Akbank Caz Festivali

Nubya Garcia: O Işıltılı Merdivenlerin Ortasında

8-10 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Bozcaada Caz Festivali’nin dikkat çeken bir konuğu var: Nubya Garcia. Garcia, genç ama rüştünü ispatlamış bir müzisyen. Kariyerinin başından itibaren önemli işlere imza attı, atmaya devam edeceğinin de sinyallerini şimdiden veriyor.  

Saksofoncu ve besteci Nubya Garcia, 1991 doğumlu. 32 yaşındaki müzisyen, Camden Town’ın oksijeniyle büyüyüp serpilenlerden. 5 yaşındayken keman çalmaya başlamış. Peşinden LSSO’da viyola çalmaya başlamış. Müzikle ilişkisinin başlangıcında yaylıların dokunuşu var. Kendisine göre hem üvey babasının müziğe meraklı olması hem de okulu, müziğin pek çok türüyle ilişki kurmasına ön ayak olmuş. Böylece, çocuk yaşta, notalarla ve melodilerle sağlam bir iletişim kurmuş. 10 yaşındayken de saksofon çalmaya başlamış.

İşte, bir çocuğun hayatına caz müziğin girişi!

“Klasik müzikte bence hiç de fena değildim” diyor bir röportajında. Buna rağmen, saksofonla tanışması ve caz müziğin doğaçlamaya dayalı yüzü, işleri epey değiştirmiş. Saksafon eğitimi almaya başladıktan birkaç yıl sonra ise tanıştığı önemli bir ismin hayatını değiştirdiğini söylüyor: Caz piyanisti Nikki Yeoh. Yeoh’un grubuna henüz onlu yaşlarındayken dahil olan Garcia, o dönemle ilgili “Caz müzikle ve doğaçlamayla tanışmam Nikki sayesinde oldu. Her şeyi Nikki’ye borçluyum,” diyor. 

Kapsayıcılık problemi ve bir bütünün parçası olmak 

Fakat Garcia’nın erken yaşlarda yakaladığı başarı bunlarla sınırlı değil. Lisedeyken, hayallerini süsleyen Berklee College of Music’ten burs alarak beş haftalık bir yaz programına katılmış.

Nubya Garcia, çocukluk döneminde müziğe başlamanın öneminin oldukça farkında. Hatta İngiliz hükümetin müzik eğitimi politikalarıyla ilgili de eleştirilerde bulunuyor. Burada konu, çocuk yaşta müzik eğitiminin pahalılığı ve aslında devlet tarafından yeterli burslarla da desteklenmemesi. Ona göre, müzik eğitimi tekrar bir grup şanslı insanın çocuklarına sağlayabileceği bir imkan.

“Burada konu yine kapsayıcılık ve erişilebilirlik sorunlarına geliyor. Müzikle uğraşırken tanıştığınız insan sayısı, parkta tenis ve futbol oynarken tanıştığınız insan sayısından çok daha fazladır. Çocukların söyleyebilecekleri çok fazla şey var ama çoğu zaman ifade edecek kelimeleri yok. Onlara topluluklar kurarak yardımcı olursunuz. Bir orkestrada ya da bir caz grubunda çalan çocuk, bir bütünün parçası haline gelir. Bu da kendilerini ifade etmelerini, doğaçlama yapmalarını ve canlı performans yapmalarını sağlar” diyor.

Nubya Garcia’nın bu sözlerinden aslında yetişkin bir müzisyenin geniş perspektiften bakan çıkarımları izlenimini alabilirsiniz. Ancak bir yandan da, bana göre, müziğe karşı hissettiği minnettarlığın da bir ifadesi bunlar. Çocukluğunda müzikle sıkı iletişim kuran insanların büyük çoğunluğu aynı minnettarlığı hisseder. Müziğin ellerinde büyümek kolay değildir. Müzisyen olarak yetişmek, tıpkı sporcu olarak yetişmek gibi, büyük fedakarlıkları bekler. Ancak müziğin size verdikleri de paha biçilemezdir. Kendinizi notalarda arar, bulur, kaybeder, sizinle müzik yapan arkadaşlarınızı çağırıp tekrar bulursunuz. Sonra tekrar kaybedersiniz. Ama tüm bunlar, hem dünyayla iletişim kurmanın bir yolunu daha keşfetmenin sancıları, hem de yepyeni bir dili öğrenmenin heyecanını içerir. Dolayısıyla, çocuk yaşta müziğe erişmek de aslında bireysel gelişimin kilit damarlarından biri.

Garcia’nın İngiliz hükümetinin politikalarına karşı ifadelerinin altında, çocuk yaştaki Nubya’nın yaşadığı deneyimin güzelliğini hissediyorum. O güzelliği herkesin yaşamasını istiyor. Sanki elinde olsa, tüm çocuklara kendisi burs verecek. Çünkü biliyor ki müzik, toplumu oluşturan bireyi var eder. Sonra da toplumu kucaklar. 

Kendi konseri, kendi sahnesi, kendi standartları

Nubya Garcia, tek başına ilk kez sahneye çıkıncaya kadar aslında pek çok albüm ve projede çalmıştı bile. 2010’ların özellikle ikinci yarısı, onun için önemli bir çıkışın başlangıcıydı. Öte yandan, yaptığı ilk jam session’ı bir türlü unutamıyor. Verdiği bir röportajda buna özellikle değinerek tesadüf eseri sahneye çıkışından bahsediyor. Camden Town’ın sevilen mekanlarından The Roundhouse’a ve The Jazz Cafe’ye sıklıkla gidiyormuş. Ancak tek başına ilk kez çalma deneyimini, yine Camden Town’da caz müzisyenlerine kendilerini tanıtma imkanı veren Tomorrow’s Warriors’da yaşamış. Tomorrow’s Warriors sahnesinde, seçtiği standartları farklı müzisyenlerle birlikte bir pazar günü çalmış ve oradan sonra “tek başına” Nubya Garcia olmuş.

İşte tüm bu gelişmeler, birlikte çaldığı tüm isimler, müziğe başladığı günden 2017’ye kadar hayatına dokunan herkes, böyle sarmal bir öyküyle Nubya’yı 2017 çıkışlı ilk EP’sine ulaştırmış: Nubya’s 5ive!

Nubya’s 5ive, tüm subjektifliğimle belirtmek isterim ki, tepeden tırnağa, dinleyiciyi hiç kaybetmeden sona ulaştıran bir albüm. Öyle ki, bana bu albümün nasıl hissettirdiğini biri sorsa “Yağ gibi akıyor” derim. İlk dinleyişimde de aynı şeyi düşünmüştüm. Sanki Nubya Garcia dinleyicisisini bir seyahate çıkarıyor. Bu başlangıç sayesinde Nubya Garcia aslında yavaş yavaş ismini duyurmaya başlıyor. Güçlü tonlardaki albüm, güçlü bir başlangıcı, iz bırakan bir kariyer adımını oluşturuyor. Pek çok ülkede, önemli sahneelerde konser vererek yepyeni dokunuşlarla dolu müziğini dinleyicileriyle buluşturuyor. Böylece, ünü her geçen gün biraz daha fazla yayılıyor. 

Ancak, 2020’de çıkan SOURCE albümü, Nubya’nın esas ciddi ve güçlü adımı oluyor. Çünkü SOURCE, Garcia’nın daha önceki çalışmalarında kayıtlarına pek de yansıtmadığı farklı denemeleri de bir araya getiriyor. Arada Afrika’ya uzanan, bazen elektronik tınılarla bezenen, renkli ve melodik saksafon yürüyüşleriyle biçimlenen bir albüm SOURCE. Bu yönüyle çok özel ve Nubya Garcia’nın aslında neler yapabildiğini ve ne kadar cesur ya da muhafazakar olabildiğini de aynı anda dinleyicisine sunan bir çalışma. 

Artık birkaç basamağı birlikte tırmandığı, uzun adımlarla merdivenleri aştığı kariyerinde yepyeni çıkışların sinyalini veren Nubya Garcia, 8-10 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan Bozcaada Caz Festivali’nde sahnede olacak. Garcia’nın müziğinin yarattığı çeşitlilik, dinamizm, içtenlik ve kendini anlatma telaşı dolu hisleri birlikte deneyimlemek için Bozcaadaa Caz Festivali’ndeki özel konserini kaçırmamanızı içtenlikle tavsiye ediyorum. Nubya Garcia’nın kariyerine odaklanmak istiyorsanız özellikle Nubya’s 5ive albümünü birkaç kez üst üste dinledikten sonra SOURCE albümüne geçmeniz, hem kronolojik hem de müzikal anlamda, onu tanımak açısından yapabileceğiniz en mantıklı hamle. 

Festival biletleri için link BURADA

Yazarın profili BURADA

Andaç Üzel

1992 İstanbul doğumlu olan Andaç Üzel, lise eğitiminden itibaren iletişim sektörüne ilgi duymaya başladı. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde lisans eğitimi sürecinde dört yıl boyunca üniversite radyosu için çeşitli programlar hazırladı ve sundu. Mynet ve Milliyet.com.tr için toplamda 4 yıldan uzun süre içerik editörlüğü ve içerik yöneticiliği görevlerini üstlendi. Daha sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi Yüksek Lisansı derecesini tamamladı. Klasik müzik üzerine radyo programları hazırladı. Şimdilerde İçerik Pazarlama Yöneticisi olarak çalışıyor.

Andaç Üzel 'in 19 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Andaç Üzel ait tüm yazıları gör

Avatar photo

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir