İnsanlığa bir öğüt: The Dark Side of the Moon 52 yaşında
“Bu albüm herhangi bir şeyse, tarihin akışına olumlu bir şekilde katılmak için bir öğüttür”. Böyle diyordu Roger Waters, bundan tam 52 yıl önce yayınlanan The Dark Side of the Moon için. 1 Mart 1973’te dinleyiciyle buluşan bu albüm, hem Pink Floyd hem de müzik tarihi için bir kırılma noktası olacaktı. Naçizane bu sayede ben de Pink Floyd realitesiyle tanışacaktım.
Syd Barrett’in gidişi sonrası ipleri eline alan Roger Waters’ın her noktasında imzasını taşıyan The Dark Side of the Moon, tarihte kırılması zor bir rekorun sahibi; Albüm tam 741 hafta, diğer bir deyişle 14 yıl boyunca kesintisiz bir şekilde Billboard listesinde kalmayı başarmıştı. Takdir edersiniz ki bu süre zarfında, yani 1987’ye kadar müzik tarihi nice kült albüme tanıklık edecekti.

Şimdi takvimleri 1972 yılına saralım. İngiliz blues-rock grubu Medicine Head, Dark Side of the Moon adlı bir albüm yayınlar. Rock çağında birbiri ardına kurulan topluluklardan biri olan Medicine Head’in bu albümü dönemin yoğun üretim döneminde diğer çalışmaların arasından sıyrılmayı başaramaz.
Toptan bir karamsarlığın ürünü albüm
1972 aynı zamanda çalkantılı günlerini geride bırakmayan çalışan Pink Floyd’un da Abbey Road’a kapandığı bir yıldır. Tepeden tırnağa Roger Waters mahsulü bu yeni projenin adı şimdilik Eclipse’tir. Albüm, grup üyelerinin yaşadığı hayata dair sorunların yanı sıra artık aralarında olmayan Syd Barrett’e dair duygu ve düşüncelerini barındıracaktı. Yaşanmışlıkların ürünü olan bu karamsar albümün son sözü “Ayın karanlık yüzü yoktur, aslında her yeri karanlıktır” olur. Grup, Syd Barrett’e dair hissiyatını 1975 tarihli bir sonraki albümü Wish You Were Here’de de yoğun bir biçimde yansıtacaktı.

Projenin adı ‘Eclipse’ olsa da nihai albüm ismi için gönüllerde yatan aslan başkadır. David Gilmour, kayıt sürecinde yaşadıkları büyük şoku şu sözlerle anlatacaktı. “Albümü kaydettiğimiz günlerde Medicine Head grubunun çıkardığı albümü gördük. Çok sinirlendik. Çünkü ‘Dark Side of the Moon’ tam da aklımızdaki albüm adıydı”.
Süper güçlerin uzay savaşı
ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki uzay savaşlarının iyiden iyiye kızıştığı o dönemde içinde ay veya benzeri bir konseptin albüm ismi olarak akıllara gelmesi pek de sıra dışı değildi. Bu kötü tesadüf Pink Floyd üyelerinin moralini biraz bozsa da Eclipse projelerinin nihai adı konusunda fikirlerini değiştirmeyeceklerdi.
1 Mart 1973’te yayınlanan The Dark Side of the Moon, ilk etapta kapağı sonrasında da içindeki şarkılarla daha ilk günden büyük sükse yaptı. 10 şarkıdan oluşan albümün dinleme süresiyse yaklaşık 43 dakikaydı. George Hardie imzalı kapak görselinin tasarımı kısa sürede popüler kültürde grupla özdeş hale geldi. Üstelik üstünde ne grubun adı yazılıydı ne de üyelerinin fotoğrafları vardı. Evet, Pink Floyd bunu daha önce Meddle albümünde de denemiş ve zaten yakalamış olduğu bilinilirlikle dezavantajını yaşamadan yolunda ilerlemişti. Ancak bu seferki kapak çok daha çarpıcı ve akılda kalıcıydı. Sinema tarihinin kült filmi Oz Büyücüsü’ne de saygı duruşunda bulunan bu kapağın plak ve CDleri günümüzde milyonlarca evin müzik arşivinde yer almaya devam ediyor.
Bir kültürel değer olarak “Ayın Karanlık Yüzü”
Dünya üzerindeki binlerce radyoda popülaritesinde hiçbir şey kaybetmeden yıllarca çalınmaya devam eden The Dark Side of the Moon, Pink Floyd’un müzikalitesindeki en önemli kırılmalardan biri olarak tarihteki yerini almıştı. 1999’da Grammy Onur Listesi’ne dahil edilen albüm, ABD’deki Kongre Kütüphanesi’nde kültürel değer unvanıyla korunmakta.
Çocukluğu 1990’ların çalkantılı Yugoslavyası’nda geçmiş biri olarak The Dark Side of the Moon benim, Pink Floyd ile de tanışmama vesile olmuştu. Bir araba yolculuğunda tanıştığı bu albüm ve grup, sekiz yaşındaki bir çocuk için çok bir şey ifade etmişti. Aklımda kalan şey Eclipse’teki histerik kahkahalardı.
The Dark Side of the Moon’u yeniden hatırlayıp kafamda anlamlandırmam için yıllar gerekecekti elbette. Makul olduğu üzere hayatı sorgulamanın en üst seviyeye çıktığı lise yıllarımda yeniden hatırladığım bu albüm, 20 yıldır hem madden hem de manen başucumda. Üstelik ben, Pink Floyd’un aksine iyimserim; The Dark Side of the Moon 52 yıldır dünyayı notalarıyla aydınlatıyor.
■ İhsan Dindar’ın diğer yazıları
■ Başucu Albümüm serisi
■ Dark Blue Notes’da Vitrin
■ Pink Floyd resmi web sitesi