Siyah Beyaz Portre: Fred Hersch ve Enrico Rava
Kemanını rehinci dükkanına vermeye mecbur kalan, çalışabileceği bir yer kalmamış, hayatını adadığı müziğinden kopmuş bir müzisyenin öyküsü Zingaro. Ya da 20. yüzyıl müziğinin halis dahilerinden Antônio Carlos Jobim‘in, 1965’de, enstrumental olarak tasarladığı besteye kendi dilinde verdiği isimle Retrato em Branco e Preto.
Siyah Beyaz Bir Portre.
Bir başka Brezilyalı müzisyen Chico Buarque ile Jobim’in eve kapanıp, birlikte, günler boyunca şarkıyı dinledikten sonra yazılmış sözleriyle, gerek Latin müziğinin gerekse Bossa Nova ya da caz samba etiketli albümlerin vazgeçilmez şarkılarından biri hâline gelmiş.
Parça, ECM tarafından 9 eylülde piyasaya çıkacak olan Enrico Rava ve Fred Hersch düet albümünün ilk teklisi olarak digital platformlarda dinleyicisine sunuldu. Rava, besteyi, 1999’da, kendisi gibi trompetçi ve memleketlisi Paolo Fresu ile ortak kaydettikleri Shades of Chet albümünde de yorumlamıştı.
Latin insanının (çoğumuzun zihninde oluşmuş) duygu dünyasında hüzün ve acı, kedere dönüşmesine izin vermeyecek denli bir umudu barındırır. Sanırız ki, her mevsim, yaz zamanı gibidir latinlerde. “Yaz zamanı, hani yaşamanın kolay olduğu zaman.”
Zingaro’nun çoğu yorumu bu düalist yapıyı barındırıyor. Rava’nın, a la Miles döneminde yaptığı Chet albümündeki icra da, esasında, nakarat bölümüne geldiğinde o umudu yansıtır. Samba ritminin güleryüzlü, ışıl ışıl parıldayan atmosferini takip eder Rava ve mahçup bir gülümsemeyle çalar sazını. Biraz siyah biraz beyaz.
Hersch ve Rava yorumu ise, şarkıyı bambaşka bir duygu evrenine taşımış. Nasıl mı? Kendi okumamı yazayım.
Hersch, hiçlikten gelir gibi, şaşırtıcı denecek denli kendine özgü bir akor seslendirmesi ile yaptığı girişin ardından, bilinen melodiye, yine son derece şahsi bir okuyuşla başlıyor. Rava’nın, flügelhorn’unun olanca sade tonuyla melodiyi çalışını takiben çıktığı soloda Hersch de öne atılıyor. Rava melodiden çok uzaklaşmayıp fikir zenginliğini sergiliyorken, Hersch de tam tersine, sol eliyle, tanımlı armonik yapının yerine kendisininkini yerleştiriyor; sağ eliyle Rava’yı çekiyor, itiyor, sürüklüyor. İki farklı uzayda genişlerken, birbirlerine bu denli yakın olabilmeleri… nasıl tarif edeceğimi bilemedim… ustalığın doruğu hatta belki de simya. Evet, bu kimya değil simya. Piyanonun, yaşayan en önemli bir kaç şairinden biri olan Hersch’ün solosunda melodiden çıkıp çıkıp geri dönüşleri ise, müthiş etkileyici.
Hersch ve Rava, dinleyicisini, nefes almayı unutturacak denli yoğun bir dinlemeye sevk edecek şekilde bir icra çıkarmışlar. Ritmden muaf hale getirince, samba, evrensel bir ağıda dönüşmüş. Form olarak değil tabii ki, ama hissiyat olarak blues sinmiş icranın içine. Beyazı az, siyahı çok bir siyah beyaz portre…
Hani diyoruz ya, caz insanoğlunun yarattığı en derin ifade biçimlerindendir diye, işte bu icra, iddiayı doğrulayanlardan.
Caz dinlemeye nereden başlamalı sorusunun muhtelif cevabı var ama bana sorarsanız caz yolculuğunuz sizi buraya getiremiyorsa, çok şeyi kaçırmakta olduğunuzu garanti edebilirim.
֎
Önce yayınlanan teklinin Spotify ve Youtube bağlantıları… Sonra da Hersch ve Rava konserindeki canlı yorumu.