Emre Kartarı
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Cazla ilintinizi belirtebilir misiniz?
Ankara’da müzikal bir evde büyüdüm. On yaşında Amerika’ya taşındım. Türkiye’de ve Amerika’da müzisyen olarak çalıştım. Son beş yıldır Amerika’da Virginia eyaletinde caz bateristi ve caz müziği eğitimcisi olarak çalışıyorum.
Dinlediğiniz ya da sizde iz bırakan ilk caz albümünü hatırlıyor musunuz?
Evde sürekli kaliteli müzik dinleniliyordu. İlk defa cazı farkettiğimde çok küçüktüm, ilkokuldan önce. Streets of San Francisco diye bir dizi vardı, ve muhteşem bir açılış teması vardı. Daha sonra, Lalo Schifrin’in yazdığı Dirty Harry ve Bullitt filmlerindeki müziği duydum, ve çok sevdim. Bu filmler yüzünden caz müziğine küçükken “detektif müziği” diyordum. İlk tek başıma satın aldığım albüm diyorsak, orta okulda Chick Corea’nın Live in Europe albümünü alıp çok dinledim.
Cazın yaşamınızdaki anlamı nedir?
O kadar uzun bir süredir müzik ile iç içeyim ki, yaşamımdaki anlamı tam olarak nedir bilmiyorum. Caz kelimesinden daha çok, bateriyi düşünüyorum. Öyle bir tekniğim olsun ki, su gibi, kalbimde ne varsa hiç bir filtreden geçmeden, direk ellerime, bagetlerime geçsin. Bedenimin bir uzantısı olsun.
Sizce caz diğer müzik türlerinden hangi yönleriyle farklıdır? Farklı mıdır?
En büyük farkı, sahnedeki risk. Çalışıp mükemmelleştirdiğiniz bir fikri sahnede aynı şekilde mükemmel çalıyorsanız, risk almadınız demektir. Tekniğiniz müzikten doğmalı. Müziğiniz tekniğinizden doğuyorsa, bu caz olmuyor.
Sizce caz diğer müzik türlerinden üstün müdür? Neden?
İki tür müzik vardır derler, iyi müzik ve kötü müzik. Buna inanıyorum. Daha fazla kategorilere girmemeye çalışıyorum. Bu caz dediğimiz müzik çok geniş bir yelpaze. Genel olarak müzikten daha çok detay duymak istiyorum.
Artık faal olmayan ya da ölmüş hangi müzisyeni ya da grubu canlı dinlemek isterdiniz?
Duke Ellington, Miles Davis, John Coltrane diyebilirim, hangi konser ve kayıtı söyleyebilirim ama dürüst olmam gerekirse, hepsinden önce baterist dayım Hamit Kartarı’yı tekrar canlı dinleyebilmeyi isterdim. Müziğe onun desteğiyle başladım ve onun müziğinden, sanata bakışından çok etkilendim.
Faal olan hangi müzisyeni ya da grubu canlı dinlemek istersiniz?
Jack DeJohnette’i tekrar canlı dinlemek isterim. Daha önce bir kaç defa canlı izledim, tanıştım, bir defa onunla beraber çalabildim, Woodstock’da komşusundan ders aldım, onun guruplarında çalan bazı müzisyenlerle çaldım ve hala onu hemen hemen her gün dinliyorum.
Cazı bir enstrumanla özdeşleştirecek olsanız, bu, hangisi olurdu? Neden?
Her müzikal enstrümanın kendisine özel bir karakteri var. Cazı belirli enstrümanlarla sınırlamak istemem.
Yapılması kolay değil, biliyoruz; ama tarifinin yapılması gerekirse, caz nedir?
Benim için cazın anlamı.. Tam anlamıyla özgürlük demek. Kimliklerin, rütbelerin işgal edemediği, mistik bir alan. Tabii müzisyen olarak bu alana girmenin bir bedeli var, o da hayat boyu süren, hiç sönmeyen, ateşli emek.
Sınırsız bütçeniz olsa cazla ilintili ne yapmak isterdiniz?
Müzik ile yapmak istediğim projelerin hiç birisinde uçuk paralara ihtiyacım yok. Zamanımın, yaptığımın değerini biliyorum, ama amacı para olmayan yaratıcı ve kaliteli projelere kapım açık.
Eğer sınırsız bir bütçem olsa, her eve bir müzik seti, Miles Davis’in Kind Of Blue plağı, ve bir kedi – yada köpek armağan ederim. Ütopyaya ulaşırız.