Güç Başar Gülle İle Söyleşi
Müzisyen, besteci, eğitmen, Modern Müzik Akademisi ve Cemal Reşit Rey Bestecilik Akademisi Caz Müziği direktörü Güç Başar Gülle’ye müzik yolculuğuna, eğitimci kimliğine dair sorular sordum. Keyifli okumalar.
Güç Başar merhaba. Bize kendini biraz anlatır mısın? Biliyorum kendini anlat dediğinde insanlar kendileri için söyledikleri şeyleri ya çok eksik ya çok fazla bulurlar. İşini kolaylaştırmak için neler yapıyorsun nelerle uğraşıyorsun üzerinden sormuş olayım bu soruyu.
Merhaba Enes. Felsefe kökenli bir müzisyen ve eğitmen olarak tanımlayabilirim kendimi. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe lisans ve Berklee Müzik okulu Caz Kompozisyon lisans ve İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği ve Miam Bestecillik yüksek lisans çalışmalarını tamamladıktan sonra kendimi ve yaşadığımız dönemi yerel ve global ölçekte anlamak için sorularımın peşine düşmüş bir kişi olarak daha detaylandırabilirim kendimi. Bu bağlamda eğitmen olarak Modern Müzik Akademisi ve Kadir Has Üniversitesinde dersler vermekteyim. Müzisyen olarak sorduğum soruların içinde dolaşırken sanat tarihi ve felsefe alanlarında etkilendiğim noktaları müzik diliyle somutlamaya çalışan bir besteci ve performans sanatçısıyım.
Müzikle kurduğun bağı anlatır mısın? İlk temasın nasıl oldu ve müzik bir uğraşı olarak hayatına nasıl katıldı?
İlk temas babamın Ağrı’dan getirdiği yerel müzik kayıtları olmuştu. Lise dönemlerimde rock ve popüler müziklerle zaman geçiriyordum. Paco de Lucia’yı dinledikten sonra sahnedeki enerji beni büyülemişti ve uzun süren bir flamenko aşkı yaşadım. Klasik gitar ve flamenko günlerimden sonra Anadolu’ya yaptığım bir gezi sonrası tekrar Türk Müziği çalışma isteğim doğdu. Felsefe eğitimimden sonra Türk Müziği yüksek lisansı ile bu dünyanın teorik, pratik ve tarihsel süreçleriyle bütünleşme sürecimi başlattım ve bu süreç Klasik Batı müziği ve Caz alanlarına da yansımaya başladı.
Bir müzisyen olarak hayata bakışın nasıl? Etrafta olan biten müziğine dâhil oluyor mu, oluyorsa biraz bahsetmek ister misin?
Kendime müzikle oyun alanları yaratıyorum. Sevdiğim müzisyen arkadaşlarımla, sevdiklerimle ve ilgilenen dinleyenlerle bu alanlarda kaliteli ve keyifli vakit paylaşmaya çalışıyorum. Orjinal olmaya çalışmaktan çok kendime koşulsuz bir şekilde yaklaşıp ifademi elimden geldiğince net, samimi ve hakiki bir şekilde ortaya koymaya çalışıyorum. Etrafta olanlar her zaman etkiliyor beni ama etraf benim için formal bir içerik taşıyor. Bu değişebilir fakat paylaşımın kalitesinden ve samimiyetinden ödün vermemeye çalışıyorum.
Çoğu insan başına gelen şeylerle baş etme yöntemi olarak bir üretimin içinde bulabiliyor kendini. Süreç sende nasıl ilerliyor? Üretimine dâhil olan ve olmayan şeylerden bahsedebilir misin?
Ben buna kaçmak için üretim diyorum. Bunu ben de tecrübe ettim ve büyük bir psikolojik çöküş yaşadım. Herhangi bir üretim sürecinde duygusal, zihinsel ve fiziksel olarak kendimizle bütünleşme amacı yoksa ürettiğimiz şey bizi tüketmeye başlıyor ve anlamsızlık krizleri içinde suçlu arayan bir kimliğe dönüştürüyor. Ne kadar sektörel, kurumsal ve akademik başarı kazansak da kendimize olan uzaklığın acısı her an kalbimizde sızlıyor. Bu acıyı uzun yıllar yaşadım ve son on senedir bu acı ve boşluk alanlarını dönüştürmeye çalışıyorum. O yüzden üretim sürecinde kendimi duygusal, zihinsel ve fiziksel olarak ifade etmenin doğal yollarını arıyorum. Buna eski literatürde tahkiki bilgi ile yol almak deniyor. Okul, kitap, endüstri ya da öğretmenin giremediği bir alan burası. Üretim sürecimi bu alan ile uyumlu bir şekilde yönetmeye çalışıyorum.
Sorunun biraz genel olabileceğinin farkındayım ama yine de bunu sormak ve öğrenmek isterim. Caz müzikte seni etkileyen ve seni o tarafa çeken şey ne? Kendinden ne buluyorsun ve bir ifade biçimi olarak caz müziğin verdiği imkânlardan bahseder misin?
Özellikle son iki projemde caz formları ve performans pratiği kendi ifademi kurgulamamda çok yardımcı oldu. Armonik, melodik ve ritmik alanların performans pratiğinde çok belirgin ve dinleyene ulaşan bir formu var. Doğaçlama ve grup olarak hem ayrı hem de birlikte hareket etme alanlarının aktifliği beni çok heyecanlandıran unsurlar. Ayrıca popüler ve akademik olma kaygısı taşımadan çağdaş müzik ve dünya müziklerinden faydalanarak kendi ifadenizi kurgulama adına çok elverişli bir müzikal kurgusu var.
Müzisyenliğinin yanında aynı zamanda iyi bir eğitimcisin. 2006 yılında kurulan Modern Müzik Akademisi ‘ nden bahseder misin? Hangi amaçla yola çıkıp, neler umdunuz, neler buldunuz?
Modern Müzik Akademisinin en önemli özelliği müzisyen olmak veya akademik yolda ilerlemek isteyen kişilerin ihtiyaçlarını belirleyip gelişimindeki teknik ve içeriğe ait sorunları hızlı bir şekilde çözüp müzikle bütünsel ve doğal bir ilişkinin formunu tasarlamasıdır. Bu yaklaşımımızı Batı Müziği, Caz ve Müzik prodüksiyon alanlarında somutluyoruz. 2006 ‘dan beri oluşan birikim ve günümüz dünyasındaki değişen durumlara gösterdiğimiz pedagojik esnekliğimiz sayesinde öğrencilerimizin başarı hikayeleriyle yaklaşımımızın hayatta karşılık bulması beni ve kurumdaki diğer arkadaşları çok mutlu ediyor.
Müzisyenlik çoğu zaman yeteneğin doğasından gelse de ciddi bir disiplinle çalışmayı da gerektirir. Bu noktada şunu sormak isterim yeteneğin yaratıcılığa dönüşmesi için eğitimle dürtülmeye ihtiyacı var mıdır? Ya da eğitimle kazınarak kişinin yeteneğini ortaya çıkarmak ne kadar mümkün?
Anadolu’da bir laf vardır; ”niyet nereye akıbet oraya.” Kişinin derdi gerçekten hakiki bir şey yapmak ise hangi ortam olursa olsun bunu başarır. Derdi kendinden kaçmaksa hangi ortam olursa olsun bunu da başarır. Çok yetenekli kişilerin kendilerinden kaçmak için potansiyellerini yok ettiklerine şahit oldum. Az yetenekli kişilerin hakiki bir yaşam için nasıl potansiyellerine sahip çıkıp büyüttüklerini de gördüm. O yüzden genel bir evet ya da hayır demek gerçekten çok zor. Pedagojik araçlar günden güne gelişiyor fakat ne kadar gelişirse gelişsin yapılan işe hayat sevinci ve kendini tanıma keyfi katılmayınca hareket etmek gerçekten zor oluyor.
İnsanlar için böyle bir imkânı yaratan kişi olarak sen böyle bir imkâna sahip oldun mu? Senin için bu alandaki tatmin noktaların neler? Senin için ne gibi kazanımlar oluyor?
Hayatımdaki en büyük öğretmenim her türlü teknik araca ve bilgiye sahip iken hiçbir şekilde hareket edemediğimi anladığım andır. Yaklaşık 15 sene önce derin bir çöküntü yaşattı bu durum bana. Sonra baktım ki ben diplomalarımı ve başarılarımı başkaları için biriktirmişim. Kendime ait hiçbir şey yokmuş. Sonra kendime şu soruyu sordum. Ne istiyorsun? Baktım ki cevap veremiyorum müziğe tekrar sıfırdan başladım ve kendimin öğretmeni oldum. Bu dönemde şunu keşfettim; insan mevcut yaşamını bilgiye dönüştüremiyorsa istekleri sahte oluyor. Ne zaman istese sanki önünde bir engel varmış gibi yaşıyor. Kendi cahilliğimi kabullendikçe sahte isteklerim gerçek tecrübelere dönüşmeye başladı. Bu tecrübelerin bana yaşattığı hayat sevinci en büyük pusulam oldu.
Cemal Reşit Rey Bestecilik Akademisi başladı. Bu proje hakkında biraz bilgi verir misin? Neler yapacaksınız? Süreç senin ve katılımcılar açısından nasıl ilerleyecek?
Akademinin Caz bestecilik programında 3 aylık bir eğitim sonunda katılımcıların eserlerinden oluşan bir konser ve kayıt ile kalıcı bir tecrübe hedefliyoruz. Her cumartesi 3 saatlik ders programında armoni, form ve kulak eğitimi içeriğiyle ögrencilerin kendi ifadelerini caz diliyle ortaya koyabilmeleri için bir alan yaratmayı planlıyoruz. Bu programın en önemli özelliği birçok yapıyı bir arada barındırmasıdır. Festivaller daha çok konser organizasyonuna odaklanırken eğitim kurumları daha cok bilgi aktarım süreçlerine odaklanıyorlar. Bu süreçte eğitim, üretim, kayıt ve konser ile seyirciye ulaştırma aşamaları hep birlikte tecrübe edilerek katılımcılar için bulunmaz bir öğrenim süreci kazandırmaya çalışacağız.