Akbank Caz Festivali

Aleksandra Swigut ile Röportaj

Interview with Aleksandra Swigut in ENGLISH is here.

10 Ocak’ta, Polonya’nın Avrupa Birliği Başkanlığı’nı kutlamak amacıyla, Ankara CSO Ada’da özel bir konser düzenlendi. Konsere, Polonya’nın Ankara Büyükelçisi Maciej Przemysław Lang ev sahipliği yaptı. Konser, Polonya’nın kültürel mirasını onurlandırmayı ve Polonyalı sanatçıların klasik müziğin gelişimine olan önemli katkılarını kutlamayı amaçlıyordu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde, Frédéric Chopin ve Hector Berlioz’un güzel melodilerini dinleme fırsatı bulduk. Konserde tanınmış Polonyalı piyanist Aleksandra Swigut ve Polonyalı orkestra şefi Łukasz Borowicz yer aldı. Aleksandra Swigut ve Łukasz Borowicz ile tanışma ve her ikisiyle de röportaj yapma fırsatına sahip olduğum için çok mutluyum.
– Aybike Aydemir

Aybike Aydemir: Bize çocukluğunuzdan bahseder misiniz ? Müzisyen olmaya nasıl karar verdiniz?

Aleksandra Swigut: Çocukluk yıllarımdan Maestro Lucasz Borowicz ile birçok anım var. İlk kez birlikte ben 15 veya 14 yaşındayken çaldık. Bu, Beethoven Do Major Konçertosu ile orkestrayla yaptığım ilk performanstı. Ve sanırım bu performans, çocukluğumun ve yetişkinliğimin arasındaki sınırın çizildiği andı; mesleğimi seçtiğim an. Hatta liseyi bile değil, sanırım ortaokulu bitirmiştim. Krakow’da biraz zaman geçirdim, zor bir dönemdi. Doğduğum yer bir kasaba idi ve Krakow Akademisi’nde derslere katılmak için saatlerce otobüsle gitmem gerekiyordu. Harika bir insan vardı; çok ünlü Polonya’lı bir besteci olan Krzysztof Penderecki’nin eşi, Bayan Penderecki. Kendisi genç yetenekleri seçiyordu ve beni Maestro ile konser vermem için seçti. Bu tanınmam için büyük bir fırsat oldu ve sonraki tüm profesyonel yaşamımı etkilediğini düşünüyorum. İlk kez 14 veya 15 yaşında profesyonel gibi hissettim, ve o an profesyonel bir müzisyen olacağıma karar verdim.

Aleksandra Swigut ve Lukasz Borowicz, CSO Ada Ankara’da

Aybike Aydemir: Piyano yarışmalarında birçok ödül kazandınız. 2018 yılında Varşova’da düzenlenen 1. Uluslararası Chopin Yarışması’nda ikincilik ödülünü aldınız. 2022 yılında ise 17. Edward Grieg Uluslararası Piyano Yarışması’nda ikincilik ödülü, seyirci ödülü ve orkestra ödülünü kazandınız. Üç ödül birden kazanmak nasıl bir duygu?

Aleksandra Swigut: Profesyonel hayatım birçok yarışmadan oluşuyor. Hem Steinway piyanolarında çalma geleneğinden, hem de dönem müzik aletlerinde çalmaktan gurur duyuyorum. Örneğin, Chopin’in çaldığı Fransız enstrümanları. Bu, tarihsel bilgiye dayanan çok yeni bir uygulama. Yarışmayı kazandım ve yeni kariyer yolum başladı. Ancak aynı zamanda güncel, çağdaş enstrümanlar da çalıyorum.

Bergen’deki deneyimim de çok değerliydi. Çünkü birçok yetenekli insanla tanıştım ve en iyi piyanistlerden biri olarak tanınmaktan gurur duydum. Bence kariyerimin sorunsuz ilerlemeye başladığı an buydu, sonrasında birçok teklif aldım ve düzenli olarak Avrupa konser sahnelerinde çalıyorum.

“…Chopin benim icin bir doğaçlama eylemidir. Bu, cazdaki doğaçlamadan daha farklı bir doğaçlama. Bizde metin veya notalar var, ancak biz de farklı duygular yaratıyoruz.”

Aybike Aydemir: Size göre Chopin’in dehasının özünde ne yatıyor?

Aleksandra Swigut: Sanırım onun müziğinin derinliği, çok boyutlu olmasından kaynaklanıyor. Farklı kişiliklere sahip birçok insan, onun müziğini farklı bir şekilde çalabilir ve yorumlayabilir. Polonya kültürüyle deneyiminiz olup olmaması, tarihi bağlamı anlayıp anlamamanız önemli değil; bu müzik gerçekten kalbinize ve zihninize hitap ediyor. Elbette, Polonyalı olmak ve böyle romantik bir kahramana, böyle bir besteciye sahip olmak bir ayrıcalık. O kadar evrensel ki… Çok farklı toplumlarda, dünyanın farklı yerlerinden birçok insanı etkileyen evrensel bir dile sahip. Ayrıca, bugün Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ile yaptığım provalarda, Maestro Lucasz Borowicz ile birbirimizi bir şekilde anladığımızı düşündüm; hassasiyetimiz benziyor. Müzik, kültürler arasında bir köprü oluşturuyor. Müziğin özel bir yanı var.

Elbette müziği kafanın icinde taşıyorsun, ama aynı zamanda Chopin benim icin bir doğaçlama eylemidir. Bu, cazdaki doğaçlamadan daha farklı bir doğaçlama. Bizde metin veya notalar var, ancak biz de farklı duygular yaratıyoruz.

Aybike Aydemir: İlk albümünüz “Portraits of Nature” dan bahsedebilir misiniz ?

Aleksandra Swigut: Çok uzun bir süre albümümü bekledim.Seyirciyi çok seven bir sanatçıyım, o sebeple kayıtlar beni pek ikna etmemişti. Kayıt yaparken kendi kendinle baş başasın. Kendinin en iyi versiyonunu üretmeye çalışıyorsun. Bu, orkestrayla yaptığım ilk kayıttı, bir solist olarak böyle bir ortamda kayıt yapmayı öğrenmiş oldum. Çok zor bir projeydi. Çünkü hem sanatsal üretimden, hem de fotoğraflarımdan, imajımdan ve pazarlamadan sorumluydum. Dolayısıyla her şeyle ilgilenmek zorundaydım, ne güzel ki Polonya’da bana yardımcı olmayı kabul eden harika bir sponsor buldum.

Aybike Aydemir: Gelecek planlarınız nelerdir?

Aleksandra Swigut: Önümüzdeki ay, Mart ayında Dubai’ye gideceğim. Beni Dubai Operası’nda performans sergilemek üzere davet ettiler, bu başka büyük bir proje. Dubai’de daha önceden bulunmadığım için bu durum oldukça heyecan verici. Türkiye’ye seyahat etmek kadar heyecan verici.

Interview with Aleksandra Swigut by Aybike Aydemir

On January 10th, a special concert was organized at CSO Ada Ankara to celebrate Poland’s European Union Presidency, hosted by the Polish Ambassador to Ankara, Maciej Przemysław Lang. The concert aimed to honor Poland’s cultural heritage and the significant contributions of Polish artists to the development of classical music. Accompanied by the Presidential Symphony Orchestra, we were treated to the beautiful melodies of Frédéric Chopin and Hector Berlioz. The concert featured renowned Polish pianist Aleksandra Swigut and Polish conductor Łukasz Borowicz. I am very grateful for the opportunity to meet Aleksandra Swigut and Łukasz Borowicz and to conduct interviews with both of them. In this article, you will read about Aleksandra Swigut.
– Aybike Aydemir

Alexandra Swigut, Aybike Aydemir, Lukasz Borowicz

Aybike Aydemir: Can you please tell us about your childhood? How did you decide to be a musician?

“Aleksandra Swigut: I have a lot of memories with Maestro Lucasz Borowicz from my childhood. I was 15 or 14 years old, when we first played together. It was my first performance with the orchestra of the Beethoven C Major Concerts. And I think that was the moment, the border between childhood and adultry, when you decide about your profession. I wasn’t even in high school, I think I finished gymnasium. And I spent some time in Krakow, I had a difficult time. The town where I was born is a province and I needed to take the bus for hours to commute to lessons at the Krakow Academy. We had a wonderful person Mrs. Penderecki, the wife of Krzysztof Penderecki, very well Polish composer. So she was choosing the greatest talents, young talents and she picked me to play the concert with Maestro. That was a great recognition to me and I think it is influenced all my later professional life. So first time I felt like a professional in age of 14 or 15 and that was the moment I decided that I’m going to be a professional musician.

Aleksandra Swigut and Lukasz Borowicz, CSO Ada Ankara

Aybike Aydemir: You have won many prizes in piano competitions. At 2018 Runner Up of the 1st International Chopin Competition on Period Instruments in Warsaw. At 2022 you have won second prize, audience prize and orchestra prize of the 17th Edward Grieg’s International Piano Competition. How does it feel to become a triple prize winner?

Aleksandra Swigut: My professional life consists of many competitions. I’m very proud of not only in contemporary piano traditional way of playing on Steinways, but also in period instruments. For example French instruments that Chopin played. This is very new, historical informed pratice. I won the competition and my new career path start. But I also play regular, contemporary instruments.

“…for me Chopin is the act of spontanity as well. It’s a different spontanity than in jazz. We have that text or notes, but we create different emotions.”

My experience in Bergen was also very valuable. Because I met many talented people and I was very proud to be recognized as one of the best players. I think it was the moment when my career started going very smooth and since then I have plenty of offers and I play regularly European concert stages, so that was a very important moment for me.

Aybike Aydemir: You have appeared in many national and international festivals. For your opinion, what is the essence of Chopin’s genius?

Aleksandra Swigut: I think the depths of his music, it is very multi-dimensional. So many different people with different personalities can play and interpret his music in a different way. No matter if you have experience with Polish culture or not, if you understand the historical context or not, it’s a music that really go straight to your heart and mind. Of course it is a priviledge to be Polish and to have such a romantic hero, such a big composer. He is so universal and he has this universal language that touches many different socities, many different people from different part of worlds, different cultures. Also when I was playing today with this rehersal with Turkish Orchestra, I think I had the feeling that with the Maestro Borowicz we understand eachother somehow, like our sensitivity. The music creates a bridge between cultures. It is something really special about music.

Of course you had the music in your head, but for me Chopin is the act of spontanity as well. It’s a different spontanity than in jazz. We have that text or notes, but we create different emotions.

At the backstage, CSO Ada Anlara

Aybike Aydemir: Can you please talk about your first album “Portraits of Nature”? How was its process?

Aleksandra Swigut: I was waiting for my album for a very, very long time. Because I wasn’t convinced so much of recordings. I’m an artist who likes so much the audience. When you are recording, you are just with yourself. You try to produce the best version of yourself. It was my first recording with the orchestra, so somehow I have learned how to record, to be a soloist in such environment. It was a very demanding project. Because I was not only responsible for the artistic production, I mean every detail, but also about my photos, image about the marketing, so about everything and I found a great sponsor who decided to help me in Poland.

Aybike Aydemir: What’s your future plans?

Aleksandra Swigut: I am going to Dubai next month in March. They invited me to play at Dubai’s Opera and that’s another big demanding project. Because I’ve never been to the country. It is as exciting as travelling to Turkey.

Dark Blue Notes’da Aybike Aydemir yazıları
Dark Blue Notes’da röportajlar
Aleksandra Swigut resmi web sitesi

Aybike Aydemir

TRT'de yönetmen. Caz Şarkıcısı. InterNations Arkadaşlık Topluluğu'nun Ankara Lideri. Başkent Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı mezunu. BAU Caz Akademisi Sertifika Programı bünyesinde, Yeşim Pekiner'den caz vokal dersleri aldı. Şu an caz vokal derslerine Elif Çağlar Muslu ile devam ediyor. 2009 yılında TRT'de yayınlanan "Bob Dylan, Rüzgarın Dili" adlı belgeselin yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendi. 2021-22 yılları arasında, TRT Radyo-3'te "Ritim ve Dans: Brezilya" adlı programı yaptı. Çok sayıda eğitim ve kültür programında çalıştı.

Aybike Aydemir 'in 6 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Aybike Aydemir ait tüm yazıları gör

Avatar photo