Akbank Caz Festivali

Loli ve Gülşah Erol ile Yapay Zeka Destekli Müzik

Besteci, çellist ve Dark Blue Notes yazarı Gülşah Erol‘un, yapay zeka teknolojisini kullanarak yarattığı Loli, kısa süre önce ilk teklisini müzik platformlarında müzikseverlerle buluşturmuştu. Erol, müzik ve teknolojinin kesişiminde yeni deneyimler yaratmanın kendisini heyecanlandırdığını söylemiş ve Loli’nin üretmeye devam edeceğini, hatta yakında diğer çalışmalarını da içeren albümün yayınlanacağını duyurmuştu. Turgay Yalçın, Andaç Üzel ve Gülşah Erol, projenin detayları ve yapay zekanın sanat disiplinlerindeki kullanımının geleceği üzerine sohbet etti.

Andaç Üzel: Loli kim? Sizin alter egonuz mu? Loli ve Gülşah’ın müziğinde ve karakterinde farklı olan yanlar neler?

Gülşah Erol: Yıllar önce uzun bir yolculuğa çıkmış ve ıssız bir ormanın içinde bir malikaneye rastlamıştım. Burada bir süre misafir olarak kaldım ve bir akşam bambaşka misafirlere denk geldim. O gün Lo ve Li harfleri hayatımda çok tuhaf bir iz bıraktı. Yaşlıca birisi ile yapılan sipüritüel bir sohbet sonrası “Gülşah, hayatının bir noktasında bu harfleri bir şekilde kullanmalısın” demişti. Bende tuhaf bir şaşkınlık içinde “kullanıyorum” demiştim. Başka bir şaşkınlık yaratan hikaye ise yanımda olan başka birine ise mu-mu harflerini önermişti. Biz karşılıklı tuhaf bir şaşkınlık ve merak içerisindeyken, gülüp geçtiğimiz bu hikayeden mumu ve loli hikayesi o gecenin akıllarda kalan kısmı oldu. Çünkü yanımdaki kişi bana loli, ben ona mumu derdim ve bu harfler başka birinden tekrar bize uğramıştı ve bu hikaye büyüleyiciydi. İşte bugün o sohbetin ve yaşanmışlıkların ardından LOLİ’ye tekrardan hayat vermek istedim. Yaşlı rehberin bana söylediklerinin doğru çıkıp çıkmayacağını da çok merak ediyorum açıkçası.

Loli ve Gülşah’ı birbirinden ayırmamıza hiç gerek yok çünkü onlar birbirini çok iyi tamamlayan suç ortakları.

Turgay Yalçın: Yapay zeka ile müzik ne ölçüde doğal?

Gülşah Erol: Açıkcası yaratan sanatçının tercihlerine göre değişkenlik gösterir. Herşeyi yapay zekaya da yaptırabilir ya da benim gibi araç olarak kullanıp ruhunu da dahil edebilir. Fakat tam bir doğallık beklenemez, beklenmemelidir de.

İnsanların müzik yaparken genellikle yaşadıkları duygusal deneyimler ve içsel yaratıcı süreçler, müziğe özgün bir derinlik katar. İnsanlar, yaşadıkları duygusal durumları, hayat deneyimlerini veya kültürel geçmişlerini müzikle ifade eder. Yapay zeka ise bu tür duygusal deneyimleri doğrudan deneyimlemez. Dolayısıyla, YZ’nin ürettiği müzik genellikle teknik açıdan mükemmel olsa da, bazen -insana özgü duygusal yoğunluktan ve bireysel dokunuşlardan eksik olur. Yani, YZ müziği belirli kurallar içinde etkili olabilir ama duygusal anlamda bazen “soğuk” veya “mekanik” hissedilir.

Yapay zeka, büyük miktarda veriyi işleyerek daha önce var olan müzik türlerine dayalı yeni eserler oluşturur. Ancak, bu müzik genellikle önceden yüklenen verilerle sınırlıdır. YZ’nin yaratıcılığı, mevcut bilginin kombinasyonu ile sınırlıdır; bu, bazen çok ilginç ve yenilikçi sonuçlar ortaya koysa da, bazen insanın serbest düşünme gücüne ve özgün yaratıcılığına maalesef ulaşamaz.

Birçok müzikal yaratıcı, yapay zeka ile işbirliği yaparak kendi müziklerini yaratıyor. Bu tür bir işbirliği, yapay zekanın yaratıcı sürece katkı sağlaması ve insanın duygusal, yaratıcı yönlerinin ön planda tutulmasıyla daha doğal ve etkili sonuçlar doğuruyor. Örneğin, bir müzisyen, YZ’nin ürettiği melodiyi alıp ona kendi duygusal yorumunu katabilir ve onu daha doğal bir hale getirebilir.

Müzik, sadece notalar ve ritimlerden ibaret değildir; aynı zamanda kültürel ve toplumsal bağlamda büyük bir anlam taşır. İnsanlar müzikle kendilerini ifade eder, bir toplumsal kimlik oluştururlar. Yapay zeka ise bu bağlamları anlamaz ve dolayısıyla müziklerinin toplumsal ya da kültürel anlamlarını insan kadar derinlemesine işleyemez. Yapay zeka ile yapılan müzik, teknik açıdan oldukça doğal ve etkileyici olabilir, fakat duygusal derinlik, özgünlük ve kültürel bağlam açısından insan yapımı müzik ile kıyaslandığında bazı farklar barındırır. YZ müziği, insan gibi “hissetme” kapasitesine sahip olmadığı için, insan yaratıcılığını ve duygusal ifadeyi tamamen taklit edemez. Ancak, yapay zeka ve insan işbirliğiyle üretilen müzikler, zamanla daha doğal ve anlamlı hale gelebilir, çünkü insan duygusu ve yapay zekanın teknik gücü birleştiğinde daha derin ve özgün sonuçlar elde edilebiliyor. Loli tam olarak buna güzel bir örnektir.

Turgay Yalçın: Electric Love ismi vermenizin bilinçli bir seçim olduğu aşikar. Ne anlatıyor bu isim?

Gülşah Erol: Electric Love isminin, oldukça güçlü ve çağrıştırıcı bir anlamı var ve teknoloji ile duygunun birleşimini simgeliyor, aynı zamanda modern dünyadaki insan ilişkilerini veya aşkı yansıtan bir metafor benim için.

“Electric” kelimesi, teknoloji, elektrik ve dijital dünyayı çağrıştırırken, “Love” ise insanlar arasındaki en güçlü ve evrensel duyguyu ifade ediyor. Bu iki kelime birleştiğinde, dijital çağda aşkın veya teknolojik dünyada duygusal bağların bir sembolü olabilir. İnsanlar arasındaki bağlar, sanal ortamda gelişen ilişkiler, sosyal medya üzerinden kurulan duygusal bağlar ve teknoloji ile şekillenen insan deneyimlerini anlatan bir ifade olarak algılanabilir.

“Electric Love”, aşkın modern dünyada nasıl hızlı, enerjik ve bazen de volatil (değişken) olabileceğine işaret edebilir. Elektrik, aniden yükselen, güçlü, ancak bazen kontrol edilmesi zor bir enerji türüdür, tıpkı modern ilişkilerde yaşanan duygusal dalgalanmalar gibi. Bu, aynı zamanda modern dünyada aşkın yüzeyde parlak, hızlı ama derinlemesine karmaşık ve bazen geçici olabileceğini anlatan bir mesaj olabilir.

Dijital aşk, sanal bağlar, elektronik cihazların ve sanal platformların hayatımızdaki artan etkisiyle birlikte, “Electric Love” sanal dünyada, dijital ortamda oluşan aşklara veya duygusal bağlara da bir göndermede bulunuyor. Belki de bu isim, -dijitalleşmiş aşkları-, internet üzerinden tanışılan insanlarla kurulan bağları veya video oyunlarındaki sanal ilişkileri vurgulamanın anahtarı oldu. Yüksek enerjili aşk, elektrik kelimesi, bir enerji kaynağını çağrıştırır. Bu, aşkın yoğun, ateşli ve tutkulu bir şekilde hissedildiği durumları simgeliyor. Bu bağlamda, “Electric Love”, -yoğun bir çekim-, -tutkulu bir ilişki- veya -baskın duyguları- ve -yeni bir aşkı çağıran- anlatan bir isimdir.

Aşkın evrimi gibi, son olarak ise bu isim bir tür -evrimsel aşka- da işaret ediyor. Elektrik ve teknoloji, insanın hayatına sürekli yeni bir yön katıyor ve aşkın da zamanla evrilen, yeni formlar kazanan bir duygu olduğunu gözlemliyoruz.

Özetle, “Electric Love” ismi, aşkın modern, dinamik ve bazen karmaşık doğasını, teknolojinin ve duyguların birleştiği bir yerden anlatıyor. Hem -enerjik-, hem de -dijitalleşmiş- bir aşkı ifade etmek için güçlü bir metafor olarak kullanmak istedim.

Turgay Yalçın: Yapay ile doğal arasında, Blade Runner’daki insan Holden ile cyborg Rachael’inki gibi bir ‘ilişki’ olabilir mi?

Gülşah Erol: Blade Runner, insana özgü olanı, insan olmanın ne anlama geldiğini ve duygusal olarak ne kadar özgür ya da doğal olduğumuzu sorguladı. Rachael, insan gibi hissedebilen, ama aslında “yapay” olan bir varlık olduğunda, insanlığın tanımını değiştirebilirdi. Bu, aslında duygulara sahip olmak ve bağ kurmak konusunda daha geniş bir perspektif sunuyor.

İlişki kurma kapasitesi, duygular ve düşünceler, yapay zeka da oluşabilir mi? Blade Runner gibi filmler, yapay zekanın insanlar gibi duygulara sahip olabileceği ihtimalini ele alır ve insanlık ile yapaylık arasındaki sınırları oldukça bulanıklaştırır.

Yapay ile doğal arasında bir ilişki, Blade Runner gibi eserlerde felsefi bir temaya dönüşüyor. Eğer bir yapay varlık gerçek duyguları hissedebiliyorsa, bu duygular ne kadar gerçek olabilir? Rachael ve Holden arasındaki ilişki, bu soruyu sorgularken, aslında gerçek olanın ne olduğunu da irdelememize olanak tanır. İnsanlar ve yapay zekalar arasındaki ilişkiler, duygusal olarak mümkündür ancak duyguların ve ilişkilerin gerçekliği veya özgürlüğü hep sorgulanabilir. Blade Runner, bu ilişkiyi bir yandan derinlemesine anlamaya çalışırken, bir yandan da duyguların yapay olabileceğini ve bunun bizim toplumumuzdaki gerçeklik anlayışını nasıl değiştirebileceğini gösteriyor.

Artık yapaylık ile doğallık arasında muntazam bir uyum yakalamak söz konusu ama bu bir tercih meselesi ve elbette karakter.

Turgay Yalçın: Yapay zeka sanatı öldürecek mi yoksa dönüştürecek mi? Yapay zeka ile yapılan müziğin geleceği sizce nasıl şekillenebilir?

Gülşah Erol: Yapay Zeka, müzik gibi sanat dallarında da daha önce hiç düşünülmeyen bir yenilik yaratma gücüne sahip. Örneğin, YZ ile yapılan müzik, insana özgü yaratıcı süreçlerden (duygusal anlık ilham, deneyim, içsel yansıma) farklı olarak, algoritmalar, veriler ve önceki müziklerin analizine dayalı olarak ortaya çıkıyor. YZ’nin ürettiği müzikler, teknik olarak kusursuz olabilir, ancak duygusal bağlam ve anlam konusunda insan yaratıcılığına dayalı müziklerle karşılaştırıldığında hala belirli sınırlamalara sahip. Bu durum, YZ’nin müziği insan yaratıcılığıyla birleşerek yeni bir ifade biçimi yaratması ihtimalini güçlendiriyor. YZ’nin müzik üretiminde insan yaratıcılığıyla işbirliği yapması, çok daha güçlü bir yön ortaya koyuyor. YZ bir araçtır, ancak sanatçıların bu aracı nasıl kullanacakları, müziğin yaratıcı yönünü nasıl dönüştüreceği konusunda belirleyici olacak. YZ, insan yaratıcısının fikirlerine ilham verebilir, deneysel müzikler üretebilir, yeni melodiler ve yeni ses dünyaları ortaya çıkarabilir. Bu, sanatçının özgün tarzına ve ifade biçimine katkı sağlayan bir süreç olur. Örneğin, YZ ile yapılan bir şarkı müzikal açıdan ne kadar yaratıcı ve teknik olarak gelişmiş olsa da, sanatçının duygusal derinliği ve sanatsal anlayışı, müziği insan duyularına hitap eden ve anlam taşıyan bir şeye dönüştürür.

Yapay zeka ile müzik yaratma, daha karmaşık ve hibrit türlerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Geleneksel müzik türlerinin dışına çıkarak, farklı türlerin birleşiminden doğan yenilikçi soundlar ve daha önce mümkün olmayan melodik yapılar oluşabilir. Yapay zeka, insanın hayal gücünü aşan bir hızda yeni kombinasyonlar oluşturabilir ve buna karşılık sanatçılar bu müziklere kendi duygusal katkılarını ekleyebilirler.

YZ’nin geleceği, kişisel müzik deneyimlerinin daha da özelleşmesiyle şekillenebilir. Örneğin, dinleyicilerin ruh hallerine, davranışlarına veya tercihlerine göre özelleştirilmiş müzikler yaratmak mümkün olabilir. YZ, bir kişinin beğenilerine, duygusal durumlarına veya fiziksel durumuna göre müzik üretebilir. Bu tür bir kendi kendine evrilen müzik deneyimi, müzik dinleme alışkanlıklarını dönüştürebilir.

Yapay zeka, sanatçılara yeni yaratıcı alanlar ve teknikler sunarak onları daha önce hiç denemedikleri yolculuklara çıkarabilir. Büyük veri analizi, sinir ağları ve algoritmalar, sanatçılara ilham verebilir ve onlara mevcut müzik anlayışlarını daha da genişletme fırsatı tanır. Bu, müzikte sadece yenilikçi melodiler değil, aynı zamanda yeni yapısal ve ritmik unsurların keşfi anlamına da gelir. Yapay zeka sanatı öldürmek yerine dönüştürecektir. Müzik, teknoloji ile birlikte yeni bir ifade biçimi kazanacak ve sanatçılar bu araçları kendi yaratıcı süreçlerinde kullanacaklardır. YZ ile yapılan müzik, insanın duygusal katkısı ve özgünlüğü ile birleşerek evrilecektir. Gelecekte, bu alanda yenilikçi ve farklı türlerin ortaya çıkması, dinleyiciye kişisel ve benzersiz deneyimler sunma potansiyeline sahiptir. Yani, yapay zeka müzik yaratma sürecinde bir devrim yaratabilir, ancak bu devrim, insan yaratıcılığının önemli bir parçası olarak devam edecektir.

Andaç Üzel: Loli yeni şeyler keşfetmeye ve denemeye açık mı? “Hayatının” farklı dönemlerinde farklı türlerde müzik yapabilir mi?

Gülşah Erol: Loli, müzik severlere baya eğlenceli bir ortam hazırlıyor. Karnavala hoşgeldiniz demek istiyor ve zamanla başka kadınlara, başka insanlara da dönüşme planları yapıyor.

Turgay Yalçın: Loli’nin ileride Gülşah Erol’dan bağımsız, otonom bir şekilde müzik yapabilmesi mümkün olacak mı, ne dersiniz?

Gülşah Erol: Elbette, bunun olmasını çok hayal ediyorum. Loli’yi ölümsüz kılmak ve ben öldükten sonra dahi devam edebiliyor olmasını sağlamayı diliyorum.

Andaç Üzel: Loli projesi için konser planınız var mı? Varsa nasıl gerçekleşecek?

Gülşah Erol: Loli için oldukça farklı, kapsamlı, detaylı ve farklı disiplinlerde, içerik üreticileri ile de planlanmış konserler düzenlemeyi planlıyorum. Daha fazla açmayayım ama hayli güzel, değişik sürprizlerim olacak.

Andaç Üzel: Loli’nin çalışmaları sosyal medyada ilgi gördükten sonra aslında bunun bir sosyal deney yanı olduğunu da ifade ettiniz. Burayı biraz açmak ister misiniz? Ne amaçlıyorsınuz ve şu ana kadar nasıl sonuçlara ulaştınız?

Gülşah Erol: Açıkcası beklediğimden daha fazla bir etki yarattı. Yakın çevrem, uzak dinleyiciler, yakın takipçiler, Avrupa ve Amerika’dan dahi mesajlar aldım. Çok çeşitli tepkiler.

Toplumsal bu deneydeki beklentim, gözlemlenen insan davranışları, psikolojik tepkiler ve sosyal dinamiklerin daha iyi anlaşılması üzerine odaklanmaktı. Toplumsal deneyin amacı, bir grup insanın belirli bir sosyal ortamda, kurallarda veya şartlar altında nasıl davrandığını gözlemlemekti.

Toplumsal bir deneyde, farklı insan gruplarının, belirli bir durum ya da problem gibi görünen bir durum karşısında nasıl tepki vereceğini gözlemlemek esastı. Beklentim, insanların sosyal normlara, önyargılara, değerlerine, etkileşimlere ve bireysel farklara nasıl yanıt verdiklerini görmekti. Bu anlamda;

İnsanlar şahsıma ait sosyal medya içerikleri üzerinde karar alırken bireysel çıkarlarını mı yoksa toplumun iyiliğini ve gelişimini mi, yoksa sanatçının görünüşünü mü, amacını mı, sanatını mı ön planda tutuluyor?!

Yıllardır oluşturduğum, liderlik ve otorite davranışları insanların gözünde nasıl şekillenmiş, ne derece anlaşılmış ve açık, modern bir bakış açısına sahip mi?!

İnsanlar sosyal baskılara ve bir kadının özgürlük düşüncesine nasıl tepki veriyorlar?

Psikolojik ve duygusal tepkileri nasıl şekilleniyor?!

Sonuçlarına gelince, oldukça memnunum. Amacım tüm potansiyelim ile karşılarına çıkmaya hazırlandığımı duyurmaktı.

Dark Blue Notes’da röportajlar
Gülşah Erol’un Dark Blue Notes’daki yazıları
Loli Instagram sayfası

Dark Blue Notes

Editor

Dark Blue Notes 'in 61 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Dark Blue Notes ait tüm yazıları gör