Philip Glass ve Hayaller Kurduran Saatler
Yaşam hayallerle gerçeklerin bir arada olduğu bir şey. Melankolik bir insansanız hayal nerede biter, gerçek nerede başlar, ayırdına bazen varamazsınız. Kimi zaman bütünüyle birbiri içine geçer. Tekrarlar bu hayal ile gerçek arasındaki çizgiyi iyice belirsizleştirir. 88 yaşındaki besteci Philip Glass hayal dünyasını gerçeklik düzlemine en iyi yansıtan bestecilerden biri. Glass, stilistik yaklaşım olarak tekrarlayan ifadeler ile değişen katmanlar inşa ettiği sessel mimari eserler meydana getirmeyi tercih ediyor. Glass’ın geliştirdiği yeni müzik stili sonunda “minimalizm” olarak adlandırılmış ama Glass, minimalizm tanımını hiç sevmemiş.
Kendi ifadeleriyle müzikal yaratımları dinleyiciyi kıvrılan, dönen, çevreleyen, gelişen bir tür ses havasına daldırıyordu. Muazzam diskografisi içerisinde bestelediği operaları, senfonileri, kendi topluluğu için yaptığı besteler ve geniş kapsamlı işbirlikleri vasıtasıyla döneminin müzik ve hatta entelektüel yaşamı üzerinde ucu bucağı olmayan ve benzeri görülmemiş bir etki yarattı.
Bir müzikseverin Glass’ın müzikal serüveninde kendini kaptırıp, yeni labirentler ve ses dehlizleri içerinde kaybolması gayet mümkün. Bu yüzdendir ki şahsi hikayemi Glass’ın müziği ile ilk temasım olan 23 yıl önce izlediğim, yazar Virginia Woolf’un ekseninde kurulan Stephen “Billy Elliot” Daldry’nin yönettiği The Hours filminin müziği aracılığıyla kurmayı uygun buldum.
Woolf’un 1923 yılında Londra’nın dışındaki gözlerden uzak evinde Mrs. Dalloway isimli kitabını yazmaya başladığı dönemi anlatarak başlayan hikaye, 1951 yılında tutkuyla Mrs. Dalloway’i okuyan ev kadını Laura Brown sahip olduğu hayattan kaçmanın tek yolunu bu yolla buluşuyla devam eder. 2001’de AIDS’e yakalanan eski kocasının onuruna bir parti düzenleyen Clarissa Vaughan ve eski kocası Richard arasında Mrs. Dalloway üzerine kurulu özel bir bağ vardır. The Hours, farklı zaman dilimlerinde yaşayan üç farklı kadının bir gününü, Virginia Woolf’un kült romanı Mrs. Dalloway ekseninde anlatan bir sinema filmi.
The Hours filminin benim için en etkileyici olan kısmı Nicole Kidman, Julianne Moore ve Meryl Streep’in büyüleyici oyunculukları kadar BAFTA, Academy Award, Golden Globe ve Grammy’de ödüller ve adaylıklar kazanan soundtrack albümü olmuştu. Soundtrack albümünün yaratıcısı Philip Glass, yaşamımda anıtsal bir yere sahip bu müzik ile tanışmamı sağlamıştı.
İfade yetkinliği açısından insan doğasının sınırlarını zorlayan nitelikteki bu modern müzik şaheseri, her bir pasajın, filmin şiirsel sekanslarına göndermeler yaptığı gibi yağmurun insan tabiatına yaptığı etki gibi, bazen ihtişamlı, bazen de sarsıcı ferahlık anları içerir. Pek az müzikte emsaline rastladığımız bu müzikal katedralin etkileyiciliğini ve sağlamlığını taşıyan kaburgalı tonoz sistemi müzikal yapının hem konsept hem de yapısal olarak bütüncüllükle kurulmasından meydana gelmekte.
Albümü dinlediğinizde siz de duyacaksınız ki, Glass’ın müziği, genel olarak, yaylılar ve piyano için bir eser. Yaylılar, tonal katmanlar ve müzikal temeller oluştuyor. Piyano ise tematik içeriğin çoğunu en üstte inşa ediyor. Eserin tamamında, Michael Riesman‘ın virtüöz performansı ile, gamları tırmanarak, staccato “kesik kesik” tempoları vurarak, dalgalanarak, titreşerek ve basamaklanarak neredeyse hipnotik bir ruh hali yaratarak işlemesi hakim.
The Hours filminin müziğin çok bilinmeyen ilginç bir geçmişi var. Müzik, başlangıçta Stephen Warbeck tarafından bestelenmiş ve daha sonra reddedilmiş ve Glass’a yeniden yazmak için çok az zaman bırakılmış. Belki bu sebeptendir ki, Glass’ın alışılagelmiş yaratımlarına çok benzerlik gösteriyor. Kimi zaman da gösterişliliğe kaçacak yüksek pasajlarla ihtişamın köpürtüldüğü iddaları olsa da ben bu eleştirilere katılmıyorum. Bana sorarsanız bu aşinalık ruhumuza iyi gelecek bir güven alanı yaratıyor.
Benim kutsal müzikler kitabımın ilk sayfaları arasında yer alan The Hours Soundtrack albümünü, sonbahar yaprakları arasından hafifçe süzülerek akmaya başladıktan sonra aşama aşama debisini arttırarak akan bir akıntının sizi Philip Glass nehrinin sularına doğru kavuşturması gibi gördüğüm için öneriyorum.
The Hours Soundtrack BURADA
Burak Sülünbaz tarafından yazılmış diğer yazılar BURADA.