksofonu çalmayı kendi başına öğrenmiş.
Başka yazılarda da andığım üzere sıralarından Nat King Cole, Dinah Washington, Gene Ammons, Andrew Hill, Eddie Harris, Johnny Griffin gibi ileride caz müziğinin devleri arasına girecek sayısız müzisyenin formel ilk eğitimini aldığı, Chicago’nun efsanevi devlet okulu DuSable lisesine yazılmış, Kaptan Walter Wyatt‘in ödünsüz tedrisatından o da geçmiş. Meraklısı, bu lisede okuyan ve sahne sanatları alanında ünlü olanların listesine bakabilir.
Charlie Parker kadar Lester Young‘ı da örnek almış. Hatta Young’ın kırılgan, efervesan tınısı Jordan’ı öylesine etkilemiş ki -heybetli, erkeksi tonlarıyla bilinen, Chicago tenor ekolündeki öncüllerinin ya da yaşıtlarının aksine- öykü anlatan bir stil ve güzel bir ton elde etmeyi hedeflemiş. Duygusal patlamalardan ve vibrato da dahil klişe süslemelerden arınmış akıcı üslubunu geliştirmiş. Çalmayı istediği müziğin notaya dökülmesinin mümkün olmadığını anladığından ötürü nota okuma becerisini arttırmayı dahi düşünmemiş.
Chicago’da, tür ayırt etmeksizin, kendisiyle çalmayı isteyen herkesle çalmaya başlamış. Zamanı geldiğini anlayınca, o da, bir çok Chicagolu gibi soluğu New York’da almış.
İleride Sun Ra orkestrasının kült saksofoncusu haline gelecek hemşerisi ve DuSable’dan sıra arkadaşı John Gilmore ile ortak kaydettiği ilk albümü Blowing in from Chicago (1957), Blue Note etiketiyle yayınlanmış. O dönem revaçta olan hard bop stilinin kıdemlileriyle ve genç aslanlarla sahne almaya başlamış, kısa süre Horace Silver’ın grubunda çalmış. Art Farmer ile, “biz dostuz ama enstrumanlarımız birbirine aşık” diye tarif edeceği ve yaşamlarının sonuna dek sürecek olan dostlukları da bu vesileyle başlamış.
Cannonball Adderley’nin teşvikiyle, kendi bestelerinden oluşan ve en önemli albümlerinden biri sayılan Spellbound‘u 1960’da Riverside için kaydetmiş. Max Roach’un grubunda yıldızı daha da parlayan Jordan bu dönemde serbest cazcılarla temas etmiş, Eric Dolphy‘nin Iron Man (1963) albümünde yeralmış, 1964’de onunla birlikte Charles Mingus‘un grubuna dahil olup, Amerika ve Avrupa turnesine katılmış.
Dönemdaşlarından ayrı bir tutumla, 1965’de efsanevi blues müzisyeni Leadbelly’nin şarkılarından oluşan These are My Roots: Clifford Jordan Plays Leadbelly albümünü Atlantic için kaydetmiş. Beste formu olarak blues, caz repertuvarı içinde ağırlığını hiç bir zaman yitirmiş olmasa da, avangartın yükselişte olduğu dönemde, doğrudan köklere inip, primitif blues bestelerini caza uyarlamak cesaret işi, bunu layıkıyla yapabilmek ise Jordan’ın düzenleme becerisi.
Randy Weston’la çıktıkları, Orta Doğu ve Batı Afrika’yı kapsayan turnenin ardından, 1969’da Belçika’ya taşınmışsa da bir yıl sonra ülkesine geri dönmüş.
1972’de, müziklerini Archie Shepp ve Stanley Cowell’ın yaptığı Lady Day, A Musical Tragedy oyununda, yaşamındaki en önemli rol model olan Lester Young’ı canlandırmış.
Ardından büyük kısmı Cedar Walton‘la yaptığı kayıtları yayınlamaya başlamış. Strata-East için kaydettiği ve adını Hermann Hesse’in, dilimize Boncuk Oyunu olarak çevrilen başyapıtından alan Glass Bead Games (1973), aralarında benim de olduğum bir çok cazsever için sadece Jordan kariyerinin değil caz tarihinin en önemli albümlerinden biri olarak anılıyor. Keza Walton’ın liderliğini yaptığı Magic Triangle ile Steeplechase için yaptığı kayıtlar, Firm Roots (1975), The Highest Mountain (1975), her iki müzisyenin de olgunluk dönemine girdiğinin belgeleri.
70″lerin ikinci yarısında Muse Records’dan Remembering Me-Me (1976), Inward Fire (1977) ve The Adventurer (1978) olmak üzere, rafine hard bop albümleri yayınlayan Jordan, 80’lerin başında yakın dostu Art Farmer’ın beşlisine katılmış, bir yandan da Criss Cross için, başrolü kıdemli saksofoncu Junior Cook‘la paylaştığı Two Tenor Winner (1984) ve balad ustalığını sergilediği Royal Ballads (1986) albümlerini kaydetmiş.
Geçmişinde özellikle Avrupa’da büyük orkestralara solistlik yapmışsa da, Jordan’ın kendi büyük orkestrasını yönetme hayali, Condon’s caz kulübünün teklifiyle gerçeğe dönmüş. Çok farklı bir yaklaşımla üç ayrı beşlinin toplamı olarak tasarladığı orkestrası için yaptığı ve icracılarına geniş hareket alanı bırakan zeka dolu düzenlemelerini seslendirebilme şansını elde etmiş.
Her pazartesi akşamı, Condon’s kulübünde, solistliklerini, kendisi gibi değeri gerektiği oranda bilinmemiş kıdemlilerin yaptığı orkestrasıyla sahne alan Jordan’ın bu son dönemi, Play What You Feel (1990 Mappleshade) ve Down Through the Years (1991 Milestone) albümlerinde belgelenmiş.
■
Clifford Jordan 1950’lerin ikinci yarısında ortaya çıkan en özgün saksafonculardan ve cazın en etkileyici hikâye anlatıcılarından biriydi. Çağdaşlarının çoğu teknik becerilerini ortaya koymak için melodiyi ısıran hatta parçalayan, sert bir üslupta çalmanın peşindeyken, Jordan pürüzsüzce akan bir müzikalite ve net bir ifade tarzı elde etti. Sololarında en bastan en pese sıçrarken dahi tonal doğruluğunu koruyabiliyordu. Yanlış denebilecek ya da zamanlama açısından uygun olmayan bir nota çalmayacak denli fikirlerine hakimdi. Yıllar içinde olgunlaştı, tınısına koyu bir derinlik verdi, coşkusundan ödün vermeden melodik anlayışını saflaştırdı.
Tüm kariyeri boyunca müziğine blues ve bebop sevgisini yansıttı.
Clifford Jordan 27 Mart 1993’de, 61 yaşında, New York’da hayata gözlerini yumdu.