Bir Maske, Bir Gözlük, Bir Şapka, Bir de Mor Peruk: Eri Yamamoto
Eri Yamamoto Trio – A Woman with a Purple Wig (Mahakala Music 2022)
Daha önce de söylediğim gibi, yaşadığımız salgın müzik dünyasında ürün verenlerin ruhlarına derin kesikler attı, salgının yarattığı travmalarla yüzleşmeler ve bu kesiklerden sızanlar, birer birer gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
The Next Page (2012), Firefly (2013), Goshu Ondo Suite (2019) ve solo piyano çalışması Yellow Flower (2022) ile tanıdığımız yetenekli piyanist Eri Yamamoto, Japonya doğumlu ama yirmi yılı aşkın bir süredir New York’ta yaşıyor. Mart 2020’de salgın dünyayı kuşattığında da oradaydı ve Trump hastalığı ‘Çin gribi’ olarak adlandırmaya başladığında bu durumdan bir hayli etkilendi ve sonraki iki yıl boyunca sadece ayda bir kez dışarı çıktı; Asyalı kimliğini tamamen gizlemek için bir maske, güneş gözlüğü, şapka ve mor bir peruk kullanarak.
Bu deneyim, bu albümün tüm yapısını ve albümle aynı adı taşıyan şarkının ardındaki öyküyü oluşturuyor. Yamamoto, tıpkı peruğu satın alıp arkasına gizlendiği gibi, kendine eşlik eden üçlünün müziğine sığınarak, kılık değiştirmenin ona sağladığı görünmezlik ve güvenle şarkı söylüyor. Daha önce hiçbir albümünde olmayan bir şeyi, hatta iki şeyi yapıyor; ilk defa bir parçaya söz yazıyor ve onu seslendiriyor: “Ben sadece bir kadınım / Beni incitme / Beni incitme,” diyor içtenlikle.
Yamamoto ayrıca albümün bir diğer parçası olan Colors Are Beautiful’da da şarkı söylüyor. Doğadaki renk yelpazesinden söz eden sessiz ve ağırbaşlı bir şarkı bu, ama farklı ten renklerinin ve ırkların güzelliği anlamına geldiği de söyleyebiliriz kolaylıkla. Mükemmel bir şarkıcıyla karşı karşıya değiliz ama ne söylediğini bilen ve dürüstçe öyküsünü anlatan birinden duyuyoruz sözcükleri. “Başlangıçta, bu şarkıları başka bir vokalistin söyleyeceğini varsaydım. Ama arkadaşım ve akıl hocam William Parker’a demolarımı dinlettiğimde şöyle dedi: “Eri, bu senin öykün. Kendi şarkılarını kendin söylersen daha güçlü olacak,” diye anlatıyor şarkı söylemesinin ardındaki gerçeği.
Albümdeki diğer beş parça, Yamamoto piyanosu ile üçlünün uzun süredir üyeleri olan basçı David Ambrosio ve davulcu Ikuo Takeuchi’nin aralarındaki karmaşık etkileşimi yansıtan parçalar. Kimi zaman yumuşak kimi zaman da eğlenceli bir tonda, mükemmel bir uyum içinde akıp gidiyor.
Tamam bu albümün özel bir albüm olduğunu anlamamak için yaşananlara duyarsız olmak gerek, ama sanatçının kariyerinin bugüne kadarki en iyi yapıtı olduğunu da söylemeliyiz.
Eri Yamamoto’nun albümle ilgili bir söyleşide verdiği, bir manifesto tadında yanıt, bu yazının son satırları olsun; “Mor peruklu kadın benim. Kendimi Asyalı kadınlara yönelik şiddetten korumak için peruk, maske ve güneş gözlüğü takarak kimliğimi gizlemek zorunda kaldım. Başlangıçta içim korkuyla doluydu. Bu şarkıları yazmak duygusal dengemi yeniden kazanmama yardımcı oldu. Ayrıca, tüm insanlarına yönelik ırkçı şiddet hakkında konuşmam gerektiğini hissettim. Barış ve anlayış için hepimizin ayağa kalkması ve birlikte çalışması gerekiyor. Bu şarkılar öfke hakkında değil. Ben de dahil olmak üzere herkesi dünyayı daha olumlu bir şekilde görmeye teşvik etmek için yazdım. Pandemi süreciyle birlikte birçok şey de sona erdi. Ancak sonlar her zaman tümüyle üzücü değildir, çünkü bazen yeni, iyi şeyler için fırsatlar sunabilirler.”