Sting: Moon Over Bourbon Street
Sanırım 1986 Eylül ayı. Aylardan Eylül ise Ankara’dayız demektir ve turne zamanı demektir. Turne bir tiyatrocunun en çok sevdiği, sınırsız eğlendiği, en çok da yeni insanlar tanıyıp, yepyeni dostluklar kurduğu bir zaman dilimi demektir. Turne bambaşka bir şeydir, şenlik gibi bir şeydir.
O yıllar Dormen Tiyatrosu’nun ikinci altın dönemi. Ray Cooney’in yazdığı, kapı baca kıran İkinin Biri adlı farsı oynuyoruz. Ankara turnesi için, o döneme damgasını vurmuş fotomodellerden biri olan Kaya Sensev’in arabasıyla yola koyuluyoruz (Kaya o dönem oyunculuğa kafayı takmıştı. Sonra reklamcılık yaptı, hatta geçen yıl bir şiir kitabı çıkardı); yani ikimiz birlikte gidiyoruz. Sting’in Bring On the Night yeni çıkmış. Arabada, yol boyunca onu dinliyoruz. Çoğu yeni tanıdığımız isimler. Tabanca gibi çalmak derler ya, öyle çalıyorlar işte. Canlı canlı. Bir tek Branford Marsalis’i tanıyorum; Defne Halman bana Amerika’dan bir gelişinde plağını armağan olarak getirmişti de ondan. Darryl Jones basta, Kenny Kirkland tuşlularda döktürüyorlar. Omar Hakim deyim yerindeyse davulu yiyiyor. Nasıl bir ruhla çaldıklarını çözmek zor; durum böyle olunca Kaya’nın ayağı gazdan hiç kalkmıyor. Altımızda spor, kırmızı bir ‘makine’; otomobil uçar gider… derken Ankara’ya giriyoruz.
Sanırım gece 23.00 suları; hafif puslu bir başkent gecesi. Bring On the Night kim bilir kaçıncı kez dönüyor. Kaya’nın ayağı hâlâ gazda. Derken, arabanın önünden, kaputtan dumanlar yükseliyor. Ani bir frenle duruyoruz. Kızılay meydanına yakın bir yerdeyiz. Kaya zar zor kaputu açıyor; motor alev almış. Yanıyoruz. Uzaktan polis sirenleri duyuluyor. Bu The Police’in gazabı diye düşünüyorum. Yanıyoruz ama yanmakta olan arabada, hâlâ çalmakta olan albümden Moon Over Bourbon Street’in ilk notaları yükseliyor. Araba yanıyor. Kızılay bulvarı kıpkızıl…